Anayasa Mahkemesi
AK Parti hakkındaki
kapatma davasına ilişkin gerekçesi ile siyasetçilerin ve siyasi partilerin sınırlarını çizdi. Mahkeme,
iktidar partisi AK Parti'ye "konuşma" faturası kesti.
Anayasa Mahkemesi, AK Parti hakkında açılan kapatma davasında, AK Parti'nin laikliğe karşı
eylemlerin odağı olduğu için verdiği
Hazine Yardımı'nın yarısının kesilmesine ilişkin
gerekçeli karar ilginç çelişkileri de gündeme taşıdı. Gerekçeli kararda,
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
mahkemeye sunulan 400 delilin değerlendirmeye alınmadığı ortaya çıktı. Mahkeme binlerce sayfadan oluşan deliller arasından sadece 30 söylem ve eylemi değerlendirerek ceza verdi.
Delillere eleştiri
Gerekçeli kararda, "Delillerin Değerlendirilmesi" bölümünde Yalçınkaya'nın sunduğu delillere sert eleştiriler yöneltildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddialarını, iddianameye ek olarak sunduğu 17 klasörde yer alan ve bir kısmı ses ve görüntü kayıtlarıyla
desteklenen
gazete ve internet sitelerinde yer alan bilgilere ve birtakım belgelere dayandırdığı belirtildi.
400’ü aşkın iddia
Bilgi ve belgelerde ağırlıklı olarak düşünce açıklamalarının konu edildiği, bir kısmında ise yasama ve yönetsel tasarruflar ile yerel
yönetim uygulamalarının yer aldığı görüldüğü vurgulandı. Burada, "Yapılan tasnifte kimi kamu personelinin eylem ve söylemlerini konu edindiği 7 klasör ile davalı parti
organ ve üyelerinin eylem ve söylemlerinin yer aldığı 10 klasörde toplam 400'ü aşkın iddia yer almıştır" bilgisine yer verildi.
Gerekçeli kararda, AK Parti'nin partinin şiddet, toplumsal huzuru bozma gibi meselelerden çok uzak olduğu, evrensel değerlerle bağdaşmayan, toplumsal barışın temel kaidelerini zedeleyecek bir
tehlike ortaya koymadığı, ülkeyi çağdaş
batı standartlarına taşıyan düzenlemeler yaptığı ifade ediliyor. Delillerin beğenilmediği, laikliğe aykırı eylemlerin odağı olarak 2 yönetmelik ile yine mahkeme tarafından iptal edilen ve yürürlüğe girmeyen anayasa değişikliklerinin gösterildiği kararda, AK Parti'ye adeta AK Partili siyasetçilerin düşüncelerini ifade ettiği "konuşmalardan dolayı" 22.8 milyon YTL ceza verildiği ortaya konuluyor.
GEREKÇEDE KİMİN SÖZLERİ YER ALDI?
Eski
TBMM Başkanı, AK Parti
Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın sarfettiği şu sözler gerekçede yer aldı:
Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilmeden önce: "Meclisimiz
sivil,
dindar, demokrat bir
cumhurbaşkanı seçecek olmasına yine
itiraz ediliyor."
"Ben laikliğe inanmıyorum, en azından bizdeki uygulanış biçimine."
"
Yüksek Öğretim Kurulu 5 tane
türban modeli oluştursun, isteyen öğrenci birini kullansın." n
Başbakan Erdoğan, 29.05.2004'te
Oxford Üniversitesi'nde: "
İslam ile laikliği yan yana tanım olarak getirmek yanlış olur. Kişiler laik olmaz."
Başbakan Erdoğan, Kur'an kurslarına ilişkin: "12 yaş diğerinde 15 yaş. Diyor ki bu yaşlardan önce öğretemezsin. Bırakılım kitabını, Kuran'ı öğrensin. Tom Miks-
Teksas okumaya hiç kimse mani olmuyor ama kendi kitabını öğrenmesine niye mani oluyoruz."
Kızlarım Türkiye’de okuyamadı
Başbakan Erdoğan,
başörtüsü yasağı ile ilgili olarak: "
Kopenhag kriterleriyle, yani din ve vicdan
özgürlükleriyle,
inanç özgürlüğüyle açıklanması nasıl olur, merak ediyorum?"
Başbakan Erdoğan, öğrencilere hitaben: "Sizin bu türban sorunlarınızın çözümü sadece bizim isteğimizle değil tüm partilerin katılımı ve uzlaşmasıyla çözülmeli. Kızlarım başını örttükleri için Türkiye'de okuyamadı."
Başbakan Erdoğan: "Bakın benim kızlarım ABD'de okuyor. Burada o özgürlük anlayışı var. Biraz daha bu işin çilesini çekeceğiz gibime geliyor. Ama inanıyorum ki eninde sonunda hak yerini bulacak."
Başbakan Erdoğan: "Eşim başörtülü. Eşim
Başbakanlık Konutu'nda takabiliyor, karşıda (Cumhurbaşkanlığı'nı işaret ederek) takamıyor. Bu konularda bir toplumsal ve kurumsal mutabakat henüz sağlanmadı."
Velev ki siyasi simge...
Başbakan Erdoğan, İspanya'da yaptığı konuşma: "Velev ki (türbanı) bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Siyasi simge olarak takmayı da suç kabul edebilir misiniz? Simgelere, sembollere
yasak getirebilir misiniz?
Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle yasak var?"
Başbakan Erdoğan: "5 yıl başörtüsü konusunda ses çıkarmadık. Hep
sabır sabır dedik. Din ışleri Yüksek Kurulu 1980'-de Kuran'dan bir ayeti alıyor şöyle diyor: Cenab-ı Hak
Müslüman kadınların başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını,
boyun ve gerdanlarını örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir."
Milli Eğitim Bakanı, AK Parti Van Milletvekili
Hüseyin Çelik, 19
Mayıs kutlamalarında: "
Lise öğrencilerinin milliyetçilik duygularını sömürmek için yapıldığını" söylemesi. Başbakanın 'ulemaya danışılsın' yaklaşımına destek sözleri ve türban yasağıyla ilgili görüşleri...
Zamanı gelince adım atılır...
AK Parti
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz: "Sayın Başbakan eşiyle Beyaz Saray'a, Kremlin'e gidiyor ama Çankaya'ya gitmesi problem oluyor. Zamanı gelirse birisi bu adımları atar."
AK Parti eski
Adana Milletvekili Abdullah Çalışkan: "Romantik
devrimci olarak devrimden yanayım.
Devrimin turuncusu olmaz. Devrim ya kırmızıdır ya da yeşildir. Ben yeşilden yanayım gençler."
AK Parti eski
Tokat Milletvekili Resul Tosun: "Oligarşik kurumların direnci, toplumsal taleple kırılacak.
Rusya bile ayakta duramadı. Ezici çoğunlukla
halk bu yasakları kaldıracaktır."
AK Parti
Sivas Milletvekili Selami Uzun,
Danıştay 2. Daire'nin türban kararına ilişkin: "Yargı bir hukuk cinayetine daha
imza attı.
Başörtüsü yasağı sokağa kadar genişledi! Müslüman halkın sabrı
test ediliyor."
AK Parti Kilis Milletvekili Hasan Kara: "Danıştay başörtüsü konusundaki yorumu genişletiyor.
Kamusal alan olayını da geçti. Karar infiale neden olur ve vatandaşlarımız üzerinde sıkıntıya yol açar."
Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu: "Türbanı yüzde 50'si inancı için takıyor deseniz bile bu yüzde 50'ye türbanını çıkar demek, sokaktaki kadına donunu çıkar demekten farksız."
Bugün