TBMM eski Başkanı ve
AK Parti Manisa Milletvekili
Bülent Arınç, "
Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerinin değişmesine
müteakiben, bu maddelere yönelik
itirazları kabul eden
Anayasa Mahkemesi, kurucu iradeyi neredeyse
Meclisten almıştır" dedi.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ...
Bülent Arınç,
Tüketiciler Birliği tarafında
Bayrampaşa Parkı'nda düzenlenen toplantıya katıldı. Toplantıda kısa bir konuşma yapan Arınç, daha sonra yöneltilen soruları cevapladı. Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerinin değişmesine müteakiben, bu maddelere yönelik itirazı kabul eden Anayasa Mahkemesi'nin, kurucu iradeyi neredeyse Meclisten aldığını ifade eden Arınç, "Anayasa'yı tamamen ortadan kaldıran, başka grubun ve gücün eline vermiştir. 'Anayasa'yı tümden değiştirmek işi Meclisin işi değildir' şeklinde bir cümleyi bu kararların gerekçesinde bulabilirsiniz. Amiyane tabiriyle, 'Anayasa'nın tümünü darbeciler değiştirebilir veya yapabilir, ama milletin seçtiği milletvekillerinden oluşan TBMM'nin, Anayasa'nın tamamını yapmak veya değiştirmek yetkisi yoktur' şeklindeki bir yorumla karar verilmiştir. Bu hukuki değildir. Bu kararı benimsemiyoruz, itiraz ediyoruz. TBMM, Anayasanın 7'nci maddesiyle yasama yetkisine münhasıran sahip olmasına rağmen, anayasal denetim veya anayasa yargısının, denetimi artık şekil şartlarına da bakmadan bir anayasa değişikliğinin içine girip esastan reddetme imkanını bulmuştur" dedi.
ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARLARI...
Anayasa mahkemesinin son kararlarının
vesayet makamı statüsü kazandığı gibi olduğunu ifade eden Arınç, "Evet böyle bir görüntü var. Böyle bir görüntüyü TBMM hak etmedi. Meclis'in yasama yetkisine müdahale edilmesini, hiç bir zaman kabul edemeyiz. Ben 5 yıllık Meclis Başkanlığım döneminde en yüksek sesle bunu söylemeye çalıştım. Başıma gelmeyen kalmadı. Yasama, yürütme ve yargı erkleri 1980 Anayasasıyla kabul edilmiştir. Eskiden "
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözü ve "Millet bu egemenlik yetkisini meclisteki temsilcileriyle kullanır" sözü vardı. 80 Anayasasından sonra bu, üç kuvvete taksim edildi. Bunlar yasama, yürütme ve yargı. Yürütme hükümettir.
Hükümet parlementodan oluşur.
Başbakan, özellikle milletvekillerinden olmalıdır. Başbakan, Meclis'e karşı sorumludur. Meclis tarafından düşürülebilir, denetlenebilir. O'nu denetleyen bir makam var. Yasama, Meclistir. Meclis
kanun çıkarır veya değiştirir. Meclisi denetleyen Anayasa Mahkemesi"diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN YARGI REFORMUNA İHTİYACI VAR"
Anayasa Mahkemesi'nin kendini yasamanın yerine koyamayacağını belirten Arınç, "Anayasanın 153. maddesinde bunu söylüyor. Bir kanunu iptal eder ve geri gönderir. Yasama sadece meclise aittir.Demek ki Meclis'i denetleyen bir makam var.
Yargı bağımsızdır. Yargıyı denetleyen bir makam var mı? Yok. Sadece biz kanun yaparız, o kanunun uygulanmasını denetler. Ama bugün aldığı bazı kararlarla yasamayı hiçe sayan bir görüntü içine girdi. Mesela son kararlarından bir tanesinde Meclis Anayasa'nın temel ilkeleriyle çelişen bir kanunu kabul ederse biz onu iptal ederiz diyor. Halbuki Meclis'in kendisi zaten bir
teklif Anayasa'ya aykırıysa işleme koymaz. Meclis'in bu yetkilerini tamamen hiçe sayan bir anlayış, yasama yetkisine müdahale eden ve meclisi vesayet altında tutan bir anlayış gibi olur ki; böyle bir demokratik
sistem yoktur.
Türkiye yargıçlar iktidarı tarafından yönetilmiyor. Yargıçlar iktidarı yasama yapamaz. Yargıçlar sadece yasaları uygularlar. Anayasal denetimde bunlardan bir tanesidir. Bu heralde önümüzdeki günlerin, senelerin, yılların en önemli müceadelesi olacaktır. Yasamanın gücünü koruma mücedelesi... Türkiye'nin yargı reformuna ihtiyacı var. Buna sadece Anayasa Mahkemesi olarak bakmamak lazım. İnşallah yeri ve zamanı geldiğinde bunu başaracak" dedi.
ABD'DEKİ SEÇİM
Bülent Arınç, davetlilerin bir sorusu üzerine Obama'nın başkan seçilmesinin büyük ve önemli bir olay olduğunu ifade ederek,"Rengi
siyah olduğundan dolayı bir toplumda yüzyıllardır dışlanmış, otobüslerden indirilmiş, lokantalara sokulmamış,
hakaret görmüş insanların Amerika'da başkan olabileceği kimsenin aklına gelmezdi. ABD bu değişimi ve dönüşümü yakaladı. Sadece ülkemizde değil, değişik ülkelerde de sempati oluşturdu. Bu sempati Amerika'nın lehinedir. ABD'nin siyaseti Türkiye ile ilgili ne ise Obama döneminde de belki de daha da güçlenerek devam eder. Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat edilir. Obama'nın sözde '
Ermeni Soykırımı' ile ilgili Türkiye'ye bir hasım tavır takınacağına ihtimal vermiyorum"dedi.
DHA