“Generaller
tutuklu olduğu için
terörle mücadelede zafiyet oluşuyor” iddialarında bulunanlara Abdullah Abdulkadiroğlu'ndan can alıcı soru....
* İlk
muvazzaf general Şubat 2010'da
gözaltına alındığına göre; 2007, 2008, 2009'da gerçekleşen
Dağlıca, Ak
tütün,
Gabar ve Reşadiye
baskınları sırasında tek bir tutuklu general yoktu.
* Bu saldırıyı; tutuklu
generaller sebebiyle askerin moralinin bozukluğuna bağlayanlar, onlarca şehit verdiğimiz bundan öncekileri acaba neyle izah edecek...
TUTUKLU GENERALLER ÜZERİNDEN PSİKOLOJİK HAREKAT
Yine çok kritik bir zamanda terör saldırısıyla karşı karşıyayız. 13 askerimiz şehit edildi.
Ve yine bundan öncekilerde olduğu gibi hataları, ihmalleri tartışıyoruz.
İşin en acı yanı da bu.
Yakın zamanda; Dağlıca'dan tutun da
Aktütün, Gabar, Reşadiye saldırılarının hepsinde aynı ihmaller tartışıldı. Üstelik bu baskınlar öncesi ilgili askeri mercilere dikkatli olunması yönünde istihbarat raporlarının da iletildiği ortaya çıktı.
Generaller tutuklu olduğu için TSK'da
terörle mücadele zafiyeti oluştuğu iddiasında bulunanlara bazı gerçekleri hatırlatmakta fayda var.
2007 Haziran'ında başlayan
Ergenekon operasyonu daha ziyade
emekli askerlere yönelikti. Ergenekon'dan tutuklanan tek bir muvazzaf general olmadı.
Muvazzaf generaller
Balyoz Operasyonunda gözaltına alındı ve tutuklandı. İlk gözaltı 22 Şubat 2010 günü gerçekleşti.
Dolayısıyla Şubat 2010'dan önce, ne Ergenekon ne de Balyoz kapsamında TSK'dan tek bir muvazzaf generale dokunulmadı.
“Generaller tutuklu olduğu için terörle mücadelede zafiyet oluşuyor” diyenlerin nasıl desteksiz attığını tarih ortaya koyuyor.
21
Ekim 2007'deki Dağlıca baskınının ardından Irak'ın kuzeyine kaçan ve sonra
Türkiye'ye giriş yaparken yakalanan bir
terörist çok çarpıcı açıklamalar yapmıştı.
Cumhurbaşkanlığı referandumu gününe denk gelen Dağlıca baskını hakkında bu terörist; baskını 500 kişiyle gerçekleştirdiklerini söylemişti.
Terörist;
eylem öncesi 1 hafta boyunca Dağlıca'ya
katırlarla
silah ve
mühimmat taşıdıklarını, bunları karakolu gören uygun bir mevziiye yerleştirdiklerini anlattı.
Bölgede hiçbir askeri hareketlilik olmadığını, karakola rahatça saldırdıklarını, hatta Türk askerinin kendilerine ağır silahlarla karşılık vermemesine şaşırdıklarını söyledi.
Türkiye; 21 Ekim 2007 günü önemli bir
demokrasi eşiğini aşmak üzere
sandık başına gidecekken Dağlıca'dan
13 şehit haberi geldi.
O baskında şehit olan asteğmen Mehmet Bozkuş günlüğünde şöyle diyordu:
“Gözümüzün önünden on katır, on kişi geçiyor, ‘gidelim öldürelim' diyoruz göndermiyorlar.
Helikopter çağırıyoruz yollamıyorlar. Elimizi kolumuzu bağlı tutuyorlar, çıldırıyoruz. Kime, neye
hizmet ettiğimizi bilmiyoruz.”
Baskın sırasında düğünde olduğu ortaya çıkan Dağlıca'nın Komutanı Yarbay
Onur Dirik'in, baskın öncesinde taburun stratejik fotoğraflarını bir Ergenekon sanığına gönderdiği iddiası, Ergenekon iddianamesinde yer aldı.
Şimdi bu tabloya; o günlerde peş peşe yaşanan bazı olayları hatırlatarak yeniden bakalım.
Ortaya çıkan bir ses kaydında; iddiaya göre iki
subay; Pkk'lı teröristlerden “bizim adamlar” diye bahsediyor,
heronların teröristleri vurduğu için düşürülmesini konuşuyordu.
Bu konuşma MİT'in tespitine göre Dağlıca baskınından 11 gün önce yapılmıştı.
Heronların düşürülmesinden bahsedilen konuşmadan 3 gün önce ise;
Şırnak Gabar'da operasyondan dönen birliğimize saldıran teröristler, yine 13 askerimizi şehit etmişti.
Teröristlerin Dağlıca baskınını yapacaklarına dair bilgilerin, olaydan 9 gün önce Jandarma
İstihbarat raporuyla
Genelkurmay dahil tüm birimlere bildirildiği iddiaları da büyük
tartışma konusu oldu.
Heron ihaneti konuşmasının hemen öncesinde ve sonrasında aynı bölgede toplam 26 şehit verdik.
Sadece Dağlıca değil…
3 Ekim 2008'de; bu kez 16 şehit verdiğimiz Aktütün saldırısı yaşandı.
Aktütün baskınının da günler önce; istihbarat raporlarıyla Genelkurmay'a ihbar edildiği iddiaları ortaya atıldı.
Bitmedi; gelelim Reşadiye'ye.
7
Aralık 2009'da 7 askerimiz Reşadiye'de şehit edildi.
Bu saldırıdan 4 gün önce Genelkurmay'ın; teröristlerin kendi aralarındaki şifreli
telsiz konuşmalarını kaydettiği ancak şifre çözülemediği için baskına karşı konulamadığı iddiası gündeme geldi.
Şimdi; generaller tutuklu olduğu için terörle mücadelede zafiyet yaşandığı masalına milleti inandırmaya çalışanlara hatırlatalım.
İlk muvazzaf general Şubat 2010'da gözaltına alındığına göre; 2007, 2008, 2009'da gerçekleşen Dağlıca, Aktütün, Gabar ve Reşadiye baskınları sırasında tek bir tutuklu general yoktu.
Bu saldırıyı; tutuklu generaller sebebiyle askerin moralinin bozukluğuna bağlayanlar, onlarca şehit verdiğimiz bundan öncekileri acaba neyle izah edecek?
[email protected]