CHP Grup
Başkanvekili Akif
Hamzaçebi, iki
Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) iptali ve yürürlüğünün durdurulması için
Anayasa Mahkemesine başvuruda bulundu.
Hamzaçebi, başvuru sonrası
Anayasa Mahkemesi çıkışında yaptığı açıklamada, hükümetin
yetki kanununa dayanarak çıkardığı kanun hükmünde
kararnamelerden ikisi için Anayasa Mahkemesinde iptal
davası açtıklarını söyledi.
Hükümetin, 3
Mayıs 2011 tarihinde yürürlüğe giren yetki kanununa dayanarak bugüne kadar 23 kanun hükmünde kararname çıkardığını belirten Hamzaçebi, sırada onlarca kanun hükmünde kararname olduğunun ifade edildiğini belirtti.
''Hükümetin nerede duracağı belli değildir'' diyen Hamzaçebi, hükümetin yetki kanunuyla parlamentoyu devre dışı bıraktığını ileri sürdü.
Yetki kanununa ilişkin olarak CHP'nin 6 Haziran'da Anayasa Mahkemesine iptal davası açtığını anımsatan Hamzaçebi, 5 aylık zaman geçmesine rağmen mahkemenin bu konuda henüz karar vermediğini bildirdi. Hamzaçebi, mahkemenin bu davaları bir an önce sonuçlandırması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''Zaman uzadıkça hükümet bu tutumu kendisine
destek olarak yorumlamakta ve kanun hükmünde kararnameler çıkarmaya devam etmektedir. Bugün
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ilişkin Kanun Hükmünde Kararname ile
Avrupa Birliği Bakanlığının teşkilatına ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin bazı maddelerinin iptali konusunda dava açtık. İki kanun hükmünde kararnamenin maddelerinin toplamı 129'dur. 129 maddenin 19 maddesini Anayasa'ya aykırı olarak değerlendirdik ve bu çerçevede dava açtık. Tabii ki yetki kanununa ilişkin açtığımız dava, bizim iddia ettiğimiz doğrultuda sonuçlanıp iptal edilirse bu kanun hükmünde kararnamelerin ayrıca tümünün de iptali söz konusu olacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Kanun Hükmünde Kararnamesi, bu bakanlığa adeta Türkiye'nin belediyesi olma görevini vermektedir. Türkiye'nin her yerinde her ölçekteki imar planını yapmaya yetkilidir bu
bakanlık. Bu yaklaşımı Anayasa'nın yerel yönetimlere önem veren maddesiyle uyumlu bulmuyoruz. Anayasa hükmü çok açıktır; imar planı yapma işi yerel yönetimlerindir.''
Hamzaçebi, yerel yönetimlere ait yetkinin merkeze alınmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürerek, ''İşine geldiği zaman merkezi yönetimden yana, işine geldiği zaman yerel yönetimden yana, işine gelmediği zaman yine merkezi yönetimden yana olan bir
iktidarı demokratik bir iktidar olarak nitelendirmiyoruz'' dedi.
-''Kamuda kadrolaşmaya yol açan kararnamelerdir''-
Türkiye'nin
doğal güzelliklerini tartışmaya açan, Özel Çevre Koruma Kurulu'nu kaldıran, özel çevre koruma anlayışına son veren bir kanun hükmünde kararname olduğunu savunan Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yine bu kanun hükmünde kararnameler, kamuda kadrolaşmaya yol açan kararnamelerdir. Teftişi yok eden, il müdürlüklerini ortadan kaldıran, il müdürlerini görevden alan, genel müdürleri, daire başkanlarını, genel müdür yardımcılarını, müsteşar seviyelerine kadar görev yapmış olan tüm kamu personelini görevden almaya yönelik yasal
düzenleme anlayışı vardır. Bütün bunları demokrasiyi içselleştirememiş iktidarın otorite özlemi olarak değerlendiriyoruz. İptal davamızın temel gerekçeleri bunlardır. Türkiye'deki meraları dahi yapılaşmaya açacak hükümler vardır. Meraların mera özelliğini kaybetmesini kolaylaştıran hükümler bu kanun hükmünde kararnamelerde vardır. Bütün bunlara ilişkin gerekçelerimizi
toplum yararı doğrultusunda ortaya koyduk. Karar tabii ki Anayasa Mahkemesinin.''