Siyasî özerkliğin üniter yapıya aykırı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Kaynaşmamız lazım, bölünmemiz değil." uyarısı yaptı.
CHP'nin rengini merak eden kamuoyunda ise kafalar iyice karıştı.
Barış ve Demokrasi Partisi'nin başlattığı '
iki dil' ve '
demokratik özerklik'
tartışmaları, CHP'de farklı yorumlara yol açtı. Dile getirilen zıt fikirler, partinin yaklaşımını öğrenmek isteyen kamuoyunda kafa karışıklığına sebep oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha önce, "Bunun tartışılması bile onurumuzu kırar." açıklamasına rağmen, genel başkan yardımcıları
Sezgin Tanrıkulu ve
Gürsel Tekin, 'iki dil' ve 'özerklik' taleplerine olumlu yaklaştı. Konunun tartışılması gerektiğini savunan iki üst
yöneticinin değerlendirmeleri, 'Yeni CHP'nin izleyeceği
politikanın ipuçları olarak görülürken, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun aksi yöndeki açıklamaları belirsizliği daha da artırdı. Tanrıkulu'nun sözlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Demokratik özerklikten, 'ayrılma' diye söz ediyorsak bu doğru değil." dedi.
CHP'deki görüş ayrılığı,
Merkez Yönetim Ku-rulu'na alınan eski
Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu'nun açıklamalarıyla gün yüzüne çıktı.
Kürt meselesinde yeni bir alan açmayı hedeflediklerini anlatan Tanrıkulu'na Gürsel Tekin'den de tam
destek geldi. Ancak konunun 'siyasî özerklik' boyutuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, bunun üniter yapıya aykırı olduğunu söyledi ve, "Daha fazla kaynaşma lazım, bölünme değil." uyarısında bulundu.
Manisa Milletvekili Şahin Mengü ise tartışmaya ilginç bir öneriyle katıldı: "Politikayı belirlemek için program kurultayını toplayalım."
CHP'nin yeni Kürt politikasını şekillendirmesi amacıyla Merkez Yönetim Kurulu (MYK)'na alınan eski Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, ilk çıkışını dün yaptı.
Vatan gazetesine
röportaj veren Tanrıkulu, problemin '
demokrasi,
insan hakları ve
adalet' çerçevesinde uzlaşmayla çözülmesi gerektiğini vurguladı. Dün NTV'nin sorularını da cevaplayan Tanrıkulu, "İki dilli hayat ve demokratik özerkliği tartışmaktan yanayız. Bu görüşler toplumun bir kesimini şoke edebilir, ama unutulmaması gereken bir konu var ki;
ifade özgürlüğü şoke edici sarsıcı fikirler içindir." diye konuştu. Kürt meselesinin
AK Parti ile BDP arasında sıkıştığını dile getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı, bu konuda 3. yol olma hedeflerini, "Kürt meselesinde yeni bir alan açmayı hedefliyoruz. Bu,
özgürlük, eşitlik ve hukuku esas alan bir yöntem olacaktır." sözleriyle anlattı.
Bu açıklamaya Gürsel Tekin'den de destek geldi. Partisinin Çayyolu temsilciliğini ziyaretinde konuyla ilgili sorulara muhatap olan Tekin, "Sezgin Bey'in açıklamaları son derece güzel ve olumlu. Kendisine katılıyorum, bu konuların tartışılması gerek. Bu
ülke ne çektiyse yasaklardan çekti. Sorunların tartışılması Türkiye'nin aleyhine değildir. Demokratik bir çerçeve içerisinde her şey konuşulabilir.'' değerlendirmesini yaptı.
Son olarak Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Haber Türk televizyonuna çıktı.
Özerklikle ilgili soruları cevaplayan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de idari özerklik zaten var. Herkes kendi belediye başkanını seçiyor. Ama siz özerkliği bir siyasal özerkliğe dönüştürürseniz bu doğru değil, bizim üniter yapımıza aykırıdır." diye konuştu. Türkiye'nin üniter yapısının emperyalizme karşı savaşarak, Türk-Kürt-Çerkez gibi ayrımlar yapılmadan kurulduğunu vurgulayan CHP lideri, "Biz onların mirasçısıysak bize bıraktıkları ülkeyi daha da yükseltmemiz lazım, parçalamak değil. Daha fazla kaynaşmamız lazım, bölünmek değil. Onun için eğer demokratik özerklikten ayrılma diye söz ediliyorsa bu doğru değil." görüşlerini savundu. Tanrıkulu'nun, "
Kürt sorununu kıyılar çözer." anlamındaki sözlerini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Soruna insan odaklı bir çözüm getireceğiz. Bu çıkış noktamızdan yola çıktığımızda göreceksiniz, doğudaki de, batıdaki de, kuzeydeki de, güneydeki de makul bir tartışma zemininde buluşacaktır. Kıyılar buna en büyük katkıyı yapar."
CHP Genel Başkanı'na, "Konuşmalarınızda 'Kürt sorunu' dememe tavrınız bundan sonra da devam edecek mi?'' sorusu da yöneltildi. Kılıçdaroğlu, "Kürt sorunu'' ifadesini de kullanabileceğini, ancak olaylara etnik ve dini temelli tanımlamalarla yaklaşmayı doğru bulmadığı için
tercih etmediğini belirtti.
CHP, ÜLKENİN KURULUŞ FELSEFESİNİ SAVUNUR; GENEL BAŞKAN BİLE BUNA AYKIRI KONUŞAMAZ
Öte yandan bu açıklamalar, parti içerisinde de tartışma doğurdu. Manisa Milletvekili
Şahin Mengü, sadece genel başkanın açıklamalarının partiyi bağlayacağını, Tanrıkulu'nun sözlerinin ise kendi görüşleri olduğunu ifade eti. CHP'nin bu taleplerle ilgili yeni bir politika belirlemesi için konuyu yetkili organların da tartışması ve ortak bir karar alması gerektiğini anlatan Mengü, "Özerklik, iki dilde eğitim gibi söylemler çok önemli şeylerdir. Bu konuda yeni politika belirlemek için bir program kurultayı toplamak gerekir. En azından Parti Meclisi (PM) toplantısında bu konunun ayrıntılı konuşulması gerekir." diye konuştu. Mengü, "CHP anadilin özgürce kullanılmasına destek veriyor ancak iki dilli eğitim ya da ikinci bir dilin
resmi dil olması konusu çok sakıncalı bir durum." şeklinde konuştu.
Benzer bir yaklaşım sergileyen
İzmir Milletvekili Canan
Arıtman ise sert konuştu: "Resmi dil olarak ikinci bir dil söz konusu değildir. İki dil ve özerklik talepleri ülkemizin kuruluş felsefesine aykırıdır. CHP ulus devlet ve üniter devlet konusundaki kararlılığını sürdürecektir. Genel başkan dahi olsa buna aykırı bir söylem içine giremez. Tanrıkulu'nun yapması gereken, çıkıp hata yaptığını, yanlış yaptığını söyleyerek özür dilemesidir. Ne yazık ki daha önce CHP'ye oy bile vermeyen insanlar partiye yönetici olursa, programı okumadan
siyaset yaparlarsa partiye zarar vermeleri kaçınılmaz oluyor."