Cumhuriyet Halk Partisi (
CHP),
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı
adaylığına en sert tepki gösteren partiydi. Hatta CHP açıklaması adeta
muhtırayı andırıyordu. Partinin genel başkan yardımcılarından Mustafa
Özyürek dört saatlik
Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından basının karşına çıkıp “Abdullah Gül’ün
cumhurbaşkanı seçilmesi halinde
Türkiye’nin kültürüyle, ekonomisiyle, medyasıyla ve
yaşam tarzıyla bir din devletine dönüştürülmesi süreci hızlanacaktır.” dedi. CHP’ye göre
AK Parti, Türkiye’yi “ılımlı
İslam” anlayışına götürecekti.
CHP MYK toplantısının iki saati, Abdullah Gül’ün adaylığına karşı nasıl bir strateji izleneceğine ayrıldı. Kaygılar dile getirildi ve gelecekte ne yapılacağı belirlendi. MYK üyelerinden Özyürek, Abdullah Gül’e ait olduğu öne sürülen “Türkiye’de cumhuriyetin sonu geldi, kesinlikle laik sistemi değiştireceğiz” türünden sözleri ardı ardına sıraladı. Bazı köşe yazarlarınca dillendirilen “Gül’ün adaylığı
seçim öncesi engellemelere, hatta Cumhuriyete karşı rövanş”’ satırları da CHP tarafından birebir alınıp partinin muhtıra metnine eklendi.
ÖZAL’A DA AYNI MUHALEFET
Baş
bakan Tayyip Erdoğan ve
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ‘Milli Görüş’ gömleğini çıkardıklarını zaman zaman ifade ediyor. Bunu
Avrupa Birliği, liberal ekonomi, özelleştirmeler, özgürlüklerin genişletilmesi gibi alanlardaki politikalarıyla ortaya koydular. Tüm bunlara rağmen CHP Genel Başkan Yardımcısı Özyürek, Erdoğan-Gül ikilisinin hâlâ Milli Görüş çizgisinde olduğuna inanıyor: “Gömlek çıkarmakla, giymekle görüşler değişmiyor. AKP’nin geçtiğimiz 4 yıl içindeki uygulamaları ortada. CHP’ye, laik kesime dönük, ‘bunlar dinsizdir’ kampanyaları yaptılar. Saydığım sözler Gül’ün 40 yaşından sonraki görüşleridir. 40 yaşından sonra da insanlar böyle
gömlek değiştirir gibi fikir değiştiremez.”
CHP Turgut
Özal’ın
Köşk’e çıkmaya hazırlandığı günlerde de benzer görüşleri dile getirmişti. O dönemde SHP’nin genel sekreteri olan Deniz
Baykal “Özal’ı indiririz.” diye başlıyor, “
Meclis’teki turlara girmeyeceğiz. Azınlık cumhurbaşkanını tanımayacağız.” diyordu. Dönemin SHP’si Özal’a muhalefeti “Sivil
diktatör”, “Onursuzca indiririz” noktasına kadar götürmüştü. Ancak
Turgut Özal Köşk’e çıktı. SHP’nin Turgut Özal’a muhalefeti, bugün Abdullah Gül’ün
adaylık süreciyle de benzerlikler taşıyor.
BAYKAL’IN BAŞÖRTÜSÜ ÇELİŞKİLERİ
Özal’a muhalefet eden sadece Baykal değildi elbet. Süleyman
Demirel de Özal için “
Millet seni orada oturtmaz”, “Elini sıkmam” diye demeçler vermişti. Özal’dan sonra kendisi Köşk’e çıkarken
Deniz Baykal’dan olumlu mesajlar alan Demirel bugün CHP’yi
destekliyor, hatta Baykal’ı arayıp “Sakın
istifa etme” çağrısında bulunuyor. CHP de Abdullah Gül’ün elini sıkmamaya hazırlanıyor.
Mustafa Özyürek, Gül’ün cumhurbaşkanı olması durumunda Köşk’ü
protesto edeceklerini açıkladı. “Zorunlu ilişkiler dışında kendisiyle bir ilişkimiz olmayacak. Mesela, Cumhuriyet resepsiyonuna katılmamız söz konusu değildir.”
Başbakan 22 Temmuz seçimlerinden sonra elinde listeyle muhalefete gideceğini açıklamıştı. Neden bu turların yapılmadığı açıklığa kavuşmadı. CHP ise bu durumdan dolayı başbakanın dürüst davranmadığını iddia ediyor, onu sözünü tutmamakla itham ediyor. Hâlbuki Deniz Baykal, Gül’ün 24
Nisan’da adaylığı belli olmadan önce Erdoğan’a “Aday olma, destek için
Anadolu turuna bile çıkarım” çağrısı yapmıştı. Ancak AK Parti’nin adayı Abdullah Gül olunca, CHP’nin okları yön değiştirdi. Deniz Baykal
Çankaya’ya eşi
türbanlı birinin çıkamayacağını, bunun
Atatürk’ten bu yana çağdaşlaşma yolunda alınan mesafenin geriletilmesi anlamına geldiğini ileri sürdü: “Devlete türban giydirmeye çalışıyorlar. Bunu özgürlüklerin savunulması olarak görebilirsiniz ama değil.”
DEMOKRASİ KÖPRÜSÜNE DİNAMİT
367 krizinin aşılmasının ardından geçtiğimiz
pazartesi günü
Fikret Bila’ya konuşan Deniz Baykal’ın başörtüsüyle ilgili görüşleri de değişikliğe uğradı: “
Hayır, benim bakış açımda kılık
kıyafet, eşin kılık kıyafeti belirleyici unsur değildir. Bunu çok açık bir şekilde ta başından beri söylüyorum. Kafasının içi konusunda güven veren herkes olabilir. Yani herhangi kılık kıyafet eşiyle ilgili, kendisiyle ilgili şartı koşmuyorum. Gerçekten kendi siyasi çizgisiyle güven veren herkes anayasanın şartlarını yerine getiriyorsa olabilir.”
CHP’nin tüm eleştirilerine rağmen Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin önündeki 367 engeli artık kalktı.
Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tanju Tosun’a göre CHP seçkinleri ayakta kalabilmek için tüm köprüleri yıkmaya hazır: “
Cumhuriyet Halk Partisi yapmış olduğu bu açıklamalarla
demokrasi köprüsünün üzerine
dinamit koymakta. Bu deklarasyonlar, Gül’ün adaylığına ilişkin konan bu dinamit, CHP’nin bir şekilde elinde patlayabilir.”
Abdullah Gül’ün tarafsız bir cumhurbaşkanı olacağını kısa sürede hissettirmesi halinde CHP’nin tüm argümanları da suya düşecek. Bu CHP’nin gittikçe güç kaybetmesine, alternatif sol parti ve hareketlerin güçlenmesine yarayacak. CHP’nin başta din olmak üzere
toplumun değerleriyle çatıştığını söyleyen Tanju Tosun, ana muhalefet partisinin kültürel, politik fay hattı üzerinden meşruiyet arayışında olduğu tezini savunuyor: “Baykal ve ekibi her türlü koşulda partinin başında kalmak istiyor. Gül’e ilişkin cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte Türkiye’de bir senaryonun hayata geçirileceği, din temelli devlet kurulacağı gibi birtakım yaklaşımlar, sürekli olarak CHP’nin toplum yerin
e devlete göz kırpma arzusuyla ilgili bir şey. Bu birtakım paranoyalar üretmeye kadar gidiyor.”
ILIMLI İSLAM TALEBİ YOK
Ulusalcı çevrlerece “İkinci cumhuriyetçi” diye anılan Prof. Dr.
Mehmet Altan ise CHP’yi ordunun sözcülüğünü yapmakla suçluyor: “Parlamentoya muhtıra verilmesini gayet uygun buluyor, Abdullah Gül’ün adaylığını uygun bulmuyor. Darbecilik onun için meşru bir şey. Abdullah Gül’ü siyaseten eleştirebilirsin, Milli Görüşçü diyebilirsin. Ama aynı oranda askerî darbelere, muhtıralara, askeri müdahalelere de karşı olduğunu söyle de görüntüyü kurtar, onu bile yapmıyor.”
CHP eski Genel Sekreteri Tarhan
Erdem ise ana muhalefet partisinin eleştirilerine “Ben 35-40 yaşındaki bir insanın, söyledikleriyle değerlendirilmesini yeterli görmüyorum. Bu adam 5 seneden beri dışişleri bakanı olarak bir sürü anlaşmaya
imza koydu, bir sürü inisiyatif kullandı.” diyor. Türkiye’de ılımlı İslam talebi olmadığını düşünen Erdem, böyle bir girişim olması halinde
halkın çok önemli bir kısmının karşı çıkacağı ve önleyeceğini anlatıyor. Türkiye’de anayasa değiştirme görevini Meclis yürütüyor.
Tarhan Erdem de cumhurbaşkanının bu duruma katkısı olabileceğini ancak inisiyatif alamayacağını belirtiyor: “Onu
iktidar partisi yapabilir. Ama böyle bir teşebbüsün, böyle bir girişimde bulunanların inkisarı ile sona ereceğini tahmin ediyorum, görüyorum.”
Abdullah Gül Köşk’e çıkması halinde partisinden istifa edecek. Siyasi kimliğini bir yana bırakacak. Parti ve
sivil toplum turlarında “Herkesi kucaklayacağım.” mesajını güçlü bir dille verdi. Tarhan Erdem,
İslamiyet’i empoze edebileceği düşüncesiyle Gül’den duyulan rahatsızlığın simgesel olduğunu ifade ediyor.
DSP YOL AYRIMINDA
Dışişleri bakanlığı yapan Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olamayacağını iddia eden CHP’li
Mehmet Sevigen bunu şöyle açıklıyor: “Bakan olarak koyarsanız,
kontrol altında, başbakan olarak kontrol altında. Abdullah Gül yukarı çıktıktan sonra başbakan kontrol edemez. Laiklik bize lazım diyor mu? Bunun tam tersini söylüyor mu? Bunları söylemeyen birine nasıl Türkiye’yi teslim edeceğiz. Bunların eline verirsen her şeyi yapar. Biz cumhuriyetin tüm değerlerini koruyup kollamakla yükümlüyüz.” Sevigen, Türkiye’nin ılımlı İslam
yönetiminde
Ortadoğu’ya,
İran rejimine doğru gideceğini öne sürüyor.
CHP’nin sert söylemlerinin aksine solun diğer partisi DSP yeni dönemde alternatif olacağının sinyallerini vermeye başladı. CHP’nin randevu vermediği Abdullah Gül’le DSP yarım saat görüştü, sıcak görüşme sonrası
Zeki Sezer olumsuz açıklamalar yapmadı. Gül ile görüşerek CHP ile arasına bir mesafe koyan DSP’nin Meclis’teki oylamaya da katılarak bunu daha da artırması bekleniyor. Cumhurbaşkanının uzlaşma ile seçilmesini beklediklerini söyleyen DSP Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi ise CHP’nin ılımlı İslam söylemlerine destek vermiyor: “Beş vaktin ikisini kılan, üçünü kılmayan ılımlı mı oluyor? Rejimle ilgili kaygılar var. Ancak Abdullah Gül aday olsa da bu rejimin değişeceği anlamına gelmiyor. Türkiye’de rejiminin temellerinin güçlü olduğunu düşünüyorum. Kişilere bağlı rejim değişmez. Rejime zarar verici davranışlar olabilir.” Türkiye’de asıl gündemin
yoksulluk olduğunu söyleyen Erçelebi, suni tartışmaların gerçek gündemi perdelediğini aktarıyor.