CHP Genel Başkan Yardımcısı
Onur Öymen'den çarpıcı açıklamalar. Öymen,
Ergenekon Davası'nda
Başbakan'ın, Baykal'ın avukatlığı üzerine ''ben de bu
davanın savcısıyım'' açıklamasını eleştirirken, Baykal'ın da davanın iddianamesi açıklanmadan ''Ergenekon'un avukatıyım'' açıklamasını normal buldu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, ''Ergenekon'' soruşturmasıyla ilgili olarak, ''Bu belli ki, adi suçluları bahane ederek, iktidarın muhaliflerini sessiz kılma, sindirme operasyonudur. Siyasallaşmış bir operasyondur'' dedi.
Öymen, partisinin il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, ''Ergenekon denilen davanın çok iyi, yakından, dikkatle izlenmesi gerektiğini'' ifade ederek, bu davada bir tarafta adi suçlular olduğunu, bombalar, silahlar, mermiler bulunduğunu, birtakım insanların da bu olaylarla ilgili olarak tutuklandıklarını belirtti.
Aynı zamanda toplumun çok saygın, itibarlı, meslek hayatlarında en
küçük bir leke olmayan insanların da aynı suçun sanığı gibi gözaltına alındıklarını, evlerinin arandığını ifade eden Öymen, ''Bunlara da '
terör şüphelisi' sıfatı takılıyor. Bu insanlar da aynı resmin içine konuluyor. Bu oyuna çok dikkat etmek lazım. Bu belli ki, adi suçluları bahane ederek, iktidarın muhaliflerini sessiz kılma, sindirme operasyonudur. Siyasallaşmış bir operasyondur'' diye konuştu.
DEMEK Kİ SİZ BU DAVANIN TARAFISINIZ
Öymen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, davayla ilgili sözlerine de değinerek, şöyle konuştu:
''Siz dünyanın herhangi bir ülkesinde bir başbakanın, herhangi bir davanın 'savcısıyım' dediğini duydunuz mu? 'Davanın avukatıyım' diyebilirsiniz. Çünkü her sanığın avukata ihtiyacı var. Sanıklar mahkum olana kadar, suçsuz sayılır. Onların da avukatlığını yaparsınız. Ama, iddia makamı başka. 'Savcıyım' demek, 'bu davanın gerçek savcısı kimi, ne şekilde itham ediyorsa, ben de onunla beraberim' demektir. Demek ki, siz bu davanın tarafısınız. Böyle bir kuvvetler ayrılığı olabilir mi? Kim yargılanıyor, sizin Hükümetinizi eleştirenler. Kendi yaşamlarında veya emeklilik hayatlarında sizi eleştirmiş olanlar.''
TRT ALEYHİNE DAVA AÇIYORUZ
''Ergenekon'' soruşturmasında
AK Parti kökenli isimlerin de bulunduğunu ifade eden Öymen, şöyle devam etti:
''Hiç mi AKP kökenli yok bu davada? Var, 2 tane var. 2'si de AKP'ye baş kaldırmış, AKP'yi şiddetle eleştiren,
istifa eden veya partiden çıkarılan insanlar. Bunlara çok dikkat etmek lazım.
Masum insanların itibarını zedeleyecek, onların karizmasını çizmeyi amaçlayacak, Hükümeti eleştirecek insanları sindirmeyi amaçlayacak girişimlere karşı, kamuoyunun çok duyarlı olması lazım.''
Öymen, TRT'nin,
Tuncay Güney'i canlı yayına çıkarmasıyla ilgili şunları söyledi:
''Bütün bu davanın kökeninde olduğu anlaşılan, ne olduğu belirsiz bir zatı devletin televizyonuna çıkarıyorsunuz ve onun ağzından, ana muhalefet partisi lideri de dahil olmak üzere, Türkiye'nin en itibarlı emekli komutanları, emekli
Genelkurmay Başkanları da dahil olmak üzere, bu insanlara ağza alınmayacak sözler söylüyorsunuz. Hakaretler savrulmasına izin veriyorsunuz. Utanç verici bir durumdur ve bir suçtur. CHP olarak biz TRT aleyhine dava açıyoruz.''
BENİ BİLE KAYITTAN SİLMİŞLER
Onur Öymen, iktidarın, iktidarı bırakmamak, yenilmemek için her şeyi göze aldığını, yapamayacağı şey bulunmadığını iddia ederek, Bursa'da binlerce insanın
seçmen olarak
Nilüfer ilçesindeki boş
arsa ve binalara
kayıt edildiğini ileri sürdü.
Bu olayda, ''bindirilmiş kıtalarla
seçimi kazanmak, CHP'nin elindeki bir belediyeyi almak'' gibi niyet bulunduğunu öne süren Öymen, şunları kaydetti:
''4 bin 95 kişiyi kayıtlardan sildirdik. Başka yerlerde de orada oturan insan kayıtlardan siliniyor. Senelerce o adreste oturan, oy kullanan insan bir de bakıyor ki, kayıtta yok. Kim bunlardan biri; mesela ben. Beni bile kayıttan silmişler. Yıllardan beri oturduğum mahallede, İstanbul'da oy verdiğim mahallede, bir de gidiyoruz ki, benim ve eşimin adı yok. Civar muhtarlıklarda da yok. İstanbul'un bütün sandıklarını araştırdık yok. Bir de baktık ki; kendi kendilerine bizi Ankara'ya nakletmişler. Ankara'dan alınmış bir ikametgah belgemiz yok. Bir kaydımız yok. Birçok yerde böyle olaylar oluyor. Bu şartlarda bir seçim yapacaksınız ve diyeceksiniz ki; 'Çok demokratik bir seçim yaptık'. Gözümüzü dört açacağız.''
İSRAİL'İN GAZZE'YE SALDIRILARI
Onur Öymen,
Gazze'de insanlık açısından hiçbir şekilde kabul edilemeyecek çok büyük bir
katliam yaşandığını vurgulayarak,
İsrail'in bölgede yaptıklarının insanlık adına utanç verici olduğunu söyledi.
Gazze'deki ölü sayısının bin 200'e ulaştığını, yaralı sayısının da 5 bini aştığını kaydeden Öymen, BM'nin
ateşkes kararına rağmen, bölgede fiili bir ateşkes sağlanamadığına işaret etti.
Öymen, şöyle dedi:
''Bu kanı mutlaka durdurmak gerekiyor. Burada hepimize görev düşüyor. Hepimizin bu konuda kararlı bir şekilde tavır koymamız lazım. Katliamı kınıyoruz. Katliamı kınamayanları da kınıyoruz. İktidardan o doğrultuda pek ses çıkmıyor. Uluslararası toplumun sessiz kalmasından şikayet falan ediyorlar, ama katliamı kınamayanları kınamıyorlar açıkça, çünkü onlar stratejik ortaklarıdır. Siz 'stratejik ortağız' derken o ülkenin
Orta Doğu politikasını bilmiyor muydunuz?
Filistin politikasını,
Irak politikasını bilmiyor muydunuz? Nasıl siz kolaylıkla 'stratejik ortağız' dediniz. İşte Orta Doğu'nun gerçekleri acı bir şekilde karşımıza çıkıyor.''
''SALDIRININ NEDENİ: DOĞAL GAZ''
Onur Öymen, İsrail'in Gazze'ye saldırısının nedeninin, sadece Hamas'ın
füze saldırılarına karşılık vermek olmadığını belirterek, şu görüşleri dile getirdi:
''Gazze bölgesinin sahilinde 2000 yılında
doğal gaz bulundu.
İngiliz gaz şirketi burada gaz buldu ve bir
anlaşma yaptılar, Filistin yetkilileriyle. Bu gazın gelirinin yüzde 60'ı şirkete ait olacak. Yüzde 30'u Yunanista'nda konuşlandırılmış, sahibi Lübnanlı olan bir şirkete ait olacak, yüzde 10'u da Filistin makamlarına ait olacak. Gazın rezervi 1,3 trilyon ayak küp, o zamanın parasıyla 4 milyar dolar yapıyor. İsrail kıyameti kopardı, 'Böyle bir anlaşma yapamazsınız' dedi. İngiliz şirketine anlaşmayı kendileriyle yapmaları için
baskı yaptılar. İşte bu Gazze meselesinin bilinmeyen, pek yansıtılmayan yönü budur.''