CHP Konya Milletvekili Atilla Kart,
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu'nun,
Deniz Feneri e.V Davası'nda adli
yardım yoluyla istenen belgelerin bir kısmının gönderilmediğine ilişkin sözlerini, ''Böylesine önemli, davanın esasını oluşturan delillerin,
Alman mercilerince gönderilmemiş olabileceğini tasavvur edemiyorum'' diye değerlendirdi.
Kart, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Deniz Feneri e.V davasında sanıkların, Türkiye'deki asıl karar vericilerin talimatıyla, 2002-2007 yılları arasında 42 milyon
avro topladığını, 17 milyon avronun kuryeler aracılığıyla
Zekeriya Karaman'a ulaştırıldığını, 8 milyon avronun Türkiye'deki Deniz Feneri'ne
havale edildiğini belirtti. Kart, resmi muhasebe kayıtları ile
yasa dışı muhasebe kayıtları arasında 11,7 milyon avro fark tespit edildiğini söyledi.
CHP'li Kart,
Hükümetin bu derneğe, uluslararası meşruiyet ve etkinlik kazandırma girişimi içinde olduğunu, yolsuzlukla mücadelede uluslararası alanda misyon verilmeye çalışıldığını öne sürdü.
Türk
Ceza Kanunundaki ''fiilin tamamen veya kısmen Türkiye'de işlenmesi ve sonucun Türkiye'de gerçekleşmesi halinde, suçun Türkiye'de işlenmiş sayılacağına'' ilişkin hükme işaret eden Kart, ''Almanya'daki hükümlüler Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş'in, Türkiye'de yeniden yargılanmaları yasal bir zorunluluktur. Cumhuriyet savcılıklarının şimdiye kadar resen bu
soruşturma sürecini başlatmaları, en başta
Kanal 7 ve Deniz Feneri Derneğiyle bağlantılı şirketlerin kayıtlarına ve delillere el koymaları gerekirken; delillerin karartılmasına, şirketlerin içinin boşaltılmasına göz yumulması, hukuki ve siyasi anlamda bir skandaldır. Ankara ve
İstanbul cumhuriyet başsavcıları neyi bekliyorsunuz?'' diye sordu.
-''DELİLLERE MÜDAHALE''-
Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın,
RTÜK Başkanı Zahid Akman'dan görevinden ayrılmasını istemesine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Kart, Arınç'ın bu açıklamasının basın tarafından, yolsuzlukla mücadele adına çok büyük girişim olarak sunulmaya çalışıldığını savundu.
Eş, dost, ahbap ilişkisinden değil, devlet yönetiminden, organize yolsuzluktan söz ettiklerini dile getiren Kart, ''Hükümet olarak, yolsuzlukların üzerine gitmekte samimi, siyaseten dürüstseniz, delillerin karartılmasına, müdahale edilmesine göz yummamanız gerekir. Soruşturma iznini hemen verip, görevden geçici uzaklaştırma dahil olmak üzere gereğini yapmanız, yasal süreci başlatmanız gerekirken, bu aşamada bile Sayın Akman'ın lütufuna dayanarak, böyle bir sürecin başlatıldığını ifade etmek; tam bir aczdir, itiraftır'' diye konuştu.
Kart, olayın, ''yumuşak bir geçişle zamana yayılmak istendiğini'' ileri sürerek, Arınç'ın açıklamasını ''ciddiye almanın ve inandırıcı kabul etmenin mümkün olmadığını'' savundu.
Arınç'ın, ''Deniz Feneri Derneğinin kayıtlarını inceledim, yasa dışı bir şey yok'' dediğini ifade eden Kart, bundan daha ''vahim'' bir açıklama olamayacağını öne sürdü. Kart, bu açıklamanın, ''delillere, yargılamaya ve yargı mercilerine müdahale'' olduğunu iddia etti.
''Sen Hükümet, başbakan yardımcısı, bakan ve kişisel olarak, o kayıtları nasıl incelersin, bunun üzerine nasıl hüküm kurarsın?'' diye soran Kart, ''Maddi gerçeğin ortaya çıkmasında samimiyseniz, teftiş kurullarını devreye sokarsınız, RTÜK Başkanı'nın malvarlığına yönelik, adli süreci beklemeden, idari süreci başlatırsınız. Bunları neden başlatmıyorsunuz?'' dedi.
-''GÖNDERİLMEMİŞ OLMASINI TASAVVUR EDEMİYORUM''-
Kart, Ankara
Cumhuriyet Başsavcısı'nın dün yaptığı açıklamada, Deniz Feneri e.V davasında eksik belgelerden söz ettiğini anımsatarak, bunların arasında, Alman mahkemesinin kararına esas alınan, sahteliği sabit makbuzların ve para trafiğini gösteren belgelerin bulunduğunu savundu.
CHP'Li Atilla Kart, davanın en önemli delillerinin bunlar olduğunu dile getirerek, ''Böylesine önemli, davanın esasını oluşturan delillerin, Alman mercilerince gönderilmemiş olabileceğini tasavvur edemiyorum. Kamuoyuna mal olan bir
dosya, o dosyadaki, hükümdeki temel dayanakların, belgelerin gönderilmemiş olmasına ihtimal veremiyorum. Soruşturmayı sürdüren cumhuriyet savcılarının, mesleki özen ve duyarlılıkta olduğuna inanıyorum. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcısı için aynı şeyi söyleyemiyorum'' görüşünü dile getirdi.
AA