Elekdağ, açılış konuşmasında
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 22 Temmuz gecesi yaptığı konuşmaya dikkat çekerken, üstü kapalı bir şekilde
Köşk seçimlerine işaret etti.
Meclis'in çok yakında ciddi bir sınavdan geçeceğini belirten Elekdağ, "Ülkemizin siyasi istikrarıyla da sıkı sıkıya bağlantılı olan bu kritik sınavda başarının, uzlaşma ve diyaloğa yönelik bir anlayışın benimsenmesine ve duygularla değil devlet adamlığı basireti ve sağduyusu ile hareket edilmesine bağlı olduğunu vurgulamalıyım." dedi.
Şükrü Elekdağ, Erdoğan'ın seçimin ilk sonuçlarının ardından verdiği mesajları istikrar ve huzur ortamının devamının ön şartını oluşturmaları açısından fevkalade önemli bulduğunu belirtti. Ardından Erdoğan'ın konuşmasından iki alıntıyı millet
vekilleriyle paylaştı. İlk olarak "Hepimizi birleştiren ortak değer ve hedeflerimiz var. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyet'imizi daha yükseklere taşıyacağız. Milletimizin değerlerinden ve Cumhuriyet'imizin temel niteliklerinden asla taviz vermeyeceğiz." sözlerini aktaran CHP'li vekil, "Sayın milletvekilleri,
Türkiye'nin uluslararası alanda
modern, çağdaş,
refah düzeyi yüksek ve etkin bir devlet olarak yer alması için Sayın Erdoğan'ın belirtmiş olduğu bu ortak değer ve hedeflerden şaşmaması zorunludur. Türkiye, temelleri
Atatürk tarafından atılmış olan laik ve demokratik Cumhuriyet'i korumak ve yüceltmek hususunda tam bir anlayış içinde hareket eder ve ülkemizle vatandaşlarımızın tümünü kucaklayan politikalar izlerse ulusal hedefimiz olan çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmamız kolaylaşır." diye konuştu.
Geçici
TBMM Başkanı Elekdağ, daha sonra Başbakan'ın, "Ülkemiz bu seçim dönemini büyük bir kutuplaşma ortamı içinde geçirdi. Türkiye'nin, karşısındaki sorunların üstesinden gelebilmesi için öncelikle kutuplaşma ortamının geride bırakılması ve yerine bir normalleşme ve yumuşama ikliminin hakim kılınması gerekiyor." yönündeki sözlerine dikkat çekti. CHP'li vekil, bu konuda şu görüşü dile getirdi: "Değerli arkadaşlarım, bunlar, son derece gerçekçi ve isabetli ifadeler. Önümüzdeki dönemde yeni bir sayfa açarak, Meclis içinde ve dışında siyasi yaşamımıza, ılımlı, ölçülü, olgun, uzlaşıcı ve uzlaştırıcı bir nitelik kazandırmadan etkin ve verimli bir çalışma ortamı yaratamayız. Tüm partilerin bu anlayışla hareket etmeleri gereklidir. Ancak, bu hususta iktidarın özel bir sorumluluğunun olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu sorumluluk da muhalefetin görüş ve kaygılarının dikkate alınmasını, yeniden keskin kutuplaşmaların oluşmasını önleyecek yumuşak ve yatıştırıcı bir iklim yaratılmasını ve Türkiye'nin hassas siyasi ve kurumsal dengelerinin özenle gözetilmesini gerektirir."