Ülkücü camianın önemli isimlerinden Musa
Serdar Çelebi,
referandum için 'hayır' kararı alan
MHP yönetimine kızgın.
Almanya başta olmak üzere
Avrupa'daki
ülkücü teşkilatlanmayı sağlayan, 12
Eylül sürecinde idamla yargılanıp yıllarca ülkesine dönemeyen Çelebi, MHP yönetimine, "O günlerin zulmüne uğramış hiç kimseye bu 'hayır'ı anlatamazsınız." diye sesleniyor.
Anayasa değişikliğini destekleyen Çelebi, MHP'ye, "
12 Eylül sürecinde şehit olmuş, zindana atılmış ve benim gibi
sürgün hayatı yasamış ülkücülerin hatırına nisbi de olsa değişikliğe '
evet' demeliydi." siteminde bulunuyor. Çelebi, partinin
CHP ile aynı safta yer almasına tepkili. "Bu görüntü Anadolu'daki ülkücüleri incitti." diyor.
Bu nedenle, önümüzdeki süreçte MHP'nin tabanı ile tavanı arasında
seçim sonuçlarını da etkileyecek bir ayrışma yaşanacağını öngörüyor. "Mamak cehennemini yaşayanlar, Mamak C5'leri (işkence hücresi) unutmayanlar referandumda 'evet' diyeceklerdir. "görüşünü savunan Çelebi, "MHP'nin şimdiki pozisyonu
doğal tabanı ile bir ayrışmayı getirecek. Bu anlamda MHP'de bir
eksen kaymasından söz edebiliriz. Bundan dolayı MHP genel merkezinin 'hayır'ına rağmen farklı düşünenler, farklı hareket etsinler. Böylesine tarihi bir dönemeçte darbecilerin ve darbelerden geçinenlerin ekmeğine yağ sürmek olmaz." diye sesleniyor.
Musa Serdar Çelebi, 12 Eylül'ün acımasız yüzünün en yakın şahitlerinden.
Aralık 1978'de Almanya'ya gitti ve
Şubat 1979'da Ülkücü Türk Federasyonu'nun birinci kurultayında genel başkanlığa seçildi. Ancak 12 Eylül sonrası MHP ve
Ülkücüler Davası içine alınarak idam talebiyle yargılanmaya başladı. 'Ülkeye dön' çağrısı yapıldığı halde dönmediği gerekçesiyle de 1983'te vatandaşlıktan çıkarıldı. 1996 yılına kadar Türkiye'ye dönemedi. Avrupa Türk
İslam Birliği'nin de kurucusu olan Musa Serdar Çelebi'yi kamuoyu, 12 Eylül öncesi MHP ve sonrasında Avrupa'da yaptığı faaliyetlerle tanıyor.
Darbecilerin zulmünden dolayı kiminin anasını,
babasını hiç göremediğini anlatan eski ülkücü lider, yurtdışına kaçmak zorunda kalanların mağduriyetlerinden de söz ediyor. Birçok ismin, yakınlarının
ölüm haberlerini aldığı halde cenazelerine gelemediğini, ana, baba, eş ve çocuk hasretiyle ruh hastası olduklarını dile getiriyor. Bu anlamda, 12 Eylül'ün,
Çanakkale Savaşı'ndan sonraki en büyük kayıp olarak tarihe geçeceğini savunuyor.
Musa Serdar Çelebi, anayasa değişikliğini 'millet iradesinin üstündeki bütün ipotekleri kaldırmak' olarak yorumluyor. "Anayasal ve yasal tedbirler olmadan ve en önemlisi müdahaleci zihniyeti yok etmeden millet iradesini hakim kılmak mümkün olamaz." vurgusunu yapan Çelebi, "İşte bu sebepten, millet kendi önünü açacak ve iradesi önündeki engelleri kaldıracak tam
sivil bir anayasaya geçiş için bu referandumda 'evet' demek durumundadır." çağrısını yapıyor.
HÜSEYİN KELEŞ