Net ve Açık Söylüyorum İftira! AK Parti’nin İmajını Bozmaya Çalışıyorlar
Bakan Çelik’ten “
Süryanilere gavur demedim” açıklaması geldi..
Bakan Çelik’in katıldığı bir televizyon programında ‘Gavurun Hıristiyanlık dinini öğretiyoruz da,
Alevilerin dinini niye öğretmeyelim?’ şeklinde konuştuğu iddiaları hakkındaki açıklaması şöyle oldu,
“Bu olaya 2 açıdan bakabiliriz. Birincisi; Alevi vatandaşlarımızın talebi ile ilgili çalışmalarımız çok sağlıklı gidiyor. Diyalog ve çözüm esaslı. Bundan rahatsız olan çevreler olduğunu düşünüyorum. İkincisi; böyle bir televizyon programını ispat etmeleri gerekiyor. Böyle bir ifadeyi ben hiç kullanmadım. Bunu çıkarmaları gerekiyor. Çok ahlaksızca bir tertiple
manşet yapılıyor. Bu televizyon programını ortaya çıkaramadıkları sürece ahlaksızca
iftira gerçekleştiriyorlar. Yalnız bizim yaptığımız çalışmaların imajını bozmak değil, aslında
Türkiye’nin imajını bozmaya dönük. AB sürecinde olan bir ülkenin Bakanı Hıristiyanlıkla, Yahudilikle ilgili ağza alınmaması gereken cümleleri söylüyormuş gibi bir
mesaj vermeye çalışıyorlar. Hem AK Parti’nin hem de Alevi vatandaşların talepleri doğrultusunda yaptığımız çalışmanın imajını bozmaya dönük bir gayrettir bu. Bununla ilgili hukuki haklarımızı arayacağız. Net ve açık söylüyorum iftiradır. Mardinli bir muhabire böyle bir şey yaptırıyorlar, sonra da bana sormadan Süryani vatandaşımıza
mikrofon uzatıp sizin için böyle dendi deniyor. Süryani vatandaş da buna
cevap verecek. Yani tümden hayali bir
senaryo.”
Alevilerin Talepleri Konusunda Çalışmalar Son Aşamaya Geldi
Bakan, Alevilerin din dersinin zorunlu olmaması talepleri hakkında şöyle konuştu,
“Sivil toplumların
eylem yapmaları, talepte bulunmaları demokratik açıdan
doğal bir hadisedir. Bizim bu sürece tepkimiz;
AİHM kararına dayandırarak din dersleri kalksın şeklindeki propagandanın yanlış olduğunu söylüyoruz. Ne Danıştay’ın kalksın diye bir kararı vardır ne de AİHM’nin. Ortada var olan karar; ‘Din derslerinin
müfredatı Alevisiyle, diğer dinlerle ilgili tam kuşatıcı bir müfredat değildir.’ Bu müfredatı kuşatıcı hale getirin şeklindeki AİHM’in ve Danıştay’ın kararları vardır. Bu çerçevede
Milli Eğitim Bakanlığı gerekli çalışmaları yapıyor. Alevi vatandaşlarla Çalıştaylar gerçekleştirdik. Talepleri tartışalım. Mevzuatımız çerçevesinde ne, nasıl gerçekleştirilecekse yapalım diye çalışma gerçekleştiriyoruz. Son aşamaya da gelmiş bulunuyoruz. Demokrasi çıtasının bu kadar yükseldiği ortamda vatandaşlarımızın meşru, haklı taleplerini
insan hakları bağlamında ele alıp müfredatı, herkesin kendisini o müfredatta bulduğu bir din kültürü haline getirmemiz gerekiyor.”
CHP Başörtü Sorununun Çözümünde Zigzag Çiziyor
“İlle de tartışmamız mı gerekiyor? Öğrenciler arasında, ailelerimiz arasında, sosyal hayatta örtülü örtüsüz diye problem var mı? Yok” diyen Bakan Çelik problemin siyasi bakışlarda olduğunu vurguladı.
“
Ankara çözüm üretmemekte direniyor. Çözelim diyorsunuz sonra başka türlü yola. CHP’nin bu konuda attığı adımları biliyorsunuz. ‘
Başörtüsünü biz çözeriz. Sabahleyin, biz çözmeyiz. Akşama yine biz çözeriz…’ Bu zigzaglar Ankara’nın zigzaglarıdır. 5-10 yıl sonra ne kadar anlamsız şeylerle uğraşmışız diyeceğiz, ne gereksiz tartışmışız noktasına” şeklinde konuştu.
Cemevlerinin ibadet yeri olması talebinin bir mahsuru olmadığını kaydeden Çelik şöyle konuştu,
“Kendileri zaten o şekilde kullanıyorlar. Buna bir engel yok ama hukuken cem evlerinin ibadethane olup olmama konusu bizim yapacağımız bir değerlendirmeye tabi değil. Bununla ilgili önemli hususiyetler var. Bunu tartışmak siyasetçilerin konusu olmamalı. TC kuruluşunda İnkılap Kanunları var. Bu kanunlardaki hususiyet ile Alevi vatandaşların talepleri arasında bir çatışmanın olmaması gerekiyor. Sağlıklı yol bulmak gerekiyor. Birileri ipe un sermeye çalışıyor. Biz hükümet olarak ipe un serme peşinde değil, sorunu çözme peşindeyiz. Bu 15 asırlık problemi çözmek için konunun uzmanlarının sağlıklı bir çıkış yolu göstermesi gerekiyor.”
İnanç Özgürlüğü mü, Eğitim Özgürlüğü mü Demek Yanlış!
Çelik, başörtüsü sorunu hakkında, “Yüksek Öğretim Kanunun geçici 17. maddesi mevcut kanunlara aykırı olmamak kaydıyla yüksek öğretimde kılık kıyafet serbesttir deniyor. Bu şu anda yürürlükte. Hukuki açıdan bakılınca hiçbir engel yoktur. Eğitim öğretimde başörtüsünün önüne geçilmiş bulunmaktadır. Türkiye uzun süre bu sıkıntıları yaşadı. Oysa yasal açıdan hiçbir sıkıntı yok. Geçici 17. madde gayet açık, net yürürlükte. Benim kanaatime göre başka bir düzenlemeye gerek de yok. yasa kılık kıyafet serbesttir diyor. Konunun bir de dini boyutu var. inançtan dolayı başlarını örtüyorlar. Dolayısıyla bu yönüyle de diyanet işleri başkanlığına bu konu ‘dini midir, değil midir; inanç gereği midir?’ diye sorulmalı. Geçmişte sorulmuş. Diyanet işleri de evet inanç gereğidir diye kararını vermiş. Çocuklara üniversite kapısına gelince ‘inanç özgürlüğü mü; eğitim özgürlüğü mü demek çok yanlış’ dedi. Bu bakış açısı özgürlüğün özüne yakışmıyor” diye konuştu.