Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek, sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın,
siyaset, devlet adamı olarak
Cumhuriyeti
Osmanlı ve kendi
inanç değerleri ile buluşturduğunu bildirdi.
Cemil Çiçek,
İnönü Üniversitesi
Turgut Özal Tıp Merkezi bünyesinde kurulan Turgut Özal Müzesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Cumhuriyet tarihinde eser bırakan, köklü değişimler gerçekleştiren kişi sayısının bir elin parmakları kadar az olduğunu ifade etti. Geriye dönüp bakıldığında bu kişiler içerisinde
Atatürk, İsmet İnönü, Adnan
Menderes ve Turgut Özal'ı gördüğünü kaydeden Çiçek, şöyle konuştu:
''Özal köklü değişikliklerin öncüsü olmuş bir liderdir. İnsanları nitelendirirken bir kısım sıfatlar kullanırız. Bu sıfatları kullandığımız kişilerin sayısı çok az. Mesela devlet adamı, siyaset adamı, iz bırakan adam diyoruz. Rahmetli Özal için yaptıklarına ve insanımızla olan ilişkilerine baktığımızda tüm bunlardan öte 'millet adamı' diyoruz. Birçok insan devlet adamı olabiliyor. Önemli olan millet adamı olmak. Öldükten sonra rahmetle anılabilmek. Her kula, özellikle siyasetçiye nasip olan bir husus değil. Geriye dönük vicdan muhasebesi yaptığımda şunu gördüm. Türkiye 1980'li yıllarda gerçekten çok önemli değişimin, dönüşümün yaşandığı, birçok yoklukların ortadan kalkıp varlıkların olduğu bir ülke haline geldik.''
-''ÖZAL YASAKLARDAN YANA OLMAYAN LİDERDİ''-
Özal'ın yasaklardan yana olmayan bir lider olduğunu, kendisinin de aynı şekilde düşündüğünü ifade eden Çiçek, şöyle devam etti:
''Onun fikirlerini anlamaya çalışan bir insan olarak, hiçbir zaman yasaklardan yana olmadım. Türkiye'nin yasaklarla bir yere gelmediğini ve gelmeyeceğine inanlardanım. Şunu gördüm 1987 yılı ilk Türk anayasa değişikliğidir. Bugünlerde de anayasa değişikliği var. 4 maddelik bir değişiklik. Bunlardan bir tanesi de geçici 4. madde. 'Siyasi yasakların kaldırılması maddesini millet koymuştur, onun kaldırılması da millete aittir' düşüncesiyle bir
referandum yapılıyor. Sonuçta aslında o referandum da yasaklar kalkmadı. Ama geriye baktığımızda rahmetli Özal o noktada özgürlüklerden yana oldu. Madem ki millet, işi bu noktaya getirdi, bırakalım herkes dönsün istedi.''
''SİYASETE TEKRAR DÖNENLER, ESKİ HUYLARIYLA DÖNDÜ''-
Siyasete tekrar dönenlerin, eski huylarıyla döndüklerini ifade eden Çiçek, ''İşte hala Türkiye'de işleri düzgün yapamayışımızın temelinde o eski siyaset anlayışının kalıntıları var. Keşke siyasete dönenler, eski huylarıyla dönmeseydiler. Biz iki eli birleştirmiştik'' dedi.
Anavatan Parti'sinin milliyetçi, muhafazakar, liberal, sosyal demokrat bir parti olduğunu belirten Çiçek, şunları anlattı:
''Biz, ben ve o demeden bu ülkenin birliği için ne yapılması gerekiyorsa,
kavga yerine gücümüzü birleştirelim anlayışı için uğraşıldı. Bu bambaşka bir siyaset anlayışıydı. Eski siyasetçiler eski üsluplarıyla döndüler. O yıllarda Özal'ı yeteri kadar anlayabildiğimiz kanaatinde değilim. Şimdi Özal'ın yokluğuyla şunu gördüm; onunla beraber çok şey gördük. Ondan sonra birçoğumuz bir şey olamadık. İnsanların değerlerini ortaya koyarken, özüne
vakıf olarak bir değerlendirme yaparsak; onu daha iyi anlamış oluruz.''
Bir lideri, büyük bir insanı anlamaya çalışırken içinde bulunduğu dönemi, onu ortaya çıkaran şartları tarihi ve sosyolojisiyle geniş çaplı değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Çiçek, şunları kaydetti:
''Soğuk savaş döneminin acımasız ortamında, can verildiği, insanların birbirini boğazladığı bir dönemde, bir şehirden bir şehre, bir
sokaktan bir sokağa gitmenin büyük bir cesaret istediği dönemde, Türkiye askeri müdahaleye maruz kalmış, Türkiye'de bölünme, parçalanma en önemli konu haline gelmiştir. Aslında ortaya çıkan bir sonucun, geriye dönük tarihi, sosyolojik nedeni var. Türkiye'de sosyal çözülmeyi tetikleyecek bir kısım alametler var. Bu alametler her
toplumda var. Ama bu bizi birbirimizle barışık olmayan bir toplum haline getirmiş. Özal, bu yabancılaşmayı ve bu alametleri barıştan iyilikten yana kullanmıştır. Siyaset, devlet adamı olarak Cumhuriyeti Osmanlı ve kendi inanç değerlerimizle buluşturan o olmuştur. Özal, toplumu birbiriyle barıştıran insandır.''
''BUGÜN SİYASET ADINA ÜMİDİMİZ VARSA, ATILAN TOHUMLARIN SONUCUDUR''
''
Anavatan Partisi 4 katlı bir apartmandı. O apartmanda oturanların tamamı bu ülkenin vatandaşlarıydı. Özal, birleştirdi'' diyen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başkaları hep ayırarak siyaset yaptı. Bize 'aşure partisi' diyenler oldu. 'Özal bir aşure yaptı, tatsız tutusuz oldu' dediler. Biz de partimizi savunmak için ağzının tadını bilenler, aşurenin kıvamı iyi tutturulursa ne kadar önemli bir talı olduğunu bilirler' dedik. Çünkü onlar aşureyi şekerle değil, biberle yapmaya alışmışlardı, milletin ağzını acıtmak için. Aradaki fark buradadır. Sonuçta Özal, insanların siyasetten nefret ettiği bir dönemde, halkı siyasetle barıştıran ve buluşturan insandır. Bunu önemsiyoruz. Bugün siyaset adına ümidimiz varsa, atılan bu tohumların, o anlayışın sonucudur.''
Konuşmaların ardından Turgut Özal Müzesi'nin açılışı yapıldı.
-SEMRA ÖZAL TARİHİ YERLERİ GEZDİ-
Bu arada müzenin açılışına katılan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi
Semra Özal ve torunu Merve Özal, törenin ardından
Battalgazi ilçesinde Ulu
Cami, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı ile sokak güzelleştirme, geliştirme projesinin uygulandığı sokağı gezdiler.