Çiçek,
Başbakanlık merkez teşkilatı ile Başbakanlığa doğrudan bağlı Milli
İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı, Milli
Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK),
Türkiye ve
Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE)
bütçelerinin üzerinde,
eleştirilere
cevap vermek üzere
Hükümet adına söz aldı.
MİT ile MGK Genel Sekreterliğinin en üst düzeyde gözetilmesi ve ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanması gereken kuruluşlar olduğunu belirten Çiçek, ''Günümüzde istihbarat teşkilatların önemi her geçen gün artmaktadır. Ülkenin iç ve dış tehditlerinin önceden bilinmesi, alacağınız kararların alt yapısını oluşturmaktadır. Bu bilgileri ne kadar önceden elde edebilirseniz, muhtemel tehditleri bertaraf etme imkanınızı da o nispette ortadan kaldırmış olursunuz. Onun için istihbarat teşkilatı, bir ülkenin gözüdür kulağıdır'' diye konuştu.
MİT'in dışında
Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma teşkilatının ve Emniyet Genel Müdürlüğünün de istihbarat alanında
hizmet veren birimlerinin bulunduğunu belirten Çiçek, şöyle devam etti:
''Bu birimlerin hiçbirisi, diğerinin alternatifi ya da MİT'in alternatifi değil. Olsa olsa onu tamamlayan, ona
destek veren ve birlikte ülkemizi iç ve dış tehditlere karşı koruma noktasında özverili çaba ve gayret gösteren kuruluşlar olarak değerlendirilmesinde yarar vardır. İstihbarat teşkilatlarının birden fazla oluşu, bir koordinasyon uyumunu da beraberinde getirmektedir. Bugün hangi kuruluşumuza bağlı olursa olsun uyum içerisinde, karşılıklı bilgi alış verişinde bulunarak, değerlendirme yaparak, bunu da büyük bir vatanseverlik duygusu içerisinde gerçekleştirerek ülkemizi iç ve dış tehditlere karşı koruma noktasında uyarı görevini, bilgi toplama, değerlendirme ve ilgili kurumları bilgilendirme görevini yerine getirmektedir. Bu noktadaki başarının ucu açıktır. İstihbarat birimleri ne kadar çalışırsa çalışsın, bilgi toplayacağı başka türlü unsurlar da o nispette çalışmaktadır. Onun için katkılarından dolayı MİT teşkilatında çalışan arkadaşlara teşekkür ediyorum, ama kendilerinden de beklentilerimizin o nispette yüksek olduğunu da burada ifade etmek istiyorum.''
Çiçek, istihbarat teşkilatının ihtiyaç duyacağı ne varsa, hepsini yerine getireceklerini daha önce de ifade ettiklerini ve talep edilen her türlü ihtiyaçlarının da karşılandığını söyledi.
-''ANAYASANIN İLK 3 MADDESİ, ÜLKENİN ORTAK PAYDASI''-
Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin, Anayasal bir devlet olduğunu, Anayasanın ilk 3 maddesinin herkesin ortak paydası olduğunu kaydeden Çiçek, ''Bu ülkede reform adına,
açılım adına veya adına ne denilirse denilsin ne yapılacaksa ne yapılıyorsa bu 3 madde çerçevesinde yapılacaktır. Bunu defalarca söyledim. Belki programlarımız, düşüncelerimiz, dünya görüşlerimiz,
iktidara geldiğimizde uygulayacağımız politikalarımız farklı olsa bile bu ilk 3 maddedeki husus, bu ülkenin ortak paydasıdır. Bunları
tartışmayız, bunları tartışmaya da açmayız'' diye konuştu.
Çiçek, bazı milletvekillerinin laf atması üzerine, ''Ben burada Cemil Çiçek olarak değil, Hükümet adına, Başbakan adına konuşuyorum'' karşılığını verdi.
Bu konunun yüzlerce kez konuşulduğunu, bir daha tartışma konusu yapılmaması gerektiğini dile getiren Çiçek, şunları kaydetti:
''Bu ülkenin bir Cumhuriyet olduğunda hiç tereddüt yok. Yaptığımız iş, Cumhuriyeti daha kökleştirmek, daha da derinleştirmek. Bu, milletin en önemli kazanımıdır. Bunu vurgulamaya çalışıyoruz; bu devletin laik, sosyal hukuk bir devlet olduğunu açıkça ifade ediyorum. Dolayısıyla
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu devletin dili Türkçe'dir, bayrağı Anayasada yazıldığı gibidir,
İstiklal Marşı milli marşımızdır, başkenti de Ankara'dır. Bunda tereddütümüz yok. Eğer ortaya atılan projelerde, görüşlerde, fikirlerde bunlara aykırı bir şey varsa bunu, şu veya bu şekilde değerlendirme konusu yapabiliriz. Ama 'biz bunlara inanıyoruz, iktidar partisi inanmıyor' tarzında bir şey söylersiniz bu çok doğru olmaz, bühtan olur, bununla da bir yere varamayız. Ben burada bir şey söylüyorum, Hükümetin adına söylüyorum, eğer bunun arkasında önünde bir şey arıyorsanız o zaman bu güveni nasıl temin edebiliriz. Siz bizden biz sizden eğer güveni esirgeyecek olursak, o zaman bu konuşmaların da çok fazla yararı olmaz.
Biz hepimiz, görüşlerimizin farklı olmasını değerlendirme konusu yapabiliriz ama hiçbirimiz diğerimizden daha vatan sever olduğumuzu tartışma konusu yapmayalım. İşi vatanseverlik meselesine götürmeyelim. Biz ülkemizi seviyoruz, devletimizi seviyoruz, buradaki değerleri seviyoruz, böyle bir millete mensup olmaktan dolayı da bin defa, yüz bin defa ebediyete kadar da gurur duyuyoruz. Daha bunun ötesinde ne istiyorsunuz? Kimsenin vatanseverliğinin kantarı yok ki... Bunun bir kantarı mı var yani 'biz az seviyoruz, siz çok seviyorsunuz' diye. Gelin tartışmayı bu noktaya götürmeyelim. Bunun dışında her türlü tartışabiliriz.''
Çiçek, yine laf atılması üzerine, bazılarının söylediğinin yanlış anlaşılabileceğini belirterek, uzun süre
siyaset yapıp da 'ben öyle demek istemedim' demeyen siyasetçinin olmadığını, zaman zaman bu tür yanlış anlaşılmaların olabileceğini söyledi.
-''GEZEN TİLKİ, YATAN ASLANDAN KARLIDIR''-
Sadece
AK Parti iktidarı döneminde değil, önceki dönemlerde de Başbakanlığa alınan
uçakların eleştiri konusu olduğuna değinen Çiçek, bir Başbakanın uçak almasının eleştiri konusu olmaması gerektiğini, eğer bir Başbakanın, bu uçağı devlet hizmeti dışında kullanıyorsa bunun eleştirilip, tepki gösterilebileceğini ifade etti.
Çiçek, ''Başbakan geziyor'' şeklindeki eleştirilere ''Eee turistik geziye gitmiyor ki... İşi niye böyle bir mecraya sokarak konuyu değerlendirmeye çalışıyorsunuz'' karşılığını verdi.
Türkiye'nin dış politikada haklı olduğu davaların en başında
Kıbrıs konusunun geldiğine değinen Çiçek, ''Kıbrıs konusu ne zaman BM'ye gitse 6 oydan fazla alamamış. Demek ki bizden önce konu anlatılamamış. Geçtiğimiz yıl BM'nin oylamasında 151 oy aldık. Nasıl oldu bu? Bir yere gitmezseniz, konuşmazsanız, davanızı anlatmazsanız, kendinizi tanıtmazsanız... Bakın gezen
tilki, yatan aslandan karlıdır. Şimdi yattığınız sürece hiç kimse bir şey getirmez. Gezeceksiniz, gideceksiniz, konuşacaksınız, tartışacaksınız, mühim olan ülkemizin bundan neler kazandığı. Bizim petrol gelirimiz yok, bizim öyle avantadan ülkemize aktaracağımız kaynaklar yok. Gidip vatandaşımızın üretimini dış dünyada pazarlayacaksınız ki devletin çarkını döndürebilesiniz. Afrika'ya gitmezseniz,
Güney Amerika'ya gitmezseniz, hatta yanı başımızdaki komşularımıza gitmezseniz, o zaman Türkiye'nin çarkını nasıl döndüreceksiniz?'' şeklinde konuştu.
Bazı ülkelerde Başbakanların seçildiği günün ertesinde
yurt dışı gezisi yaptığını anlatan Çiçek, ''Bu ziyaretlerin, görüşmelerin tamamı devletin, ülkenin menfaati içindir. Bir Başbakan kendi ülkesinin menfaatini korumayacak mı? Bunun için çaba göstermeyecek mi?'' diye sordu.
Bu tür tartışmalardan siyaset kurumunun zarar göreceğini vurgulayan Çiçek, ''Ben geçmiş zamanda gördüm bunları. Bütçe görüşmelerinde Başbakana yönelik benzer ifadeler söylendi, kendileri iktidara geldiklerinde söylediklerinin 5 misli fazlasını yaptılar. İnşallah gün olur vatandaşla gönül bağını kurarsınız da vatandaş bizi iktidara getirdi belki sizi de getirebilir.
Vatandaş hepimizi izliyor. Geldiğinizde göreceksiniz'' diye konuştu.
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf da kadın, çocuk ve
özürlü gibi toplumun dezavantajlı kesimine hizmet verdiklerini belirterek, toplumun her kesiminin taleplerini karşılamaya çalıştıklarını söyledi.
Evde
bakım hizmetlerinden 204 bin 652 özürlünün yararlandığını, bu özürlülerin
aile veya yakınlarına ayda 477 lira
ücret ödendiğini kaydeden Kavaf, 2010 yılında 297 bin özürlü ailesine ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.
Kavaf, devletin koruması altındaki çocukların
spor aktivitelerine katılmalarını da önemsediklerini belirterek,
Galatasaray ile Beşiktaş'ın altyapısına 2 çocuğun
transfer edilmesinin sevindirici olduğunu söyledi.