Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, AB toplantısına değil NATO toplantısına gideceğini hatırlatarak, "Burada da orada da zaman zaman NATO zirvelerinde bunları hatırlatma gereği duyarız. Burası AB zirvesi değil, burası NATO zirvesidir deriz. Dolayısıyla NATO zirvesinde NATO'nun bütün üyelerinin, NATO çerçevesinde
dayanışma göstermesi çok önemlidir." dedi
.
Cumhurbaşkanı, NATO Devlet ve
Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılmak için Lizbon'a hareketinden önce
Esenboğa Havalima'nında düzenlediği basın toplantısında soruları cevapladı.
Gül, bir gazetecinin, "
Türkiye'nin, Füze
savunma sistemi hakkında talepleri belli. İzmir'deki üssün kapatılması,
füze sisteminde komutanın kimde olacağı. Türkiye, taleplerine olumlu
yanıt almazsa ilke kararlarının altına
imza atacak mı?" şeklindeki soruya, şu cevabı verdi:
"Zirvede birçok önemli konular var, bunlardan birisi de füze savunma sistemi. Türkiye, bu konularda başından beri hep ilkesel hareket etmiştir ve ilkeler çerçevesinde devam etmektedir ve savunmanın bir bütünlüğü söz konusudur. NATO da bir savunma
örgütüdür, herhangi bir tehdit, herhangi bir
taciz etme örgütü değildir. Ve bütün savunulacak
ülkelerin, bütün NATO'nun müttefikleri ve NATO'nun bütün üyeleri olması gerekmektedir, Türkiye, bu ilkesel bazda kararlarını alırken önce ulusal menfaatlerimiz, sonra da
ittifak dayanışması çerçevesinde bütün bu kararları almaktadır. Bu konuyla ilgili biz Türkiye içerisinde değerlendirmelerimizi geniş bir şekilde yaptık ve bu konunun nasıl ilerlemesi gerektiği konusunda kesin net kararlarımızı NATO'nun ve müttefik ülkelerin yetkilileriyle bu süreçte paylaştık. Diplomatlarımız, askerlerimiz, bütün
teknik uzmanlarımız. Bu süreci sayın başbakanımız, sayın bakanlarımız, savunma bakanımız, dışişleri bakanımız daha önceki toplantılarında bütün bu konuları nasıl düşündüğümüzü müttefiklerimize yansıttık. Ben de biraz önce söylediğim gibi yazılı bir şekilde bu konuyla ilgili kanaatlerimizi gönderdik. Doğrusu beklentimiz, bunların hepsinin kabul göreceği çerçevesi içerisindedir ve bu yönde de doğrusu gelişmeler söz konusudur."
''Füze savunma sisteminin, başlangıçtan beri
İran'a karşı olduğu her zaman ifade edilmişti, ancak Türkiye'nin bu konudaki tavrını siz de ifade ettiniz. Ancak bu konuda
İslam dünyasında yapılan bazı değerlendirmeler, Türkiye'nin var olan son süreçte özellikle İslam dünyasındaki imajını zedeleyebileceğine dair bir
takım değerlendirmeler yapılıyor, siz bu kaygıları paylaşıyor musunuz?'' yönündeki soruya ise Gül, şu cevabı verdi:
''Bunlar belki yanlış bilgilerden olabilir. Bu yüzden bu füze savunma sistemi 2002 Prag Zirvesi'nden başlayan, ondan sonraki bütün zirvelerde konuşulan,
İstanbul Zirvesi'nde de konuşulan ve neticede bu noktaya gelen bir süreçtir. Dün başlamış değildir. Balistik füzeler, biliyorsunuz birçok ülkede vardır, bu ülkelerin sayısı giderek çoğalabilir de azalabilir de. Dolasıyla NATO müttefiklerinin herhangi bir
balistik füzeye karşı korunmasıyla ilgili böyle bir çalışma eskiden gelen bir çalışmadır. Herhangi bir ülkenin zikredilmesine burada kesinlikle karşıyız tek başına. Zaten bu da kabul görmüştür. NATO'nun bir tehdit, bir taciz edici ülke olmadığı, örgüt olmadığını düşünürseniz bunları zaten kabul etmeniz gerekmektedir. Dolayısıyla herhangi bir ülkeye karşı böyle bir çalışma içerisinde NATO olamaz. Ama balistik füze kimde varsa veyahut da bundan sonra kimde olacaksa, uzak, yakın kimde olacaksa, buna karşı da NATO ülkelerini koruma yönünde bir savunma sistemi geliştirmektedir. Dolayısıyla biz başından beri herhangi bir ülke, İran komşumuz veya başka bir ülke, bunların bu şekilde bir
hedef gösterilmesini asla kabul etmeyiz, söz konusu da değildir. Ama tekrar söylüyorum, balistik füzeler birçok ülkede vardır, bugün olmayan ama yarın balistik füzeye sahip olacak olan ülkeler de söz konusu olabilir. Dolayısıyla bunlara karşı bir savunma sistemidir.''
AB ZİRVESİ DEĞİL, NATO ZİRVESİ
Gül, ''Önemli konulardan biri de NATO-
AB ilişkileri olacak bu zirvede, siz de söylediniz. Türkiye'nin çekinceleri biliniyor, özellikle bu zirvede NATO-AB ilişkileri çerçevesinde Türkiye açısından nasıl bir tablonun ortaya çıkmasını bekliyorsunuz?'' şeklindeki soruya karşılık, ''Aslında bu zirvenin belki de en çok bizim açımızdan tartışmalı geçecek yanlarından birisi budur. Hatta AB ilişkileridir. Konuşmamda da söylediğim gibi 2002 yılında varılan, kabul edilmiş bir mutabakat vardır. Bu mutabakatın devam etmesini istiyoruz. Dolayısıyla ben NATO toplantısına gidiyorum, AB zirvesine gitmiyorum. Bunun da altını çizmek isterim. Burada da orada da zaman zaman NATO zirvelerinde bunları hatırlatma gereği duyarız. Burası AB zirvesi değil, burası NATO zirvesidir deriz. Dolayısıyla NATO zirvesinde NATO'nun bütün üyelerinin, NATO çerçevesinde dayanışma göstermesi çok önemlidir. Bu konuda çok hassasız. Mektubumda da bu konuyla ilgili bütün düşüncelerimi, beklentilerimizi zaten üye ülkelerin başkanlarına ve genel sekretere bildirmiştim.'' dedi.