Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül,
Avrupa Birliği gibi
Türkiye'nin de bir ''barış ve çağdaşlaşma fikrini simgelediğini'' belirterek, ''Türkiye'nin de katılımıyla AB yalnızca daha güçlü, daha müreffeh, daha güvenli bir
işbirliği alanı olmakla kalmayacak, küresel bir aktör olarak erişimini ve inandırıcılığını da arttıracaktır'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül ve eşi
Hayrünnisa Gül, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan
Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva ve eşi
Maria Cavaco Silva onuruna
Çankaya Köşkü'nde
akşam yemeği verdi.
Gül, Silva ve eşleri konukları Büyük Resepsiyon Salonu'nun girişinde karşıladı.
Yemeğe,
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Ana
yasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç,
Devlet Bakanı Ali
Babacan ve eşi Zeynep Babacan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve eşi Nihal Aydın,
Çevre ve
Orman Bakanı
Veysel Eroğlu,
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı
Ertuğrul Apakan ve davetliler katıldı.
Cumhurbaşkanı Gül, yemekte yaptığı konuşmaya, Silva ve beraberindeki heyeti Türkiye'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
Gül, bu ziyaret sayesinde,
Güney Avrupa'nın iki uç noktasında ortak demokratik değerler çevresinde birleşen dost ve müttefik iki
ülke arasındaki köklü ilişkilerin daha da ileriye taşınacağına olan inancını dile getirdi.
İki ülkenin de dünya tarihine damgasını vurmuş imparatorlukların mirasçısı olduğunu anımsatan Gül, ''Bu ortak özellik şüphesiz birbirimizi daha iyi anlamamıza, uluslararası sorunlar karşısında benimsediğimiz yaklaşımların benzer olmasına katkıda bulunmaktadır'' dedi.
Silva'nın ziyaretinin hem küresel hem de
bölgesel ölçekte önemli gelişmelerin yaşandığı bir döneme denk geldiğini belirten Gül, uluslararası
finans krizinin küreselleşen dünyada bütün ülkeleri etkilediğini ve ortak meselelere ortak çözümler geliştirmeye yönlendirdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, bu çerçevede G-20 buluşmaları sonucunda alınan kararların olumlu gelişmeler sağlayacağını ifade etti. Gül, şöyle konuştu:
''İşte bu anlayışla, mali piyasalarda etik değer ve ilkelerin hakim kılınması için uluslararası
toplumun birlikte hareket etmesi, küresel sorunlar karşısında herkesin sorumluluklarını adil ve hakkaniyete uygun şekilde üstlendiği küresel tedbirlerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Aynı şekilde başta
Orta Doğu olmak üzere, dünyada barış ve istikrarın önünde engel olarak duran bölgesel sorunlar da acil çözüm beklemekte; yeni tehditler ortaya çıkmaktadır. Sıcak çatışmalar,
terör, kitle
imha silahlarının yayılması,
sınır ötesi suç şebekeleri, yasa dışı göç ve giderek ciddi boyutlar kazanan çevre sorunları küresel meseleler olarak tüm devletlerin ortak çözüm çabalarını elzem kılmaktadır.''
'DIŞ POLİTİKAMIZ SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE KATKIYI HEDEFLİYOR''
Cumhurbaşkanı Gül, Türk dış politikasının, ''çevresindeki sorunların çözümüne katkıda bulunmak, bölge halklarının
refah içinde gelişmelerini sağlayacak barış ve istikrar ortamının oluşturulmasına yardımcı olmak'' hedefleri çevresinde şekillendiğini kaydederek, Türkiye'nin bu hedefe ulaşmak için üzerine düşeni yapmakta kararlı olduğunu vurguladı. Gül, bu anlayıştan hareketle, komşularla mevcut güçlüklerin karşılıklı çıkar temelinde halli yolunda son yıllarda önemli mesafe katedildiğine işaret etti.
AB'ye üyeliğin Türkiye'nin stratejik önceliği olduğunu söyleyen Gül, ''
Avrupa Birliği'nin bir parçası olmak, Büyük
Atatürk'ün işaret ettiği ve milletimizin gönülden benimsediği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma hedefimizde bir dönüm noktası teşkil edecektir. Zira, tıpkı Avrupa Birliği gibi Türkiye de bir barış ve çağdaşlaşma fikrini simgelemektedir'' diye konuştu.
Silva'nın, Portekiz'in AB'ye girdiği dönemi de içine alan 10 yıllık süreçte başbakan olarak görev yaptığını hatırlatan Gül, AB üyeliğinin bir ülkeye sağladığı yararların Silva tarafından çok iyi bilinebileceğini ifade etti.
AB genişleme sürecinin birliğin kuruluş ideallerine büyük katkı sağladığını anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Genişleme, Avrupa'da yaratılan barış ve istikrar alanının, çoğulcu, demokratik, açık ve
dayanışma içinde bir toplum modelinin kıta çapında yayılmasına imkan tanımıştır ve tanımaya devam etmektedir. İnanıyoruz ki Türkiye'nin de katılımıyla AB yalnızca daha güçlü, daha müreffeh, daha güvenli bir işbirliği alanı olmakla kalmayacak, küresel bir aktör olarak erişimini ve inandırıcılığını da arttıracaktır. Portekiz makamlarının Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik hedefine mevcut desteği bize ilave güç vermektedir.''
'DÜNYAYA DÜNYALAR GÖSTEREN PORTEKİZ...'
İstanbul'da 19. yüzyılın ortasında faaliyet gösteren 14 diplomatik temsilcilik arasında Portekiz'in yer almasının ve 1935 yılında Türkiye'nin Lizbon'a fahri başkonsolos atamasının iki ülke arasındaki ilişkilerin geçmişinin göstergesi olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye-Portekiz ilişkilerini ''mükemmel'' olarak niteledi.
Siyasi düzeyde hiçbir sorun yaşanmayan ikili ilişkilerin
ekonomik alanda canlandırılmasının önemine işaret eden Gül, işbirliği imkanlarını harekete geçirmek için çalışılması gerektiğini belirtti.
Portekiz'in bir
okyanus ülkesi olduğunu anımsatan Gül, ''Bununla birlikte, Portekiz'in yer almadığı bir
Akdeniz hayal etmek de mümkün değildir. Akdeniz, tarih boyunca Türkiye ile Portekiz'i her zaman birleştirmiştir. Büyük Portekiz şairi Luis de Camoes'in ifadesiyle 'dünyaya dünyalar gösteren' Portekiz'i, Türkiye'yi daha yakından keşfetmeye, yeni ufuklara doğru birlikte yelken açmaya davet ediyorum'' diye konuştu.
SILVA'NIN KONUŞMASI
Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva da konuşmasında, Türkiye ile Portekiz arasındaki ilişkilerin yüzyıllara dayandığını belirterek, bu sağlam dostluğun
Atlantik İttifakı ve
Avrupa Konseyi gibi örgütlerdeki ortaklıklarla kendisini gösterdiğini belirtti.
Portekiz'in Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği desteği tekrarlayan Silva, ''Bugünün Avrupası Türkiye'nin merkezi bir rol sahibi olduğu uzak ve yakın tarihin bir ürünüdür. Yarının Avrupasının, yani günümüzün ve geleceğin sorunlarıyla başa çıkabilecek, uluslararası sahnede daha güçlü, inanılır ve etkin olan, barış, güvenlik ve toplumsal ve ekonomik
kalkınmayı güvence altına alabilecek bir Avrupa'nın, Türkiye'nin katkısına ihtiyacı vardır'' diye konuştu.
AB'ye katılımın Türkiye'nin
modernizasyon ve kalkınma hedefine de katkı sağlayacağını kaydeden Silva, zorlukların asıl hedefi unutturmasına izin verilmemesi gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin barış, istikrar ve güvenlik için sürdürdüğü çabaları takdirle karşıladıklarını vurgulayan Silva, bu çabaların Orta Doğu,
Irak,
Afganistan,
Pakistan, Kafkaslarda istikrarın teşviki veya ''
Ermenistan ile ilgili cesur girişimlerde'' kendisini gösterdiğini söyledi. Silva, bu çerçevede Yüksek Temsilciliğini Portekiz eski Cumhurbaşkanı Jorge Sampaio'nun üstlendiği Medeniyetler İttifakı'nın önemine de işaret etti.
Türkiye ile Portekiz arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesinin gereğine dikkati çeken Silva, Türkiye'nin kendine has özellikleri ve coğrafi konumuyla Portekiz iş çevreleri için büyük fırsatlar sunduğunu kaydetti.
İki ülke halkları arasındaki yakınlaşmanın önemine de vurgu yapan Silva, Türkiye, Portekizlilerin turizm amacıyla en çok
tercih ettikleri ülkelerden biri olduğunu belirtti.
Silva sözlerini, ''Atatürk, halklar arasındaki bağların güçlendirilmesi için en iyi yol olarak bizi birleştiren köprülerin güçlendirilmesi gerektiğini söylemişti. Bu ziyaretimin halklarımız ve ülkelerimiz arasında gelecekteki daha büyük işbirliğinin yolunu açarak, Avrupa'nın iki ucunda yer alan Portekiz ve Türkiye arasında gelecekteki dostluk köprülerini güçlendirmeye katkıda bulunmasını içtenlikle
ümit ediyorum'' diyerek tamamladı.
İki
cumhurbaşkanı da konuşmalarının ardından kadeh kaldırdı.
Portekiz Cumhurbaşkanı Silva, yarın İstanbul'a geçerek ziyaretini sürdürecek.