Davutoğlu: Bu iddiayı taşıyamasaydık...

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''İtibarlı bir dış politikanın da sağlıklı bir ekonominin de olmazsa olmaz şartı millet iradesinin egemenliğidir'' dedi.

Davutoğlu: Bu iddiayı taşıyamasaydık...

Davutoğlu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'la birlikte geldiği Menderes Caddesi üzerindeki Müceldili Konağı'ndaki eşraf toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dış politikası ve 12 Eylül'de yapılacak referandum konularını değerlendirdi. Erzurum'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Davutoğlu, ''Gerçekten eğer Anadolu'nun bir ruhu varsa, o ruh Erzurum'a sinmiş. Ne zaman o ruh darlansa, Erzurum'da bir teneffüs bulmuş'' diye konuştu. Davutoğlu, Erzurum'un Anadolu'nun kilidi konumunda bir il olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: ''Erzurum Anadolu'nun kapısıdır. Erzurum bir kez olsun Allah muhafaza düşmüş olsaydı, Anadolu'da tutunmamız mümkün değildi. Ama böyle bir kilidi beklemeleri için toplumun en seçkin insanlarına, o kapının hakkını verecek olan insanlarına bir ilahi takdir bu vazifeyi vermiş ve siz buraları bekliyorsunuz. Buraları beklerken sadece Erzurum'u değil, Anadolu'nun bütününü neredeyse kuşatacak şekilde bekliyorsunuz. Biz Erzurum'a ve Erzurumluya böyle bakıyoruz.'' -DIŞ POLİTİKA- Bakan Davutoğlu, bazen dış politika üzerinden konuştuklarında değişik mihrakların 'bunlar biraz fazla iddialı, hayalperest' yorumunda bulunabildiğini belirterek, ''Doğru biz iddialıyız. Eğer biz iddialı olmazsak açıkçası ne sayın bakanımın, ne benim, ne sayın başbakanımızın o koltukları işgal etmesinin anlamı yoktur'' dedi. ''Bir iddia taşıyoruz. Bu iddianın gereğini yapmaya da bedelini ödemeye de hazırız'' diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Nedir bu iddia? Bu iddia, bu milletin tarih boyu tüm insanlığa sunduğu mesajı tekrar taşımak. Eğer böyle bir iddiayı bu millet taşımasaydı, sıradan bir insan topluluğu olurdu. Selçuklu Devleti bu topraklarda kurulmazdı. Eğer bizim atalarımız yine aynı iddialarla Anadolu'dan Rumeli'ye gitmemiş olsalardı, Osmanlı Devleti 600 yıl yaşayamazdı. Eğer bu iddiayı taşıyamasaydık, herkesin her şey bitti dediği anda Erzurum Kongresi yapılamazdı. Biz bir iddia sahibiyiz. Bu milletin dünyanın en itibarlı konumuna geleceğine inancımız tam. Hiçbir şekilde şüphemiz yok. Hiç kimseden korkumuz ve çekincemiz de yok.'' -REFERANDUM- Davutoğlu, 12 Eylül'de yapılacak olan referandumun önemi bulunduğuna dikkat çekerek, ''Bu hükümet bu iddialı hedefleri gerçekleştirirken arkasında millet desteğini bir kez daha güçlü bir şekilde hissetmek istiyor. Ama bizim hükümet olarak bunu hissetmemiz tek başına bir hedef değil. Bu paketin kendisinin partilerle bir alakası yok. Aramızda siyasi görüşleri farklı olan kardeşlerimizde olabilir. Biz 12 Eylül'de güçlü bir destek aldığımızda, hükümet olarak bunu hisseder ve daha büyük bir azimle çalışırız'' diye konuştu. Anayasa paketinin alakasız konularla ilişkilendirildiğini ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Söz konusu değil. Açıp inceleyin. Esas olan irfan sahibi olmaktır. Biz bu milletin irfanına inanırız. Baktığınızda bu milletin zararına tek bir madde yok. Kadınlarımıza şehit yakınlarına, engellilere, çocuklarımıza, pozitif ayrımcılık veriyoruz. Bu mu, bu ülkeyi bölecek veya bu ülkeye zarar verecek? Çocuklarımızın istismarını engellemeyi anayasaya koyuyoruz. Bu mu zararlı? Bu milletin acziyet ifade etmeye hakkı yok. Ne kadar sıkıntı çekersek çekelim, bu toprağın hakkını vermemiz gerek. Böyle iddia üzerine konuşulduğu zaman. Neye güveniyorsunuz demişlerdi bir televizyon programında. 3 şeye dedim. Bir coğrafyamıza. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki bu coğrafyanın hakkını verenler tarihte yükselir. İki tarihimiz. Üç insanımız. İnsanımızın gücüne inanıyoruz. Bu insanımızın önündeki engeller kaldırılırsa yapamayacağı yoktur.'' ''Nerede bizden bir beklentisi, talebi olan varsa orada Türkiye olacak. Nerede bir uluslararası kuruluş varsa orada üye olacağız'' diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Bayrağımızın dalgalanmadığı bir köşe kalmayacak. Kim ne derse desin. Bu milleti ayağa kaldırmanın şartı önce kendimize güveneceğiz. Şimdi böyle bir iddia üzerine dış politika yaparken bunun için işte vizeleri kaldırma üzerine çalışıyoruz. Küçük, büyük her ülkeyle kaldırıyoruz. Eskiden tam tersini düşünürmüşüz. Şimdi biz aksini yapıyoruz. Neden? Çünkü biz insanımıza güveniyoruz. Çünkü bizim insanımızın önündeki engelleri kaldırdığınız zaman ayrıca bir şey yapmanıza gerek yok. Tabi birileri bundan rahatsız oluyor. Türkiye'nin ekseni kayıyor diyorlar. Türkiye'nin ekseni Erzurum, Türkiye'nin ekseni Konya, Türkiye'nin ekseni Mardin, Türkiye'nin ekseni Edirne, bizim eksenimiz Anadolu toprakları. Kimse bizi artık bundan sonra başkalarının karar aldığı Türkiye'nin de bu kararı değerlendirerek genellikle o kararı uyguladığı ülke olmayacak. Karar alınacaksa masada biz olacağız. Söz söylenecekse önce sözü biz söyleyeceğiz. Başkası bir söz söylesin sonra bir tutum alayım demeyeceğiz.'' Biz bir Avrupalı Dışişleri Bakanı ile ilgili anısına da değinen Bakan Davutoğlu, ''Bir Avrupalı Dışişleri Bakanıyla Bosna'yla ilgili bir konuda resmi görüşme yapıyoruz. Onların bir çözüm şeyleri vardı. Bir kağıt verdi dedi ki Ahmet bey biz şöyle bir çözümde anlaştık. Siz de Boşnaklarla konuşsanız da onlarda bu çözüme doğru gelsinler. Kağıdı aldım. Bak dedim. İsmini söylemeyeyim ülke belli olur. Bak dedim AB dönem başkanısın, bir Türke Bosnayla ilgili bir kağıt böyle verilmez. Hatta kağıt verilmez. Bizimle Bosna konuşulur çözüm üreteceksek biz üretiriz. Sizin ürettiğiniz çözümün sözcüsü olmamız beklenmez'' diye konuştu. -SİYASİ UNSUR- Davutoğlu, önemli bir unsurun da siyasi unsur olduğunu belirterek, ''İtibarlı bir dış politikanın da sağlıklı bir ekonominin de olmazsa olmaz şartı millet iradesinin egemenliğidir. Siyasetin sadece ve ancak millet tarafından yürütülmesidir'' dedi. ''Biz buraya geldiğimizde sizin desteğinizi hissedersek, buradan Ankara'ya gittiğimizde veya ben BM Güvenlik Konseyi'nde konuştuğumda işte Erzurum'da bana sarılan insanın bana verdiği enerjiyi hissederek konuşurum'' diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Oradaki fiziken konuşan Ahmet Davutoğlu olabilir. Ama manen konuşan bir milletin iradesidir. Onu hissetmemiş olsak o kadar güçlü konuşamazdık. İnşallah 12 Eylül'de öylesine güçlü bir sesle bu millet iradesine destek olunacak ki ondan sonraki dönemde bizim dış politikamız daha itibarlı hale gelecektir. Ertesi gün 13 Eylülde Dışişleri Bakanı olarak ben uluslararası bir toplantıya gittiğimde, 'bu millet artık bundan sonra anayasayı sadece benim seçtiğim temsilciler ve ben yaparım dedi' demenin onurunu taşıyacağız.''
<< Önceki Haber Davutoğlu: Bu iddiayı taşıyamasaydık... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER