Dışişleri'ndeki gizli Suriye toplantısının dinlenmesi konusunda 'Paralel Yapı' diyerek cemaati suçlayan Ahmet Davutoğlu bugün düzenlediği basın toplantısında delilsiz konuştuğunu itiraf ederek o günkü sözlerinin sadece 'kendi kanaati' olduğunu belirtti.
Kendisine soru soran Zaman Gazetesi'nden Servet Yanatma'nı "Kaç soru soracaksınız, 10'a kadar çıkacak mı?" diyerek azarlayan Ahmet Davutoğlu, Yanatma'nın, "Böyle ciddi bir konuda delil olmadan bir kurumu itham etmek ne kadar sağlıklı?" sorusuna "Belli bir kanaatin oluşmasından daha doğal bir şey yok" şeklinde cevap verdi.
İşte Zaman Gazetesi Muhabiri Servet Yanatma'nın soruları
Suriye kaydının bir casusluk faaliyeti olduğunu söylemiştiniz. Kamuoyu bunun bütün delilleri ile tespit edilip yargılanmasını bekliyor.
Ancak Başbakan Erdoğan, bu kayıtların internete düşmesinden bir iki saat sonraki mitinginde ve siz de 24 saat bile dolmadan Konya'daki mitinginizde bunu Paralel Yapı'ya mal ettiniz. Seçimden sonraki açıklamanızda bu yargıya sosyal medyada ve basında çıkan açıklamalardan sonra vardığınızı söylediniz.
1) Suriye kaydının faillerini twitter'da sosyal medyada mı arıyorsunuz?
2) Böyle bir ciddi konuda delil olmadan bir kurumu itham etmek ne kadar sağlıklı?
3) Fehmi Koru bu dinlemelerin arkasında başka ülkelerin olabileceğini, ABD'nin olabileceğini söyledi. Buna bir ihtimal veriyor musunuz?
4) Böyle bir görüşmenin güvenliğinin ilgili makamlar tarafından alınmaması, ilgili makamlar tarafından bir zaafiyet değil mi?
DAVUTOĞLU'NUN AÇIKLAMALARI: KANAAT GETİRDİM
"Bütün bu konularda geçmişte açıklamalar yaptım. Ek açıklama yapmaya ihtiyaç hissetmiyorum. Eğer bu mesele bundan çok önceki bir dönemde tek başına münferit bir olay olarak cereyan etmiş olsaydı belki farklı değerlendirilebilirdi. Ama son dönemde MİT Müsteşarlığımız da dahil olmak üzere güvenlik birimlerimize dönük olarak yapılan çalışmalar, ortaya atılan dinleme faaliyetleri arka arkaya getirildiğinde belli bir kanaatin oluşmasından daha doğal bir durum yok. Her türlü araştırma yapılır, sonuçları mutlaka değerlendirilir.
Bu devlete yönelik bir siber saldırıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin itibarına yönelik açık bir saldırıdır. Bu saldırının failleri nereden olursa olsun ortaya çıkartılır ve gerekli cezayı görürler. Bu anlamda bu faaliyeti bu ortaya çıktıktan sonra meşru göstermeye çalışanlar da ve bu faaliyet üzerinden itibarsızlaştırma çabalarını sürdürenler de o faaliyete ortaklık etmiş sayılırlar. Dinleme tapeleri ortaya çıktıktan sonra beklenir ki sorumlu gazeteciler, aydınlarımız devletimize bağlı olan herkes, siyasetçilerimiz öncelikle bu saldırı karşısında ortak bir tavır içine girsinler. Ama böyle olmadı, bazı çevreler kasıtlı bir biçimde seçimden 3 gün önce manipülasyon yapmaya kalkıştılar. İşte o zaman da o çevrelere yönelik Başbakan'ın ve benim gerekli tavrı göstermemizden daha doğal bir durum olamaz.