Demirel 1969'daki
darbe tehdidiyle ilgili olarak, "Anladım ki, biz
kanunu (DP'lilere siyasi haklarını veren) Senato'dan geçirirsek, asker
arabayı devirecek.
CHP destek vermiş. Geçirmesine geçiririz ama
demokrasi gidecek, parlamento kapanacak. Görüşülmedi" diyor
ABD
Dışişleri Bakanlığı'nın, kamuoyunun bilgisine açılan 1969-1972 dönemine ait belgelerden, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 1969'da, yasaklı
Celal Bayar ve DP'lilere siyasi haklarını iade eden kanunun Senato'dan çıkması halinde, yönetime el koymayı kararlaştırdığı iddiası çıktı. Bu konuyu dün 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sordum. Demirel, tarihi değer taşıyan bu olayı ve perde arkasını anlattı.
"Şimdi olay şöyle gelişti: DP'lilerin siyasi yasaklarını kaldırmak, herşeyi normalleştirmek istiyoruz. Celal Bayar, siyasi yasakların kalkması için İsmet Paşa'yla konuşmuş. İsmet Paşa da destek vermiş. Bunun üzerine biz Celal Bayar'ın ve DP'lilerin yasaklarını kaldıracak kanunu Meclis'e sevk ettik. CHP'de destekliyor.
'Baktım durum ciddi'
Böylece, olunca AP ve CHP'nin oylarıyla yüzde 90 bir destekle kanun Meclis'ten geçti. Sonra Senato'ya geldi. Yalnız bu durum kamuoyunda bir rahatsızlık yarattı. TSK'da da rahatsızlık var.
Ordu rahatsız, deniliyor. ABD belgelerinde yazıldığı gibi bana doğrudan böyle bir rahatsızlık söylenmedi.
Genelkurmay Başkanı veya komutanlar bana birşey söylemediler.
Müdahale ederiz falan gibi bir şey bana söylenmedi. Ben sadece bu havayı alıyorum. Cumhurbaşkanı da
Cevdet Sunay. Beni çağırdı. Dedi ki, 'Tabii, sizin bileceğiniz iş, takdir sizin ama durum ciddi. Rahatsızlık büyük.'
Ben anladım ki, biz kanunu Senato'dan geçirirsek, bunlar (askerler) arabayı devirecekler. Kanunu geçirmesine geçiririz, zaten Senato'da çoğunluğumuz var. CHP destek vermiş. Geçirmesine geçiririz ama araba devrilecek. Demokrasi gidecek, parlamento kapanacak. Durumu değerlendirmek lazım.
Ben, önce Bakanlar Kurulu'nu topladım. Dedim, durum ciddi. Cumhurbaşkanı durum ciddi diyorsa, dikkate almak lazımdır. Önce, İçişleri Bakanı Faruk Sükan'a sordum. Dedim ki, 'Kanunu geçirirsek ne olur?'. 'İyi şeyler olmaz' dedi.
Sonra
Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu'na sordum: 'Kanunu geçirirsek ne olur?'. O da 'İyi şeyler olmaz' dedi. Bunları bakanların önünde açık açık konuşuyoruz. Sonra grup başkan vekillerini çağırdım, onlara da sordum. Aynı şeyi söylediler.
Ertesi gün, Senato grubumuzu topladım. Durumu anlattım. Lütfü Tokoğlu diye bir senatörümüz vardı. Hem cesur,
yiğit bir adam hem de
akıllı, akil bir adam. Dedim ki, 'Nasıl yapırız bu işi?'Senato'ya o
başkanlık edecek. 'Ben hallederim' dedi.
'Siyasette cesaret...'
Senato toplandı. Lütfü Bey başkanlık ediyor. Öyle bir
oturum yönetti ki, kanunu görüştürmedi. Kimine söz verdi, kimine vermedi, zamanı doldurdu. Senato, zaten tatile giriyor. Kanun görüşülemedi ve kadük kaldı. Kanunu çıkarmadık ama, arabayı devirmelerine de engel olduk.
Parlamentoyu kurtardık."
Demirel'e, bu kararını Celal Bayar'ın nasıl karşıladığını sordum. Şu yanıtı verdi:
"Celal Bey bana küstü. O nedenle Demokratik Parti'yi kurdurdu. Anadolu'ya çıktı. Merhum Menderes'in çocuklarını da yanına aldı, bütün Anadolu'yu gezip beni şikâyet etti. Bizi böldü."
Demirel'e, "Siz bunu tahmin etmiş miydiniz?" diye sorduğumda, şu karşılığı verdi:
"Tabii, elbette tahmin etmiştim. Bayar'ın tepki vereceğini öngördüm. Ama, bazen bunları sineye çekmek gerekir. Siyasi olarak çok zarar gördük. Bunu yıllarca benim ve AP'nin aleyhine kullandılar. Prestij kaybettirdiler. Ancak, o şartlarda aldığımız karar doğruydu. Nitekim, 1973'te bu yasakları yine ben kaldırdım. Ecevit ve CHP de destek verdi."
Demirel, çoğunluk bende o halde herşeyi yaparım, zihniyetinin yanlış olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Demokrasilerde çoğunluk bende, milli iradeyi temsil ediyorum, her istediğimi yaparım, olmaz.
O zaman da bugünkü gibi bir çoğunluk vardı benim arkamda. Ama, siyasette cesaret, olayların, sorunların içinden zerafetle çıkmaktır. Arabayı devirmeden sistemi çalıştırmaktır. Bizim yaptığımız oydu."
'İki defa konuşmaz'
Demirel, yasakları kaldıran kanundan vazgeçmesini izah ederken, TSK'nın tutumunu da şöyle değerlendirdi:
"Şimdi Cumhurbaşkanı diyor ki, durum ciddi. Ordunun nabzını alıyor.
Askerler, bir şeyi bir defa söylerler.
İkinci defa söylemezler. Sonra birşey söyledikten sonra geri adım atmazlar, onu geri almazlar. Macun bir defa tüpten çıkmış, geri girmez. Bunu bilmek ve durumu ona göre değerlendirmek gerekir.
Esas olan demokrasiyi kurtarmak ve parlamentoyu açık tutmaktır."
'TSK'yı kurtardım'
Demirel, 1970'leri anlatırken, iki kez parlamentoyu ve bir kez TSK'yı kurtardığını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Ben iki kez parlamentoyu, bir kez de TSK'yı kurtardım. 1969'da bu kanunu Senato'dan çıkarmayarak parlamentoyu kurtarmıştım. Sonra, 12 Mart'ta yine parlamentoyu kurtardım. Açık kalmasını sağladım. 1973'te de TSK'yı kurtardım.
Eğer Faruk Gürler
cumhurbaşkanı olsaydı, o zaman cumhurbaşkanlığı hep ordunun işi olurdu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça TSK siyasete girerdi,
Çankaya için, kendi içinde bölünebilirdi. 1973'te de bunu önlemiş olduk."
FİKRET BİLA- MİLLİYET