Araştırmacı
Yazar Tarhan
Erdem,
Cumhuriyet Halk Partisi (
CHP) tüzüğünün Türkiye'deki en antidemokratik tüzük olduğunu söyledi. Erdem, CHP'deki tüzüğün ne Demokratik Parti'de ne
AK Parti'de ne de İşçi Partisi'nde olduğunu vurgulayıp, bu tüzüğün ilk defa Deniz
Baykal tarafından parti içerisindeki diktasını genişletmek için konduğunu hatırlattı. Mevcut tüzüğün 60 senelik
demokrasi hayatı içinde kabul edilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Erdem; "Bu tüzükle CHP'nin iktidara geçmesi, oyunu artırması mümkün değildir" dedi.
CHP'de büyük ayrılıklara sebep olan tüzük tartışmalarının ele alındığı bir televizyon programına katılan
Tarhan Erdem, program sunucusunun
Önder Sav'ın partide ağırlıklı bir görev alması durumunda bugünkü tüzük tartışmalarının devam edip etmeyeceği, şu andaki
kavganın tüzük kavgası mı? yönündeki sorusunu şöyle cevapladı; "Parti
yönetimiyle ilgili bir kavga var. Bence
Kemal Kılıçdaroğlu'nun pek uygulamak istemediği bazı yönetim prensiplerinin uygulanmamasından kaynaklanan bir sorun var... 2008 değişikliklerinin yürürlüğe girip girmemesiyle ilgili kurultay kararı 'hukuka aykırıdır, usule uygun değildir, dolayısıyla uygulanamaz ve bir sabah gelirim kendimle ilgili bir mesele varken onu aynen uygularım demek olağanüstü yanlıştır. Yani Kemal Beyin yaptığı çok önemlik hukuki hata budur.
Cumhuriyet Başsavcısının bu tüzük yanlıştır demeye hakkı yok. 'Ben bunu yanlış görüyorum, düzeltin' demeye hakkı var. Uyarma hakkı var... Cumhuriyet Başsavcısı bir uyarı yazısı göndermiş olabilir. Burada aslında o tüzüğün uygulanabilmesi için, uygulanıp uygulanamayacağına bakmak lazım. Yani bu demokratik midir? Bir genel başkan, merkez yönetim kurulunun seçilmesini ortadan kaldıran, onun yerine kendisinin
tayin ettiği bir merkez yönetim kurulu seçiyor ve partinin yönetimi ona geçiyor. Artı, genel başkan onları isteği zaman değiştirebiliyor. Yani, Türkiye'deki partiler demokratik değildir, şimdi bu son taşıdır. Hisarın üstündeki son taş bu hükümdür. Bu hükme karşın genel başkanın
itiraz etmesi lazım. Bu hükme
Cumhuriyet Halk Partisi'nin itiraz etmesi lazım. Ne Adalet Partisi'nde vardır, ne AK Parti de vardır, ne İşçi Partisi'nde vardır. Bu hüküm ilk defa
Deniz Baykal tarafından kendi diktasını devam ettirmek ve genişletmek için konulmuştur."
Kendisinin 48 sene CHP'de
siyaset yaptığını da vurgulayan Tarhan Erdem, bir insan olarak önce bu tüzüğe
isyan ettiğini, bütün basının, aydınların da tepki göstermesi gerektiğini belirtti. "Bunu hiç kimse kabul edemez. Türk siyasi hayatına böyle bir maddenin girmesi yalnız partililer için değil, demokrasi açısından da, benim açımdan da, demokrasiye
aşık bütün memleket evlatları bakımından büyük bir hatadır." şeklinde sözlerini sürdüren Erdem, CHP'nin, Cumhuriyet Başsavcısının yazısına 'ben direniyorum. Senin söylediğin yanlıştı diye ret etmesi lazımdı.' diyerek karşısında durması gerektiğini vurguladı.
101. Maddede Cumhuriyet Başsavcısına verilen görevin, parti tüzüklerinin demokrasiyle uyum içerisinde olup olmadığını tetkik edip ona göre uyarması olduğunu hatırlatan Erdem sözlerini şöyle sürdürdü; "Bu (Cumhuriyet Başsavcısı) tam tersini yapıyor. Bunu genel başkan, kendisine karşı bir muhalefet olduğu zaman hemen uyguluyor. Bütün Cumhuriyet Halk Partililerden özür dilerek söylüyorum; Bütün bu muamelelerin 60 senelik demokrasi hayatımız içinde kabul edilmesi hiç bir suretle mümkün değildir. Bu kabul edilemez, tartışılamaz bir şeydir. Bu tüzükle CHP iktidara geçecekmiş, oyunu artıracakmış, bazı korku koridorlarını düzeltecekmiş, bunların hepsi yanlış şeyler. Bunu (tüzüğü) uygulayan bir insan ne çarşaf liste getirebilir, ne doğru dürüst bir ön
seçim yapabilir, ne de partiyi yönetebilir. Yapılacak şey; önce bunu tashih etmektir. Bunun başka bir tarafı yoktur. Demokratik bir düzen içerisinde bu hüküm, kabul edilemez. Her türlü mahkemeden bu geri
döner. Böyle şey mi olur. Bir genel başkan gelecek, partiden 15 kişiyi belirleyecek, bu 15 kişiyle partiyi yönetecek, istediği zaman da attım diyecek."