Gerek AK Parti içinde, gerekse Başbakan Erdoğan cephesinde 3. dönem şartının kaldırılması ciddi ciddi konuşulur oldu. Peki Erdoğan'ı 180 derece denebilecek ve tarihe geçecek bir U dönüşünü yaptırmaya iten sebep ne? Bugün Gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan bugünkü yazısında ilgili senaryoyu 3 gerekçeye dayandırıyor. İşte o yazı
***
Başbakan'ı sözünden döndüren 3 gerekçe
Her ne kadar medyanın gündeminde olmasa da iktidar kulisleri uzun süredir 3 dönem kuralını tartışıyor.
Hatta 20 Aralık'ta bu köşede, muhtemel gelişmeleri kaleme almış ve 'önümüzdeki günlerde bu yönde bir adım atılırsa sürpriz olmasın' diye bitirmiştim.
Önceki gün itibariyle 3 dönem tartışması yeniden başlandı.
Fakat bu kez bizzat Başbakan Erdoğan tarafından gündeme getirildi. AK Parti genel merkezindeki toplantıdan sonra soruları cevaplayan Erdoğan bugüne kadarki en net ifadeyi kullandı.
"Benim görüşüm belli ama partimiz isterse kongreye gidebiliriz."
AK Parti ve siyaseti biraz bilen herkes bu ifadenin seçimden sonra yapılacak kongrenin işareti olarak okudu.
Peki bu radikal değişiklik neden?
Çünkü düne kadar ne zaman 3 dönem tartışması açılsa Başbakan Erdoğan net bir şekilde "kararımız kesin" diyordu. Hatta seçim öncesi Kanaltürk'te yaptığımız TV programında "Ben değiştirmem, benden sonra da değiştirilirse gönül koyarım" demişti.
Yani bu konuda bütün kapıları kapatmıştı.
Zaman zaman yakın kurmaylarının bu yönde tacizleri olsa da hiç yumuşamadı. Fakat bugün yeni bir durum var ve görünen o ki 3 dönem kuralı değişecek.
Başkent kulislerinde konuşulanlar özetle şöyle:
Öncelikle gerek Gezi olaylarında gerekse de sonrasındaki bazı tavırların bu planla ilgili olduğu yorumu hayli yaygın. Yani Başbakan Erdoğan bilinçli bir şekilde tansiyonu yükseltiyor.
Böylece işler ters giderse diye dönüş kapısını hep açık tutmuş oldu.
İkinci başlık ise cumhurbaşkanı seçilememe ihtimali.
Gezi olayları sonrasında yaşanan tartışmalardan sonra Erdoğan'ın başkanlık ihtimalini kaybettiğini söylemek mümkün. 17 Aralık sonrası tavırları ve Cemaat'e yönelik nahoş üslubuyla da cumhurbaşkanlığını riske attı.
Sonuç itibariyle cumhurbaşkanını halk seçecek ve Başbakan'ın son dönem tavırları çok ciddi tepki çekiyor.
Bu durumda 3 dönemi değiştirmesi ve yeniden partinin başında devam etmesi zorunlu hale geliyor. Kaldı ki 17 Aralık ile birlikte meseleyi 'istiklal mücadelesi' olarak tanımladıktan sonra böyle bir konjonktürde partinin başından ayrılması pek akla yatmıyordu.
Ayrıca yasal süreçlerin nereye gideceği belli değil.
17 Aralık operasyonu ve 4 bakanın istifası partide ahengi de bozdu. Partinin güçlü isimleri 'ben nasılsa gidiyorum' havasında.
Bu durum her ortamda yüksek sesle dillendiriliyor.
Hem 3 dönem hem de 17 Aralık sonrası yaşananlar nedeniyle rahatsızların sayısı giderek artıyor. Hatta yerel seçimden hemen sonra aralarında bakanların da olduğu bazı isimlerin istifası sıklıkla konuşuluyordu.
AK Parti sonuç itibariyle lider partisi ve aynı şekilde Anavatan gibi bir son yaşamak istemiyor.
Partideki moralsizlik Meclis çalışmalarına da yansıyor. TBMM'de devamsızlık üst seviyedeydi. Yani birden fazla gerekçeyle AK Parti 3 dönem kuralını değiştirecek.
Böylece yolsuzluk operasyonları ya da başka gerekçelerle küskünlük, kırgınlık yaşayanlar da "yeniden aday olabilir miyim" düşüncesiyle tercihlerini belirleyecektir.
Yeni dönemde temel kriterin "mutlak itaat" olacağı da tartışma götürmez bir gerçek.
30 Mart seçim sonuçlarına göre yol haritası belirlenecek.