Stratejilerinin ‘Terörle mücadele, siyasetle müzakere' olduğunu tekrarlayan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:
"BUNUN BEDELİ VAR"
"Terörle mücadelenin
psikolojik boyutu var. 9 yılda 20 katrilyon bölgeye aktarmışız. En çok istediğim;
Hakkari yatırımdan en çok payı alsın. Ama ne oluyor? Bölgenin kalkınması gelişmesi için atılan adımlar engellenmeye çalışılıyor. Şimdi de öğretmenleri kaçırıyorlar. Amaç korku yaratmak. Bakın
arkadaşlar dünyanın neresinde olursa olsun
terörle mücadelenin temelinde kan vardır. Şimdi sivillere sıçradı. Ama sonunda bunun bedeli var. Biz sınır içi ve dışı
operasyonlara devam edeceğiz."
"DÜNYADAKİ ÖRNEKLERE BAKTIK"
"Beşir Atalay'ı, IRA için İrlanda'ya, ETA için İspanya'ya, her yere gönderdim. Dünyada her terör hareketini inceliyoruz. Ama kalkıp
PKK'nın çözümü için ETA'yı, IRA'yı örnek almak yanlış. Sosyolojik olarak ve diğer unsurlar açısından birbirlerinden farklılar. Kalkıp saf saf konuşanlar,
Sri Lanka'yı örnek gösterenler var. Kardeşim Sri Lanka ada. Ya burası? 780 bin kilometre vatan toprağı. ETA'ya gelince
Başbakanları
Zapatero söyledi. Topu topu 800 kişi. IRA keza daha farklı. Tony (Blair) ile görüştüm. O da, malum olayları hatırlıyorsunuz, tamamen halledemedi. Bu iş sıfırlandı diye bir şey yok."
HUDUT BİRLİKLERİNİN FARKI
"Ordumuz yıllardır
terörle mücadele ediyor. Eksiklerimiz yok mu tabii ki var. Erler ne kadar eğitilirse eğitilsin, tecrübeleri olmuyor. Karşısındaki
terörist, yerdeki taşları bile ezbere biliyor. Ama hudut birliklerimiz sürekli orada olacak. Tecrübeli ve eğitilmiş olacak. Gittiği yerde yıllarca kalacak. Bu 5-7 yıl. Terörle mücadele eden polisimin, askerimin ailesi de zor şartlar altında. Bir polisimin hamile eşi bana geldi. ‘Bu halimle beni
taciz ettiler' dedi. Lojman istedi.
Talimat verdim."
PARALAR NEREYE AKTARILIYOR
"
KCK Davası çok gündeme getiriliyor. Dikkat edilirse en çok belediye görevlileri ve meclis üyeleri üzerinden operasyon yapılıyor. İyice bakılırsa yerel yönetimlerce bir şey yapılmadığını göreceksiniz. Hakkari'ye 17 trilyon para gönderilmiş. Ama bakıyorsunuz, orada yapılmış hiçbir şey yok. Paranın nerelere gittiğini göreceğiz.
Diyarbakır Belediyesi'nde normal elemanlar eşbaşkan gibi yönetiyor."
"PROTOKOL A'DAN Z'YE YALAN"
"Terör örgütü ile
protokollerden bahsediliyor. Gördüğünü söyleyenler var. Türk hükümetinin, devletinin veya benim imzaladığım veya mutabık kaldığımız bir belgeden bahsediliyor. Bu noktada özellikle belirteyim. Devlet-
İmralı-PKK arasında bir protokol asla söz konusu değildir. A'dan Z'ye yalandır."
"GEREKİRSE YİNE OLUR"
Erdoğan medyaya sızan MİT-PKK görüşmelerine dair de değerlendirmelerde bulundu. Başbakan, “MİT- PKK görüşmeleri gerektiğinde tabii ki olur. MİT niye var? Bunun için var. Gerekirse ‘git arkadaş gerekeni yap' deriz. Görüşmelerin sızmasından şok olmadım. Sürpriz olmadı. Bu konuyu tabiiki
MİT Müsteşarımız Hakan Fidan'la da konuştum. Müsteşarım kendine inandığım, güvendiğim bir arkadaşımdır. Onu oraya görüşmelere yalnız göndermedim.
Afet Hanım ile göndermiştik. O sıralarda Emre Bey'in (Eski MİT Müsteşarı Emre
Taner) rahatsızlığı vardı. Fidan uluslararası anlamda beni temsil etmesi gereken toplantılarda da görev aldı” diye konuştu.
"SİYASİLERLE MÜZAKERE ETMEYE HAZIRIZ"
Erdoğan, terörle mücadele ederken siyasi alanda da müzakerelerin sürdürülebileceğini vurgulayarak, “BDP ‘barışa katkıda bulunmaya hazırız' diyor. Ancak hiçbir şey yapmıyor. Ben terörle mücadele ve aynı anda siyasilerle müzakereye devam diyerek, siyasilerle müzakereye hazır olduğumuz açıkça söyledim. Ben de arkadaşlarım da bu çağrıları defalarca yaptık. Görüşmeler gerçekleştirdik. Ancak her defasında diğer partilerden olumsuz yanıtlar aldık. Olayın sadece güvenlik boyutunda olmadığını söyleyen biziz. Ama
CHP hala bizi suçlayıcı neler söylüyor.
Selahattin Demirtaş, 4 Eylül'de AB'den elçilerle yemek yiyor. Ve orada ‘PKK benim tabanım' diyor. Şimdi bu ne demek?” diye sordu.
BDP İLE İLİŞKİLERİ TEKNİK TAKİPTE
Dünyada ve Türkiye'de de faaliyet gösteren bazı
vakıfların olduğunu belirten Erdoğan, "Bazılarından çok rahatsızım. Bir
Alman vakıf var. CHP ve BDP'li belediyelerle çalışıyor. Onlarla
kredi sözleşmesi yapıyor. Sözleşmeyi yaparken de şu müteahhit firmaya vereceksiniz diye şart koşuyor. Bu yolla resmen PKK'ya para gönderiliyor. Ama tabii
teknik takipte ortaya çıkan bazı noktalar var. Almanlar'a zaman zaman bu konudaki rahatsızlığımızı dile getirdik. Bir sonuç alamadık. Biliyorsunuz Asrın Hukuk Bürosu diye bir yer var. Burası sürekli
avukat değiştirir. Aynı avukatlar İmralı'ya sürekli gitmez. Ama İmralı'dan getirdikleri bilgileri şimdi kesildi. Çünkü Öcalan'la görüşemiyorlar. İmralı'da sadece birinci derece yakınların görüşmesine izin veriliyor" dedi.