Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, yeni kabineyi açıkladıktan sonra basın mensuplarının gündemdeki konularla ilgili sorularını cevapladı.
'
Hükümet programının satır başlarını önemli başlıkları itibariyle paylaşır mısınız? Gerek hükümet programı okunurken, gerek güven oylaması sırasında muhalefet sıralarının boş kalma ihtimaline karşı bir çözüm beklentisi de var. Böyle bir ustaca çözüm beklentisi noktasında mesajınız olur mu?' sorusuna şu cevabı verdi: "Birincisi bizim hükümet programımızın birinci bölümünü ağırlıklı olarak yeni anayasa, ileri
demokrasi ve bunun yanında temel hak ve özgürlükler oluşturuyor. Arkasında ekonomi önemli bir yer tutuyor, bunun yanında güçlü
toplum önemli bir yer alıyor. Ve özellikle de bugüne kadar olan sürecin bir kısa özetlemesi ve bundan sonra yapılacak olanlar ki sosyal
politikalar önemli bir yer alacak, bu dönem bizim çalışmalarımızda. Onun için de sosyal politikalar üzerinde ciddi manada yoğunlaşacağız. Tabii bir diğeri de uluslararası ilişkiler noktasında
dış politika önemli bir yer alacak ve bu konuda bugün son çalışmamızı hükümet programı üzerinde yapıyoruz. Yani bizim hükümet programımız şu anda hazır. Kendim de programı okudum, arkadaşlarımla beraber bir çalışma yaptık, bugün son çalışmayı ucu açık olarak... Sizlerden sonra bir ziyaretçi heyetim var Libya'dan, onlarla görüşmem var, ondan sonra çalışmamızı yapacağız. Ve çalışmamıza müteakiben de
Cuma günü saat 15.00'de parlamentoda sunumunu yapacağız.''
Başbakan Erdoğan, arzularının muhalefetin
yemin ederek TBMM'de yerini alması olduğuna işaret ederek, burada bir ön yargılarının söz konusu olmadığını söyledi. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Grup
Başkanvekili arkadaşımın ayın 15'iyle ilgili böyle bir sürçülisanı olmuş. Tabii böyle bir tarih vermeyi doğru bulmuyorum, o yanlış bir şey. Anamuhalefet herhalde marjinal değildir. Anamuhalefet demokrasilerde her zaman iktidarın alternatifidir. İktidarın alternatifi olan bir anamuhalefet partisi marjinal düşünce kalıbı içerisinde hareket ederse, bu öyle zannediyorum ki kendisine
yetki verenleri de üzecektir. Ve şu anda anamuhalefetin tavrını tasvip etmemiz mümkün değildir. Sadece kendilerine verilen bir görev vardır, o da milletvekili olmuşlardır, ama vekaleti tamamlayıcı o yemini yapmadıkları için ciddi bir sorumluluğun altındadırlar. Çünkü yasama çalışmalarına katılamadıktan sonra alınan vekaletin bir anlamı olur mu? Alınan vekaletin bir anlamı olması için sana o vekaleti verenlerin verme gerekçesini yerine getireceksin. Nedir o? Hizmettir. Şu anda bir
hizmet var mı? Yok."
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 'Anadolu'ya bütün milletvekillerini dağıtıp gidip orada anlatın...' sözlerini de eleştirdi: "Neyi anlatacak? 'Biz yemin etmedik, içeride iki tane arkadaşımız vardı bundan dolayı yemin etmedik' diyemezsin. Bu bir defa yargıya, hukuka karşı ayrı bir saygısızlıktır. Bırakın onu yargı ne yapacaksa yapsın, o süreç orada devam etsin. Ama sen gel burada aynen MHP'nin yaptığı gibi, sen de buradaki çalışmalara katıl. Ama bunlar buradaki çalışmalara katılmamak suretiyle şu anda anamuhalefet görevini yerine getirmiyor. Tek farkı var, tribünde izlemiyor, genel kurula giriyor. Olay budur. Eğer bu süreç içerisinde kendileri yeminlerini yapmak suretiyle yasama görevlerine katılırlarsa biz bundan memnun oluruz, fakat yasama görevlerini yerine getirmiyorlarsa o zaman da parlamento içi hukukun gereği neyse bunu da tabii yerine getirmek, orada bizim görevimizdir.''