Erdoğan: Asla ve asla izin vermeyeceğiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kim bu ülkede hukuk yok zannediyorsa, kim istediği gibi davranabileceğini, kanunsuz girişimlerini çeşitli kılıflara büründürerek meşrulaştırabileceğini zannediyorsa bilsin ki artık o devirler geçti'' dedi.

Erdoğan: Asla ve asla izin vermeyeceğiz

Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasına 2010 yılı ile ilgili temennileriyle başladı. ''Yeni yılın Allah'ın izniyle Türkiye için sıkıntıların önemli ölçüde ortadan kalktığı güzel ve aydınlık bir yıl olacağına bütün samimiyetimle inanıyorum'' diyen Erdoğan, en sıkıntılı zamanlarda bile Türkiye'nin yarınlarına olan inançlarını asla kaybetmediklerini söyledi. Türk milletinin büyüklüğünü, gücünü ve potansiyelini çok iyi bildiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hiçbir zorluktan yılmayacak, önümüze çıkartılan engelleri yine milletimizin büyük desteğiyle aşacağız. İlk gün Türkiye'nin önüne hangi hedefleri koymuşsak, bugün ve bugünden sonra da sarsılmaz bir inançla o hedeflerin peşinde olacağız. Karanlık düşüncelerin, doymak bilmez ihtirasların, çağ dışı zihniyetlerin bu ülkenin çocuklarının geleceğini karartmasına asla ve asla izin vermeyeceğiz. Bugüne kadar bu ülkenin medeniyet aşkını köreltenlere, gelişme hızını kesenlere meydanı boş bırakmayacağız. Kim bu ülkede hukuk yok zannediyorsa, kim istediği gibi davranabileceğini, kanunsuz girişimlerini çeşitli kılıflara büründürerek meşrulaştırabileceğini zannediyorsa bilsin ki artık o devirler geçti. Bu ülkede hukuk karşısında herkes eşittir, kimse hukukun üzerinde değildir, kimse kanunlarca çizilmiş sınırlardan muaf değildir. Biz çocuklarımıza umutla dolu bir Türkiye bırakmak istiyoruz. Bu medeniyet mücadelesinden alnımızın akıyla çıkalım, Türkiye'nin gücünü ve büyüklüğünü dünyaya bir kere daha ilan edelim istiyoruz. Bu ülkenin insanları bir daha oligarşik vesayet altında yaşamasın, ülkelerinin gidişatına milletimiz karar versin istiyoruz. Türkiye bir uçtan bir uca refaha kavuşsun, çocuklarımız güvenli, huzurlu ve istikrarlı bir ülkede yaşasın istiyoruz. Bütün insanlarımız mutlu ve müreffeh yarınlarımız için hep birlikte gayret göstersin istiyoruz.'' -''(ÖLÜM RAMPALARINI) TARİHE HAVALE ETTİK'' Türkiye'nin geleceği için çok büyük hedefleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu yolda adım adım ilerlediklerini ifade etti. Son yedi yıllık süreçte çok önemli bir atılım gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, önümüzdeki dönemde bu büyük değişimi çok daha güzel, çok daha ileri seviyelere taşıyacaklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bakınız; Türkiye'de çetin kış şartları devam ederken, biz, bu şartlara aldırmadan hafta sonunda Ankara, Bilecik ve Sakarya'da çok önemli açılışlar gerçekleştirdik. Ankara'nın, Doğusundaki 43 ille ulaşımını sağlayan devlet yolunun Elmadağ kesimi, 'ölüm rampaları' olarak biliniyordu. Avrupa-Asya bağlantısını da sağlayan bu yolu bitirdik ve 'ölüm rampalarını' tarihe havale ettik. Pazar günü de Bilecik'e, Bozüyük ilçesine gittim ve orada da Sakarya-Mekece-Bozüyük arasında yapımı tamamlanan bölünmüş yolu, Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi tünelleriyle birlikte hizmete açtık. Yine aynı gün Sakarya'da, kamunun ve hayırseverlerin yaptırdığı 26 ayrı tesisi, okulları, sağlık ocaklarını, MOBESE sistemini, spor salonlarını hizmete açtık. Bu vesileyle, bütün bu eserlere emeği geçen herkese, bürokratlarımıza, mühendislerimize, işçilerimize, yerel yöneticilerimize, yüklenici firmalarımıza, hayırsever iş adamlarımıza, açılış törenlerinde kar, bora, fırtına demeden coşkularını bizimle paylaşan vatandaşlarımıza bir kere daha teşekkür ediyorum.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tam Gün Yasası'nın hedefinin, ''Türk halkına daha yüksek standartta, kaliteli, hakkaniyetli ve kolay erişilebilir sağlık hizmeti sunabilmek'' olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, AK Parti hükümetlerinin iktidar olduğu son 7 yılda Türkiye'nin büyük gelişme gösterdiğini söyledi. Bütçe hedefleri ışığında, hükümetin 2010 yılına yönelik hedeflerini ve ve gelecek vizyonununu anlatan Erdoğan, Türkiye'nin geleceği için, eğitimi her zaman öncelikli bir alan gördüklerini ve bu tavırlarını da bütçelere yansıttıklarını dile getirdi. İlk defa, AK Parti hükümeti döneminde bütçede en büyük payın eğitime ayrıldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ''Yeni bütçemizde de eğitime yine öncelik verdik. Milli Eğitim Bakanlığı ödeneklerini 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10,3 oranında artırarak 28 milyar 200 milyon liraya çıkardık. Öğrencilerimize verdiğimiz öğrenim kredisi, harç kredisi, burs ve harçlık tutarları toplamını 2010'da takriben yüzde 13 artırarak 2 milyar 300 milyon liraya yükselttik. Parasız yatılı öğrencilerimizin barınma ve iaşesi için 2010 yılında yüzde 8,4 oranında artışla 571 milyon lira ödenek ayırdık. İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerimize ücretsiz ders kitabı ile taşımalı ilköğretim yemek bedeli olarak 2010 yılında 515 milyon lira ödenek ayrılmış bulunuyor. Üniversite öğrencilerimize göreve geldiğimizde 45 lira burs verilirken biz 2010 itibariyle bu bursu da 200 liraya çıkarmış bulunuyoruz.'' -TAM GÜN YASASI- Sağlık alanında da büyük bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, Tam Gün Yasası'nı da TBMM'den geçirerek sağlık hizmetleri alanında adeta bir devrime imza attıklarını ifade etti. Tam Gün Yasası'nı istismar ederek gündeme getirenler ve kamuoyunu yanıltanlar olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi: ''Konuyu aydınlığa kavuşturmak için, Tam Gün Yasası ne getirecek, kısaca ifade etmek istiyorum. Bu uygulamanın hedefi, halkımıza daha yüksek standartta, kaliteli, hakkaniyetli ve kolay erişilebilir sağlık hizmeti sunabilmektir. Bunun yanında hekimlerimiz başta olmak üzere bütün sağlık çalışanlarımıza da yeni imkanlar sunmak istiyoruz. Maalesef sağlık personelimiz sayıca yetersiz durumda, bu yüzden de üzerlerindeki iş yükü çok ağır. İnşallah bu yeni uygulamayla sağlık personelimizin üzerindeki iş yükü nispeten daha dengeli bir hale gelecek. Hekimlerimizle hastaları arasında doğrudan para ilişkisi ortadan kalkacak, bu sayede vatandaşlarımızla hekimlerimiz arasındaki güven ilişkisi de güçlenecektir. Bu noktada en büyük sıkıntıyı sizler yani benim vatandaşlarım yaşıyordu, bunu en iyi sizler bilirsiniz. Yine bu uygulamayla birlikte hastaların sağlık hizmetlerine erişimi de kolaylaşacak, hekim seçimi uygulaması da daha sürdürülebilir hale gelecek. Sağlık çalışanlarımız bu yeni uygulama sayesinde kazançlarında ciddi tutarlarda artış imkanı bulacaklar. İnanıyorum ki sağlık hizmetlerinde bu uygulamayla çağ atlamış olacağız. Elbette ilk başlarda, pratikte bazı küçük sıkıntılar çıkabilir, onlar da zaman içinde hızla düzelecektir.'' -''SAĞLIK BÜTÇESİ ARTTI''- Sağlık konusunda vatandaşların daha iyi ve daha etkili sağlık hizmeti almalarını ve daha insani şartlarda tedavi görebilmelerini hedeflediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, bu anlayışla hareket ettiklerini ve imkanları da bu doğrultuda harekete geçirdiklerini ifade etti. 2010 yılı için Sağlık Bakanlığına ayrılan bütçeyi bir önceki yıla göre yüzde 12 oranında artırarak 14 milyar liraya yükselttiklerini belirten Erdoğan, halen 35 ilde uygulanmakta olan aile hekimliğini 2010 yılı sonunda Türkiye'nin tamamına yaymayı hedeflediklerini söyledi. Bu hedefi gerçekleştirmek için 2010 yılı bütçesinde 1 milyar 300 milyon lira tutarında bir kaynak ayırdıklarını belirten Erdoğan, 2010 yılında kamu kesimi toplam sağlık harcamalarının 37,5 milyar lira seviyesine ulaşacağını tahmin ettiklerini bildirdi. -TARIM- Tarım sektörünü ayağa kaldırmak konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Göreve geldiğimiz günden bugüne köylümüzü, çiftçimizi, hayvancımızı desteklemek için her türlü imkanımızı seferber ettik. Önümüzdeki dönemin Türk tarımı açısından bir kalkınma ve büyüme dönemi olması konusunda çok ümitliyiz. Bunu başarabilmek için tarım sektörüne ayırdığımız kaynağı imkanlar ölçüsünde en üst seviyede tutmaya gayret ediyoruz. 2010 bütçesinde tarımsal desteklemeler için 2009 yılına göre yüzde 24,6 oranında bir artışla 5 milyar 600 milyon lira tutarında bir ödenek ayırdık. Hayvancılık desteklemeleri için de yine bir önceki yıla göre yüzde 25 oranında bir artış sağlayarak yaklaşık 1 miyar 300 milyon lira seviyesinde bir kaynak tahsis ettik. Aynı şekilde, gübre desteğini yüzde 18'lik bir artışla 704 milyon liraya, mazot desteğini yüzde 18,3'lük bir artışla 555 milyon liraya, tarım ürünleri sigortası desteğini de yüzde 15'lik bir artışla 70 milyon liraya çıkardık. Yine bu yıl çiftçilerimize, bu yıl içinde verilecek düşük faizli kredinin finansmanı için Ziraat Bankası'na ödenmek üzere ayırdığımız kaynağı yüzde 12 oranında artırarak 532 milyon lira seviyesine yükselttik.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''2010 yılı içinde dünyada yaşanabilecek her türlü gelişmeyi yakından takip ederek, reel sektörümüzü desteklemeyi sürdüreceğiz'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. 2009 yılında bütün dünyayı sarsan büyük bir ekonomik kriz yaşandığını hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin, dünyada bu krizi en az hasarla atlatan ülkeler arasında olduğunu ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Ancak yine de reel sektörde bu olumsuz küresel şartların etkilerini hissettik. Hükümet olarak yaşanan sıkıntıları azaltmak ve bilhassa krizden çıkışı hızlandırmak amacıyla çeşitli tedbirler aldık, çeşitli teşvikleri uygulamaya koyduk. Bunun için 2010 yılında da reel sektörümüze destek olmaya devam edeceğiz. Esnafımıza verilecek düşük faizli kredinin finansmanı için Halk Bankasına aktarılmak üzere 2009 yılında 275 milyon lira gider öngörülmüştü. Bu yıl bu tutarı yüzde 42,5 oranında artırarak 392 milyon lira seviyesine yükselttik. İşverenlerimizin ödediği sosyal güvenlik priminden yaptığımız 5 puanlık indirim için 2010 yılı bütçesinde yaklaşık 4 milyar liralık ödenek öngördük. KOBİ'lerimizin, yani küçük ve orta boy işletmelerimizin mali yapılarını güçlendirmek için 2010 yılı bütçesinde 209 milyon lira ödenek ayırdık. Yatırımı ve istihdamı teşvik etmek için 2010 yılında Hazine teşvik ödemelerine 720 milyon lira kaynak ayırdık. İhracat destekleri için Destekleme Fiyat İstikrar Fonuna aktarılmak üzere Hazineden 604 milyon lira tahsis ettik. Bildiğiniz gibi geçen yıl küresel kriz nedeniyle daralan piyasayı canlandırmak amacıyla geçici vergi indirimlerine gitmiştik. Bu indirimlerden kaynaklanan 4,7 milyar lira tutarındaki gelir kaybını üstlenerek reel kesimi destekledik. 2010 yılı içinde dünyada yaşanabilecek her türlü gelişmeyi yakından takip ederek, reel sektörümüzü desteklemeyi sürdüreceğiz.'' -EMEKLİ AYLIKLARINA YAPILAN ZAM- Hükümet olarak, göreve ilk geldikleri günden bu yana çalışan kesimleri enflasyona ezdirmemek için azami hassasiyet gösterdiklerini vurgulayan Erdoğan, şartlar ne olursa olsun bu sözlerinden ve anlayışlarından taviz vermediklerini ve bundan sonra da vermeyeceklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''2010 yılının hemen başında 7 milyon 327 bin 800 emeklimizin aylıklarını günün şartlarına göre yeniden belirledik. SSK işçi emeklilerimizin, tarım emeklilerimizin, Bağ-Kur kapsamındaki esnaf ve tarım emeklilerimizin hepsi bunun içindedir. Yeni belirlenen rakamlara göre, 2010 yılının ilk altı ayı için en düşük emekli aylığı yüzde 20,4 oranında, en yüksek emekli aylığı da yüzde 4,5 oranında arttırılmıştır. 2010 yılı içinde, Temmuz ayındaki yüzde 3'lük TÜFE artışlarıyla birlikte, en düşük aylık alan emeklimizin maaşı yüzde 24,2; en yüksek aylık alan emeklimizin maaşı da yüzde 7,6 oranında artmış oluyor. Bu iyileştirmeyle, emeklilerimizin aylıklarında, ilk 6 ay için en az 63 lira, en çok 101 lira artış olacak. Yılın tamamında ise emekli maaşlarına en az 74 lira, en çok 172 lira artış yapıyoruz. Böylece 601 lira olan en düşük SSK emeklisi aylığı bu yeni artışla 683 liraya yükseliyor. En düşük tarım SSK emekli aylığı ise 403 liradan 480 liraya, en düşük esnaf emeklisi aylığı ise 476 liradan 555 liraya çıkıyor. En düşük Bağ-Kur tarım emeklimizin aylığı da 306 liradan 380 lira seviyesine ulaşıyor.'' -''ASIL ÖLÇÜ BU, DİĞERLERİNİN HEPSİ YALAN''- Bu iyileştirmelerin kamuya yıllık ek maliyetinin 3 milyar 42 milyon lira gibi ciddi ve önemli bir rakam olduğunu kaydeden Erdoğan, yıllar yılı ihmal edilen emeklileri daha iyi şartlara kavuşturabilmek adına imkanlarımızı zorladıklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Biz elbette bundan çok daha iyisini çalışanlarımıza, emeklilerimize verelim istiyoruz. Ama bu imkan meselesidir, imkanlarımızı sonuna kadar zorladığımızdan asla şüpheniz olmasın. Popülist davranırsak, siyasi menfaatlerimizi düşünerek olmayan paraları dağıtırsak, bunun bedeli sonra çok daha ağır olarak bu milletin sırtına yükleniyor. İşte geçmişte para basarak, paranın değerini düşürmek suretiyle, paranın alım gücünü düşürmek suretiyle halkımızı aldatanlar bunun bedelini ülkemize bu güzel Türkiye'mize çok ağır ödediler. İnşallah hiçbir çalışanımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz, sağlam gideceğiz ama sürekli üstüne koyarak gideceğiz. Ekonomimizde iyileşme sürdüğü müddetçe adım adım ilerleyerek çok daha iyi noktalara geleceğiz, buna da bütün samimiyetimizle inanıyoruz. Ben halkıma, ben vatandaşıma şunu söylüyorum. Ne olur, anneler; 7 yıl önce asgari ücretle evine kaç tane yumurta alıyordun, kaç kilo ekmek alıyordun, ne kadar beyaz peynir alıyordun, ne kadar pirinç alıyordun, ne kadar un alıyordun, ne kadar yağ alıyordun, aynı aldığın ürünün bugün, bugünkü asgari ücretle ne kadar aldığının bir karşılaştırmasını yap. Bu karşılaştırmayı yaptığında göreceksin ki hemen hemen tamamında çok daha fazlasını bugün alıyorsun. Asıl ölçü bu, diğerlerinin hepsi yalan.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hızımızı hiç kesmeden, sadece çevre ülkelerle değil, dünyanın dört bir köşesiyle diyaloğumuzu daima canlı tutmanın gayreti içinde olacağız. Biz inanıyoruz ki dünyanın diyaloğa ihtiyacı var, ülkelerin birbirini tanımaya, anlamaya ihtiyacı var'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, özürlü vatandaşları desteklemek konusundaki hassasiyetlerini sürdüreceklerini bildirdi. Özürlü vatandaşların eğitimi için geçen yıl ayrılan ödeneğin 800 milyon lira olduğunu hatırlatan Erdoğan, 2010 yılı bütçesinde bu rakamı 950 milyon lira seviyesine çıkardıklarını ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Özürlü vatandaşlarımıza evde bakım desteği olarak 2009 yılında öngördüğümüz 728 milyon lira desteği de 2010 yılında iki kat artırarak yaklaşık 1,5 milyar liraya yükselttik. Ayrıca vatandaşlarımızın çalışma hayatında karşılaştığı engelleri azaltmak, özürlü vatandaşlarımızın istihdamını teşvik etmek amacıyla özürlü vatandaşlarımızın işveren sigorta primlerinin tamamı 1 Temmuz 2008 tarihinden itibaren bildiğiniz gibi devlet tarafından karşılanıyor. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bütçesinden sağladığımız ayni ve nakdi yardımları da bu yıl 87 milyon liraya çıkardık. İnsan odaklı hizmet anlayışımızın gereği olarak devletimizin ihtiyaç sahibi her insanımızın yanında olduğunu buradan bir kere daha ifade etmek isterim. Vatandaşlarımızın, ülkemizin neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, çaresiz olmadıklarını, kimsesiz olmadıklarını, yalnız olmadıklarını muhakkak bilmesi, devletine güvenmesi lazım. Çünkü devlet vatandaşlarına hizmet için var, vatandaşlarının refahı, huzuru, güvenliği için var. Devletimizin bütün imkanlarıyla vatandaşlarımızın yanında olmaya bundan sonra da devam edeceğiz, bundan da kimsenin şüphesi olmasın.'' -''YURDUMUZUN HİÇBİR KÖŞESİ DEVLETİMİZ İÇİN UZAK DEĞİL''- Türkiye'nin neresinde bir ihtiyaç varsa, gecikmeden o ihtiyacı karşılamak konusunda kararlılıklarını sürdürdüklerini belirten Erdoğan, ''Yurdumuzun hiçbir köşesinin devletimiz için uzak olmadığını, olmayacağını bir kere daha ifade etmek istiyorum, bizim hizmet anlayışımız budur'' diye konuştu. Bu çerçevede, 2010 yılı genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından mahalli idarelere 19 milyar 100 milyon lira kaynak aktaracaklarını kaydeden Erdoğan, KÖYDES Projesi'nde bugüne kadar 5,2 milyar lira kaynak kullandıklarını, 2010 yılında buna 525 milyon lira daha ekleyeceklerini bildirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Belediyelerimizin sokak aydınlatma hizmetleri için Hazine'den İl özel idarelerine devredilen Köy Hizmetleri personelinin maaş ödemeleri için 1,5 milyar lira ödenek öngördük. Mahalli idareler gelir reformu kapsamında küçük belediyelere destek amacıyla 169 milyon lira denkleştirme ödeneği koyduk. Belediyelerin katı atık ve atık su arıtma tesisi yapımlarını destelemek amacıyla 79 milyon lira kaynak ayırdık. Hepsini topladığımızda 2010 yılı bütçesinde mahalli idarelere toplam 22 milyar 100 milyon lira ödenek ayrıldığı sonucu çıkıyor, yani yaklaşık eski rakamla 22 katrilyon, bu önemli bir rakamdır. Buna ilave olarak biliyorsunuz çeşitli bölgesel projelere destek vermeye de devam ediyoruz. Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara öncelik vermek kaydıyla 2009 yılında 3 milyar 300 milyon lira tutarında bir kaynak yatırıma dönüştürülecektir. 2010 yılı bütçesinde bu proje kapsamında ayırdığımız kaynak tutarı böylece 4 milyar lirayı buluyor. Bitmedi... Diğer bölgesel projeler için de 2 milyar lira kaynak ayırdık. Ayrıca, geçen yıl uygulamaya başladığımız cazibe merkezlerini destekleme programlarını önümüzdeki dönemde daha da yaygınlaştırmayı, etkinleştirmeyi hedefliyoruz.'' -''TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR DÜNYA AKTÖRÜ VE LİDER ÜLKE''- Türkiye'nin dünyadaki ağırlık ve itibarının büyük bir hızla artmakta olduğunu ve diplomatik trafiğin yoğunlaştığını anlatan Erdoğan, Türkiye'nin önemli bir dünya aktörü ve bir lider ülke haline geldiğini ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Göreve geldiğimiz ilk günden şu ana kadar attığımız her adımı Türkiye'nin büyüklüğünün, milletimizin tarihe mal olmuş medeniyet birikiminin şuurunda olarak attık. Bunun neticesinde Türkiye kısa zamanda dünyada hak ettiği yeri aldı, bulunduğu her zeminde inisiyatif aldı, ağırlığını hissettirdi. Bugün başta komşularımız olmak üzere bütün dünya ülkeleriyle karşılıklı saygı ve eşitlik temelinde güçlü ilişkiler geliştirmiş durumdayız. Bunu milli menfaatlerimizden ödün vermek pahasına yapıyor değiliz. Aksine menfaatlerimizi eskisinden çok daha iyi koruyoruz, çok daha aktif biçimde savunuyoruz. Dünyada yanlış gittiğini düşündüğümüz şeyleri, haksızlıkları, yanlışları da yine ülkemizin izzetine yaraşır bir dille her zeminde dile getiriyoruz. Türkiye için doğru dış politikanın bu olduğunu düşünüyoruz, şu ana kadar yaşadıklarımız da doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.'' -RUSYA İLE İLİŞKİLER- Ulusa Sesleniş konuşmasında, AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığına seçilmesine de değinen Başbakan Erdoğan, ''Bu gelişmenin de ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum'' dedi. Devlet ve hükümet başkanlarıyla Türkiye'de ve yurt dışında yaptığı görüşmeleri de anlatan Erdoğan, bu görüşmelerin bütün bu dost ve kardeş ülkelerle ilişkilere yeni ufuklar getirdiğini ifade etti. Libya, Arnavutluk, Tacikistan, Ürdün, Suriye ve Lübnan ile vizelerin kaldırıldığını hatırlatan Erdoğan, Gaziantep ile Halep arasında düzenli tren seferlerinin başladığını, yakın bir zamanda da Gaziantep ile Musul arasında tren seferlerinin başlayacağını bildirdi. Bu ay içinde Türkiye ve bölge için çok hayırlı sonuçlar doğuracağına inandığı dış ziyaretler gerçekleştirdiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''13 Ocakta gittiğimiz Rusya Federasyonu'nda hem Başbakan Sayın Putin ile hem de Devlet Başkanı Sayın Medvedev ile çok yararlı görüşmelerde bulunduk. Bu görüşmelerde Rusya ile ikili ilişkilerimizin ve işbirliğimizin yeni bir aşamaya doğru ilerlemekte olduğunu görmekten mutlu olduk. İki ülke arasındaki dostluk ve çok boyutlu ortaklık ilişkilerinin daha da derinleştirilmesi amacıyla 'Hükümetlerarası Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi' kurulması hususunu detaylarıyla değerlendirme imkanı bulduk. Ayrıca enerji alanında iki ülke arasındaki mevcut iş birliğinin daha da geliştirilmesi için çalışmalar yaptık. Bölgenin iki önemli ülkesi olan Rusya ve Türkiye'nin hem bölgedeki hem dünyadaki meselelerin çözümü noktasında ortak yaklaşımlar geliştirmesi noktasında da mutabık kaldık. Rusya ile ilişkilerimize özel bir önem veriyoruz, aynı hassasiyetin Rus dostlarımızda da olduğunu görmek bizim için memnuniyet verici... Bu çerçevede inanıyorum ki iki ülke arasında başlayan bu yakınlaşma önümüzdeki dönemde de devam edecek, iki taraf da bu iş birliğinden büyük kazanımlar elde edecektir. Hızımızı hiç kesmeden sadece çevre ülkelerle değil, dünyanın dört bir köşesiyle diyaloğumuzu daima canlı tutmanın gayreti içinde olacağız. Biz inanıyoruz ki dünyanın diyaloğa ihtiyacı var, ülkelerin birbirini tanımaya, anlamaya ihtiyacı var. Türkiye ilerleyen zaman içinde bu anlamda da bir dünya lideri olduğunu insanlığa göstermiş olacaktır, buna bütün samimiyetimle inanıyorum.''
<< Önceki Haber Erdoğan: Asla ve asla izin vermeyeceğiz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER