Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Baş örtülü ya da
dindar insanlar da herkes kadar
laiklikten yanadır.
Cumhuriyet değerlerine bağlıdır. Hiç kimse
Atatürkçülük adına Atatürk üzerinden geçinme yoluna gitmesin'' dedi.
Erdoğan,
İstanbul İl Özel İdaresi'nce, İl
Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul
Ticaret Odası'nın (İTO) işbirliğiyle düzenlenen ''
Meslek Geliştirme ve Uyum Kursları''nı tamamlayanlara sertifikalarının verildiği törende yaptığı konuşmada, CHP'nin üniversitede kılık
kıyafet serbestisine ilişkin düzenlemelere yönelik eleştirilerine değindi.
Erdoğan, ''Evrensel değerlerin, hak ve
özgürlüklerin sadece sizin için geçerli olduğuna inanarak Atatürk'ün çağdaşlaşma
hedeflerine, Cumhuriyetimizin temel felsefesine asıl siz ters düşmüş olmuyor musunuz? Cumhuriyet, laiklik ve Atatürk gibi birleştirici ortak değerlerimizi siyasi ihtiraslarınıza, ideolojik kavgalarınıza
maske yaparak rejimin temellerine asıl zararı siz vermiş olmuyor musunuz?'' diye konuştu.
''Eğer samimiyseniz, gidin aynada kendinizi görün, kendi gerçeğinizle yüzleşin'' diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Meselelere bu açıdan bakmayı deneyin. Şunu da unutmayın. İstismar çift yönlüdür. Başı açık ya da kapalı, dindar ya da ateist, hoca ya da öğrenci, şu siyasi partiden ya da bu siyasi partiden, hepimizin aynı tarafta olduğunu siz de fark edeceksiniz. Ben buna inanıyorum. Baş örtülü ya da dindar insanlar da herkes kadar laiklikten yanadır. Cumhuriyet değerlerine bağlıdır. Hiç kimse Atatürkçülük adına Atatürk üzerinden geçinme yoluna gitmesin.''
Başbakan Erdoğan, hiç kimsenin, başı açık ya da kapalı vatandaşlar arasına bugüne kadar nifak sokamadığını vurgulayarak,
halk arasında böyle bir derdin ve sıkıntının bulunmadığını söyledi.
Erdoğan, ''Vatandaşlarıma sesleniyorum; Yaşam biçiminizi tehdit
altında, kendinizi sosyal
baskı altında hissederseniz, biliniz ki güvenceniz laikliktir, laik
sistemdir. Biliniz ki, güvenceniz laik sistemin savunucuları olarak bizleriz'' diye konuştu.
Herkesin, birbirinin hakkına, hukukuna,
yaşam biçimine saygı göstererek Cumhuriyet değerleri etrafında kenetlenerek, muasır
medeniyet seviyesini aşma hedefine ulaşmak için gece gündüz demeden çalışması gerektiğini ifade eden Erdoğan,
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu ve her şeyin hukuk devleti sisteminin özüne uygun olarak işlediğini söyledi.
-''DEMOKRATİK SİSTEM SAĞLIKLI ŞEKİLDE İŞLEMEKTE''
Erdoğan,
yasama organının milletten aldığı meşru yetkiyi kullandığını ve milletin karşı karşıya kaldığı sorunları aşmak için samimi gayretini ortaya koyduğunu dile getirerek, ''Kimsenin ben yasama organını tanımam, çıkardığı yasaya uymam deme lüksü yoktur, olamaz'' dedi.
Milletin çektiği dertlerle dertlenmeyenlerin, fildişi kulelerde yaşam sürenlerin bu gerçeği anlamakta zorluk çekebileceğini belirten Erdoğan, bu kişilere, milletin arasına karışmalarını ve
toplumsal sorunlara kafa yormalarını
tavsiye ettiğini kaydetti.
Erdoğan, ''Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, kurum ve kurallar rejimi olan demokratik sistemimiz sağlıklı bir şekilde işlemektedir'' dedi.
-MESLEK GELİŞTİRME VE UYUM KURSLARI-
Başbakan Erdoğan, İstanbul ve çevresinin istihdam ve mesleki eğitim bakımından büyük bir potansiyeli bünyesinde barındırdığını belirterek, mesleki ve
teknik kurslardan yararlananların sayısının 7 bin 700,
mezunların sayısının da 2 bin 100'e ulaştığını bildirdi.
Bu kurslardan mezun olanların
Avrupa Birliği'nce akredite
belge sahibi olabilmelerinin de önemli bir konu olduğuna işaret eden Erdoğan, mesleki ve teknik eğitim kurslarının, kamu ve özel
sektör temsilcilerinin birlikte çalışmaları durumunda en yüksek verimin elde edileceği bir alan olduğunu vurguladı.
Erdoğan, ''Bu ülkenin ne boşa geçirecek bir tek günü, ne de boşa harcayacak bir tek kuruşu vardır. Yapılan her işin gerçek hayatta karşılığının olması şarttır. Türkiye'nin ihtiyacı olan anlayış işte budur'' dedi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, üniversitelerde özgür bir bilimsel alan oluşturmak istediklerini belirterek, ''üniversitelerde fiili kıyafet yasağının kaldırılmasıyla (laikliğin ortadan kalkacağını, Cumhuriyet rejiminin temellerinin yıkılacağını) söyleyenlere bir çift sözü olduğunu'' söyledi. Erdoğan, ''Sizin gibi düşünmeyen ya da sizin gibi giyinmeyen herkesi laiklik ve rejim düşmanı olmakla suçlayarak toplumu asıl siz bölmüş olmuyor musunuz?'' dedi.
Erdoğan, İstanbul İl Özel İdaresi'nce, İl
Milli Eğitim Müdürlüğü ve
İstanbul Ticaret Odası'nın işbirliğiyle düzenlenen ''Meslek Geliştirme ve Uyum Kursları''nı tamamlayanlara sertifikalarının verildiği törende yaptığı konuşmada, mesleki eğitim sistemini AB standartlarına ulaştırmayı, bir yandan da 12 yıllık zorunlu eğitimin hazırlıklarını yürütmeyi amaçlayan sistemi güçlendirme programını uygulamaya başladıklarını söyledi.
Bu süreçte
sivil toplum kuruluşlarının mesleki eğitime verdikleri önemin artmasının da sevindirici olduğunu vurgulayan Erdoğan, artık mesleki eğitimin Türkiye için ne anlama geldiği konusunda kapsamlı bir uzlaşma zeminin oluştuğunu düşündüklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, bu çerçevede
katsayı konusunun objektif ve adil kriterlere kavuşturulmasının, söz konusu sorunun aşılması için önem taşıdığını belirterek, ''Bu durum meslek yüksek öğrenim kurumlarındaki öğrenci kalitesi sorununu da kendiliğinden çözecektir'' dedi.
Dünyada
bilişim teknolojisi devriminin yaşandığını ve bu konunun özel kurslarla değil, ancak meslek okullarıyla çözülebileceğini belirten Erdoğan, bu konudaki bir liseden mezun olup aynı alanın yüksek öğrenimini yapacak kişilere ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
Bir dönem sağlık meslek liselerinin kapatıldığını ve bugün hastanelerde ciddi bir hemşire açığı bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, alttaki sorunların tamamı çözülürse bunun yüksek okullara da yansıyacağını kaydetti.
Meslek okullarının yeni bir statüye kavuşturulmasının da değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu anlatan Erdoğan, sektörlere orta düzey
yönetici ve
personel yetiştirme ihtiyacını karşılayan bu eğitime yönelik çalışmalarını sonuçlandıracaklarını ifade etti.
-TÜRBAN TARTIŞMALARI-
Başbakan Erdoğan, son günlerde gelişen bazı tartışmalar bulunduğuna da işaret ederek, on yıllardır üniversitelerde devam eden gerginlik ve sorun alanını kaldırmak için
Meclis çatısı altında bir uzlaşmanın ortaya çıktığını,
AK Parti ve MHP'nin bir temel hak ve özgürlük olan eğitim hakkının önündeki yasağı kaldırmak için ortak adım attığını söyledi.
Bu süreçte konunun siyasi ve toplumsal platformlarda tartışılmasını hem demokrasinin gereği, hem de çözüm arayışına önemli bir katkı olarak değerlendirdiğini dile getiren Erdoğan, on yıllara dayanan bu sürecin bedelinin çok ağır olduğunu söyledi.
''Elbette herkes görüşlerini, kanaatlerini söyleyecek'' diyen Erdoğan, iyi niyetli her eleştiriyi dikkate aldıklarını, MHP'yle ortak çözüm teklifini olgunlaştırırken bunu ortaya koyduklarına inandığını söyledi.
Erdoğan, önerdikleri yasa ve anayasa değişikliğinin, metinde de açıkça yer aldığı gibi sadece yüksek
öğretimde kılık-kıyafet serbestisi ile ilgili olduğunu vurgulayarak, ''Bunun dışında herhangi bir alana yönelik değildir'' dedi.
Ancak bu konuda ana muhalefet partisi ve bazı kesimlerin ön yargılı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Başta ana muhalefet partisi olmak üzere, zaten kanaati belli, tavrı belli. Geçmişten bugüne belli. Bu işin istismarını yapmaya gayret eden, bu istismardan da hiçbir şey elde edemeyen... Seçim otobüslerine kalkar başörtülü bayan resimlerini koyar. Aynı şekilde, Anadolu'dan başörtülü bacılarımızı, vatandaşlarımızı TBMM'deki kurul salonuna da doldurur. Ama iş bu noktada adım atmaya gelince, haşa 'Peygamber, din yeni mi geldi?'... Senin bu noktada bilgin yoksa biz ne yapalım? Toplumun bu noktada bir tereddütü yok. O bu konuyla ilgili her şeyi bitirmiş. Böyle bir sıkıntısı yok, ama o sıkıntı sende. Ve bunun içindir ki, istismarla iç içe olduğun içindir ki, halkımız gerekli dersi verdi. Bizim istismara yönelik, bu noktada hiçbir
açılım bırakma niyetimiz yok.''
-''KORKU SİYASETİNE KARŞILIK VERMEYİZ''-
Parlamento içinde bu konuda kurumsal mutabakatın MHP ile sağlandığını, adımın atıldığını da kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Komisyonda CHP'nin, üstelik bayan temsilcisinin çirkin yaklaşımları, bir bayana yakışmayacak üslupları, işte bunların hepsi ortaya konulan bir kimliğin ifadesidir. Bunlar milletimiz tarafından gayet iyi değerlendiriliyor. Tabii ki, AK Parti iktidarı olarak olumsuz istikamette, böyle bir amaç, hedef ya da niyetimizin olmadığını açıkça söylüyoruz. Siyaset çözüm üretmek demek, haliyle sorumluluk mevkisinde bulunan bizler, bazıları gibi
eğitim-öğretim hakkının fiilen engellendiği gerçeğini yok farz etme lüksüne sahip değiliz. Biz sorunlardan değil çözümlerden yanayız. Konumlarını sorunlara borçlu olanlar, çözümlere katkı yapmak yerine yeni sorun alanları
icat etmeye, sorunu başka alanlara yaymaya çalışıyor. Hem de çok çeşitli
tahrik ve suçlamalarla... İnsaftan uzak suçlamalarla bunu yaptıklarını görüyoruz.
Bizim bu korku
siyasetlerine karşılık vermemizi, bu gerilim politikaları üzerinden bizim de onlara
katılım sağlayacağımızı kimse bizden beklemesin. Tek derdimiz var, o da artık bu sorunları geride bırakmak ve ülkemizin normalleşme sürecine katkıda bulunmak. Üniversitelerimizde özgür bir bilimsel alanı oluşturmak istiyoruz, derdimiz bu... Buna rağmen üniversitelerde, fiili kıyafet yasağının, sınırları
tarif edilmiş bir şekilde kaldırılmasıyla laikliğin ortadan kalkacağını, Türkiye'nin bir din devleti olacağını, Cumhuriyet rejiminin temellerinin yıkılacağını, başı açıkların baskı göreceğini, toplumun bölüneceğini söyleyenlere, benim bir çift sözüm var. Eğer bu görüşlerinizde samimiyseniz başınızı ellerinizin arasına alıp düşünün. Sizin gibi düşünmeyen ya da sizin gibi giyinmeyen herkesi laiklik ve rejim düşmanı olmakla suçlayarak toplumu asıl siz bölmüş olmuyor musunuz?''
MESLEKİ EĞİTİM SORUNU, TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİNİ SINIRLAYAN, GELİŞMESİNİ, KALKINMASINI ENGELLEYEN ÖNEMLİ SORUNLARDAN BİRİDİR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mesleki eğitim sorununun Türkiye'nin potansiyelini sınırlayan, gelişmesini, kalkınmasını engelleyen önemli sorunlardan biri olduğunu belirterek, meslek liselerinin orta öğretim içindeki payını ilk etapta yüzde 50'ye çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
İstanbul İl Özel İdaresi'nce, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Ticaret Odası'nın işbirliğiyle düzenlenen ''Meslek Geliştirme ve Uyum Kursları''nı tamamlayan 2100
kursiyere düzenlenen törenle sertifikaları verildi.
Dünyanın 17. büyük ekonomisi durumunda olan Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisinden biri haline getirmeyi hedeflediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, bu önemli hedefin yakalanacağına inandığını söyledi. Erdoğan, söz konusu hedefe ulaşmak için vasıflı insan gücünü artırmak gerektiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin en büyük zenginliklerinden birinin
genç ve dinamik nüfusu olduğuna işaret ederek, bu genç nüfusa gerekli eğitimin verildiği ve insanların nitelikli hale getirilebildiği oranda bu hedefin yakalanabileceğini dile getirdi.
Erdoğan, aksi takdirde Türkiye'nin övündüğü genç nüfusun işsiz, vasıfsız ve hedefsiz bir kitle olarak kalacağını ve ülkenin zenginliği değil sorunu haline dönüşeceğini anlattı.
Sektörlerin yetişmiş
eleman sıkıntısı çektiğine, ancak diğer taraftan da iş bulamayan birçok genç olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Burada bir şeyi özellikle ifade edeceğim. Bizde farklı bir yaklaşım var; 'Devletteyiz.' Neden devlet? Özel sektör yok. 'Efendim işt
e devlet olursa garanti olur' Bunu kafamızdan atmalıyız. Artık devlet endeksli bir iş dünyasını biz hedeflemiyoruz. Devlet artık buralardan çıkıyor. Tamamen bunu
özel sektörde bu anlamda bırakıyor.''
-YURT DIŞINDAN ELEMAN-
Başbakan Erdoğan, birçok sektörün yetişmiş personel eksikliğini
yurt dışından eleman getirip çözmeye çalıştığını ifade ederek, İstanbul Ticaret Odası tarafından yaptırılan ''İş Dünyasının Mesleki Eğitime Bakış Açısı'' adlı araştırmada, ''istediği nitelikte eleman bulabilmesi halinde işini geliştirmeyi düşündüğünü'' ifade eden iş adamlarının oranının, yüzde 43 olduğunu belirtti. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''O halde sorunun önemli bir boyutu mesleki eğitim sorunudur. Mesleki eğitim sorunu Türkiye'nin potansiyelini sınırlayan, gelişmesini, kalkınmasını engelleyen önemli sorunlardan biridir. Türk ekonomisinde son yıllarda gerçekleştirilen büyük atılımların sürmesi ve daha da iyi seviyelere varılabilmesi için mesleki eğitimde mesafe almamız şarttır.
Mesleki eğitim sorununun pek çok boyutu bulunmakla birlikte, temel sıkıntı, eğitim sisteminde geçmiş dönemde ortaya çıkan bazı yanlış uygulamalardır. Sorunu açık yüreklilikle ortaya koymak ve tartışmak zorundayız. Türkiye'de 10 yıl öncesine kadar her ne kadar yeterli olmasa da geliştirmeye açık mesleki eğitim sistemi vardı. Bir kısım mesleki liselerden mezun olanların önünü kesmek maksadıyla yapılan bazı düzenlemeler sadece bu okulları değil, bütün eğitim sistemini
felç etmiştir. Mesleki eğitim veren okullardan üniversiteye geçiş zorlaştırılarak bu kurumların insan kaynağı da kurutulmuştur.''
-MESLEKİ LİSELERİN ORTA ÖĞRETİMDEKİ PAYI-
Başbakan Erdoğan, göreve geldiklerinde meslek lisesi öğrencilerinin orta öğretimdeki payının yüzde 28'e kadar gerilemiş durumda olduğunu ifade ederek, 2003 yılından bu yana gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda bu payı yüzde 35'e kadar çıkarmayı başardıklarını anlattı.
Ancak bunun oransal olarak durumu telafi etmeye yeterli olmadığını, bu işin kökten çözülemediğini belirten Erdoğan, bu konudaki çalışmaların devam ettiğini kaydetti.
Erdoğan, eğitim sistemini bir bütün olarak ele aldıklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
''İdeolojik yaklaşımlar, siyasi mülahazalarla eğitim sistemimizi dar alanlara sıkıştıran o dar zihniyetlerden, dar kafalı anlayışlardan kurtulmamız lazım. Biz dünyayı yeniden mi keşfedeceğiz? Her şey ortada. Bugün gelişmiş ülkelere bakın, meslek liselerinin oranı yüzde 70. Bizde tam tersi. Düz liselerin oranı yüzde 75. Çabala, çabala şimdi düz liselerin oranı yüzde 65, meslek liseleri yüzde 35.
Meslek lisesinden mezun olan hiç olmazsa bileğine altın
bilezik takıyor. Düz liseden mezun olan sadece
okuma yazma biliyor. Hedefimiz önümüzdeki yıllarda altyapı, öğretmen ve en önemlisi öğrenci kalitesi bakımından gerekli değişiklikleri yaparak, bu okulların orta öğretim içindeki payını ilk hedefte yüzde 50'ye çıkarmaktır.''
-DİĞER KONUŞMALAR-
İstanbul Valisi Muammer Güler de kurslarda her işi yapan ama hiçbir işten anlamayan kişiler yerine bir işi çok iyi beceren insanlar yetiştirmeyi amaçladıklarını söyledi.
İyi bir meslek sahibinin
kayıt dışı atölyelerde çalışmaya razı olmayacağını, kendisine güven duyacağını dile getiren Güler, bu kişilerin sahip olduğu donanımla daha iyi bir ücretle çalışacaklarını ifade etti.
Bu kursun Türkiye'ye örnek olmasını dileyen Güler, kursiyerlere de ''İyi bir sertifikaya, bir altın bileziğe sahip oluyorsunuz. Siz, kendinize güvenin. Biz sizlere güveniyoruz'' diye seslendi.
İTO Başkanı
Murat Yalçıntaş da Türkiye'nin kalkınmasının,
ekonomik gelişmenin hızlanmasının tek yolunun mesleki ve teknik eğitimden geçtiğini söyledi.
Mesleki eğitimin geçmiş yıllarda politik kaygılarla heba edildiğini ifade eden Yalçıntaş, Türkiye'nin kalifiye eleman konusunda ciddi sıkıntılar çektiğini, bunun sebeplerinden birinin de Türkiye'deki yatırımların artması ve iş adamlarının nitelikli elemana ihtiyaç duyması olduğunu bildirdi.
Yalçıntaş, mezun kursiyerlerin iş bulabilmeleri için İTO olarak gerekli altyapıyı oluşturacaklarını sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından Başbakan Erdoğan, 34 kursiyere sertifikalarını verdi. İki kursiyer de Erdoğan'a günün anısına bir vazo
hediye etti.
Erdoğan daha sonra törene katılanlar ve kursiyerlerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi.
AA