Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Adayı Sinan Aygün'ün Ankara Adliyesi'ne verdiği dilekçede, "Bülent Ecevit'in yurt dışında Türkiye'yi temsil edemiyor. Sağlık durumu kişisel ihtiyaçlarını bile karşılamaya elvermeyecek kadar bozuk. Makamına gelemiyor, ekonomiyi yönetemiyor. Ecevit'in sorumluluklarını yerine getirip getiremeyeceğinin tespitinin gerekli olduğu düşünülmektedir. Medeni Kanun uyarınca Ecevit'in vesayet altına alınması gerekiyor." ifadelerinin bulunduğunu söyledi. İstanbul temaslarını sürdüren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sultanbeyli'de toplu açılış törenine katıldı. Burada Kanal İstanbul projesinden bahseden Erdoğan, projenin Türkiye için önemine değindi. Kanal İstanbul'un iddia edildiği gibi şehrin nüfusunu arttıracak bir proje olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Biz tam aksine bu proje ile iki tane yeni şehir inşa ediyoruz. Bu kanal İstanbul ile orada da bazı yapılar inşa edeceğiz. Buralara da deprem tehdidi olan bölgelerdeki vatandaşlarımızı da buralara taşımak istiyoruz. Önce hazırlık sonra da oraya taşımak istiyoruz. İstiyoruz ki modern güvenli yerlerde benim halkım vatandaşım yaşasın. Bunu yapmamız gerekiyor. Çünkü dünya artık değişiyor. Bu proje ile inşallah boğazı eski güzelliğine kavuşturuyoruz." dedi. Plan üretemedikleri için işi hakarete, küfüre, kışkırtmaya kadar vardırdıklarını söyleyen Erdoğan, "Ne güzel söylemişler, 'Edep bir taç imiş, nuru hudadan giy o tacı emin ol her beladan.' Biz edep tacını giydik, milletin edebi ile edeplendik. Onlar istedikleri kadar ağızlarını bozsunlar, istedikleri kadar hakaret etsinler. Biz seviyeyi düşürmeyeceğiz, biz aynı dil ve üslubu kullanmayacağız. Ben CHP Genel Başkanı ile ilgili şu ifadeyi kullanmıştım. 'Manşetle gelen manşetle gider' Şimdi manşetlerle yelkenlerinin şiştiğini zannediyor. Yarın o manşetler çekip gittiğinde açık denizde alabora olup gideceksin." ifadesini kullandı. "Edeple gelemeyenler edebiyle gidemezler." diyerek Kılıçdaroğlu'na seslenen Erdoğan, "Bir kaset skandalı ile gelenler edep dairesinde kalamıyor. Ölçüyü seviyeyi bir kenara bırakıp kendi çukurlarını kazıyorlar. Sağındaki solundakilere bakıyorsunuz kasetleri çıkıyor ortaya. Ne halde, görüyorsunuz. Benim milletimin değerleri ile bunlar uyuşuyor mu? Bunların hali bu. Biz onları kendi çukurlarında kendileri ile başbaşa bırakıyoruz. Ben inanıyorum ki CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim dahi bu üslup ve seviyesizlikten rahatsızlar. Ben daha da ileri gidiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ben sizin annenize saygı duyuyorum siz duymasanız bile. Bildiğiniz gibi Sayın Kılıçdaroğlu alevi kültürü ile yetişmiş bir siyasetçidir, Tuncelilidir. Hacı Bektaşı Veli'ye saygısı olduğunu zannediyorum. Eğer saygısı varsa Hacı Bektaşı Veli diyor ki 'Eline, diline, beline hakim ol. Onun için de bu nereden geliyor derseniz Arapça'da üç harften oluşuyor. Elif, Dal, Be yani el dil bel. Oradan da Edeb, yani Edeb yahu diyor. Mesele bu." diye konuştu. "Ecevit'in ismini ağzımıza aldığımız zaman abdest almamız gerekiyormuş." diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Kılıçdaroğlu, secaat arzederken sirkatin söylüyorsun. Abdest birilerinin ismini ağzına alırken alınmaz, abdest bizim dinimizde ya namaz kılarken alırsın, ya da edeben Kur'an okurken alırsın. Olayın aslı budur. Mevlana'nın dediği gibi, 'Edebi olmayan yalnız kendine kötülük yapmış olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.' Millet sandıkta bu seviyesizliğin hesabını soracak. Ben sizi milletime havale ediyorum." şeklinde konuştu. AYGÜN, ECEVİT'İN TÜRKİYE'Yİ TEMSİL EDEMEDİĞİNE DAİR DİLEKÇE VERMİŞ DSP Antalya örgütünün suç duyurusunda bulunduğu afişi hatırlatan Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: "CHP'den büyük bir tepki geldi. Kılıçdaroğlu Samsun mitinginde doğrudan şahsımı hedef alarak 'Sen kim Ecevit kim. Adını ağzına alırken önce abdest al' dedi. CHP'nin AK Parti afişine konu olan Ecevit'i 'Başbakanlık yapamaz' diye mahkeme kaydına geçiren milletvekili adayları var. Bugün CHP'nin Ankara milletvekili adaylarından birisi olan Sinan Aygün, elindeki dilekçeyi Ankara Adliyesi'nin hukuk tevzi bürosuna bırakıyor. Dilekçede Aygün, "Başbakan Ecevit'in sağlık durumunun kişisel ihtiyaçlarını bile karşılamaya elvermeyecek kadar bozuk olduğunu, makamına gelemediğini, ekonomiyi yönetemediğini belirtiyor ve ekliyor. 'Yurt dışında Türkiye'yi temsil edemiyor.' Dilekçesinde 'Başbakanın üstlendiği ağır görevler dikkate alındığında sayın Bülent Ecevit'in sorumluluklarını yerine getirip getiremeyeceğinin tespitinin gerekli olduğu düşünülmektedir' diyen Aygun medeni kanun uyarınca Ecevit'in vesayet altına alınmasın talep ediyor. Medeni hukuk uyarınca kendisini yönetmekten aciz, akılca zayıf ve benzer durumda bulunan kimselerin vesayet durumda alındığını hatırlatalım. Kılıçdaroğlu'na ithaf olunan bir belge. Hadi güle güle kullan bu sana epeyce yeter."