Erdoğan: Çok açık söylüyorum...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizler elbette, bilgiye 'yitik mal' olarak bakan ve onu her neredeyse almakla mükellef bir medeniyetin mensuplarıyız. 'İlim Çin'de dahi olsa, gidin, alın' emrine muhatap bir medeniyetin mensuplarıyız'' dedi.

Erdoğan: Çok  açık söylüyorum...

Başbakan Erdoğan, İstanbul Şehir Üniversitesinin ilk akademik yıl açılışındaki konuşmasına, 2010-2011 Eğitim ve Öğretim Yılı'nın İstanbul Şehir Üniversitesinin tüm öğrencilerine, öğretim üyelerine ve camiaya hayırlı olmasını dileyerek başladı. İstanbul Şehir Üniversitesinin öğrencileriyle ilk defa bu öğretim yılında buluştuğunu, üniversitenin bu heyecanını, değerli öğretim üyeleri ve öğrencilerle paylaşıyor olmaktan ayrıca büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, üniversitenin kuruluşunu gerçekleştiren Bilim ve Sanat Vakfına ve yöneticilerine teşekkür etti. Oldukça kapsamlı bilimsel çalışmalara ve istişarelere dayalı olarak hazırlanan bir stratejik rapor doğrultusunda örgütlenen İstanbul Şehir Üniversitesinin faaliyet gösterdiği her alanda farkını ortaya koyacağını düşündüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dragos Yerleşkesi'nin de faaliyete geçmesiyle İstanbul Şehir Üniversitesi, sadece ülke içinde değil, uluslararası alanda da iddia sahibi uluslararası bir bilim kuruluşu haline gelecek. Kalitesiyle standartlarıyla farklı eğitim anlayışıyla öne çıkacaktır. Tabi, üniversitenin ismi için 'şehir' kelimesinin seçilmiş olmasını ben de çok anlamlı buluyorum. Medeniyet kavramı, şehir, kent anlamına gelen 'medine' kelimesinden türemiştir. Şehir, farklılıkları barındıran, bir arada yaşama kültürünün egemen olduğu, insanların, belli kurallar ve belli sınırlar içinde birbirine saygı temelinde yaşamını idame ettirdikleri yerdir. Şehir, bünyesindeki insanların önüne belli yaşam kuralları koyduğu gibi, özgürlük ve çeşitliliği de içinde barındırır ve bu boyutuyla bilimin, sanatın gelişmesine, ilerlemesine zemin hazırlar.'' -''NİÇİN BEYİN GÖÇÜ YAŞANDI?''- Konya'nın, Selçuklu Devleti'nin başşehri olduğu kadar, Mevlana gibi, Şems gibi, Sadreddin Konevi gibi ilim erbabının da aynı zamanda şehri olduğunu belirten Erdoğan, ''Aynı şekilde Bursa, aynı şekilde Edirne ve elbette İstanbul, bir cihan imparatorluğunun başkentleri oldukları kadar bilimin, sanatın, mimarinin başkentleri olarak da dönemlerinde öne çıkmışlardır'' dedi. ''Konya ile Bursa, Edirne, İstanbul ile özdeşleşen ve isimlerini tarihe yazdırmış olan bir çok bilim adamı, ya kendileri ya da babaları, dedeleri, bu şehirlere sonradan aslında yerleşmiş kişilerdir'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Şehir, bu insanları cezbetmiştir, çekmiştir. Hepsi bire cazibe merkezi olmuştur. Şehir bu insanlara faaliyet imkanı sunmuştur, fikir üretme ve fikir beyan etme özgürlüğü sunmuştur, fikirlerini özgürce paylaşma imkanı sunmuştur. Şehrin yöneticileri, şehrin esnafı, önde gelenleri, şehirlerine bir ilim adamının gelmiş olmasından büyük mutluluk duymuş, onu yenilerinin takip etmesi için misafirperverliğin en yücesini sergilemekten geri durmamışlardır. Bizim artık şunu enine boyuna sorgulamamız gerekiyor, bilim adamları neden doğunun şehirlerini değil de batının kentlerini tercih ettiler? Bin yıl boyunca bilimin, sanatın merkezi olan Bağdat gibi, Şam gibi, Beyrut, Kahire, Konya, İstanbul gibi şehirler, bu unvanlarını nasıl oldu da Avrupa'nın, Amerika'nın şehirlerine kaptırdılar? Bırakınız dünyanın diğer ülkelerinden bilim insanlarını, bizim kendi bilim insanlarımız dahi neden uzun süre kendi ülkelerindeki üniversiteler yerine, batıdaki üniversiteleri tercih ettiler? Niçin uzun zaman doğudan batıya doğru bir beyin göçü yaşandı? Bizler elbette, bilgiye 'yitik mal' olarak bakan ve onu her neredeyse almakla mükellef bir medeniyetin mensuplarıyız. 'İlim Çin'de dahi olsa, gidin, alın' emrine muhatap bir medeniyetin mensuplarıyız. Ancak, şehirlerimizin bilgiye ve bilim insanlarına kapılarını neden kapattığını, bu kapıların yeniden ve ardına kadar nasıl açılabileceğini de enine boyuna sorgulamak zorundayız.'' -''TARİHLE ÖVÜNMENİN HİÇ KİMSEYE FAYDASI YOKTUR''- Anadolu topraklarının tarihte bilinen ilk üniversiteye ev sahipliği yapmış topraklar olduğunu hatırlatan Erdoğan, bugün hala Harran'da o üniversitenin kalıntılarını görmenin mümkün olduğunu belirtti. Yine bu toprakların, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, dolayısıyla çok zengin bir medeniyet ve bilgi birikimine sahip topraklar olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Öyle bir toprakta yaşıyoruz. Sadece İstanbul'u kastetmiyorum, Anadolu'nun dört bir yanını kastediyorum. Ürettiğimiz bilgiyle, yetiştirdiğimiz bilim insanlarıyla, dünya bilimine ve dünya bilim tarihine kazandırdığımız eserlerle övünmeye hakkımız olduğuna inanıyorum. Zira, askeri zaferler gelip geçer, imparatorluklar gelip geçer, zenginlik, refah gelip geçer ama bilgi adına, medeniyet adına ortaya konan her şey, gelecek tasavvurunuzu, gelecekteki medeniyet tasavvurunuzu belirler. Her başarı ve zaferin ardında büyük bir bilgi birikimi vardır. Ben bu açıdan gelecek adına son derece umutluyum. Mevlana'sı olan, Yunus Emre'si, Hacı Bektaş'ı, Ahmet Yesevi'si, El Biruni'si daha nice alimi, arifi olan bir medeniyetin gelecek adına umutsuz olmasını ben tahayyül edemiyorum. Konya gibi, Sivas gibi, Bursa, Edirne gibi, en önemlisi de İstanbul gibi medeniyet merkezlerine, böyle bir medeniyet havzasına sahip olan toplumun umutsuz olması için hiç bir sebep görmüyorum. Özgüven içinde, gururla, inançla bilim merkezlerimizi yeniden inşa edebiliriz ve çok şükür inşa da ediyoruz.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Şunu çok açık söylüyorum, bizim aktif dış politikamızı, çok yönlü, çok boyutlu dış politikamızı anlamakta zorlananlar, esasen bizim tarihimizi, bizim kültürümüzü, bizim medeniyet kodlarımızı görmeyenler, anlamayanlardır'' dedi. Erdoğan, İstanbul Şehir Üniversitesinin ilk akademik yıl açılışında yaptığı konuşmada, 8 yılda 78 yeni üniversitenin kuruluşunu gerçekleştirdiklerini, bu 78 üniversite içinde bazılarının, birkaç yıl içinde birkaç on yıllık mesafe katettiğini, hem Türkiye ölçeğinde hem de küresel ölçekte isimlerini duyurduklarını söyledi. Bu atılımın katlanarak artacağına inandığını ifade eden Erdoğan, ''Her yıl daha çok üniversitemizin öne çıkacağına, her yıl daha çok üniversitemizin dünyaya adını duyuracağına inanıyorum, zira artık bilimde bir rekabet dönemine Türkiye de girmiş bulunmaktadır. Bu bizim en büyük kazanımımızdır. Her geçen yıl, tersine beyin göçü de hız kazanacaktır. Üniversitemizi dolaşırken Genel Sekreterimiz de ifade etti, 'Artık beyin göçü başladı, bizim üniversitemizde beyin göçünün temsilcileri var' dediler. Türkiye'de aradığı imkanları bulamayarak, aradığı özgürlük zeminini bulamayarak yurt dışına gitmiş birçok vatandaşımızın, değişen Türkiye'yi görerek, hissederek geri döneceğine inanıyorum'' diye konuştu. ''Sadece tersine beyin göçü ile değil, bölgenin bir bilim merkezi, eğitim merkezi, bölgenin bir çekim merkezi olma potansiyeline de ziyadesiyle sahibiz'' diyen Erdoğan, özellikle Dragos'taki kampüsle İstanbul Şehir Üniversitesi'nin çok ciddi bir çekim alanı oluşturacağına inandığını belirtti. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Şunu çok açık söylüyorum, bizim aktif dış politikamızı, çok yönlü, çok boyutlu dış politikamızı anlamakta zorlananlar, esasen bizim tarihimizi, bizim kültürümüzü, bizim medeniyet kodlarımızı görmeyenler, anlamayanlardır. Halkının çoğunluğu Müslüman olan Türkiye, demokratik, laik, sosyal hukuk sistemiyle çok farklı bir konumdadır. Balkanlara, Kafkasya'ya, Ortadoğu'ya komşu olan Türkiye, aynı zamanda da Avrupa Birliği'ne katılım müzakerelerini yürüten, dünyanın dört bir yanıyla yoğun ilişkilere sahip bir ülkedir. Yönünü yalnızca batıya dönen ve doğuyu, kuzeyi, güneyi ihmal eden bir Türkiye aslında kendisini inkar eden bir Türkiye'dir. Böyle bir Türkiye ile biz muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkamayız ve hiçbir anlamda da cazibe merkezi olamayız. Böyle bir Türkiye, ekonomide, ticarette, dış ve iç politikada olduğu kadar, bilim ve sanatta da büyüme ve ilerleme şansını yakalayamaz. Birlikte yaşamayı, birbirine saygı temelinde yaşamayı, özgür düşünme ortamını ne ölçüde tesis ederseniz o ölçüde bölgede varlık gösterir, o ölçüde güç kazanırsınız.'' -''TÜRKİYE UZUN YILLAR BOYUNCA ENERJİSİNİ GEREKSİZ MÜNAKAŞALARLA HEBA ETTİ''- ''Türkiye uzun yıllar boyunca enerjisini gereksiz münakaşalarla, sanal gündemlerle heba etti. Yıllarca uluslararası sermaye, uluslararası yatırımlar renklere ayrıldı. Zihinlerdeki kalıplar, ideolojik yaklaşımlar Türkiye'yi uluslararası yatırımların bir cazibe merkezi olmaktan alıkoydu'' diyen Erdoğan, şunları söyledi: ''Hükümet olarak geldik, bu ayrımı kaldırdık, hatta yerli yabancı ayrımına son verdik ve uluslararası yatırım noktasında her yıl rekor seviyelere ulaştık. Benzer şekilde, üniversitelerimiz gereksiz tartışmaların odağında yer aldı. Özgür düşüncenin merkezi olması gereken üniversiteler, ne yazık ki yıllarca yasaklarla anıldı. Bugün üniversitelerimizi bu ideolojik baskılardan, bu gereksiz tartışmalardan uzak tutmanın, onlara en ideal anlamda özgürlük zeminini tesis etmenin mücadelesi içindeyiz. Sabırlıyız ve bunu da başaracağız.'' Erdoğan, ''8 yıl gibi kısa bir sürede Türkiye, dış politikasıyla, ekonomisiyle nasıl bir cazibe merkezi, bir ağırlık merkezi konumuna yükseldiyse üniversitelerin çabalarıyla da bilim için, bilim adamları için, eğitim ve öğretim için bir cazibe merkezine dönüşeceğine inandığını'' söyledi. Geçen hafta Türkiye'nin ilk ve tek denizcilik ihtisas üniversitesi olan Piri Reis Üniversitesinin açılışına katıldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Diploma sahibi olmak, bugünün dünyasında tek başına bir anlam ifade etmiyor. 5 yıl üniversitede okuyup, ne yazık ki kampüs içindeki kütüphanenin yerini bilmeyen öğrenciler var. Böyle bir noktadayız. Fakülte binasının hemen yanı başındaki müzeye, tarihi esere uğramayanlar olabiliyor. Bütün bunları aşan bir rekabetin içine artık girmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin bundan sonraki dönemi çok daha farklı olacaktır. Dünyanın gündemiyle ilgilenmeden mezun olan öğrencilerin mezun olduğu üniversiteler olmayacak bundan sonra. İnanıyorum ki, çok daha farklı rekabet içinde olan bir gençlik yetişiyor. Umutsuz değiliz, bu gençliği görüyoruz inşallah başaracağız. Bizim neslimize nazaran kıyas dahi kabul etmeyecek, bugünkü nesil imkanlara sahip. Zira biz okulumuza, fakültemize gidemiyorduk; 'acaba yine bugün üniversitede, fakültede nelerle karşı karşıya olacağız.' Bunlarla iç içe yetiştik. Dolayısıyla bilgiyi bu noktada yakın takip içinde yakalayamadık, hep uzaktan takip ettik. Fakat şu anda o dönemin en değerli hocaları, baskılar nedeniyle üniversiteyi, hatta ülkeyi terk etmek zorunda kalıyorlardı. Bugün ise çok geniş bir özgürlük zeminine, çok değerli bilim adamlarına sahibiz, hatta yurt dışından hocalar gelip üniversitelerimizde ders verebiliyor, yurt dışından önemli isimler gelip konferans verebiliyor.'' Erdoğan, bu gücüyle, bu imkanlarıyla İstanbul Şehir Üniversitesinin dünya genelinde çok büyük başarılara imza atacağına inandığını da sözlerine ekledi.
<< Önceki Haber Erdoğan: Çok açık söylüyorum... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER