Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ana muhalefetin başörtüsü konusundaki yaklaşımına ilişkin, ''
Allah aşkına siz
siyasetçi misiniz, moda tasarımcısı mısınız? Bunu söyleyin bana. Bırakın milletin kıyafetiyle, eğitim özgürlüğüyle oynamayı, işinize bakın işinize. Açın milletin önünü, özgürlükler noktasında bu millete çektirdikleriniz yeter. Cemaziyelevvelinizi biliyoruz ama artık yetti. İşte 12
Eylülde bunun için '
evet'' dedi.
Erdoğan,
Memur-Sen' class='textetiket' title='Memur Sen haberleri'>Memur Sendikaları Konfederasyonunun (Memur-Sen)
İstanbul Kongre Merkezinde verdiği
iftar yemeğinin ardından yaptığı konuşmada,
Türkiye'de siyasetin, 27 Mayıs'ın, 12 Mart'ın,
12 Eylül'ün ve 28 Şubat'ın gölgesinde kaldığını ifade ederek, şunları söyledi:
''Yaşanan acılar, siyaset ve siyasetçi üzerinde ağır travmalara neden oldu. Elbette reformlar, ekonomi, Türkiye'nin dış politikası, saygınlığı, gücü ve itibarı bundan etkilendi. Şu anda bazı siyasetçilerin, bazı siyasi partilerin değişime karşı çıkmaları, değişimin karşısında adeta bir
duvar gibi durmaları, işte bu alışkanlıkların, bu korkuların bir neticesidir.''
Statükodan beslenenlerin, elbette ki statükonun değişmesini istemeyeceğini belirten Erdoğan, mevcutla yetinenlerin, kendi
küçük iktidar sahalarını kendileri için yeterli görenlerin, elbette statükonun değişmesini istemeyeceğini dile getirdi.
''Küçük olsun ama benim olsun diyenlerin elbette
refahın, huzurun, hakların millete yayılmasına razı gelmeyeceğini'' söyleyen Erdoğan, ''Dikkatinizi bir noktaya çekiyorum. 12 Eylül ile yüzleşiyor olmamızdan, 12 Eylül'de hayatını kaybeden gençleri anmamızdan bile rahatsız oldular. Neden? Çünkü yıllarca 12 Eylül'ün edebiyatını yaptılar, istismarını yaptılar ama 12 Eylül ile yüzleşmeye hiçbir zaman cesaret edemediler. Şimdi bizim yüzleşiyor olmamız vicdanlarını rahatsız ediyor'' diye konuştu.
-''ÖZGÜRLÜKLER NOKTASINDA BU MİLLETE ÇEKTİRDİKLERİNİZ YETER''-
Yıllarca hak, hukuk ve
demokrasi diyenlerin, iş bunlara somut çözümler üretmeye, somut karşılıklar bulmaya gelince buna yanaşmadıklarını, yanaşamadıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Partisinin kapatılmasından şikayetçi olanlar, seçmenine, Türkiye'ye, Avrupa'ya, partilerinin kapatılmasını her fırsatta şikayet edenler, TBMM'de oy kabinine gidip 'evet' diyemediler. Kızlarımızın başörtülü okuyabilmelerinin önünü açan değişikliğe 'evet' diyenler, biliyorsunuz ertesi gün malum bir gazete, Türkiye'nin en çok satan gazetesi, 'Kaosa kalkan 411 el' dedi. Bunların özgürlüğe tahammülü var mı? Bunların inanç özgürlüğüne saygısı var mı? Bunların eğitim özgürlüğüne saygısı var mı? Birleştik, anlaştık ve yasama organından bir Anayasa değişikliği için 411 el kalktı. Kim kiminle anlaştı? Bunu Anayasa Mahkemesi'ne kim götürdü? Şimdi 'Başörtüsü sorununu ben çözerim' derken, bu milleti enayi mi zannediyorsun? Neymiş, birilerine çalışma yaptırıyorlarmış? Daha yeni mi çıktı bu iş? Neymiş, olgunlaşma enstitüsünde çalışma yapılıyormuş. Alttan mı bağlansın, bone mi olsun, kulak şöyle mi böyle mi olsun? Diğer kızlarımız için de herhalde streç pantolon mu giysin, şalvar mı giyinsin, askılı mı, askısız mı olsun, şuralardan şöyle mi böyle mi kesik olsun, bunun da çalışmasını yaptırıyor musunuz? Allah aşkına siz siyasetçi misiniz, moda tasarımcısı mısınız? Bunu söyleyin bana. Bırakın milletin kıyafetiyle, eğitim özgürlüğüyle oynamayı işinize bakın işinize... Açın milletin önünü, özgürlükler noktasında bu millete çektirdikleriniz yeter. Cemaziyelevvelinizi biliyoruz ama artık yetti. İşte 12 Eylülde bunun için 'evet'.
Geçmişten bu yana yargıda kadrolaşmadan şikayet edenler, ne diyorlardı, 'Biz kendi yandaşlarımızı veya kendi partilimizi yargıya koymayacağız da MHP'lileri, ülkücüleri, Refah Partilileri mi koyacağız.' Bu eski
adalet bakanlarının zihniyetinin arkasına şimdi kimler takılıyor malum, anlıyorsunuz değil mi? Bu nasıl cephe Allah aşkına. İşte bu cephe şimdi oluştu. Bu cephede kimlerin olduğunu görüyorsunuz. Bir parti genel başkanı olarak değil,Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı ama bir vatandaş sıfatıyla konuşuyorum. Çünkü burada AK Partinin projesini sizlere takdim etmiyorum, sizlere 26 maddelik Anayasa paketini takdim ediyorum.''
-''SİYASET SAHNESİNDE BULUNDUĞUMUZ SÜRECE DİK DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ''-
Dik durduklarını ve siyaset sahnesinde bulundukları sürece de dik durmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, ''İşte görüyorsunuz. Adında '
devrimci' sıfatı bulunan, 12 Eylül'ü her fırsatta eleştiren, demokrasi diyen, değişim diyen sendikalar, bugün çıkıp, 12 Eylül anayasasını savunur hale geldiler,
darbe anayasasını savunur hale geldiler. Şu yaşadığımız süreç, akla karanın açıkça ortaya çıktığı bir süreçtir. Şu yaşadığımız süreç, bir samimiyet
testidir. Kimin ilkeli, tutarlı olduğu, kimin de şartlara göre, duruma göre, zamana ve zemine göre
renk değiştirdiği işte bu süreçte ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu nedenlerden dolayı da Memur-Sen'i, Memur-Sen'in bağlı sendikalarını, üyelerini, dik duruşlarından, ilkeli tavırlarından dolayı
tebrik ederek, bundan 10 yıl, 20 yıl sonra, kimi örgütlerin, 2010 yılındaki bu tavırları nedeniyle büyük bir mahcubiyetin içinde olacaklarını söyledi.
Erdoğan, ''Ama Memur-Sen ve Memur-Sen gibi sendikalar, konfederasyonlar ise bu süreçteki onurlu duruşları nedeniyle her zaman gurur duyacaklardır.
Şurada bir
pankart gördüm. Hoşuma gitti, 'Çaresizseniz, çare sizsiniz.' Sevgili kardeşlerim vaka bu, gerçek bu'' dedi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, yargıyı kuşatmak istemekle itham edildiklerini belirterek, ''Onların sıkıntıları, bizim yargıyı kuşatacak olmamız değil, tam tersine onların yargı üzerindeki kendi kuşatmalarının kalkacak olmasıdır. Çünkü onlar için yargı arka bahçeydi, şimdi milletin ön bahçesi olacak. Sıkıntı buradan doğuyor'' dedi.
Erdoğan, Memur Sendikaları Konfederasyonunun (Memur-Sen) İstanbul Kongre Merkezinde verdiği iftarın ardından yaptığı konuşmada, yakın siyasi tarihe bakıldığında kadınlarla ilgili çıkarılan yasaların çok az olduğunu, iktidarları döneminde kadın hakları, kadın-erkek fırsat eşitliği, eşit işe eşit
ücret konusunda çok adım attıklarını söyledi.
Şimdi bunları anayasal teminat altına aldıklarını belirten Erdoğan, çocukların istismarının önlenmesi için de ''evet'' denilmesini istedi.
Başbakan Erdoğan, kadınların, çocukların, yaşlıların, engellilerin haklarını güvence altına alan, kişisel verilerin korunması konusunda yeni esaslar getirerek fişlemeyi sona erdiren bir değişiklik yaptıklarını ifade etti.
Erdoğan, ''Eşi başörtülü mü, başı açık mı? Evine kaç başörtülü gelip gidiyor? Akrabalarında var mı, yok mu?
Alevi mi,
Sünni mi? İçer mi, içmez mi? Hangi okuldan
mezun? Bütün bunlara varıncaya kadar işte bu fişlemeye son vermek için 'evet' diyoruz'' diye konuştu.
Yurt dışına çıkışların ancak hakim kararıyla sınırlanabilmesini sağlayan gayet hakkaniyetli bir değişiklik gerçekleştirdiklerini, kamu denetçiliği gibi çağdaş bir kurum kurduklarını, Yüksek
Askeri Şura ile
HSYK gibi organların
ihraç veya görevden atma kararlarını yargı sürecine açtıklarını kaydeden Erdoğan, Anayasa Mahkemesi ile HSYK'nın yapılarını geniş tabanlı hale getiren, her türlü ideolojik, zümrevi ve kişisel etkilerin dışına çıkartan demokratik düzenlemeler yaptıklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ne diyordu bu
CHP? Şunu söylüyordu; 'İki maddeyi çıkarın, diğer maddelerin tamamına evet diyoruz'. Neydi bu iki madde? Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısı. Ne oldu, Anayasa Mahkemesine götürdüler. Mahkeme, esasa girmek suretiyle değerlendirdi, redakte etti. O değişiklikle milletin önüne getirdik. Şimdi niye o verilen sözün arkasında durmuyorlar? Bunlar
akşam yatarlar bir başka, sabah kalkarlar bir başka. 'Başörtüsü sorununu ben çözerim' dedi ya... Anayasa Mahkemesine gitti, istediği kararı aldı. Şimdi 'Ben çözerim' diye bir iddia ortaya attı. Ben söylüyorum; Var mısın bu işe? 13 Eylül, fazla uzatmaya gerek yok, hadi buyurun. MHP de bu işte daha önce vardı. Birlikte hemen verelim tekliflerimizi, nasıl istiyorsanız öyle yapalım ve bu iş artık Türkiye'nin gündeminden kalksın. Bizi test etme yoluna gitme, bizim özümüz neyse, sözümüz de o. Ben söylüyorum, bu akşamdan tezi yok hemen 13 Eylül. Van'a gidip başka, İzmir'e gidip başka konuşma. Sinop'ta, Hatay'da başka konuşma. Güneydoğu'da, Doğuda 'Genel af' diyor. Ondan sonra manevra yapıyor. 'Ben bununla bölücü başını kastetmedim' diyor. Kast etsen ne olur, kast etmesen ne olur. Sen önce benim 7 bin şehidimin hesabını kime vereceksin? Bu 7 bin şehidin faillerini senin affetme yetkin var mı? Bunu nasıl söylersin? Bir defa bu yetkiyi nereden aldın? Şu anda parlamentodaki sayın ne? Parlamentonun yüzde 65'ine sahip olan
AK Parti bir defa senin samimi olan bu yaklaşımını masaya zaten yatırdı. Sen önce kendi tabanına bunun hesabını ver. Ve böyle bir yetkiyi parlamentodan alamazsın. Böyle bir yetkiyi bizler vermeyiz, böyle bir önergeye de asla sıcak bakmayız. Milletim vermez.''
-''EVET'LERİ PATLATIN''-
Başbakan Erdoğan, demokrasiye, özgürlüklere, hakka, hakkaniyete, yani bu milletin dört eliyle sarıldığı değerlere doğrudan sarılmak için 'evet' dediklerini belirterek, şunları kaydetti:
''İkide bir çıkıp, bizi yargıyı kuşatmak istemekle itham ediyorlar. Onların sıkıntıları, bizim yargıyı kuşatacak olmamız değil, tam tersine onların yargı üzerindeki kendi kuşatmalarının kalkacak olmasıdır. Çünkü onlar için yargı arka bahçeydi, şimdi milletin ön bahçesi olacak. Sıkıntı buradan doğuyor. İnşallah bu kuşatmayı milletle beraber el ele kaldıracağız.
Yargıyı
vesayetten kurtarmadan Türkiye'nin demokrasi ve
kalkınma mücadelesinde bir adım daha atabilmesi mümkün değildir. Çünkü bu anlayış, Parlamento'nun üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kaldırılması gibi özgürlükçü girişimlerini, '411 el kaosa kalktı' parolasıyla engellemeyi marifet sayıyor. Çünkü bu anlayış,
özelleştirme, atama,
Tam Gün Yasası gibi idarenin kalkınma bağlamında kendi sorumluluğundaki adımlarına mani olmayı maharet sayıyor. Çünkü bu anlayış Türkiye'nin önünü tıkıyor. İnşallah 12 Eylülde bu tıkanıklığı aşmanın ilk adımını atmış olacağız. Milletimiz bizi bugüne kadar mahcup etmedi. 12 Eylül günü de sandıkları 'evet'lerle patlatıp yine bizi mahcup etmeyeceğinize yürekten inanıyorum.''
-''YOĞUN BİR ÇALIŞMA YAPMALIYIZ''-
Başbakan Erdoğan, 400 bin üyesiyle Memur-Sen'in
referandumda ''evet'' demesinin önemine işaret ederek, ''Şurada bir 10-11 gün var. Yoğun bir çalışma yapmamız lazım. Bu bir siyasi parti çalışması değildir. Türkiye'nin geleceğidir, kendi geleceğiniz ve çocuklarınızın geleceğidir'' dedi.
Erdoğan, 2011 yılına ilişkin memur
maaş artışlarıyla ilgili
Kamu İşveren Kurulu ile Memur-Sen arasında varılan mutabakata da değinerek, ''Enteresan olan, sahadan çekilenlerin, metne
imza atmayanların anlayışıdır. Niye atmadıklarını biliyorsunuz. Emir büyük yerden gelince böyle olurmuş. Dert başka, söyleyecek lafları yok'' diye konuştu.
Bazılarının, bir Memur-Sen'in ortaya koyduğu yürekliliği ortaya koyamadıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Aynı şekilde 'hayır' için yüreklerini ortaya koyan sendikalar da var. Hak-İş de çıktı 'evet' dedi, DİSK de 'hayır' dedi. Bak bir şey olmuyormuş. Bazı odalar yürekli şekilde tavırlarını ortaya koydular. Bu demokrasi mücadelesi için çık ortaya, tavrını koy, niye çekiniyorsun? Mesele o değil, mesele başka. Onları da çok iyi biliyoruz. Diyorlar ki 'Biz mensuplarımızı vesayet,
baskı altına alamayız'. Zaten senin almaya gücün yetmez. Sandığa kendisi ile girmeyecek ki kabinde kime oy vereceğini nereden bileceksin. Sen
yönetim olarak oturup konuşursun, iyi tarafı şudur, kötü tarafı şudur. Ama bizlerle bunu konuştunuz, dertleştiniz. Taslaklar hazırladınız. Sizlerle beraber bunları yaptık.
Barolar Birliği,
TOBB,
TÜSİAD hepsi anayasa taslağı hazırladı. Niye hazırladınız o zaman, madem bu işlerin izinde değilsiniz? O zaman işinize baksaydınız. Demek ki bir şeyler ortaya koyabiliyorsunuz. Biz de sizin bu hazırlıklarınızı değerlendirdik. Sonra gel teklifine sahip çık. Hiç önemli değil.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.''
Toplu görüşmede memurlara enflasyonun yaklaşık 3 puan üzerinde sağlanan artışın hayırlı ve bereketli olmasını dileyen Erdoğan, ''Memur-Sen'in gerek kurumsal duruş, gerekse de üyelerinin bireysel tercihi olarak referandumda 'evet' yönünde net ve kararlı bir tavır sergiledikleri için hepinize bir kez daha teşekkür ediyorum. Yaklaşmakta olan
Kadir Gecesini ve
Ramazan Bayramını da buradan tebrik ediyorum. 12 Eylülün çifte bayram olmasını temenni ediyorum'' diye konuştu.