Erdoğan: Evet iki partili sistemi istiyorum
Başkent kulislerinde bir süredir konuşulan 'iki partili meclis senoryalarına çok net
destek verdi: Bu sistemi istiyorum'...
Erdoğan Kiev'de gazetecilerle sohbet ettikten sonra fotoğraf çektirirken AKŞAM
Ankara Temsilcisi
Çiğdem Toker'in yönelttiği soruyu
yanıtladı...
Başbakan Tayyip Erdoğan'a, Kiev'de bizlerle yaptığı toplantı bitiminde, fotoğraf çekilirken sordum:
- İki partili bir Meclis sistemini istediğiniz uzun süredir konuşuluyor. Böyle bir isteğiniz gerçekten var mı?
Direkt ve açık bir yanıt geldi:
- Doğrusu evet. Bu sistemi faydalı buluyorum. Çünkü ikili sistemde parlamentolar daha etkin işliyor, yönetiminde de istikrar söz konusu oluyor. Amerika'ya bakın. Aynı sistem olsun anlamında değil ama kanunların nasıl çıktığını görürsünüz. Bunun örneğini yakın zamanda biz de Ticaret Kanunu'nda yaşadık. Nasıl olduysa, muhalefet destek verdi ve üç günde çıkardık.'
Daha on beş dakika önce 'Yeni anayasa tam bir konsensusla yapılmalı. 367 milletvekiliyle yeniden gelsek de böyle arzu ediyoruz' diyen Başbakan'ın; ihtimali bile eleştirilen, dahası bazı kesimlerce '
tehlike' olarak anılan iki partili sisteme dair yaklaşımını bu kadar açık paylaşmasının izahı, bana göre tekti:
'İki partili sistem'in de içinde anıldığı
başkanlık rejiminin, yeni anayasa hazırlıklarında
tartışmaya açılması.
Kanaatin pekişmesi uzun sürmedi. Başbakan Erdoğan'ın dün Erzurum'daki, 'Benim halkım
başkanlık sistemini bilmeli' sözleri, aktardığım diyalogdaki düşüncesinin, temenniden çok, bir strateji olduğunun ipuçlarını taşıyor.
Erdoğan bu sözüyle sadece 'başkanlık sistemi'nin kişisel ajandasında kalıcı bir madde olduğunu teyit etmedi. Aynı 'başkanlık sistemini tartışmaya açmak doğru değil' diyen
CHP ile, 'Çekincelerim var' diyen Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'e,
cumhurbaşkanına destek veren
TBMM Başkanı Mehmet Ali
Şahin ile
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a da yanıt vermiş oldu.
ERDOĞAN NE İSTİYOR
Başbakan'ın bu alandaki üç günlük açıklamaları, uzun vadede nasıl yönetileceğimiz konusunda harareti yüksek bir tartışma alanı yarattı. Ancak, yeni sorularla gelen, sınırları bulanık bir alan bu. Yoğun mesajları sadeleştirirsek Başbakan:
- Seçim barajının düşürülmesinden yana değil. Ne bugün, ne daha sonra.
- Tek parti iktidarını ekonomide istikrarın garantisi olarak görüyor.
- İki partili Meclis'i, tek parti iktidarının dilediği yasayı, hızlı çıkarmasının güvencesi olarak değerlendiriyor.
- Başbakan Erdoğan, başkanlık sistemi konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile 'ayrışma' görüntüsüne özel önem atfetmiyor.
YAKICI SORUN VE İYİMSERLİK
Mart ayından itibaren, kaynağı ve içeriği farklı çok sayıda anayasa taslağını tartışmaya hazır olalım. Birkaç aydır dünya örneklerini inceleyen AKP'nin Çalışma Grubu'nun yanı sıra; CHP ile BDP de kendi anayasa taslakları üzerinde çalışıyor. Sivil
toplum kuruluşları ile meslek örgütleri de yoğun ve interaktif bir
mesai içinde.
Yakıcı sorun ise şu: Tartışma kültürünün zayıf; ayrışma potansiyelinin bunca yüksek olduğu bir toplumda, herkesin 'benimdir' diyeceği bir anayasa nasıl
vücut bulacak?
Hele ki kapsamlı bir anayasa değişikliğinin temel unsurlarını oluşturan başlıkları hatırlarsak:
'Başlangıç ilkeleri, kimlikler, din-devlet,
sivil-asker, merkeziyet-ademi merkeziyet, vatandaşlığın tanımı'
Bu başlıkların her biri, hesabı hala açık, derin krizlerin konusuyken; hem başkanlık sistemini tartışacağımız hem de 'benimdir' diye buluşulacak yüksek uzlaşmalı bir metnin hayalini kurmak, bugünden pek kolay görünmüyor.
ÇİĞDEM TOKER - AKŞAM