Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''
Türkiye'nin yüzü Batı'ya dönüktür ama Türkiye'nin asla ve asla sırtı Doğu'ya dönük değildir. Bin yıllardır birlikte yaşadığımız, bir ve beraber yaşadığımız
ülkelere bigane kalamayız. Oralardaki kardeşlerimizi kendi kaderlerine terk edemeyiz'' dedi.
Başbakan Erdoğan,
Fransa'daki temasları çerçevesinde Zenith Salonu'nda düzenlenen ''
Paris Buluşması''nda,
Avrupa'da yaşayan Türklerle bir araya geldi. Salona gelişlerinde alkışlarla karşılanan Erdoğan ve eşi
Emine Erdoğan, salondakilere
platform üzerinden
karanfil attı.
''Paris Buluşması''na,
Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış, Devlet Bakanı Zafer
Çağlayan,
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu,
Kültür ve
Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay,
Çevre ve
Orman Bakanı
Veysel Eroğlu, bazı milletvekilleri ve Türkiye'nin Paris Büyükelçisi
Tahsin Burcuoğlu da katıldı.
Antakya Medeniyetler Korosu'nun konseriyle başlayan programda konuşan Erdoğan, Paris'te Avrupa'nın dört bir yanından gelmiş Türklerle kucaklaşmanın coşkusu ve heyecanını yaşadığını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, Avrupa'da yaşayan Türklere şöyle seslendi:
''Bu bir kardeşler buluşmasıdır, bir dostlar buluşmasıdır. Bizim buluşmamız sadece ve sadece bir sevgi buluşmasıdır. Sizlerin mutluluğu, huzuru, refahı bizim de huzurumuzdur, bizim de mutluluğumuzdur, bizim de refahımızdır. Sizlerin hüznü bizim de hüznümüzdür, sizlerin acısı bizim de acımızdır. Biz sılanın da gurbetin de ne olduğunu çok iyi bilenlerdeniz. Biz sevdiklerinden ayrı kalmanın, anadan,
babadan, baba ocağından, evladu iyalden ayrı kalmanın ne demek olduğunu çok iyi biliriz.
Bizler, Anavatan'daki kardeşleriniz, 1961'den itibaren sizleri gurbete yolladık ve inanın o andan itibaren hayır dualarımızı hiç eksik etmedik. Şunu da bilmenizi isterim; buralarda asla yalnız değilsiniz, asla kimsesiz değilsiniz, asla ve asla sahipsiz değilsiniz. Başınızı asla öne eğmeyin. Çünkü sizler, burada, içinde yaşadığınız, çalıştığınız, vatandaşı olduğunuz dost ülkelerin himayesindesiniz.
Fransa, birçok dedikodulara rağmen Türkiye'nin dostudur, müttefikidir. En güçlü ilişkilere sahip olduğu ülkelerden biridir. Şunu bilmenizi istiyorum: Türkiye sevdanız, Türkiye özleminiz hep var olacaktır. Memnuniyetle görüyorum ki Fransa sizleri gurbette değil, kendi evinizde hissettiriyor.
Fransız yönetimine sizlere olan sıcak ilgisi sebebiyle özellikle teşekkür ediyorum.
Aynı şekilde sizler güçlü bir ülkenin, itibarlı bir ülkenin, tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle zengin bir ülkenin, Türkiye'nin vatandaşlarısınız.''
-''ARTIK GÜNDEMİ BELİRLENEN BİR TÜRKİYE YOK''-
Türkiye'de 7,5 yılda her alanda çok büyük reformlar gerçekleştirildiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi büyütmek, itibarını artırmak, Türkiye'yi dünyanın saygın ve güçlü bir ülkesi yapmak için mücadele ettiklerini ve etmeye devam edeceklerini kaydetti.
Erdoğan, ''Biz ne Türkiye içinde ne Türkiye dışında tek bir vatandaşımızın bile başı öne eğilsin istemiyoruz. Ne Türkiye içinde ne Türkiye dışında tek bir vatandaşımız bile kendisini itilmiş, ötelenmiş, dışlanmış hissetsin istemiyoruz. Benim her bir vatandaşım, her bir kardeşim, her bir soydaşım, güçlü bir ülkenin, güçlü bir Türkiye'nin arkasında olduğunu, yanı başında olduğunu her an hissetmelidir ve artık hissediyor. Türkiye artık ülkelerden bir ülke, sıradan bir ülke değildir. Dün tarih yazan Türkiye, son dönemde yaşadığı dönüşümle, bugün de tarihe
kayıt düşen,
gündem belirleyen bir ülke konumundadır. Artık gündemi belirlenen bir Türkiye yok, artık gündem belirlenirken düşüncelerine müracaat edilen bir Türkiye var'' diye konuştu.
Türkiye'nin 7,5 yılda dünya ekonomileri arasında 26. sıradan 17. sıraya çıktığını, Avrupa'da 6. sırada olduğunu anlatan Erdoğan, bu noktaya gece-gündüz demeden, dünya dolaşılarak gelindiğine işaret etti. Başbakan Erdoğan, ''Aşık Veysel gibi yola çıktık. 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik ve böyle yürüdük bu yolda. Durmak yok yola devam dedik'' dedi.
Türkiye'nin 47 yıl aradan sonra BM
Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesi olduğunu, AB ile
katılım müzakerelerini başlattığını dile getiren Erdoğan, ''İlk defa Türkiye,
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığını
Antalya milletvekilimiz, kendi ülkemizin bazı partilerinin milletvekillerine rağmen aldı'' diye konuştu.
-''TARİH BİZE SORUMLULUK YÜKLÜYOR''-
Kabil'den Toronto'ya, Karaçi'den Washington'a, Bakü'den Kahire'ye,
Beyrut'tan Brüksel'e, Şam'dan
Londra'ya kadar her yerde Türkiye'nin konuşulduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türkiye'nin dik duruşu konuşuluyor, Türkiye'nin
adalet çağrısı, barış çağrısı konuşuluyor. Nerede barış aranıyorsa orada Türkiye var. Orta Doğu'da yaşanan sıkıntılarda Türkiye'nin yapıcı katkısı bekleniyor. Kafkaslar'da yaşanan
krizlerde Türkiye'nin katkısı bekleniyor. Balkanlar'da yaşanan gelişmelerde Türkiye'nin tutumu gözleniyor.
Afganistan'dan Pakistan'a kadar birçok bölgede yaşanan sıkıntılarda Türkiye'nin desteği aranıyor. Şu 7,5 yıl içinde tam 23 ülkeyle vizeleri kaldırdık. Şu anda Türkiye
Cumhuriyeti'nin vatandaşları pasaportlarını ceplerine koyuyor, Suriye'ye, Ürdün'e, Lübnan'a, Libya'ya, Arnavutluk'a, Tacikistan'a sadece ve sadece pasaportunu göstererek geçiş yapıyor. Artık Şam ile
İstanbul, Beyrut ile
İzmir, Amman ile
Ankara,
Trablus ile
Adana, Tiran ile
Konya birbiriyle kucaklaşıyor, birbiriyle hasret gideriyor.
Türkiye'nin yüzü Batı'ya dönüktür ama Türkiye'nin asla ve asla sırtı Doğu'ya dönük değildir. Bin yıllardır birlikte yaşadığımız, bir ve beraber yaşadığımız ülkelere bigane kalamayız. Oralardaki kardeşlerimizi kendi kaderlerine terk edemeyiz.
Bağdat, Beyrut,
Gazze,
Kudüs acı çekerken biz yatağımızda rahat uyuyamayız. Biz tarih
boyunca oralardaki kardeşlerimizle ekmeğimizi paylaştık, somunumuzu paylaştık, kaderimizi paylaştık. Şunun da altını çizmek istiyorum; biz belli bir coğrafyayla ilgilenip, dünyanın geri kalanına ilgisiz kalamayız ve hiçbir zaman da kalanlardan, sırtını dönenlerden değiliz, olamayız, olmayacağız.
Tarih bize sorumluluk yüklüyor, medeniyetimiz bize sorumluluk yüklüyor, insanlık anlayışımız bize sorumluluk yüklüyor.''
-''NEREDE YARDIMA MUHTAÇ İNSAN VARSA TÜRKİYE ORADA''-
Çok boyutlu, aktif bir dış
politika yürüttüklerini anlatan Başbakan Erdoğan, Gürcistan'da yaşanan sıkıntılar sırasında uzlaşma ve barış için gayret gösterdiklerini, Pakistan'da, Şili'de ve Haiti'de yaşanan depremlerde büyük çabalarla oralara ulaşıldığını dile getirdi.
Erdoğan, ''
Nükleer silahların, kitle
imha silahlarının yayılması karşısında tarafsız, adil, dimdik bir duruş sergiledik. Dünyanın neresinde olursa olsun, biz 'Çocuklar öldürülmesin, anneler ağlamasın, masum insanlar hayatlarını kaybetmesin' dedik'' diye konuştu.
İstanbul'dan 20 saatlik
uçak yolculuğuyla ulaşılan Haiti'de, Türk Kızılayının
yardım dağıtan ilk uluslararası kuruluş unvanını kazandığının altını çizen Başbakan Erdoğan, Türk Kızılayının Pakistan'da, Sri Lanka'da, Endonezya'da, Somali'de, Sudan'da, Gazze'de, Telafer'de ve Kerkük'te çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı.
Başbakan Erdoğan, ''Bize yakışan bu değil miydi? Osmanlı'dan bugüne gel, bizden beklenen bu değil miydi? Nerede
yardıma muhtaç insan varsa, yeryüzünün hangi köşesinde feryat varsa,
gözyaşı varsa, orada tüm imkanlarıyla Türkiye var'' diye konuştu.
Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının çok geniş bir coğrafyadaki Türk eserlerine, mirasına sahip çıktığını belirten Erdoğan, talep olan ülkelerde
Türkçe öğretmek için
Yunus Emre Enstitüsü kurduklarını anlattı. Türkçeyi, Türk kültürünü, dilini, edebiyatını öğretmek amacını taşıyan enstitülerden ilkinin
Bosna-Hersek'te kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Şimdi Paris'te de kuracağız. Bugün dostlarımızla onun da görüşmelerini yaptık. Hepsi de olumlu bakıyor'' dedi.
TRT yayınları ile dünyaya seslenildiğini ifade eden Erdoğan, TRT Türk ve TRT Avaz ile çok geniş bir coğrafyaya ulaşıldığını, TRT El Türkiye ile de 350 milyonluk Arap dünyasına da yayın yapılmaya başlandığını kaydetti. Erdoğan, TRT Şeş'in de
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne 24 saat
Kürtçe yayın yaptığını anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin değişmesini, dönüşmesini, muasır medeniyetler seviyesine çıkmasını istemeyenler tarafından her fırsatta engellendiklerini belirterek, ''Çetelerle karışımıza çıktılar,
mafya ile hukuk dışı örgütlenmelerle karşımıza çıktılar, hukuku zorlayarak karşımıza çıktılar, hiçbirine boyun eğmedik'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Paris'teki Zenith Salonu'nda düzenlenen ''Paris Buluşması''nda Avrupa'da yaşayan Türklere hitap etti.
Erdoğan, konuşmasında, Türkiye'nin uluslararası itibarını, gücünü artırırken, ülke içinde de ekonomiyi, refahı, istikrarı büyütmek için olağanüstü bir gayret içinde olduklarını bildirdi.
Türkiye'yi
2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi haline getirmek istediklerini bildiren Erdoğan, bunun için Türkiye'yi yeni baştan inşa etmeye çalıştıklarını ifade etti.
Yeni ve çağdaş hastaneler kurulduğunu, hastanelerin birleştirildiğini, ayrımcılık yapılmadan Hakkari'ye dahi yeni hastaneler açıldığını anlatan Erdoğan, KÖYDES projesi ile de yolu ve suyu olmayan köylere bu
hizmeti götürdüklerini kaydetti.
Türkiye'de, Cumhuriyet tarihi boyunca yakl
aşık 6 bin kilometre bölünmüş yol yapılmasına karşın, kendi iktidarları döneminde 11 bin kilometre civarında yol yapıldığını anlatan Erdoğan, önümüzdeki yıldan sonra 15 bin kilometreyi geçmeyi hedeflediklerini bildirdi.
Özellikle
ulaşım ücretlerinin düştüğünü ifade eden Erdoğan, artık ''orta tabakanın'' da uçağa binebildiğine işaret etti. Erdoğan, ''Bu, insanının onurunu ve gururunu kurtarmaktır'' diye konuştu.
Yapılamayacağını ifade edenlerin aksine 63 ilde daha üniversite kurulduğunu ve Türkiye'nin tüm illerine üniversite bulunduğunu da belirten Erdoğan, Hakkari'de de üniversite kurulduğu ve başında
Oxford mezunu bir
rektör bulunduğuna işaret etti. Erdoğan,
fabrikaların terörün olduğu yere gitmediğini belirterek, ''Şimdi terörün olmadığı yerde fabrika bacaları tütmeye başladı, onlar çoğalıyor'' dedi.
Bu gayretler sonucu göçün azaldığını, eskiden her 10 öğrenciden sadece birinin gidebildiği üniversitelere giriş oranının yüzde 50-60 seviyesine yükseldiğini ifade eden Erdoğan, her yıl
yurt dışına gönderilen 1000 civarındaki doktora öğrencisinin de Türkiye'ye dönüşlerinde yeni açılan üniversitelerde görev alacağını kaydetti.
Hızlı
tren çalışmalarına da değinen Erdoğan, Ankara-
Eskişehir hattının açıldığını, Eskişehir-İstanbul ve Ankara-Konya arasının da en kısa zamanda tamamlanacağını anlattı. Erdoğan, MARMARAY projesi ile de Londra ve Pekin'i birbirine bağladıklarına işaret etti.
Toplu konut çalışmalarına da değinen Erdoğan, 7,5 yıl içerisinde 420 bin konutun inşaatına başlandığını, 320 bininin de sahiplerine teslim edildiğini anlattı. Erdoğan,
Elazığ depreminde evleri
hasar görenler için de proje geliştirdiklerini ve
Ramazan Bayramı'na kadar teslim edileceğini bildirdi.
-''EKONOMİ BÜYÜYOR''-
Başbakan Erdoğan, tüm dünyada çok ağır bir küresel kriz devam ederken, Türkiye ekonomisinin 2009'un son çeyreğinde yüzde 6
büyüme kaydettiğini anımsattı.
''Biz ne dedik? 'Bu kriz bizi teğet geçecek' dedik'' şeklinde konuşan Erdoğan, dünyada
finans sektörü ağır kriz yaşarken, ABD'de ve Avrupa'da
bankalar batarken Türkiye'de hiçbir bankanın batmadığını söyledi.
Erdoğan, bankacılığın ciddi bir finansman ve deneyim gerektirdiğini ifade ederek, ''
bakkal dükkanı açar gibi'' banka açtırmadıklarını, ''bu torpillidir, bu yakınımdır'' diye kimseye imtiyaz tanımadıklarını söyledi.
İhracatı 36 milyar dolardan 2009 sonu itibarıyla 102 milyar dolara, milli geliri 233 milyar dolardan 618 milyar dolara yükselttiklerini de anlatan Erdoğan, 2010 ve 2011 yıllarının, Türkiye'nin çok hızlı büyüyeceği yıllar olacağını kaydetti.
-''TÜRK'Ü, KÜRT'Ü BİRBİRİNDEN AYIRMA YARIŞINA GİRENLER AYRIMCIDIR''-
''Türkiye değişiyor, dönüşüyor, büyüyor, gelişiyor'' diye konuşan Erdoğan, hükümet olarak her alanda ülkeyi büyütmenin, geliştirmenin, demokratikleştirmenin mücadelesini verirken, bir kısım engelleri de aşmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Gecede, Antakya Medeniyetler Korosu'nun verdiği konsere değinen Erdoğan, grup üyelerinin farklı dinlere mensup olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
''Bu grubun üyeleri bir araya geldiler mi? Geldiler. Bir sıkıntı var mı? Yok. Niye? Hepsi de bizim toprakların insanları,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları. Biz ne diyoruz? 'Milli Birlik ve Kardeşlik
Projesi' diyoruz değil mi? Benim ülkemde kim var hepsini biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, 'yaradılanı Yaradan'dan ötürü severiz' anlayışıyla seviyoruz. Böyle bakmamız lazım insanlara. Yani Türk'ü, Kürt'ü birbirinden ayırma yarışına girenler ayrımcıdır. Onlar nifak tohumlarını milletimizin arasına serpenlerdir. Onlara biz dost gözüyle bakamayız kusura bakmasınlar'' görüşünü dile getirdi.
-FRANSA'DA ÇİFTE VATANDAŞLIK HAKKI-
Fransa'nın çifte vatandaşlık hakkı tanıdığını ancak Türk vatandaşların ilgi göstermediğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Peki benim burada vatandaşım buna niye müracaat etmiyor? Neden? (Efendim ben etmem...) Niye? Neyin kaybolur? Et kardeşim, et. Et, bundan çekinme. Fransa'nın sana vermiş olduğu o seçme ve seçilme hakkını kullan. Bu büyük bir zenginliktir, bunu değerlendir. Eğer Başbakanı'na güveniyorsan ben de sana diyorum ki bunu yap. Fransız pasaportunu almak senin kimliğini kaybetmen anlamına gelmez. Ne senin Türklüğün gider, ne Kürtlüğün gider, ne Romanlığın gider. Böyle yanlış yanlış şeylerin içerisine girmeyin. Bu sana verilmiş olan ek bir imkandır, fırsattır bunu değerlendir.
Niçin şu topluluğun içinden Avrupa Parlamentosu'na gidenlerin sayısı artamasın? Niçin o parlamentoda Ahmet'in, Mehmet'in, Hasan'ın, Ayşe'nin, Fatma'nın sayısı artmasın, niçin bunları istemiyorsunuz? Atın bu adımları. Bak siz bu adımları atmıyorsunuz ama başkaları atıyor. Bir olun, beraber olun, iri olun, diri olun. Bunu söylüyorum ben sizlere. Bu adımları atarken de inanıyorum ki ülkeme de çok şey kazandıracaksınız.''
-''BOYUN EĞMEDİK''-
Erdoğan, Türkiye için çalışırken önlerine engeller konulduğuna işaret eden Erdoğan, hiçbir engellemeye boyun eğmediklerini söyledi.
''Çetelerle karışımıza çıktılar, mafya ile hukuk dışı örgütlenmelerle karşımıza çıktılar, hukuku zorlayarak karşımıza çıktılar. Hiçbirine boyun eğmedik'' diye konuşan Erdoğan, ''Şu anda da tarihi nitelikte bir
Anayasa değişikliğini gerçekleştiriyoruz. Türkiye'yi Avrupa standartlarında bir hukuk sist
emine, Avrupa ve
modern ülkeler standartlarında bir demokrasiye kavuşturmak için Anayasa'yı değiştiriyoruz. Bunu da gerçekleştirdiğimiz zaman, inanın Türkiye'yi kolay kolay hiç kimse tutamayacak, hiç kimse Türkiye'nin büyümesi önünde engel olamayacak'' görüşünü dile getirdi.
Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, saygı görmek için önce kendi sorunlarını çözmesi gerektiğine dikkati çekti. Erdoğan, Türkiye'nin tarih boyunca, birliğini,bütünlüğünü, en önemlisi de kardeşliğini muhafaza ederek bugünlere ulaştığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin kardeşliğini büyüttükçe, ekonomisini ve itibarını da büyüttüğünü söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, ekonomisi ve
dış politikasıyla Avrupa'nın kurumlarıyla adeta bütünleştiğini belirterek, ''73 milyon nüfusuyla,
genç, dinamik iş gücüyle, eğitimli insanlarıyla Türkiye, AB'ye yük olmaya değil, yük almaya gelmektedir, vizyon katar, güç katar'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Zenith Salonu'nda düzenlenen ''Paris Buluşması''nda Avrupa'da yaşayan Türklere hitap etti.
Erdoğan, eski Fransa Başkanı De Gaulle'ün, 47 yıl önce söylediği ''Türkiye, bugün her zamankinden daha çok Batı'nın ve Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır'' sözlerini hatırlatarak, ''De Gaulle'nin bundan 47 yıl önce söylediği bu söz, bizim iktidarımız döneminde somut karşılık bulmaya başladı'' diye konuştu.
Şu anda yaklaşık 5,5 milyon Türk vatandaşının Avrupa'da yaşadığına işaret eden Erdoğan, Avrupa'nın bazı ülkelerinin toplam nüfusundan daha fazla Türk vatandaşının şu anda zaten Avrupa'da olduğunu söyledi.
Çalışmak için 1961'den itibaren Avrupa'ya giden Türklerin ikinci neslinin, üçüncü nesli yetiştirmeye başladığını belirten Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''On yıllardır emeğinizle, terinizle, çabanızla, özverili gayretlerinizle Avrupa'da, bulunduğunuz ülkelerin inşasına, imarına katkı verdiniz. Buralarda dil öğrendiniz, eğitim aldınız, bu ülkelerin vatandaşı oldunuz. Sizler, Türkiye ile Avrupa arasında adeta bir
köprü oldunuz.
Türkiye hiç tartışmasız coğrafi anlamda büyük bir yekunuyla Asyalı bir görüntü sergiler ama
küçük bir anlamda Avrupa fakat siyasi yaklaşımları, sosyal yaklaşımları itibarıyla Avrupa kültürünü yakalamış bir ülkedir. Türkiye, ekonomisiyle, dış politikasıyla Avrupa'nın kurumlarıyla adeta bütünleşmiş bir ülkedir. 73 milyon nüfusuyla, genç, dinamik iş gücüyle, eğitimli insanlarıyla Türkiye AB'ye yük olmaya değil, yük almaya gelmektedir, vizyon katar, güç katar.''
-''TÜRKİYE MEVSİMİ HİÇ SONA ERMESİN''-
Başbakan Erdoğan, 1 Temmuz 2009'dan itibaren Fransa'da Türkiye Mevsimi kapsamında Türk kültürünü, folklorunu, sanatını, edebiyatını tanıtmak için 600'ü aşkın etkinlik gerçekleştirildiğini ve bunların çok büyük ilgi gördüğünü kaydetti.
Dün
akşam itibarıyla bu etkinliklerin sona erdiğini hatırlatan Erdoğan, ''Ancak sizlerden ricam, ne Fransa'da, ne Avrupa'nın diğer ülkelerinde Türkiye Mevsimi hiç sona ermesin. Türkiye'nin en iyi şekilde tanıtılması için her birinizin birer elçi gibi daha fazla gayret göstermenizi rica ediyorum'' dedi.
Avrupa'da yaşayan Türklerden, bulundukları ülkelerin dilini mutlaka öğrenmelerini isteyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''
Ekonomik, siyasi ve sosyal hayatın içinde muhakkak bulunun, aktif olun, sakın kabuğunuza çekilmeyin. Geçen hafta başı Bayan Merkel Türkiye'deydi. Kendisiyle ön görüşmeler yaptık. Birçok şey gazetelerde yazıldı, çizildi vesaire ama biz bunların hepsini aştık. İnanıyorum ki çok daha farklı bir dönem başlayacak. Benim kendileriyle Ankara'da görüşmem, İstanbul'da görüşmem veya yarın Amerika'da görüşmemiz bu meseleleri çözmeye yeterli değil. Sizler, benim
Almanya'da çalışan kardeşim
Almanya'da bütün sosyal hayatın içinde, siyasi hayatın içinde,
ekonomik hayatın içinde yerini alacak, almalısınız. Aynı şeyi Fransa için de söylüyorum. Fransa'da da benim kardeşim sosyal, siyasi, ekonomik hayatın içinde yerini alacak. Aynı şekilde Hollanda'sında Belçika'sında, her birinde alacak.
Benim bir ricam var, iki şeyi birbirine karıştırmayın; entegrasyon farklı bir şey, asimilasyon farklı bir şey. Benim vatandaşım, benim kardeşim bulunduğu ülkede, bulunduğu
toplumda entegre olmada asla sorun çıkarmaz. Böyle bir sorunumuz var mı bizim? Yok, olmamalı da. Bu hem sizin için geçerli sizin huzurunuz mutluluğunuz için hem de o topluluk için. Çünkü o toplulukta birlikte yaşayacağız. Birlikte yaşayacaksak bu entegrasyonu ortaya dört dörtlük koymamız lazım. İletişimi neyle yapacağız? Dille yapacağız. Öyleyse o toplumun dilini de en kısa zamanda benim insanım kavrayacak, öğrenecek. İletişimi rahat sağlayalım.''
-''DİK DURACAĞIZ AMA HİÇBİR ZAMAN DİKLENMEYECEĞİZ''-
Asimilasyonun ise farklı bir şey olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, ''Kimse sizden asimile olmayı isteyemez. Ben bunu daha önce de söyledim, yine de söylüyorum, sizden asimilasyon talebi, bir insanlık suçudur, inanarak söylüyorum. Bunu kimse isteyemez. Kimse kalkıp da 'sen değerlerinden vazgeç, değerlerini bırak' diyemez, 'sen kültürünü bırak' diyemez, bunlar farklı şeyler. 'Sen mensup olduğun medeniyeti terk et' diyemez. Aynı şeyi biz de bir başkasına diyemeyiz. Buna hakkımız yok. Herkes inandığı gibi yaşayacak, ona müdahale etmeyeceksin. Tam aksine onun için o inandığını yaşama zeminini de hazırlayacaksın. Bütün kolaylıkları da bu noktada hazırlayacaksın'' değerlendirmesinde bulundu.
Almanya Başbakanı
Angela Merkel ile eğitim konusunu da görüştüklerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye'de Alman Lisesi olduğunu, Alman Türk
Üniversitesinin kurulacağını belirterek, aynı şeyin Almanya'da olmasını istediğini, Merkel'in bu öneriye olumlu baktığını söyledi.
Fransa'nın da aynı şekilde Türkiye'de birçok eğitim kurumu bulunduğunu belirten Erdoğan, ''Aynı şeyleri biz niçin yapamayalım? bunlar bizim için de geçerli. Bizler de bu adımları atabilir miyiz? Onlar da buna yine sıcak baktı. Burada büyükelçimiz Tahsin Bey'e de çok işler düşecek. Fransa'yı da yakın markaj da takip edeceğiz.
Dışişleri Bakanımız, Başmüzakerecimiz, yakın takipte bu işleri takip edeceğiz. Bu adımları da atacağız'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan,
Bordeaux ve Nantes'ta
konsolosluk kurma yönünde çalışmalar yapacaklarını da belirtti.
Sivil toplum örgütlerinin önemine de dikkati çeken Başbakan Erdoğan, STK'lara önemli misyonlar yüklemek gerektiğini söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şunu unutmayın, dik duracağız ama hiçbir zaman diklenmeyeceğiz. Hiçbir zaman entegrasyon noktasında Türkiye'den kimsenin şikayeti olmaması lazım ama asimilasyon olursa orada zaten biz de direkt devreye gireriz. Siz bir ve beraber olursanız, asimilasyon, çifte vatandaşlık,
ırkçılık, ayrımcılık gibi insanlık suçları size ilişemeyecektir. Kültürünüze, ana dilinize, geleneklerinize sahip çıkın. Zaten ana dili olmayanın ikinci dili zor olur. OECD'nin de tespiti bu. Önce anadil, ardından ikinci dil. Genç nesillerin anavatanlarını tanımaları noktasında hassas olun.''
-''YURT DIŞI TÜRKLER BAŞKANLIĞI KURULDU''-
Türkiye dışındaki vatandaşlarımızla ve soydaş topluluklarla daha yakından ilgilenmek, onların sorunlarına daha yoğun şekilde eğilmek, entegrasyonu desteklemek amacıyla yeni bir kurum oluşturduklarını belirten Erdoğan, ''Yurt dışı Türkler Başkanlığı''nın kurulmasına ilişkin yasanın TBMM'de yasalaştığını kaydetti.
Yeni bir bürokratik oluşum başlatmak amacında olmadıklarını, hizmeti önde tuttuklarını ve buna göre bir yapılanma getirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, daha önce kurulmuş farklı kurumları ve farklı yapıları bu sayede daha koordineli, daha verimli şekilde çalıştıracaklarını ve çok daha hızlı, kaliteli, yaygın hizmet sunacaklarını söyledi.
Yurt dışındaki vatandaşlarla ilgili seçme seçilme noktasındaki engelleri kaldıran yasayı da çıkardıklarını belirten Erdoğan, 'böylece yapılacak ilk
seçimlerde yurt dışındaki vatandaşların da oy kullanabileceğini söyledi. Erdoğan, oyların nerede ve nasıl kullanılacağı konusundaki çalışmayı Yüksek Seçim Kurulunun yürütüğünü, en kısa sürede çalışmanın tamamlanacağını ve duyurulacağını dile getirdi.
''Türkiye her zaman yanınızda olacak'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin, bu zamana kadar desteğini, katkısını yurt dışında yaşayan vatandaşlardan esirgemediğini, bundan sonra da esirgemeyeceğini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Birliğimizi, bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi sabote etmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bir kez daha tekrar etmek istiyorum; sizler, büyük bir ülkenin vatandaşlarısınız, sizler güçlü ve itibarlı bir ülkenin vatandaşlarısınız. Bunu lütfen hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Buradan evlerinize döndüğünüzde, toplantıya katılamayan, gelemeyen kardeşlerime, ailelerinize, soydaşlarımıza, vatandaşlarımıza, gönüldaşlarımıza selamlarımı iletmenizi sizlerden rica ediyorum. İnşallah bu tür toplantıları devam ettireceğiz, daha büyük salonlarda bir araya geleceğiz. Çünkü dışarıda kalan kardeşlerime gerçekten üzüldüm, kendilerine kısa bir açıklama yaptım ama yeterli değil.
Allah yar ve yardımcınız olsun.''
-GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI-
Başbakan Erdoğan, salondan ayrılırken gazetecilerin yanına gelerek, ayak üstü sohbet etti ve sorular üzerine Fransa seyahatini değerlendirdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin yıl sonunda Türkiye'ye bir seyahati olabileceğini belirten Erdoğan, ''Türkiye ziyaretinde de o ana kadar yapılacak olan bazı ön hazırlıklarla beraber çok daha verimli neticeler alacağımıza inanıyorum'' dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''İstanbul ziyareti Türk ve Fransız iş adamları arasında yeni bir sürecin başlamasına vesile olacaktır. AB konusunda şu anda mevcut fasılların açılması gayreti içerisinde olacağız. Ben herhangi bir tıkanıklığın olacağına inanmıyorum. Bunların hepsi revize edilecektir. Diğer konularda da diyebilirim ki hepsinde gayet olumlu noktalara değindik. Özellikle
1915 olaylarıyla ilgili gelinen nokta olsun, diğer bazı konular olsun, buradaki vatandaşlarımızla ilgili bazı basit sorunlar olsun bunları da aşma noktasında herhangi bir sıkıntının yaşanmayacağını düşünüyorum.''
ABD'de,
Ermenistan Cumhurbaşkanı
Serj Sarkisyan ile görüşüp görüşmeyeceği sorusuna da Erdoğan, ''Görüşebilirim. Şu anda özel temsilcim döndü. Onunla görüşeceğim'' yanıtını verdi.
''Liderlere 'Kamuoyu önünde tartışmayalım' diye kaideniz vardı'' sözleri üzerine Erdoğan, ''Bu, her zaman benim bütün liderlere çağrımdır. Yani şundan dolayı; medya kanalıyla bu tür şeyleri konuşmamak lazım. Çünkü bizim her zaman bir araya gelmemiz mümkün. Biliyorsunuz yazılı, görsel medyada yanlış anlaşılabiliyor, yanlış bazı şeyler yer alabiliyor. Bunlar yanlış değerlendirmelere vesile olduğu zaman bakıyorsunuz dostların bile içine bir kurt düşebiliyor. Bunun düşmemesinde fayda var'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, ''(1915 olayları) dediniz. Bu noktada Fransa'nın herhangi bir şeyi var mıdır?'' sorusu üzerine, ''Şu ana kadar geliştirdikleri şey neyse aynı şekilde...'' dedi.