Erdoğan,
AK Parti İstanbul İl Başkanlığının
Yeşilköy'deki WOW Hotel'de düzenlenen
iftar yemeğine katıldı.
İftar yemeğinin ardından konuşan Erdoğan, İstanbul'un ramazan-ı şerifi tarihi boyunca olduğu gibi bu yıl da
dayanışma ve paylaşma içinde geçirdiğini,
Kadir Gecesi ve ardından gelen
Ramazan Bayramı'nda bu dayanışma ve paylaşımın doruk noktasına ulaştığını söyledi.
İstanbul'da bugün gerçek anlamda tarihi bir
demokrasi buluşması ve bir kardeşlik mitingini gerçekleştirdiklerini, İstanbul'un bir kez daha farkını, demokrasiye olan sevdasını, özgürlüklere olan sevdasını ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, bu coşkudan ve heyecandan dolayı tüm İstanbul'a, İstanbullulara özellikle teşekkür ettiğini belirtti.
Türkiye'nin tarihi bir
halk oylamasına gittiğini, geleceğe adım attığını, demokrasi, hukuk ve özgürlükler adına çok önemli bir kararın arifesinde bulunduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bundan 50 yıl önce gerçekleşmiş 27 Mayıs darbesine ilk kez bu boyutta dokunuluyor. Bundan 30 yıl önce gerçekleşmiş 12 Eylül darbesine ilk kez bu ölçüde neşter vuruluyor. Darbe anayasalarıyla oluşmuş vesayetçi ve statükocu sisteme ilk kez bu boyutta dokunuluyor ve demokrasimiz adına ilk kez bu boyutta kararlı bir adım atılıyor. Bazı çevreler şu ifadeleri de kullanıyor, 'darbeciler için anayasa değişikliğinin bir anlamı yok ki'. Atılan bu adımlar darbeci zihniyetlerin değişimine yönelik adımlardır, bunun altyapısını ortadan kaldırmaya yönelik adımlardır. Artık bu ülkede benim insanım öyle bir noktaya doğru gidiyor ki zihninde darbe olayını sıfırlıyor. Artık darbe olur mu, olmaz mı? Bunu düşünmekten, bundan artık uzaklaşmak suretiyle kendine yeni bir dünya kuruyor. Olayın aslı budur.''
12 Eylülde oylanacak anayasa değişikliğinin asla bir zümrenin, bir kitlenin, bir grubun veya bir siyasi partinin çıkarlarına
hizmet edecek bir değişiklik olmadığını ifade eden Erdoğan, ''Bazı muhalefet partileri bu tarihi adımı engellemek için zihinleri bulandıran, kavram kargaşası oluşturmayı planlayan, gerçekleri yansıtmayan kara
propagandalarla yollara dökülmüşler, sürekli olarak bilgi kirliliği meydana getiriyorlar'' dedi.
-''AK PARTİ HERKESE EŞİT MESAFEDE OLMUŞTUR''-
Anayasa değişikliğini AK Parti'yle özdeşleştirmenin, değişikliği bir AK Parti anayasası gibi lanse etmenin hem bu değişiklik paketine hem de bu millete yapılacak en büyük haksızlık olacağını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''AK Parti kurulduğu günden itibaren Türkiye'yi var eden Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında buluşan bu topraklarda nefes alıp veren herkese eşit mesafede olmuştur. Türk kardeşime ne kadar yakınsam
Kürt kardeşime de o kadar yakınım, Laza da, Çerkeze de, Romana da, hepsine o kadar yakınım. Bizim medeniyetimizde yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevmek var. Bu anlayışla yaklaşıyoruz.''
Başbakan Erdoğan, Afyonkarahisar'da AK Parti'nin kuruluşunu gerçekleştirdiklerinde 3 çizgileri bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Etnik milliyetçiliğe, bölgesel milliyetçiliğe, dinsel milliyetçiliğe hayır. Etnik milliyetçiliğe 'hayır' dedik, çünkü biz 73 milyonun partisi olmayı hayal etmiştik. Bunu başardık, çünkü 81 vilayetin 81'inde de varız. Birilerinin ifade ettiği gibi 'filanca etnik unsurun' partisi olmadık veya kumsalların partisi olmadık. 780 kilometrekarelik vatan topraklarının partisi olduk. Şu anda Yüksekova'ya, Şemdinli'ye, Çukurca'ya gittiğinizde iki parti görürsünüz, üçüncü parti yok. Niye yok? Çünkü onlar oraların partisi olamadılar.
Gelin şu Diyarbakır'ın İstasyon Meydanı'nda konuşun. Bunu samimiyetle söyledim. Niçin? Çünkü bütün
siyasi partiler buralara girerse orada barış
egemen olacaktır ama siz Ankara'nın dışına çıkarken seçici davranırsanız o zaman oraların halkı da sizi seçici davranmak suretiyle kenarda bırakacaktır. Her türlü etnik gruba, toplumun tüm kesimlerine eşit mesafedeyiz. Demokrasi mücadelesi veriyorsak bunu birlikte vereceğiz.
Bu sadece AK Parti'nin sorunu değil Türkiye'de kurulu tüm partilerin sorumluluğundadır. Kimsenin dinsel anlamda, mezhebi anlamda
inançlarına müdahale hakkımız olmadığı gibi onları güvence altına almak da
iktidarımızın görevi olmuştur. Eksiklerimiz, hatalarımız olabilir ama bize ulaşan her türlü şikayeti anında çözmeye gayret ettik ve yasaları da zorlamak suretiyle büyük bir kısmını da çözdük. Herkesin
yaşam tarzına son derece saygılı olmanın gayreti içindeyiz ama diyoruz ki herkes birbirinin yaşam tarzına saygılı olsun.''
-''CHP HEMEN FATURAYI ŞAHSIMA KESTİ''-
Avcılar'da yaşanan
billboard olayına da değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu olaydan sonra CHP'nin lideri bir televizyon kanalında hemen bunun
faturasını şahsıma kesti ve orada ahlaki olmayan bir ifade kullandı. Daha da ileri giderek 'hükümet bunu bulsun, çıkarsın' dedi. Emniyet teşkilatımız bunu buldu, çıkardı. Olayın faili kim?
Avcılar Belediye Başkanı. Hangi ajansla çalışılmış, hangi matbaada basılmış bunların hepsi meydana çıktı. Tepki olunca bunlar ertesi gün toplatılmaya başlatıldı. Atalarımızın güzel bir sözü var 'Kılavuzu karga olanın' meselesi. Araştır, neyin nesidir bu yani nereden bu çıktı, kim, nasıl yaptı bu işi bir soruştur. Soruşturmadan geliyorsun fatura kesiyorsun. Bunu baş örtüsü olayında da yaptılar. 'Baş örtüsü meselesini hallederim' dedi, 24 saat sonra çark etti.
Keşke böyle bir şey olsa. Bugünden tezi yok dedim, hemen 13 Eylülde adımı atalım. Önergenin, teklifin sahibi siz olun. 'Bir gün olabilir, bir gün olmaz' diye bir başka kanalda bunun detaylı bir değerlendirmesi yapıldı çünkü '411 el kaosa kalktı' denildiği zaman bir zihniyet oluştu. Manşet böyle atılmıştı. Yani bu ülkede
eğitim özgürlüğü varsa, inanç özgürlüğü varsa bununla ilgili anayasal değişiklik yapalım istediniz. Bu gerçekleşti, bu parlamentodan geçti, parlamentodan geçtikten sonra CHP, DSP, bazı bağımsızlar imzasını koymak suretiyle bunu Anayasa Mahkemesine götürdüler, istedikleri istikamette oradan istedikleri neticeyi aldılar.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, birçok şeyin aşılacağını, onun için 12 Eylül'ün çok ama çok önemli olduğunu belirterek, ''12 Eylülün altında yatan gerçek bu. Yoksa, 'yok efendim hükümet kendini Yüce Divan'a götürmekten kurtarmak için böyle bir Anayasa değişikliği yapıyor.' Bizim öyle bir derdimiz yok'' dedi.
Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın iftarında yaptığı konuşmada, bu toprakların tarih boyunca birlikte yaşamanın, dayanışmanın, paylaşmanın en güzel ve en güçlü şekilde sergilendiği topraklar olduğunu kaydetti.
Selçuklu,
Osmanlı ve
Türkiye Cumhuriyeti'nin bu topraklar üzerinde yaşayan her bir vatandaşın hukukunu en güçlü şekilde gözettiğini vurgulayan Erdoğan, ''Biz birlikte varız, biz birlikte Türkiye'yiz. Ben bir gün Rizeliyim bir gün Diyarbakırlıyım, bir gün Karslıyım Sinopluyum, Kayseriliyim, velhasıl Türkiyeliyim'' diye konuştu.
Geçmişte bu ifadelerin hiçbirinin kullanılamadığını, ancak şimdi kullanılabildiğini vurgulayan Erdoğan, şimdi buralara gelindiğini, her şeyin daha da iyi olacağını aktardı.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Daha birçok şey aşılacak. Onun için 12 Eylül çok ama çok önemli. 12 Eylülün altında yatan gerçek bu. Yoksa 'yok efendim hükümet kendini Yüce Divan'a götürmekten kurtarmak için böyle bir Anayasa değişliği yapıyor.' Bizim öyle bir derdimiz yok. Biz onları çoktan aştık. Zira biz buralara çıkarken yine Anadolu'nun güzel bir sözü, 'Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz', onun için, bize bununla ilgili yaklaşım sergileyenler burada büyük bir yanlışın içine düşüyorlar. Bu yola çıkarken bu işin bedeli nedir bunu bilerek çıktık.''
Erdoğan, 18 yaşından bu yana
siyasetin içinde olduklarını kaydederek, ''Ne götürür, ne getirir? Bunları biliyoruz, bunları hep yaşadık'' dedi.
-''ESERLERLE KONUŞACAĞIZ''
Ana muhalefette ve muhalefette durumun ortada olduğunu vurgulayan Erdoğan, muhalefete 'gelin anayasayı konuşun'' dediğini, ama anayasanın anlatılmadığını dile getirdi.
Yapılan eserlerin ortada olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Giresun'da ana muhalefet lideri konuşma yapıyor, 'Recep Bey buraya ne getirdi?' diyor. Orada cesur bir vatandaş, 'arkandaki otoyolu getirdi' demiş. Seyahatlerde bu tür güzelliklere de rastlıyoruz. Bunlar bize ayrı bir enerji veriyor. Gerçekten
Samsun-Sarp arasında 546 kilometrelik o yolun yüzde 35'i 15 senede yapıldı. Kalanını biz geldik, şurada 7 senede bitirdik. 12 tane en son
tünelleri biz açtık. Şimdi 2 tünel var, onları açıyoruz. Bunlarla İstanbul-Sarp arasını 14-15 saate düşürdük. Yani bunu göremeyen bir siyaset olur mu? Beğenmeyebilirsin, kabul etmeyebilirsin ama 'şunu da yaptınız hakikaten, bende o yollardan gittim, teşekkür ederim' de. Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre duble yol yapıldı. Biz 7,5 senede 12 bin 300 kilometre bölünmüş yol yaptık. Eserlerle konuşacağız.''
-''BİZ 3 YILDIR IMF İLE ANLAŞMA İMZALAMADIK''-
Başbakan Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye'nin kamu net borç stokunun yüzde 74 olduğunu, şu anda yüzde 45'e düşürüldüğünü, devletin borçlanma
faizinin yüzde 63'ten yüzde 7-8'e geriletildiğini anlattı.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bakınız nereden nereye düştük. Neleri konuşuyorduk, şimdi neyi konuşuyoruz. İşte, son ay enflasyon son ay yüzde 30'la devraldık. Şu anda yüzde 8,3. Buradayız. Öbür tarafta çiftçinin
Ziraat Bankası'ndan
kredi alırken ödediği faiz yüzde 59'du. Şimdi yüzde 5,2. Eğer damlalama ve sulamayı da yapıyorsa sıfır. İşi buraya getirdik. Aynı şeyi
Halk Bankası'nda yapıyoruz. Halk Bankası esnafa, sanatkara yüzde 47 faizle kredi veriyordu, şimdi yüzde 7. Bakınız nereden nereye düşürdük. Bu, güçlü bir Türkiye'nin işaretleri. IMF'e bizden önceki iktidar 30 milyar dolar borç alarak, bize 23 milyar dolar borç bıraktı. Ondan sonra da bize nasihatler çekmeye başladılar, 'IMF ile ilişkileri kesin, koparın' diye. Nitekim biz 3 yıldır IMF ile
anlaşma imzalamadık. Artık bitti o iş kapattık. Ama bu arada borcu ödedik. Şu anda 6,6 milyar dolar borcumuz var.''
-''BUNLARIN SAYISI ARTAR MI? KAYGILARI BU''
Erdoğan, Ziraat Bankası'nın kasasında bulunan 26,5 milyar dolar döviz rezervini 75 milyar dolara çıkardıklarını, rahat hareket etmelerinin arkasında bu gelişmelerin yattığını dile getirerek, sözlerine şöyle sürdürdü:
''Nitekim son olarak özellikle bu yılın ilk çeyreğinde
büyüme oranımız yüzde 11,7'ydi. Büyümede dünya dördüncüsüyüz. Avrupa'da birinciyiz. Bunu gözardı edebilir misiniz? Bu aynı kararlılıkla devam ediyor. Daha da büyüyeceğiz. Çünkü yere sağlam basıyoruz.
Küresel kriz etkileri devam ediyor. '
Küresel krizi teğet atlatacağız' dediğimizde, benimle dalga geçmeye başladılar. Şimdi baktım ki geçen 1-2 tane ekonomi gazeteleri bazı yazılar yazmış, 'Hakkı teslim ettiler, teğet bile geçmediler' dediler. Gerçek bu, rakamlar bunu söylüyor.
İhracatta hamdolsun devamlı yükseliş var. Geçen yılı 102 milyar dolarla bitirdik, bu yıl öyle zannediyoruz ki 110 milyarı aşıp 115 milyara doğru yürüyeceğiz. Sağolsun ihracatçılarımız çok büyük bir gayret içindeler. Artık Türkiye büyüyen bir ülke, yeniden büyük bir Türkiye, her zaman söylüyorum
gündemi belirlenen bir Türkiye yok, artık gündem belirleyen bir Türkiye var.''
Türkiye'de zihniyet noktasında kendini geleceğe hazırlayamamış olanların bulunduğunu, bu ülkede 'kapıcının çocuğundan nasıl
kaymakam olur? İşçinin çocuğu nasıl mühendis olur? Köylü çocuğundan doktor olur mu?' diyen insanların olduğunu dile getiren Erdoğan, ''Vallahi vali de oldu, doktor da oldu, mühendis de oldu. Çünkü olabilecek olanı yapmıyorlardı ki. Evine kim giriyor, kim çıkıyor, kimin akrabası, kimin bilmem nesi? Bunu yapıyorlardı. Bakıyordunuz ki, köşesinden de bidon kafalı, göbeğini kaşıyan. Yakıştırma da bu. İşte o bidon kafalılar, göbeğini kaşıyanlar bu ülkenin valilerini, kaymakamlarını yetiştirdiler ve şu anda iş başındalar. Acaba bunların sayısı biraz daha artar mı, kaygıları bu. Onlar bu ülkenin çocukları, evlatları ya. Hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Niye birbirimize ters nazarlarla bakıyoruz? Sevelim birbirimizi, kucaklayalım.''
Yüksek derece hakimlerin, ilk derece hakimlerinin HSYK'ya üye seçmesine muhalefet ettiklerini aktaran Erdoğan, ''Niye seçemesin? 'Olmaz. Bizim elit
takım seçecek.' İşte şimdi 12 Eylülde bu değişiyor. 12 Eylülden sonra '
evet'le yeni dönem başladığında o kürsü hakimleri 10 tane HSYK'ya üye seçecek. İşte katılımcı demokrasi bu. 11 bine aşkın kürsü hakimi var bu ülkede. 'AK Parti kendi yargısını oluşturuyor' diyenlere
cevap veriyorum, en az seçilecek olanların 15 yıl hizmet vermesi lazım. Biz 7,5 yıldır görevdeyiz. Bizim şu anda böyle yetiştirdiğimiz bir kadro yok. İşte kara propaganda bu'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin her bölgesindeki hakimin üye seçeceğini, bunun milli iradenin tecellisi ve ipotek altına alınamayışı olduğunu vurguladı.
-''BU SOFRANIN BEREKETİYLE 'EVET'LERİNİZ ÇOĞALSIN''
İftara katılanlara teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu sofranın bereketiyle 'evet'leriniz çoğalsın diyorum. Aklı selimin egemen olduğu bir oylama yapacağız. Partilerin amblemlerinin olmadığı bir oy pusulası karşımıza gelecek. Pusulada 'evet' ve 'hayır' seçeneği var. Orada 'boykot' diye bir şey yok. Ama oy kabinine giren o tercihi de yapabilir. Diyorum ki onun tercihini de vatandaş Ahmet yapsın. 'Mahalle baskısı' diyorlar, kimse bu baskıyı kurmasın. Çünkü demokratik rejim içinde gereği neyse onu hep birlikte yapalım. İnşallah 12 Eylül çifte bayram olsun diyorum.''
İftar yemeğine Erdoğan'ın eşi
Emine Erdoğan, kızları
Sümeyye Erdoğan ile Esra Erdoğan
Albayrak, oğlu
Bilal Erdoğan, damadı
Berat Albayrak, torunu Ahmet Akif Albayrak,
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçer,
Kültür ve
Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay,
Milli Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir
Aksu, AK Parti İstanbul İl Başkanı
Aziz Babuşcu ile dini cemaatlerin liderleri, iş, sanat,
spor, medya camiasından çok sayıda davetli katıldı.
İftar yemeğinde konuklara, iftariyelik, kroton ekmek eşliğinde süzme
mercimek çorbası, barut maydanoz eşliğinde peynirli su böreği, beğendi, iç
pilav ve mantar sos eşliğinde istim antrikot ve Türk
tatlı tabağı ikram edildi.
Yemekte, ayrıca tasavvuf müziği konseri verildi.