AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
CHP'nin andiçme ile ilgili tavrı konusunda, ''CHP diklenmiş ama dik durmamıştır'' dedi.
Erdoğan, partisinin
TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP'yi eleştirdi.
Hükümet programı üzerinde dün yapılan görüşmelerde çok kısa bir zaman sürecinde konuşmalara
cevap verme fırsatı bulduğunu belirten Erdoğan, ''27
Nisan açıklamasına
destek çıkan CHP olmuştur. Aynı CHP bir taraftan kalkıyor
muhtıra mıydı, açıklama mıydı,
bildiri miydi, bunu tartışmasını yapıyor. Muhtıra olsa ne yazar, bildiri olsa ne yazar, açıklama olsa ne yazar? Bu hükümet bunun gereğini ertesi gün yapmış mıdır, yapmıştır. Sen ne yaptın onu söyle? Sen onun yanında yer aldın. Bunların durumu bu, şecaat arz ederken bunlar sirkatin söylüyor'' diye konuştu.
Meclisin Cumhurbaşkanı seçmesini önündeki en büyük engelin CHP olduğunu söyleyen Erdoğan, ''Sayın Gül seçilene kadar bu
Parlamento cumhurbaşkanı seçerken peki ne oldu da Sayın Gül'ün
seçimine gelince hemen devran değişiverdi? Niye orada kalkıp bu gerçeğin yanında yer almadınız?'' diye sordu.
Seçmenin yüzde 47'sinin oyunu alan AK Parti'nin kapatılmasına alkış tutanın da CHP olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Dün diyor ki 'Biz
testten geçtik.' Ne testinden geçtin ya? Test buydu işte. Yüzde 47'sinin oyunu almış bir AK Parti var, sen onun kapatılmasına alkış tutuyorsun. Bu kadar sessiz kaldınız. 12
Eylül müdahalesiyle yüzleşmenin, 12 Eylül Anayasası üzerinde en kapsamlı değişikliğin yapmanın karşısında yine CHP durmuştur.
12 Haziran seçimleri öncesinde AK Parti'ye oy verenleri 'beyinsiz' diye nitelendiren, 12
Haziran seçim sonuçlarını sendroma bağlayan yine CHP olmuştur. Bu nasıl oluyor da '
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesine sahip çıkmak oluyor? Bunların böyle bir özelliği yok. Söylüyorum ya
akşam söylediklerini sabah inkar ederler. Bunların özelliği hep budur. Biz bugüne kadar bunları hep böyle gördük.
Allah aşkına birdenbire ne oldu da CHP milli iradeyi keşfetti? AK Parti'ye
kapatma davası açıldığında, 'yargı da milli iradedir'
diyenlerin bugün yargı kararlarını kıyasıya eleştirmeleri, çok büyük bir çelişkidir. Biz ne
kapatma davasında ne de bize karşı yapılan haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında sokağa dökülmedik, boykot çağrısı yapmadık. Milli iradeyi boykot etmek gibi, Meclisi boykot etmek gibi bir yanlışın içinde asla olmadık. sağduyu,
sabır ve soğukkanlılıkla süreci takip ettik ve çıkan kararı beğensek de beğenmesek de rıza gösterdik ve gereğini de yerine getirdik. Yaptığımız neydi, suçumuz neydi? Hepsi ortada.
CHP yattı kalktı, ne dedi işte 'AK Parti
laiklik karşıtıdır' dedi. Sadece CHP bunu konuştu. AK Parti, programına 1982 Anayasası'nın gerekçesindeki laiklik tanımını koyarak bu tanım çerçevesinde bugüne kadar faaliyet göstermiş bir partidir. Kalkıp da İspanya'daki bir konuşmamda, orada başörtülü kızların, öğrencilerin durumuyla alakalı soruya verdiğim cevabı laiklik karşıtı olmakla eşanlamlı hale getirecek kadar bunlar özgürlüklerin karşısındadır. Bu CHP budur. Biz her zaman ne diyoruz diklenmeden dik durduk. Dik duracağız diklenmeyeceğiz. CHP diklenmiş ama dik duramamıştır. Fark bu...''
-NASREDDİN HOCA FIKRASI-
CHP'lilerin ''İki
arkadaşımız
yemin etmeden Meclise girmeyiz'' dediğini hatırlatan Erdoğan, dün gelip TBMM Genel Kurulunda yemin ettiklerini ifade etti. Erdoğan, ''İşte bunlar bu... Ee benim vatandaşım benim halkım bunları görmüyor mu, görüyor. Ne diyor? 'Arkadaş siz doğru konuşmuyorsunuz, dürüst değilsiniz. omurgalı değilsiniz' diyor bunlara. Bunların durumu bu'' dedi.
Erdoğan, bir
Nasreddin Hoca fıkrası da anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Nasreddin Hoca'ya sormuşlar, 'Hoca alimsin, bilgilisin, tecrübelisin, lakin bugüne kadar bir
icat yaptın mı, bir keşfin oldu mu?' demişler. Hoca, '
Ekmek ile kar yemeği ben keşfettim. Ama benim bile hoşuma gitmedi' demiş. Şimdi CHP'nin yaptığı bu. Bir boykot icat etti ama kendisinin bile hoşuna gitmedi. Nitekim dün CHP bu yanlıştan döndü ve yemin ederek nihayet mili iradenin gereğini yerine getirdi. CHP'(in bu seferki çark edişinin diğerlerinin tersine hayırlı bir adım olduğuna inanmak istiyor, en azından böyle umuyor böyle temenni ediyoruz.''
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Düne kadar milleti, milletin tercihlerini küçümseyen CHP'nin, söz konusu
Ergenekon olunca milli iradeyi ve
demokrasiyi hatırlamış olmasının ne kadar samimiyetle bağdaştığını sizin ve aziz milletimizin takdirlerine bırakıyorum'' dedi.
Başbakan Erdoğan, partisini grup toplantısında yaptığı konuşmada, Avrupa'nın ortasında yaşanan
Srebrenitsa katliamına
seyirci kalanların 16 yıl boyunca savaş suçlularının yakalanmasında da yetersiz kaldıklarını, isteksiz davrandıklarını söyledi.
Bosna'da yaşanan katliamların baş sorumlusu olarak görülen Radovan Karadziç'in aranıyor olmasına rağmen 13 yıl boyunca elini kolunu sallayarak dolaştığını, hatta doktor olarak çalıştığını ancak 2008 yılında yakalanabildiğini belirten Erdoğan, başta Srebrenitsa olmak üzere Bosna'da bir çok insanlık dışı katliama kumanda eden ''kasap'' lakaplı Miladiç'in ise savaştan 16 yıl sonra ancak
Mayıs 2011'de yakalanarak Lahey'e gönderilebildiğini anımsattı.
Srebrenitsa'nın mağdurlarının 16 yıl boyunca katliamın acısını çektikleri kadar adaletin tecelli etmiyor olmasının da acısını yüreklerinde taşıdıklarını belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Srebrenitsa işte bunun için son derece önemlidir.
Srebrenitsa vicdanların nasıl karardığını, insan haklarının, insani değerlerin, evrensel değerlerin nasıl ayaklar altına alındığını göstermesi bakımından önemlidir. Srebrenitsa, etnik ayrımcılığın ne büyük bir felaket olduğunu, etnik
temizlik girişimlerinin ne kadar gayri insani olduğunu göstermesi bakımında önemlidir. Dünyaya demokrasi dersi vermeye kalkışanların, kendi inançlarından olmayanlara nasıl kayıtsız kaldıklarını, yanıbaşlarındaki etnik temizliğe nasıl göz yumduklarını göstermesi bakımından Srebrenitsa son derece önemlidir. Srebrenitsa'yı unutmayacağız ve unutturmayacağız. Dünyanın hiçbir coğrafyasında böyle bir etnik temizliğin, böyle katliamın tekrar yaşanmaması için Srebrenitsa'nın acısını her daim diri tutacağız.
Bu millet bu
ülke o kadar büyüktür ki 1991-1995 arasında Bosna'da yaşanan her acıyı özellikle de Srebrenitsa'nın acısını yüreğinde hissetmiş sadece dualarıyla değil en ücra köylerde bile varını yoğunu
Boşnak kardeşleri için seferber etmiştir. Bu ülke ve bu aziz millet, 'bana ne' dememiştir, 'uzak' dememiştir. Boşnak kardeşlerine sırtını dönmemiştir ve elindeki avucundakini Bosna ile paylaşmıştır. Bugün bu ülkenin ve bu milletin
Mısır,
Libya,
Yemen,
Irak,
Suriye,
Afganistan ve
Filistin için sesini yükseltmesini anlamayanlar, dün Srebrenitsa'ya gözünü kapatan, sırtını dönen, katliamcıların sırtını sıvazlayanlardır.''
Biz tarihimiz boyunca haksızlığın karşısında bir millet olduk. Gün geldi
Fransa Kralının hakkını savunduk, gün geldi Endülüs'ün hukukunu savunduk. Gün geldi ta Ace, Sumatra'ya kadar
yardım elimizi uzattık. Nerede katliam, dram varsa biz tüm gücümüzle haksızlığa karşı durmak, barışı savunmak, mağdurların elinden tutmak için orada olduk. Büyüklüğümüze yaraşır şekilde bugün ve gelecekte de haklıyı savunmaya, Hakkı savunmaya, barış ve
dayanışma için çaba sarf etmeye devam edeceğiz.''
Bosna
Hersek halkına dayanışma mesajı yollayan Başbakan Erdoğan, Srebrenitsa'da hayatını kaybedenleri rahmetle andığını, yakınlarına da Cenab-ı Allah'tan bir kez daha sabır niyaz ettiğini söyledi.
Erdoğan, ''
Bosna-Hersek' class='textetiket' title='Bosna Hersek haberleri'>Bosna Hersek'in efsanevi kahramanı, büyük lider, büyük devlet ve gönül insanı
Aliya İzzetbegoviç hasta yatağında ebediyete intikalinden 24 saat önceki görüşmemizde elimi tutmuş ve 'Bosna size emanet' demişti. Merhum Aliya'ya da bir kaz daha Allah'tan rahmet diliyor, emanetinin emin ellerde olduğunu, emanetine her daim sahip çıkılacağını burada bir kez daha ifade ediyorum'' diye konuştu.
-SİVAS VE BAŞBAĞLAR-
Önceki hafta
Sivas ve Başbağlar'daki olayların 18. yılında bir kez daha anıldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, AK Parti hükümetleri döneminde bu benzeri karanlık hadiseleri aydınlatma yönündeki her çabanın da engellenme, üstü örtülme, karanlığa terk edilme girişimleriyle karşılaşıldığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dün Danıştaya yönelik kanlı saldırıyı kendi siyasi çıkarları için kullanmaya heveslenenler, olayın derhal üzerine gidilmesi karşısında açığa düştüler. Hevesleri de kursaklarında kaldı. Aynı çevreler, belki Sivas olaylarını belki daha da eskiye giderek Çorum'u, Kahramanmaraş'ı aydınlatacak hukuk süreçlerini de engellediler. Bugün hala engellemeye devam ediyorlar. Sivas olaylarını bir siyasi malzeme bir istismar malzemesi olarak 18 yıldır kullananların, bugün AK Parti'yi çetelerle mücadelede yalnız bırakmaları son derece manidardır. Bu çevreler, AK Parti'yi çetelerle mücadelede yalnız bırakmakla kalmadılar, Silivri'ye giderek mahkemede sanıkların yanında oturacak, sanıkların avukatlığını üstlenecek kadar da bu mücadelenin karşısında durdular. Genel merkezlerinden Silivri'ye adete
tünel oluşturdular. Düne kadar milleti, milletin tercihlerini küçümseyen CHP'nin, söz konusu Ergenekon olunca milli iradeyi ve demokrasiyi hatırlamış olmasının ne kadar samimiyetle bağdaştığını sizin ve aziz milletimizin takdirlerine bırakıyorum.''
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, ''Düne kadar milleti, milletin tercihlerini küçümseyen CHP'nin, söz konusu Ergenekon olunca milli iradeyi ve demokrasiyi hatırlamış olmasının ne kadar samimiyetle bağdaştığını sizin ve aziz milletimizin takdirlerine bırakıyorum'' dedi.
Başbakan Erdoğan, partisini grup toplantısında yaptığı konuşmada, Avrupa'nın ortasında yaşanan Srebrenitsa katliamına seyirci kalanların 16 yıl boyunca savaş suçlularının yakalanmasında da yetersiz kaldıklarını, isteksiz davrandıklarını söyledi.
Bosna'da yaşanan katliamların baş sorumlusu olarak görülen Radovan Karadziç'in aranıyor olmasına rağmen 13 yıl boyunca elini kolunu sallayarak dolaştığını, hatta doktor olarak çalıştığını ancak 2008 yılında yakalanabildiğini belirten Erdoğan, başta Srebrenitsa olmak üzere Bosna'da bir çok insanlık dışı katliama kumanda eden ''kasap'' lakaplı Miladiç'in ise savaştan 16 yıl sonra ancak Mayıs 2011'de yakalanarak Lahey'e gönderilebildiğini anımsattı.
Srebrenitsa'nın mağdurlarının 16 yıl boyunca katliamın acısını çektikleri kadar adaletin tecelli etmiyor olmasının da acısını yüreklerinde taşıdıklarını belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Srebrenitsa işte bunun için son derece önemlidir. Srebrenitsa vicdanların nasıl karardığını, insan haklarının, insani değerlerin, evrensel değerlerin nasıl ayaklar altına alındığını göstermesi bakımından önemlidir. Srebrenitsa, etnik ayrımcılığın ne büyük bir felaket olduğunu, etnik temizlik girişimlerinin ne kadar gayri insani olduğunu göstermesi bakımında önemlidir. Dünyaya demokrasi dersi vermeye kalkışanların, kendi inançlarından olmayanlara nasıl kayıtsız kaldıklarını, yanıbaşlarındaki etnik temizliğe nasıl göz yumduklarını göstermesi bakımından Srebrenitsa son derece önemlidir. Srebrenitsa'yı unutmayacağız ve unutturmayacağız. Dünyanın hiçbir coğrafyasında böyle bir etnik temizliğin, böyle katliamın tekrar yaşanmaması için Srebrenitsa'nın acısını her daim diri tutacağız.
Bu millet bu ülke o kadar büyüktür ki 1991-1995 arasında Bosna'da yaşanan her acıyı özellikle de Srebrenitsa'nın acısını yüreğinde hissetmiş sadece dualarıyla değil en ücra köylerde bile varını yoğunu Boşnak kardeşleri için seferber etmiştir. Bu ülke ve bu aziz millet, 'bana ne' dememiştir, 'uzak' dememiştir. Boşnak kardeşlerine sırtını dönmemiştir ve elindeki avucundakini Bosna ile paylaşmıştır. Bugün bu ülkenin ve bu milletin Mısır, Libya, Yemen, Irak, Suriye, Afganistan ve Filistin için sesini yükseltmesini anlamayanlar, dün Srebrenitsa'ya gözünü kapatan, sırtını dönen, katliamcıların sırtını sıvazlayanlardır.''
Biz tarihimiz boyunca haksızlığın karşısında bir millet olduk. Gün geldi Fransa Kralının hakkını savunduk, gün geldi Endülüs'ün hukukunu savunduk. Gün geldi ta Ace, Sumatra'ya kadar yardım elimizi uzattık. Nerede katliam, dram varsa biz tüm gücümüzle haksızlığa karşı durmak, barışı savunmak, mağdurların elinden tutmak için orada olduk. Büyüklüğümüze yaraşır şekilde bugün ve gelecekte de haklıyı savunmaya, Hakkı savunmaya, barış ve dayanışma için çaba sarf etmeye devam edeceğiz.''
Bosna Hersek halkına dayanışma mesajı yollayan Başbakan Erdoğan, Srebrenitsa'da hayatını kaybedenleri rahmetle andığını, yakınlarına da Cenab-ı Allah'tan bir kez daha sabır niyaz ettiğini söyledi.
Erdoğan, ''Bosna Hersek'in efsanevi kahramanı, büyük lider, büyük devlet ve gönül insanı Aliya İzzetbegoviç hasta yatağında ebediyete intikalinden 24 saat önceki görüşmemizde elimi tutmuş ve 'Bosna size emanet' demişti. Merhum Aliya'ya da bir kaz daha Allah'tan rahmet diliyor, emanetinin emin ellerde olduğunu, emanetine her daim sahip çıkılacağını burada bir kez daha ifade ediyorum'' diye konuştu.
-SİVAS VE BAŞBAĞLAR-
Önceki hafta Sivas ve Başbağlar'daki olayların 18. yılında bir kez daha anıldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, AK Parti hükümetleri döneminde bu benzeri karanlık hadiseleri aydınlatma yönündeki her çabanın da engellenme, üstü örtülme, karanlığa terk edilme girişimleriyle karşılaşıldığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dün Danıştaya yönelik kanlı saldırıyı kendi siyasi çıkarları için kullanmaya heveslenenler, olayın derhal üzerine gidilmesi karşısında açığa düştüler. Hevesleri de kursaklarında kaldı. Aynı çevreler, belki Sivas olaylarını belki daha da eskiye giderek Çorum'u, Kahramanmaraş'ı aydınlatacak hukuk süreçlerini de engellediler. Bugün hala engellemeye devam ediyorlar. Sivas olaylarını bir siyasi malzeme bir istismar malzemesi olarak 18 yıldır kullananların, bugün AK Parti'yi çetelerle mücadelede yalnız bırakmaları son derece manidardır. Bu çevreler, AK Parti'yi çetelerle mücadelede yalnız bırakmakla kalmadılar, Silivri'ye giderek mahkemede sanıkların yanında oturacak, sanıkların avukatlığını üstlenecek kadar da bu mücadelenin karşısında durdular. Genel merkezlerinden Silivri'ye adete tünel oluşturdular. Düne kadar milleti, milletin tercihlerini küçümseyen CHP'nin, söz konusu Ergenekon olunca milli iradeyi ve demokrasiyi hatırlamış olmasının ne kadar samimiyetle bağdaştığını sizin ve aziz milletimizin takdirlerine bırakıyorum.''