aşbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Türkiye,
teröre ve
terör örgütüne karşı çok kararlı bir mücadele verirken, bu mücadelesinde yalnız bırakıldığını belirterek, ''Bugün hala, Türkiye'nin
terörle mücadelesine
destek vermeyen, kendi
ülkelerinde bu mücadele için istekli davranmayan, hatta terör örgütüne destek dahi sağlayan ülkeler olduğunu biliyoruz'' dedi.
Erdoğan, ''4.
Birleşmiş Milletler (BM) En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı''na katılan devlet ve hükümet başkanları ve üst düzey yöneticiler onuruna Lütfi Kırdar Uluslararası
Kongre ve
Sergi Sarayı Rumeli Salonu'nda öğle yemeği verdi.
''Üst Düzey
Yatırım ve Ortaklık'' konulu toplantının da yapıldığı yemekte konuşan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Türkiye, teröre ve terör örgütüne karşı çok kararlı bir mücadele verirken, üzülerek ifade etmeliyim ki, bu mücadelesinde yalnız bırakılmıştır. Bugün hala, Türkiye'nin terörle mücadelesine destek vermeyen, kendi ülkelerinde bu mücadele için istekli davranmayan, hatta terör örgütüne destek dahi sağlayan ülkeler olduğunu biliyoruz.
Şunu artık anlamak zorundayız... 11
Eylül saldırıları,
Amerika Birleşik Devletleri'ne olduğu kadar, insanlığa da yönelik bir saldırıdır. Paris'e, Madrid'e, Londra'ya yönelik saldırılar, esasında tüm insanlık değerlerine yönelik saldırılardır. Biz Türkiye olarak, terör saldırılarına bu nazarla bakarken, ülkemize yönelik saldırılara göz yumulması, sessiz ve tepkisiz kalınması son derece manidardır.''
Bazı
teröristler ve
terör örgütleri üzerinden, bugün
İslam dünyasına ve Müslümanlara yönelik toptancı bir önyargı sergilendiğini belirten Erdoğan, ''Terör nereden, kimden gelirse gelsin, karşısında dururuz ve duruyoruz. Terörist ve terör örgütleri arasında, asla ve asla ayrım yapmıyor, terörü bir
insanlık suçu olarak görüyoruz. Ancak, bazı teröristler ve terör örgütleri üzerinden, tüm Müslümanları töhmet altında bırakmak, adı Hasan, Ahmet, Mustafa ve benzerleri olan kişilere potansiyel terörist tavrı takınmak, en az
ırkçılık kadar, en az anti semitizm kadar tehlikelidir'' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de 2006 yılından itibaren, günlük harcaması 1 doların altında olan
yoksul insan kalmadığını belirterek, ''Günlük harcaması 4,3 doların altında kalanların oranı 2002'de yüzde 30'du, bunu da dikkat ediniz, yüzde 4'e kadar çektik'' dedi.
Başbakan Erdoğan, 4.
Birleşmiş Milletler (BM) En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı''na katılan devlet ve hükümet başkanları ve üst düzey yöneticiler onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada, eşitsizliklere, zulümlere, vahşete karşı seslerini yükselttikçe karalama kampanyalarıyla karşı karşıya kaldıklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, net olarak bu dünyada gözlerinin önünde babası, annesi, kardeşleri öldürülen çocuklar, havadan yağan fosfor bombalarıyla, kucağında annesini kaybeden 11-12 yaşında çocuklar, açlığını bastırmak için çilek tarlalarında çilek toplarken, çöpü karıştırırken, yanı başında arkadaşları, kız kardeşleri öldürülen çocuklar olduğunu söylemek istediklerini ifade ederek, ''Bu çocuklar, imkan bulurlarsa internete giriyorlar. Ve bu çocuklar, Batı'da, Kuzey'de, anne babalarının elini tutmuş, hiper marketlerden sınırsızca harcama yapan çocukları seyrediyorlar. Böyle bir eşitsizliğin, böyle bir dengesizliğin, çocukların, gençlerin, insanlığın vicdanında nasıl bir etki uyandıracağını tamamen sizlerin muhayyilesine bırakıyorum'' dedi.
-''ÜLKELERE BAKTIKLARINDA SADECE MADENLERİ GÖRENLER...''
Ülkelere baktıklarında sadece madenleri, sadece petrol kuyularını görenlerin, o ülkelerin halkları nezdinde ciddi bir güven bunalımı oluşturduğuna dikkati çeken Erdoğan,
demokrasi ve
özgürlükleri kendileri için tabii bir hak, başkaları için
erken veya gereksiz görenlerin, dünya genelinde
adalet duygusunu zedelediğini ifade etti.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bazı ülkelerin nükleer silahlarını, kitle
imha silahlarını, uluslararası hukuku hiçe saymalarını, uluslararası sularda korsanlık yapmalarını, hak ihlallerini, işkence ve insanlık dışı muamelelerini görmeyenler; ama başka bir
takım ülkelere benzer konularda
baskı uygulayanlar, aslında tarafsızlık duygusunu ciddi şekilde tahrip ediyorlar. Ben burada karamsar bir tablo çizmek, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul'da iştahlarınızı kaçırmak niyetinde değilim. Benim niyetim, gelecek olan tehlikeye, bizi, hepimizi bekleyen tehlikeye dikkatleri çekmektir. Küçük bir köye dönüşen küresel dünyada, zıtlıkların, çarpıklıkların, eşitsizlik ve adaletsizliğin de artık o
küçük köy içinde daha belirgin hale geldiğini burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum.''
Son yaşanılan küresel
finans krizinin, esasında dikkatleri çekmek istediği bu büyük tehlikenin öncü sinyali olduğunu bildiren Erdoğan, sınırsız kazanma ve hırsla tüketme çılgınlığının, zenginle fakir arasında büyüyen uçurumun, tüm dünya ülkelerinin ekonomilerini sarsan bir sonuç doğurduğunu anlattı.
Erdoğan, ''
Küresel finans krizinden gereken
mesajları çıkaramaz, bu krizi doğru okuyamazsak, biliniz ki asıl sarsıntının tahribatı çok daha büyük olacaktır'' diye konuştu.
-''KÜRESEL SORUNLARI, GÜVENLİK TEDBİRLERİYLE ÇÖZME DÖNEMİ GERİDE KALDI''-
Recep Tayyip Erdoğan, küresel sorunları, güvenlik tedbirleriyle çözme döneminin artık geride kaldığını vurgulayarak, şöyle dedi:
''Başta terör olmak üzere, tüm küresel meseleleri, demokrasi ve özgürlük zemininde, özellikle de uluslararası dayanışmayla çözmemiz gerektiği bugün artık açık şekilde ortaya çıkmıştır. Burada, Türkiye tecrübesini sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye, gelişmekte olan bir ülke. On yıllar boyunca,
yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik noktasında önemli sorunlar yaşadık. Hem kamu yatırımları, hem özel
sektör yatırımları ülkenin belli bölgelerinde birikirken, diğer bazı bölgelerde yoksulluğun çığ gibi büyüdüğüne şahit olduk. Yoksulluk, mahrumiyet ve inkar politikaları, istismara müsait bir zemin oluşturdu ve Türkiye terör örgütlerinin hedefi haline geldi.
Hükümet olarak, 8,5 yıl boyunca bir yandan özgürlük ve güvenlik dengesini hassasiyetle gözettik, bir yandan da yoksulluğa karşı kararlı bir mücadele verdik.''
Erdoğan, 2002'de,
gıda artı gıda dışı yoksulluğun toplam nüfusa oranının yüzde 27 olduğunu, bunun da yaklaşık 18 milyon kişiye tekabül ettiğini, son araştırmanın 2009'da yapıldığını, yoksulların toplam nüfusa oranı yüzde 18'e gerilediğini, nüfus artışına rağmen rakamın da 12 milyon 750 bin kişiye gerilediğini söyledi.
-''1 DOLARIN ALTINDA YOKSUL İNSAN KALMADI''-
Türkiye'de 2006 yılından itibaren, günlük harcaması 1 doların altında olan yoksul insan kalmadığını bildiren Erdoğan, ''Günlük harcaması 4,3 doların altında kalanların oranı 2002'de yüzde 30'du, bunu da dikkat ediniz, yüzde 4'e kadar çektik'' dedi.
Genel refahı yükseltir, gelir dağılımındaki çarpıklığı düzeltirken, yatırımları da
ihmal etmediklerinin altını çizen Erdoğan, Türkiye genelinde, 8,5 yılda 13 bin 600 kilometre kaliteli bölünmüş yol, 163 bin yeni derslik, 89 yeni üniversite, çoğunluğu alt gelir grubu için olmak üzere 490 bin
modern konut, 4,4 milyon metrekare kapalı sağlık tesisi inşa ettiklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, bu devasa yatırımların, devlet ile vatandaş arasındaki güveni güçlendirdiğini, ülke içinde dayanışmayı artırdığını, en önemlisi de terörün beslendiği yoksulluk ve mağduriyet bataklığını kuruttuğunu söyledi.
Erdoğan, ''Yoksulluğun azalması, gelir dağılımındaki eşitsizliğin kapanması ile terör örgütü etkinliğini kaybetmiş, dağılma aşamasına gelmiştir'' dedi.