Erdoğan,
Bosna-
Hersek Bakanlar Kurulu Başkanı Nikola Şpiriç ile düzenledikleri ortak basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, ''Türk-
Sırp ve
Boşnak Dışişleri bakanları arasında Bosna'nın yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir
eylem planı imzalandı. Bu konuda
Türkiye ne yapacak? Muş'ta iki kişinin hayatını kaybetti. Bu olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Böyle yeni bir
yapılandırma gibi bir şey söz konusu değil. Sadece Dışişleri bakanları kendi arasındaki bu tür görüşmelerin devamı noktasında bir mutabakat... Herhangi bir
anlaşma söz konusu değil, bir yanlış
iletişim var galiba, önce onu düzelteyim.
İkinci soruya gelince, dün söylediğimin yine aynı şekilde arkasındayım. Bugün Muş
Bulanık'ta olan olay, bir kısım göstericilerin
kepenk kapatma eylemine karşı direnen bir esnafın, maalesef oradaki tavrı karşısında iki göstericinin öldüğü noktasında bize gelen bilgi var. Detaylarıyla ilgili olarak henüz detay bilgiler elimize gelmedi. Saat 13.30 itibariyle Bulanık ilçemizde bu olaylar meydana gelmiş ve 1990 doğumlu Necmi
Vural ile mahalle muhtarı Kemal Aycan isimli vatandaşlarımız hayatını kaybetmiş. Ama olayın detayları, teferruatı nedir, bunları henüz bilemiyoruz.''
-PARTİ KAPATMALARI-
Başbakan Erdoğan, ''Dün
akşam bizim bu konudaki kararımız netleşmedi demiştiniz ama yeni bir açıklama yapmanız söz konusu olabilir mi kapatılan DTP'nin milletvekillerinin
istifasına ilişkin olarak...
Meclis'te bununla ilgili yapılacak oylamayla ilgili. Parti kapatmaları zorlaştıracak bir
düzenleme söz konusu olabilir mi? Bunu gündeme getirmeyi düşünüyor musunuz?'' sorusuna ise şu yanıtı verdi:
''Aslında ikisinin de cevabını verdim. Yani birincisiyle alakalı olarak şu anda ortada sadece bir söylem var. Meclis'e gelmiş her hangi bir istifa söz konusu değil. Meclis'e böyle bir istifa gelir, Meclis Başkanlığı, İçtüzük gereği atılması gereken adımları atarsa... O zaman, tabii ki, Meclis parti grupları olarak biz de bunları gruplarımızla değerlendireceğiz. Grubumla bu konuyu konuşmadan, değerlendirmeden, böyle bir şey var mı yok mu bu resmen Meclis'e parlamentoya gelmeden bu konuda konuşmak yanlış olur.
Fakat diğer soruya gelince parti kapatmayla ilgili düşüncemizi daha önceden söyledim, yeni bir konu değil bu. Başından beri, her zamanki ifademdir; tüzel kişiliklerin ister parti olsun, ister vakıflar olsun, ister dernekler olsun hepsinin de kapatılmasına ben ve partim, biz karşıyız. Çünkü bir siyasi parti, suç işlemez, suçu gerçek kişiler işler. Dolayısıyla eğer cezalandırılacaksa gerçek kişiler cezalandırılmalıdır. Çünkü suçu işleyen odur.
Partiyi kapatırsınız, ertesi gün yeni bir parti kurulur. Bununla yapılması gereken veya atılması gereken bu noktadaki o
ülke için
demokrasi için olumlu adımlar atılmış olmaz. İşte, birçok partiler bugüne kadar kapatıldı. Adeta, Türkiye kapatılmış partiler mezarlığına döndü. Bu bana göre; doğru bir yaklaşım tarzı değil diye düşünüyorum. Hatta
Venedik Kriterleri'ni dahi bu noktada yeterli bulmuyorum. Venedik Kriterleri'nin üstünde bir bu konuda adımların atılmasından yanayım. Ama bu bir konsensüs gerektiriyor, parlamento içi bir konsensüs gerektiriyor. Tabii, parlamento içi konsensüsün de, maalesef, yeterli olmadığını gördüğümüz bir süreçten de geçiyoruz. Bunun da altını çizerek özellikle ifade etmek istiyorum.''