Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, "Artık
bıçak kemiğe dayanmak üzere, kemiğe dayanırsa
Türkiye o zaman tavrını oturur
Kuzey Kıbrıs ile konuşur, net olarak ortaya koyar ve adımını atar." dedi.
Erdoğan, TRT Haber ve BRT'de canlı yayınlanan programa katılarak, gazetecilerin sorularını
yanıtladı.
Avrupa Birliği sürecine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan,
Yunanistan'da Karamanlis işbaşında olduğunda bir süreç yaşandığını hatırlattı. Erdoğan, ''Sayın
Annan ile bu işi bizim başlatmamız Davos'ta olmuştu. Davos'ta benim kendilerine bir ricam olmuştu. 'Bunu burada başlatalım' diye. Dedi ki, 'Ben bugüne kadar bu işte muvaffak olamadım. Tekrar başlamak istemiyorum. Ne zaman başladıysam hep bu iş geri tepti.' Dedim ki, 'Bakın siz bu işi başlatın göreceksiniz biz Türkler olarak her zaman bir adım önde olacağız.' Öyle deyince, şaşırdı. 'O zaman ben görüşeceğim' dedi. Görüştü ve bize tekrar döndü. 'Başlatalım bu süreci' dedi. Süreç başladı."
"DÜRÜSTLÜĞÜMÜZÜN KARŞILIĞINI GÖREMEDİĞİMİZ İÇİN ÜZÜNTÜLÜYÜZ"
Sürecin Bürgenstock ayağında yapılan çalışmaları anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"En son öyle bir noktaya geldik ki, Sayın Annan beraber 'Tamam mı?' dediğinde, biz tabi görüşmeleri falan yaptık, biz 'Tamam' diyoruz, ama karşımızda Karamanlis ve Papadopulos var. Onlar ertelemekten yana. Orada bile kaçamak oynuyorlar. Ben o zaman Sayın Annan'a şunu söyledim. 'Size Davos'ta ne söz verdiysem. O sözün arkasındayım' dedim. Bir adım önde olacağız dedim, bakın bu kadar görüşme yaptık, şu anda imzalar atılacak erteleyelim diyorlar. Türkler ile Rumların ne konumda olduğunu göstermesi bakımından bu çok önemli. Karşımızda Yunanistan ve
Güney Kıbrıs var. Bu tarafta da Türkiye ve
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. Böyle deyince, Sayın Annan 'Bunu imzalamamız gerekir' dedi. İmzalar atıldı.
Referandum süreci başladı."
Referandum sürecinde Türkiye'nin sözünde durduğunu, Güney'in durmadığını belirten Erdoğan, "Yüzde 75 '
Hayır' dediği halde ödüllendiriliyor
Avrupa Birliği'ne alınıyor. Yüzde 65 burada 'Evet' dediği halde Avrupa Birliği müktesebatının gereğini yerine getirdiği halde Kuzey Kıbrıs burada dışlanıyor. İşte bizim kanımıza dokunan bu. Biz dürüstlüğümüzün karşılığını göremediğimiz için özellikle bundan dolayı üzüntülüyüz, şuradan da memnunuz, biz haklıyız. Hangi platformda olursa olsun
Güney Kıbrıs Rum yönetiminin tek avantajı Avrupa Birliği'ne girmek olmuştur. Ama bunun dışında hiçbir avantajı yoktur." diye konuştu.
Erdoğan, "Kuzey Kıbrıs o dik duruşunu aynen devam ettirdiği sürece, Türkiye Kuzey Kıbrıs el ele vermek suretiyle Kuzey Kıbrıs bugün bulunduğu konumdan çok daha güçlü konuma gelecektir. Bunu siyasi, askeri,
ekonomik, kültürel, ticari yönden söylüyorum." dedi.
"Güney Kıbrıs her yönden, gelip gidenler olabilir, şu olur, bu olur, hepsi olabilir, ama bilesiniz ki sırtındaki bu küfeyi hiçbir zaman atamayacaktır'' diyen Erdoğan, ''Schröder'in hatıratındaki küfeyi atamayacaktır; Merkel'in 'Avrupa Birliği'ne Güney Kıbrıs'ı alışımız bir hata olmuştur' tespiti atamayacaktır." diye konuştu.
"BUNDAN SONRAKİ SÜREÇ SIFIRLANMIŞTIR"
"
Müzakereler hızlandı, özellikle 2012'nin ikinci yarısı bir milat olacak. O zamana kadar
Kıbrıs sorunu çözülmezse, ondan sonrasında ne olacak? Avrupa Birliği Türkiye'yi kaybetme riskini göze alabilir mi?" sorusu üzerine de Erdoğan, kendisinin zamanla ilgili bir açıklamasını olmadığını belirterek, şunları söyledi: "Bizim zamanla ilgili açıklamamız... Güney Kıbrıs'ın dönem başkanlığını Avrupa Birliği uygulamaya koyarsa, biz o 6 aylık süreçte her şeyi buzdolabına koyarız. Hiçbir görüşme kesinlikle yapmayız. Çünkü biz hiçbir zaman Güney Kıbrıs Rum yönetimini kendimize muhatap kabul etmiyoruz. Ta ki iş neticelenene kadar. Tavrımız buna yöneliktir."
Erdoğan, ''Avrupa Birliği bu konuda yanlışını bildiği halde burada ısrar edişinin altında yatan gerçekleri de biliyoruz. Bu bir zihniyet meselesidir. Bu zihniyetten Avrupa Birliği, dönememenin şu anda bana göre ezikliğini yaşıyor." diye konuştu.
"Sayın
Hristofyas Kıbrıslı gazetecilere dün Ankara'da yaptığınız açıklamaları 'Tehditkar olarak,
tahrik edici olarak niteledi. Böyle giderse çözüm olmaz' dedi. Buna bir yanıt vermek istersiniz. Rum tarafına bir mesajınız var mı?" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Rumlara mesajım açıkça ortada. Önce sormak lazım, 'Siz Annan Planı'nı kabul ettiniz mi etmediniz mi?' O kadar basit. Onlar Annan Planı'nı reddettiler. Yüzde 75 ile. Şimdi siz bunu reddediyorsunuz, bizden ne bekliyorsunuz? 'Kuzey Kıbrıs'ın tamamını alın' dememizi mi bekliyorsunuz? (Onlar doymazlar). Çok açık şunu söylüyorum, artık bütün her şey geride kalmıştır. Bundan sonraki süreç sıfırlanmıştır, dolayısıyla bir milattır. Bu görüşmelerde Kuzey ile Güney görüşmelerini yapar, nereye varırlar bilemem.
Biz daha önce de kendilerine biliyorsunuz, Kuzey Kıbrıs olarak, gerekli olan başlıkları, hepsini verdik. Ona
cevap vermediler. Yine oyaladılar. Şimdi yine oyalama taktiği yapıyorlar. Biz kendilerine her halükarda, oturup bunları konuşabiliriz diyoruz. Garantör ülkelerle beraber konuşalım, beraber oturup konuşalım, ama bizi oyalamayın. Bak devamlı bizi oyalıyorsunuz. Artık bıçak kemiğe dayanmak üzere; kemiğe dayanırsa Türkiye o zaman tavrını oturur Kuzey Kıbrıs ile konuşur, net olarak ortaya koyar ve adımını atar."
"BİZ ÇÖZÜM PEŞİNDEYİZ, ONLAR İSE TIKAMA PEŞİNDE"
Bir gazetecinin, ''Eğer iki lider müzakere masasında ortak bir sonuca varırlarsa Türkiye bunun arkasında olacak, bunu söyleyebilir miyiz?'' demesi üzerine Erdoğan, ''Tabi, ne ala. Yeter ki anlaşsınlar." dedi.
Başbakan Erdoğan, ''Bizim dediğimiz ne?
Adil, kapsamlı, eşit statüde, burası çok önemli, iki kurucu devlet esasına dayalı federatif yapı. Kıbrıs Türk devleti kurucu devlet, Kıbrıs Rum Devleti kurucu devlet. Böyle olmaması halinde kimse bizden herhangi bir şey beklemesin. Onlar kendilerine göre güdecekleri bir Kuzey Kıbrıs bekliyorlar. Yok öyle bir şey, mümkün değil. O zaman biz kendi varlığımızı inkar ederiz'' diye konuştu.
Bu konuda bir şeyin iyi tespit edilmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, ''Güney Kıbrıs'ın çözüm diye bir derdi var mı? Böyle bir dertleri yok. Biz çözüm peşindeyiz, onlar ise tıkama peşinde. Bakın şimdi önümüzde 19 görüşme yapacaklar. Belki de bu 19 görüşmeyi yapamayacaklar. Niye? Çünkü kendi iç dertleri bu işi yapmaya müsaade etmeyecek. Çünkü, onlar bir şeylere rağmen masaya geliyorlar. Ama biz Kuzey Kıbrıs'ın hukukunu koruma adına masadayız." dedi.