şapkamı çıkarıyorum
Erdoğan'ın savaş kışkırtıcılarına
kulak tıkayıp
Kuzey Irak/
PKK sorununu diplomatik yöntemlerle halletmeye yönelmesi bugüne kadar
Başbakan olarak yaptığı en akıllı iştir.
Başının üzerinden hiç kurşun geçmemiş olanların savaş tamtamı çalmaları kolaydır.
Başkentin güvenli ve sakin koridorlarında çay
kahve eşliğinde başarıyla sonuçlanacağı garanti savaş planları yapmak da kolaydır. Ama muharebe meydanda hiçbir zaman kâğıt üzerinde olduğu gibi cereyan etmez.
Ve savaşlarda ismi sadece kanı döküldükten sonra
gazete sayfalarında görülenler ölür. Şehit listelerinde parti liderlerinin, politikacıların adını bulamazsınız.
(Politikacı dedim de aklıma bir soru geldi. Kim Türk ordusunu en çok
Kuzey Irak bataklığına çekmek istiyor? Cevap: PKK,
CHP, MHP. Düşünmeye değer.)
Erdoğan ordunun baskısına
boyun eğmeyerek de iyi yaptı. Soğuk
Savaş koşullarına göre organize ve teçhiz edilmiş bir orduyu
yabancı ve dost olmayan, zor bir arazide
küçük bir
terörist örgütünün üzerine yollamak iyi bir fikir değildir.
Linç tasarısına sırtını döndü
Erdoğan'ın Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) kapatılmasına karşı çıkması,
Kürt kökenli milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda MHP'nin piyasaya sürdüğü
linç tasarısına sırt dönmesi de doğrudur.
Başbakan'ın "Yüz binlerce vatandaşın oylarını alarak parlamento çatısı altına gelmiş olanlara karşı biz antidemokratik yolları seçemeyiz" sözleri bu konuda sarf edilmiş en demokratik ve akıllı laflardır.
Parti kapatmanın bir çözüm olmadığını öğrenmek için
Türkiye'nin kaç parti kapatması lazım?
DTP Meclis'te kalmalı, barış sürecine katkıda bulunması sağlanmalıdır.
Sorunun bu aşamaya gelmesinin en büyük nedenlerinden biri Ankara'nın
Barzani ve Talabani'yi adam yerine koymaması,
hakaret sayılabilecek muamelelere tabi tutmasıdır. Kuzey Irak Kürt liderliğinin
işbirliği olmadan
Kürt sorunu halledilemez. Onları Türkiye'nin dostluğunun düşmanlığından daha değerli olduğuna ikna etmek zor olmamalı.
Diğer yollar tüketilmeden en tehlikeli, pahalı, kanlı, ve sonu belirsiz savaş seçeneğini seçmek aptallıktır.
Belayı savaşsız savmak
Bu bağlamda Erdoğan en doğru yolu izliyor: PKK'nın hududumuzun güneyindeki bölgede bir bela olarak varlığını sürdürmesini önlemeyi Türkiye, ABD, Irak ve Kuzey Irak arasındaki diplomatik temaslarla çözümlemek.
Karşımızdakilerin, özellikle ABD'nin, bu olmazsa savaş çıkacağını anlamış olmaları sonuca atılmış büyük bir adımdır.
Kuzey Kore'nin nükleer silahlara yönelmesi sabırlı bir diplomasi sonucunda önlendi. Aynı yöntem, eninde sonunda İran'ı nükleer emellerinden vazgeçirmekte de uygulanacak. Bunları Irak'ın işgaliyle karşılaştırın.
Einstein'ın dediği gibi: "Sorunları onları yaratırken kullandığımız düşünce tarzını kullanarak çözmeyiz."
Bu belayı savaşsız savmak sadece Erdoğan'a değil, Türkiye'ye de büyük prestij kazandıracak.
METİN MÜNİR/MİLLİYET