Adıyaman programının ardından
Kahramanmaraş'a geçen Erdoğan, Hafiz Ali Meydanı'nda Kahramanmaraşlılara seslendi.
Sözlerine alandakileri selamlayarak ve ardından ''
Maraş, Maraş, Can Maraş, Canlara Canan Maraş, Suları Kevser Olmuş, Toprağı Mercan Maraş'' diyerek başlayan Erdoğan, miting alanında yaşanan coşku ve heyecanın her şeyi yapmaları için yeterli olduğunu ifade etti.
''Şu coşku her şeye yeter. Şu heyecan her şeye yeter. Kahramanmaraş aşkı, sevdası, muhabbeti her şeye değer. Biz, heyecanımızı sizden alıyoruz. Şu meydan bize yorgunluğumuzu unutturuyor'' diyen Erdoğan, ''Şu meydanı görüp de şu Kahramanmaraş'ın haykırışını görüp de millete hizmetkar olmamak mümkün mü? Biz bu millete efendi olmaya değil, biz bu millete hizmetkar olmaya geldik. Şu muhabbeti, şu coşkuyu görüp de Aşık Veysel gibi 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dememek mümkün mü?'' şeklinde konuştu.
Erdoğan sözlerini, ''Sizin desteğinizi, sizin hayır duanızı, sizin emanetinizi alıp da o emaneti yükseklere taşımak için çabalamak bizim için adeta şu anda bir emir makamındadır. Hamd olsun bugüne kadar emanetinizi yere düşürmedik, düşürmeyeceğiz. Sizleri mahcup etmedik, bundan sonra da mahcup etmeyeceğiz'' diye sürdürdü.
DİĞERLERİ DOĞRU DÜRÜST MEYDANLARA ÇIKAMADI
Erdoğan, yerel
seçimler nedeniyle 14. mitinglerini yaptıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Bugün 14. mitingimizi yapıyoruz, diğerleri daha doğru dürüst meydanlara çıkamadı. Sayın
Baykal,
'Televizyona çağırıyorum, televizyona gel' diyor. Sayın Baykal, seçimlerin meydanı burası, burası, burası. Bize sandıklarda bu meydanlar oy verecek. Demokrasinin meydanı burası, burası. Bu meydanların dilini önce dinle, bu meydanlar ne diyor onu dinle. Onu dinle de ona göre konuş.
Bize küçük düşünmek yakışmaz diyoruz. Biz, büyük düşüneceğiz. Her bir köyümüzde, ilçemizde, 81 vilayetimizde büyük düşüneceğiz. Hiç kimse ama hiç kimse bu ülkenin başını öne eğmez. Hiç kimse bu milletin başını öne eğemeyeceği gibi bu milletin liderleri karşısında yüksek sesle de konuşamaz. Ama öyle günler geldi geçti ki bu ülkenin liderleri maalesef birçok yerde el pençe divan duruyorlardı. Yurt içinde, yurt dışında artık benim hiçbir kardeşim, hiçbir vatandaşım, hiçbir soydaşım kendisini ezik, itilmiş, ötelenmiş, horlanmış hissedemez. Bu ülkeye hiç kimse 'ülkelerden bir ülke' muamelesi yapamaz. Hiç kimse bu ülkeye, bu millete, bu milletin bir ferdine karşı neme lazımcılık yapamaz.''
BEYEFENDİLER, ÜSLUBUMDAN RAHATSIZ OLUYOR
Kendilerinin
öfke, gerilim, karalama ve çamur
siyasetiyle bir işlerinin olmadığını, milletin 2 kasımda, 28 martta ve 22 kasımda bu tür siyaseti elinin tersiyle ittiğini kaydeden Erdoğan, kendilerinin siyaseti meydanlarda yaptıklarını vurguladı.
Başbakan Erdoğan, olup bitenlerin görüldüğünü ifade ederek, ''Siyaset meydanlarda yapılır, siyaset halkın içinde yapılır. Siyaset milletin içinde, millet için yapılır. Bunların böyle bir derdi yok. Siyaseti ekranlar üzerinden, gazeteler üzerinden, medya üzerinden yapıyorlar.
Çamurun üzerine oturuyorlar, çamur siyaseti yapıyorlar'' diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
''Beyefendiler bir de benim üslubumdan rahatsız oluyorlar. Başbakan, milletin diliyle konuşuyor. Başbakan, milletin üslubuyla konuşuyor. Başbakan milletin gönlünden, milletin yüreğinden konuşuyor. Efendim, Başbakan medyayla neden
kavga ediyormuş, medyaya karşı neden bu kadar sertmiş. Dikkat edin haftalardır,
seçim sandığı ufukta göründüğünden itibaren karalama kampanyasına başladılar. Bana, şahsıma, aileme, milletvekili arkadaşlarıma, belediye başkanı arkadaşlarıma, belediye başkanı adayı arkadaşlarıma, devletin saygın kurumlarına en ağır şekilde hakaretler ettiler. İftiralar attılar, atıyorlar.
Ben de diyorum ki, ey
CHP, diğerleri, elinizde
belge varsa, bu ülke bir hukuk devleti, niçin yargıya gitmiyorsunuz? Yargıya gidin. Neden gitmiyorsunuz? Belediye başkanı arkadaşlarımızın dokunulmazlığı yok. Yargıya gidin, niye gitmiyorsunuz? Çünkü ellerinde belge yok. Bunlar, bir zamanlar vardı ya komünistlerin çamur at tutmasa iz bırakır anlayışı vardı ya bunlar o dille konuşuyor. İftira atıyor.''
KURAL TANIMIYORLAR, KANUN TANIMIYORLAR
Erdoğan sözlerini medyaya
eleştiri yönelterek sürdürdü. Erdoğan, ''Kural tanımıyorlar,
kanun tanımıyorlar.
Meslek ahlakını, etik ilkeleri ihlal ediyorlar. En küçük bir eleştiri karşısında hemen
basın özgürlüğü deyip ortalığı velveleye veriyorlar'' dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Beyefendi senin basın özgürlüğün olduğu kadar benim de düşünme ve konuşma özgürlüğüm var. Geçmişte bunu yaptılar, bundan fayda devşirdiler. Şimdi de bunu yapmaya çalışıyorlar. Kusura bakmayın herkes işini yapacak. Siyasetçi siyaset yapacak, iş adamı işini yapacak, gazeteci gazeteciliğini yapacak. siyasetçi, siyaseti medyadan taşeronlara devir ederse iş adamı medyayı
şantaj aracı olarak kullanırsa, medya kendi alanından çıkıp siyasete soyunursa işte o zaman işler çığırından çıkar.
Herkes sorumluluğunu bilecek. Herkes mesuliyet alanını bilecek. Bu ülkede hiç kimse imtiyazlı değildir, olamaz. Bu ülkede hiç kimse kanunların üzerinde değildir, olamaz. Bunu açık açık söylüyorum.
AK Parti bu tür siyasetin içinde olmayacak. AK Parti demokrasiden asla taviz vermeyecek. AK Parti her türlü özgürlüğü bugüne kadar var gücüyle savundu, bundan sonra da savunmaya devam edecek. AK Parti hiçbir imkanı şantaj aracı olarak kullanmadı, bundan sonra da kullanmayacak. Ve AK Parti bugüne kadar şantaja
boyun eğmedi, bundan sonra da Allah'ın izniyle eğmeyecek.''