TBMM'den geçen
Anayasa düzenlemesi hakkında da görüşlerini açıklayan Erdoğan, "Sadece
CHP değil, CHP yanlısı medyada dünyaya iki kutuplu hava veriyor.İki
Türkiye fotoğrafı vermeye çalışıyor. Dünya medyasından örnek veriyorlar. Onlar sizin yansıttıklarınız. Dünya'nın önemli gazetelerinde nasıl göründüğünüzü göremiyorsanız, biz size gönderelim. Bu CHP sosyal demokrat değil diyenleri duymadınız galiba. Çünkü dürüst değiller. Türkiye'de bir
kaos varsa, o bu başlıkları atanların kafasındadır. Üniversitede
yasak kalkmalı manşetlerinizin mürekkebi kurumadı. O zaman istismara alet mi oluyordunuz? Şimdi sizde gerilim politikası ile peşindesiniz. Aslında laikliği değil, çıkarlarınızı tehlikede görüyorsunuz. Atatürk'ü Bolşevik Lelinle yan yana alet etmeniz gibi sizde kendi çıkarlarınızın peşindesiniz. Her fırsatta iki bölünmüş, Türkiye göstermeyi seviyorsunuz. Azınlığın tahakkümünü yok sayacaksınız, 411'e kaos diyeceksiniz. Herkes aynı düşünmek, herkes giyinmek zorunda mı? Yüzde 80
evet diyor. Sonra bunu mahkum ediyorsunuz. Anayasa değişikliğinin desteği yüzde 73...
Sizin derdiniz başka. Belediyedeyken de aynı senaryoyu oynadı. İstanbul'da hangi
yaşam şekliniz değişti. Beş yıldır iktidardayız, hangi yaşam şekliniz değişti. Ayıptır, ayıp.
Bu
ülkenin evlatlarını kimse bir birine düşürmesin. Sayın başbakan niye kızıyorsunuz diye soruyorlar. Ben ciğerlerimden konuşuyorum. Ciğerlerimden. Ama siz
sipariş üzerine konuşuyorsunuz. Siz düpedüz diktatoryal
yönetim özlüyorsunuz. Cumhurbaşkanı onay vermeden yargıya
akıl vermeye başladı.
İdam sehpasının yolunu gösteriyor. Nasıl demokratsınız? Biz bu yola çıkarken, kefenim hazır. 70-80 yaşındaki kadının başına açmayı hangi insanlıkla bağdaştırıyorsunuz. İşte sizin insana yaklaşımınız budur. Milletin meclisi, milletin meselelerini çözüyor. Millete güvenin. Bir kısım medyanın güvenilmezliği yüzünden, medyanın imajı zarar görüyor. Beğenseniz de beğenmesiniz de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Tehdit suretiyle bizden çıkar elde edemeyeceksiniz. Ortak değerlerimizi istismar ederek bir şey elde edemezsiziniz. Bu ülkeyi büyütmenin hesabı içinde olun.
AB süreci ile ilgili çalışmalarımız tam hızla devam ediyor." şeklinde konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, terörle mücadeleye verdiği önemin ve katkının aynısını
Avrupalı dostlarından da beklediğini vurgulayarak, ''Bazı ülkelerin bu konudaki samimiyetsiz tavırları bizi çok üzüyor. Siz hem bir örgütü '
terörist' ilan edeceksiniz, hem eli kanlı katilleri serbest bırakacaksınız. Diyoruz ki eğer bu tutumunuz böyle devam ederse bilesiniz ki aynıyla bunun mukabelesini görürsünüz'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmaya,
Almanya ziyareti hakkında bilgi vererek başladı.
Bu ziyaret sırasında
Almanya Başbakanı
Angela Merkel ile ikili ilişkileri, Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri ile bölgesel ve uluslararası konuları görüştüklerini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu görüşmelerin önümüzdeki dönemde iki ülke ilişkilerine yeni açılımlar getireceği umut ediyorum. Halen 3 milyon civarında insanımız Almanya'da yaşıyor. Bu gerçek, iki ülke ilişkilerini klasik diplomatik standartların ötesine taşıyor. Türkiye'deki Alman yatırımcıların sayısının her geçen gün artması ki şu anda 3 bin civarında Alman yatırımcı mevcut. Dış ticaret hacmimizde Almanya'nın birinci sırada yer alması, geçen yıl 4 milyon 200 bin Alman vatandaşının Türkiye'ye turist olarak gelmesi gibi bir çok sebep ülkelerimizi birbirine daha da yakınlaştırıyor.
Almanya ve Türkiye, birbirini iyi anlaması, yakınlığını koruması gereken iki ülke. Şu bir gerçek ki vatandaşlarımızın sosyal ve
ekonomik pozisyonları, Almanya ile ilişkilerimiz üzerinde belirleyici bir etkiye sahip. Almanya şimdiye kadar verdiği destekle AB ile ilişkilerimizin seyrinde olumlu bir rol üstlendi.
Sayın Merkel'e bu tutumun devamı yönündeki beklentilerimizi aktardık, Türkiye'nin müzakere süreciyle ilgili kaydettiği gelişmeleri detaylarıyla paylaştık.
Bu arada uluslararası terörizme karşı ortak hareket etmenin gerekliliğini de bir kere daha önemle vurguladık. Türkiye, terörle mücadeleye verdiği önemin ve katkının aynısını Avrupalı dostlarından da beklemektedir. Bazı ülkelerin bu konudaki samimiyetsiz tavırları bizi çok üzüyor. Siz hem bir örgütü 'terörist' ilan edeceksiniz, hem eli kanlı katilleri serbest bırakacaksınız. Türkiye'ye iade etmeyeceksiniz, buna da yargının bağımsızlığıyla bir yaklaşım göstereceksiniz. Türkiye'ye böyle bir konu geldiği zaman, Türkiye 'yargı bağımsızlığı' dediği zaman
kıyamet koparacaksınız. Bunları anlamak mümkün değil. Ve diyoruz ki eğer bu tutumunuz böyle devam ederse bilesiniz ki aynıyla bunun mukabelesini görürsünüz.''
''TÜRKİYE ÖNEMSENEN BİR ÜLKE''-
Gittiği ülkelerde Türkiye'nin uluslararası meselelere yaklaşımını en güçlü biçimde ifade etmeyi gerekli gördüğünü kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Memnuniyetle ifade etmeliyim ki Türkiye, Ortadoğu'dan Balkanlar'a kadar bir çok bölgede yaşanan gelişmelerde görüşü merak edilen, önemsenen, katkısı istenen bir ülke konumundadır'' diye konuştu.
Almanya ziyareti kapsamında 44.
Münih Güvenlik Konferansı'na da ana konuşmacı olarak katıldığını hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Gerek orada yaptığım konuşmada, gerek yaptığımız ikili görüşmelerde, bölgesel ve küresel konularla ilgili düşüncelerimizi ifade etme imkanı bulduk.
Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili beklentilerimizi, Türkiye'nin tam üyeliğinin AB'nin geleceği ve dünya barışı için ne kadar önemli olduğunu bir kere daha vurguladık.
Bugün, Avrupa'da yaşayan 5 milyon civarında vatandaşıyla Türkiye, zaten Avrupa'nın önemli bir unsurudur. Avrupa kıtası bugün çok toplumlu, çok inançlı, çok kültürlü bir nüfus yapısına sahiptir. Bütün bu farklılıkları bir arada yaşatacak insani değerlerin ve medeni tecrübenin önemi büyüktür.
Türkiye, sahip olduğu tarihi birikimle AB için çok önemli, çok değerli bir ortak olma niteliğine sahiptir. Bu gerçeğin AB ideallerinin yaşatılması bakımından da mutlaka dikkate alınması, hatırlanması gerekmektedir.
Almanya'da bulunduğumuz süre içinde Türkiye'nin dünya barışı için, küresel güvenlik için gereken her adımı atmaya hazır olduğunu, şimdiye kadar yaptıklarıyla da bunu gösterdiğini en açık biçimde ortaya koyduk.''
''ASİMİLASYON''
Başbakan Erdoğan, Köln'de Almanya'da yaşayan vatandaşlarla,
dernek başkanlarıyla kendilerini çok sevindiren, çok heyecanlandıran bir toplantı gerçekleştirdiklerini anımsatarak, ''Köln Arena'yı dolduran 20 bin civarındaki vatandaşımızla kucaklaştık, hasret giderdik. Aramızda mesafeler olsa da bu milletin bütün fertlerinin birbirine kalbi bir yakınlık içinde olduğunu bir kere daha gördük'' dedi.
Bu heyecan ve kaynaşmanın, Türk toplumunun dostluk, kardeşlik ve bir arada yaşama iradesini en üst düzeyde ortaya koyduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Almanya'daki vatandaşlarımızın durumlarıyla ilgili meseleleri de Sayın Merkel'le ayrıntılı olarak değerlendirme imkanı bulduk. Almanya'daki Türk toplumunun konumunun her alanda iyileşmesi ve gelişmesi bizi sevindiriyor.
Almanya'daki Türkler, Alman toplumuna entegre olabildikleri oranda konumlarını geliştiriyorlar. Bu yüzden temel yaklaşımımız, Almanya'daki soydaş ve vatandaşlarımızın Alman sistemine entegre olmaları, 'Yabancı', '
Göçmen', 'Öteki' gibi değil, toplumun esas unsuru olarak kendilerini görmeleridir.
Almanya'da yaşayan kardeşlerimiz, şimdiye kadar Almanya'nın kalkınmasına katkı sağladıkları gibi, kendi kimliklerini korumayı da başardılar. Bu vesileyle asimilasyona karşı olduğumuzu, asimilasyon ile entegrasyonu birbirinden kesin çizgilerle ayırmamız gerektiğini orada ifade ettim. Burada bir kez daha ifade etmek istiyorum; asimilasyon bir insanlık suçudur. Bu böyle bilinmelidir. Burada Sayın Merkel ile farklı düşünüyor olabiliriz ama benim düşüncem bu... Ve çok açık, net söylüyorum: Hiçbir zaman Türk toplumunu asimile etme gayreti içerisine kimse giremez. Ama Entegrasyon noktasında ne gerekiyorsa biz bunu yapmaya hazırız.''
''ENTEGRASYONA ÖNEM VERİYORUZ''-
Entegrasyona direnmeyi, sosyal ve siyasal platformda geri planda durmayı, üçüncü nesle ulaşan Türk vatandaşlarına faydalı bulmadığının altını çizen Başbakan Erdoğan, bu bakımdan entegrasyonu önemsediğini söyledi.
Türk vatandaşlarının iyi eğitim almaları, kendilerini iyi yetiştirmeleri, yaşadıkları toplumda aktif ve önemli roller üstlenmelerinin önemine işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Bizim ısrarla vurguladığımız şudur: Entegrasyonun şartı, yaşadığı toplumun dilini gayet iyi öğrenmektir. İyi dil öğrenmenin şartı ise ana dilini iyi bilmektir. Mesela, iyi Almanca konuşamayan oradaki kardeşlerimle bir araya geldiğimizde bakıyorum ki iyi
Türkçe de konuşamıyor. Evet burada bir sıkıntı var. Öyleyse önce kendi anadilini iyi öğrenecek, bunun ardından da ikinci bir dili öğrenme imkanını halledecektir'' diye konuştu.
Almanya'da bazı medya kuruluşlarının, Türkçe eğitim yönündeki beklentilerini, entegrasyon çabalarına ters bir durum gibi algılayarak, bazı eleştiriler getirdiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Oysa bizim söylediğimiz çok açıktır: Almanya'daki Türkler ana dillerini iyi bilmeli, Almanca'yı da mutlaka iyi konuşur duruma gelmelidir. Herhalde hiç kimse, kimseden ana dilini unutmasını, ana dilini öğrenmemesini isteme hakkına sahip değildir.
Biz, Türk toplumunun Almanya'ya entegrasyonuna büyük önem veriyor ve bunun için her türlü çalışmaya katkıda bulunabileceğimizi söylüyoruz.
Türkiye'de nasıl Alman dilinde eğitim veren okullar varsa ve yakın zamanda bir veya iki tane Alman üniversitesi kurulması planlanıyorsa, 'Almanya'da da hem Türkçe, hem Almanca eğitim veren kuruluşlar niçin olmasın' derken aynı samimi düşünceyi dile getirdik. Ama Türkiye'ye döndükten sonra ve son gün anladım ki bunlar, bunu anlamamakta direniyorlar. Niye direniyorsunuz? Bundan niye korkuyorsunuz? Bundan daha tabii ne olabilir? Bunu farklı noktalara çekmek, kimseye bir yarar sağlamaz.''
ALMANYA'DAKİ YANGIN-
Başbakan Erdoğan,, ziyaretinin hemen öncesinde Ludwigshafen'de 5'i çocuk, 9 Türkün hayatını kaybetmesinin, ziyaretine ayrı bir anlam kazandırdığını ifade ederek, ''Hepimizin yüreğini yandı, hepimiz derin acılar yaşadık'' dedi.
Almanya ziyaretinin ilk gününde olay yerine giderek yanan binada incelemelerde bulunduğunu, gönderdikleri 4 Türk
emniyet görevlisinden bilgi aldıklarını, vatandaşların acısını paylaştıklarını, hastanedeki bazı yaralıları ziyaret ettiklerini anlatan Erdoğan, Pazar günü gönderdikleri özel uçakla cenazelerin Gaziantep'e getirildiğini hatırlattı.
Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu'nun cenaze sahipleri ve yakınlarına refakat ettiğini bildiren Başbakan Erdoğan, ''Dün Gaziantep'te gerçekleştirilen cenaze törenlerinden sonra kardeşlerimizi ebediyete uğurladık. Bir kez daha hepsine Allah'tan rahmet diliyorum, mekanları
cennet olsun'' diye konuştu.