Başbakan Erdoğan,
Avrupa Sanayicileri Yuvarlak Masası (ERT) üyeleriyle yemekli toplantıda biraraya geldi.
Başbakanlık Resmi Konutundaki yemekli toplantıya Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, Devlet Bakanı Zafer
Çağlayan,
Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, ERT ile Volvo'nun Yönetim Kurulu Başkanı Leif Johansson, Astra Zeneca Yönetim Kurulu Başkanı David Brennan, ERT Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Siemens Yönetim Kurulu Başkanı Peter Lescher, ERT Genel Sekreteri Wim Philippa, OVM Yönetim Kurulu Başkanı Wolfgang Ruttenstorfer,
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Güler Sabancı, ERT
Türkiye Genişleme İş Konseyi Başkanı ve Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Bülent Eczacıbaşı ile Vodofone Dış İlişkiler Direktörü Matthew Kirk katıldı.
Erdoğan, yemekte yaptığı konuşmada ERT üyeleriyle biraraya gelmekten memnuniyet duyduğunu belirtti. Erdoğan, 1 trilyon avroluk cirosu ile 6.5 milyon kişiye istihdam sağlayan ERT'in içinde Türkiye'den de üyelerin bulunmasının kendileri için memnuniyet kaynağı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin
katılım öncesinde AB ile
Gümrük Birliği anlaşması yapan tek
ülke olduğuna işaret eden Erdoğan, 15 yıldır
Gümrük Birliğini başarıyla yürüten Türkiye'nin en büyük ticaret ortağının AB ülkeleri olduğunu belirten Erdoğan, geçen yıl küresel
finans krizinin etkisiyle tüm dünyada ticarette bir daralma yaşandığını, Türkiye'nin dış ticaretinin de kısmen de olsa bundan etkilendiğini kaydetti.
AB ülkelerinin Türkiye'nin dış ticaretindeki ağırlığının devam ettiğini ifade eden Erdoğan, geçen yıl Türkiye'nin 102 milyar dolarlık ihracatının 47 milyar dolarlık bölümünün AB üyesi ülkelere yönelik; 141 milyar dolarlık ithalatın ise 57 milyar dolarlık bölümünün AB üyesi ülkelerde gerçekleştiğini anlattı.
Erdoğan,
ihraç ürünlerinin yüzde 95'i sınai ürünlerinden oluşan Türkiye'nin, televizyon ve
otobüs üretiminde Avrupa'da birinci, demirçelik, seramik ve büyük yat üretiminde üçüncü, otomotiv yedek parça üretiminde ve
iletişim sektöründe dördüncü sırada yer aldığına dikkati çekti.
Dünyada bor minerali üretiminde Türkiye'nin birinci, cam üretimi ve mücevherat ihracatında ikinci,
tekstil ve çimento üretiminde de altıncı sırada yer aldığını anlatan Erdoğan, geçenlerde yaşadığı bir olayı paylaşmak istediğini belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Geçtiğimiz hafta içerisinde
İngiltere'ye bir ziyaretimiz oldu. Orada başta Başbakan Brown olmak üzere ikili temaslarda bulunmuş ve Türkiye-İngiltere iş forumuna katılmıştık. Forum sırasında İngiltere
Adalet Bakanı Sayın Straw enterasan bir ifade kullandı 'Ben evimde
Türk malı çamaşır makinesi kullanıyorum. Türk ürünlerinin müşterisi olduğumu belirtemek isterim' Bir
İngiliz dostumuzun evinde Türk malı ürünler kullanması elbette bizi ziyadesiyle memnun etmiştir. Türk markalarının varlığını daha çok hissettirmeleri, başarılarıyla anılmaları Türkiye'nin son dönemde küresel ölçekte artan etkinliğinin bir tezahürüdür.''
Başbakan Erdoğan, son 5 yılda Türkiye'ye gelen uluslararası doğrudan yatırımların yaklaşık 70 milyar dolar olduğunu bildirerek, bunun 47.5 milyar dolarlık bölümünün AB ülkelerinden geldiğini söyledi.
Türkiye'de kurulan yaklaşık 23 bin 500
yabancı sermayeli şirketin 12 bin 700 kadarını AB üyesi ülkelerin yatırımcılarına ait olduğunu kaydeden Erdoğan, geçen yıl Türkiye'yi ziyaret eden 27 milyon turistin yaklaşık 15 milyonunun Avrupa ülkelerinden geldiğini anlattı.
Erdoğan, ''Bu rakamlar da açıkça göstermektedir ki, Türkiye ile Avrupa coğrafi, kültürel, tarihi ve sosyal yönlerden sahip olduğu ortak noktalar kadar
ekonomik alanda da çok güçlü bağlara sahiptir'' dedi.
-''YOĞUN GAYRET SARFEDİYORUZ''-
Hükümet olarak son yıllarda Türk ekonomisinde önemli bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini, uzun vadeli ve geniş kapsamlı bir yapısal reform paketi uyguladıklarını ifade eden Erdoğan, mali sektör ve hızlandırılmış
özelleştirme sürecinden başlayarak, sosyal güvenlikten enerji ve iletişime kadar birçok alanda büyük reformlara
imza attıklarını kaydetti.
Türkiye'nin bugün 73 milyonluk
genç ve dinamik nüfusu, nitelikli insan gücü, büyük iç pazarı, rekabetçi endüstrisi ve stratejik konumunun yanı sıra, güçlü ekonomisi ve köklü
demokrasisiyle öne çıktığını ifade eden Erdoğan, ''2003'te doğrudan uluslararası yatırımlara ilişkin yeni bir
yasa çıkardık.
Yatırımların önündeki engelleri büyük ölçüde kaldırdık. Şu anda da süreç devam ediyor ve Türkiye'de elverişli bir yatırım ortamı oluşturmak için yoğun gayret sarfediyoruz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan yapılan reformların kısa sürede etkisini gösterdiğini belirterek, ''1973 ile 2002 arasında, yani 30 yıllık süreçte toplam uluslararası yatırım miktarı Türkiye'de 15 milyar dolar iken, 2003-2009 arasındaki yedi yılda toplam 83 milyar dolara ulaşmıştır'' dedi.
Türkiye ekonomisinin kaydettiği önemli başarılardan birinin de yapısal reformların cesaretle gerçekleştirilmesi ve uygulanması olduğunu ifade eden Erdoğan, nitekim küresel finans krizi karşısında Türkiye'nin son derece sağlam ve dirençli bir duruş sergilediğini, krizi en az etkiyle atlatma başarası gösterdiğini söyledi.
''Elbette küresel ekonomiyle bütünleşmiş bir ülke olarak biz de bu krizden nasibimizi az da olsa, benim ifademle teğet de geçse, aldık'' diyen Erdoğan, ancak
bankacılık sektöründe kaydedilen önemli aşama, kamu mali dengelerinde sağlanan iyileşme ve güçlü uluslararası rezervlerin küresel krizin Türkiye üzerindeki etkisini sınırlı kalmasını sağladığını belirtti.
Türkiye'nin finans sektörüne müdahalede bulunmayan tek
OECD ülkesi olduğuna işaret eden Erdoğan, ABD ve Avrupa'da kriz sürecinde çok sayıda banka ve finans şirketi zor günler geçirirken Türkiye'de finansal sistemin krizden neredeyse hiç etkilenmediğini, hiçbir bankanın ve finans kuruluşunun ciddi zorluk yaşamadığını belirtti.
Erdoğan, Türkiye'de sanayi üretimindeki aylık artışların AB ortalamasının üzerinde olduğunun da altını çizdi.
-''TÜRKİYE AB'DEN ASLINDA YÜK ALMAYA GELİYOR''-
Türkiye'nin stratejik hedefi olan
AB üyeliğine değinmek istediğini belirten Erdoğan, geniş bir toplumsal ve siyasi mutabakatla AB üyeliği yolunda kararlılıkla ilerlendiğini dile getirdi. Buna rağmen, sürecin doğasıyla asla bağdaşmayan bir şekilde ortaya çıkarılan siyasi engellerin kamuoyu nezdinde tepkiyle karşılandığı, milletin bu yöndeki motivasyon ve heyecanını da kırdığını ifade eden Erdoğan, AB tarafından verilen sözlerin ve atılan imzaların tartışmaya açılmasının, bu bağlamda Türkiye'nin AB üyeliğinin ve hatta Avrupalılığının adeta sorgulanmasının hakkaniyet ve ahdevefayla bağdaşmadığını söyledi.
Erdoğan, menfi tavırlara ve engelleme çabalarına rağmen Türkiye'nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kararlı bir şekilde yoluna devam edeceğini belirterek, ''Avrupa'nın geleceğini, aynı zamanda TÜrkiye'nin geleceğini, her zaman söylüyorum Türkiye AB'ye yük olmaya değil, Türkiye AB'den aslında yük almaya geliyor. Ama bunu anlamakta nedense zorlanıyorlar'' diye konuştu.
Türk kamuoyunun AB üyeliği sürecinde yalnız kalmadığını ve AB'de dostları olduğunu görmelerinin önemini dile getiren Erdoğan, bu itibarla ERT gibi Avrupa çapındaki veya ulusal düzeydeki
çatı kuruluşlarının Türkiye'ye yönelik
desteklerini daha görünür olmasının önem taşıdığını kaydetti.
Erdoğan, ''Türkiye'yi yakından tanıyan ve ülkemizdeki gelişmelere paralel olarak daha iyi
işbirliği imkanlarına sahip olduğumuz sizlerin Avrupa kamuoyunu aydınlatmada ve AB üyeliğimize destek sağlamada daha aktif rol üstlenmesini bekliyoruz'' dedi.
-ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ-
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin şu sıralar
AB süreci açısından büyük ehemmiyet arzeden bir sürecin içinde bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''Toplam 26 maddeden oluşan anayasa değişikliği paketimizle birlikte -belki biraz daha artabilir bu madde sayıları- ülkemizin yeni şartlarına uyum sağlayacak, milletimizin talep ve beklentilerini yerine getirecek AB sürecimizi de ileriye taşıyacak olan bir sürecin içindeyiz.
Bizim bütün gayemiz demokrasi konusunda temel hak ve
özgürlük konusunda, bağımsız ve tarafsız bir yargı konusunda ülkemizi çağdaş standartlara kavuşturacak düzenlemeleri gerçekleştirmektir. Biz koşulsuz bir demokrasi, koşulsuz bir
insan hakları, 'ama'sı, 'eğer'i olmayan bir özgürlük anlayışını benimsiyor, ülkemizin de bu anlayışla AB üyeliğine ulaşacağına inanıyoruz.''
-''DEĞİŞİM, HAYATİ ÖNEM ARZ EDİYOR''-
Konuklarına ''Sürekli büyüyen ve yatırımcılara büyük fırsatlar sağlayan, coğrafi bakımından eşsiz avantajlar sunan Türkiye pazarında sizleri daha fazla görmek istediğimizi bu anlamlı muhabbet sofrasında ifade etmek istiyorum. Türk sanayici ve iş adamlarıyla işbirliğinizin sadece Türkiye ve Avrupa ile sınırlı kalmamasını istiyor, üçüncü ülkelere yönelik olarak da birlikte çalışmanızı arzu ediyoruz'' diye seslen Erdoğan, bunun özellikle küresel kriz nedeniyle zor dönem geçiren iş çevreleri açısında yeni açılımlara vesile olabileceğini ifade etti.
Küreselleşme çağında ülkeler ve şirketler için değişim ve yenilikçiliğin hayati önem arz ettiğini vurgulayan Erdoğan, artık değişim ve yenilikçiliğin rekabette öne geçmenin en önemli koşulu olduğunu belirtti.
Türkiye'nin küreselleşen dünyada, değişen koşullara ayak uyduran nadide ülkelerden olduğunu söyleyen Erdoğan, ''Gerek hükümet olarak yaptığımız reform ve değişiklikler, gerek toplumsal olarak değişen koşullara uyum sağlamamız Türkiye'nin son 7-8 yılda birçok alanda sıçramalar kaydetmesini sağladı'' diye konuştu.
Hızla değişen şartların, beraberinde toplumdaki
tüketim alışkanlıklarında da önemli değişiklikler meydana getirerek toplumsal gelişime farklı bir çehre kazandırdığını ifade eden Erdoğan, bununla ilgili birkaç örnek verdi.
Erdoğan, şunları söyledi:
''2002 sonunda 23 milyon cep telefonu abonesi mevcutken bugün bu sayı 63 milyon civarındadır. Aynı şekilde 2002'de 4 milyon olan internet kullanıcısı sayısı bugün neredeyse 30 milyona ulaşmış bulunuyor. Yine 2002 yılı sonunda 16 milyon
kredi kartı kullanımdayken, bugün bu sayı, her ne kadar memnun değilsem de, onu da söyleyeyim, 45 milyona ulaştı. Gördüğünüz gibi karşımızda hızla değişen bir Türkiye mevcut. Dolayısıyla değişimle birlikte yeni fırsatlar, yeni imkanlar ortaya çıkıyor.
Değişen Türkiye aynı zamanda hem ekonomik, hem de siyasi açıdan
bölgesel bir güç adeta bir çekim merkezi haline geliyor. Bugün birçok uluslararası şirket İstanbul'u bölgesel üs olarak kullanıyar. Örneğin
Coca Cola Türkiye'deki ofisinden 94 ülkeyi,
Microsoft 80 ülkeyi,
General Electric sağlıkta 80 ülkeyi,
İntel 67 ülkeyi Türkiye'den, İstanbul'dan yönetiyor.Sadece bu birkaç örnek bile Türkiye'nin bölge için arzettiği önemi, küresel şirketlerin işlerini yürütebilecek kalifiye işgücüne sahip olduğunu kanıtlamaya yeter diye düşünüyorum.''
-''ÇOK ÇOK BÜYÜK FAYDALAR GETİRECEKTİR''-
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin tarihi ve konumu nedeniyle hem Avrupalı, hem Orta Doğulu, hem Orta Asyalı, bunun yanında Kafkasları da kapsayacak şekilde çeşitli kültürlerle kesişmiş, kaynaşmış ve bu kültürlerle kolaylıkla iletişim kurabilmekte olduğunu belirterek, ''Böyle imkanları olan, böyle fırsatlar içeren bir ülkede yatırım yapmanız, her türlü kolaylığın tarafımızca da sağlanacağını bilmenizi özellikle istiyorum, çok çok büyük faydalar getirecektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Dünya Bankası'nın 2008'de yaptığı bir ankette Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının 181 ulusal yatırım ajansı arasında dünyanın en iyi performans gösteren 15'inci yatırım ajansı olduğunu bildirerek, ''Bunun yanında
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak şahsım, hükümetim, bürokrasimiz ve ilgili kurumlarımız sizlere her konuda yardımcı olmaya hazırız. Bundan hiç endişeniz olmasın. Bölgenin ve dünyanın parlayan yıldızı olan istikrarlı bir şekilde büyüyen ve istikbal vadeden Türkiye'de sizleri yatırımcı olarak görmekten büyük mutluluk duyacağımızı hatırlatmak istiyorum'' diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasının sonunda yemekli toplantıda biraraya gelmelerine vesile olan Bülent Eczacıbaşı'na teşekkür etti.