Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek, yüksek öğretimde başörtüsüyle ilgili soruna çözüm aradıklarını belirterek, ''gelin ne olur, sorunun parçası olacağımıza, çözümün parçası olalım'' dedi.
DTP
Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan, ''
Başörtüsü takanlar iffetli ve namuslu, başörtüsü takmayanlar iffetsiz ve namussuz'' şeklinde bir değerlendirmenin
toplumda sıkıntı yaratacağını, bunun da öncelikle Hükümeti zor durumda bırakacağını belirterek, Yükseköğertim Kurumları Teşkilat Yasasının Ek 17. maddesinde yapılacak değişikliğin çerçevesinin belirlenmemesi halinde gerginliğin süreceğini söyledi.
TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, Kaplan'ın sözünü keserek, toplumda herkesin iffetli ve namuslu olduğunu belirtti.
Çiçek, Kaplan'a
yanıt verirken, ''Bu çok doğru bir şey değil, çok haksız bir suçlamadır. Zaten geçmişten gelen şöyle bir şey var; 'başı örtülü olan laik olamaz, başı açık olan
Müslüman olamaz...' Maalesef bu tezatları bu
ülke yaşadı. Namus meselesi ise bunun çok dışında olan bir kavramdır'' dedi.
Böylesine önemli bir olayın içerisine bu türden fitne ve fesadı sokanları, bizatihi sorunun çözülmesini istemeyenler olarak tanımlayan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu tuzağa hiç kimsenin düşmemesi lazım. Bu memleketin insanları ister başı açık olsun, ister örtülü olsun, hepsi namuslu, iffetli insanlardır. Saygı duyarız, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperiz. Meseleye böyle bakmamız lazım. 'Kurt bulanık havayı sever' diyorlar ya... Bu ortamda 'acaba ne yaparız da bir
kavga, maraza çıkarırız.' Bunların toplumsal kökleri yok, bunlar halka sırtını dönmüş, halktan kopuk kesimlerin ortaya çıkardığı karmakarışık laflardır. Bunları şiddetle reddediyoruz. Bu teklifin altında imzası bulunanların hiçbirisinin aklının köşesinden geçmeyen şeylerdir.''
Çiçek, konu üzerinde gerçekten bir uzlaşma aradıklarını vurgulayarak, ''
Emin olun, başörtüsü konusunda biz bu işi çözeceğiz. Burada bulunan bulunmayan, Allah'ın rahmetine kavuşmuş olan, olmayan, aktif
siyasette bulunan bulunmayan herkes; başörtüsü meselesini bir trajik olay olarak görmüş. 'Ben gelirsem çözerim' denilmiş ama çözülememiş'' dedi.
''GELİN, TÜRKİYE'Yİ SIKINTIDAN KURTARALIM''
Sorunu çözmeye çalıştıklarına işaret eden Çiçek, ''Gelin ne olur, sorunun parçası olacağımıza çözümün parçası olalım. Niye suyu hep yokuş yukarı akıtmaya çalışıyoruz''
çağrısında bulundu.
Çiçek, kimilerinin bu süreçte, ''aba altından
sopa göstermeye'' çalıştığını ifade ederek, antidemokrkatik gelişmelerden medet umanların olduğunu, halkın vermediğini ''yatay geçişlerle almaya çalışanların bulunduğunu'' söyledi. Çiçek, , ''Biz yatay geçişlerle buraya gelenlerden değiliz, halkın iradesiyle hep beraber geldik'' dedi.
Ana
yasa tekniği açısından hakların verildiğini, sınırlarının belirlendiğini anlatan Çiçek, ''ya kötüye kullanım olursa, ya bunu suistimal eden olursa'' denildiğine işaret ederek, ''Olursa,
Anayasanın 13. ve 14. maddeleri var. Her hakkın düzenlendiği maddede, özel sınırlamalar var. 'Bu da yetmiyor' diyorsanız ceza kanunları var,
disiplin ve idare hukuku var. Gelin, bunu yapalım ne olur yani. Türkiye'yi bu sıkıntıdan kurtaralım, rica ediyorum. Bu kadar insan adına rica ediyoruz,
mağdur olanlar, endişe duyanlar adına rica ediyoruz'' diye konuştu.
''ÇÖZÜM MÜ, DAYATMA MI?''
Başbakan Yardımcısı Çiçek, YÖK Kanunun Ek 17. maddesiyle ilgili değişiklik konusuna değinerek, şöyle konuştu:
''Gelin hep beraber bir
komisyon kuralım. Kim neden endişe ediyorsa, bu endişeleri ortadan kaldıracak düzenlemeleri burada yapalım. Bu istismarlar için bundan daha açık bir çağrı, bundan daha açık demokratik çözüm yöntemi olur mu? Bizim yöntemimizi yanlış bulanlar varsa... Allah'ınızı seviyorsanız ne diyorlar? 11 saat Anayasa Komisyonunda dinledik, çözüm adına kim ne söyledi? Çözüm adına bakın burada bir çözüm geldi. Geçmişte deniyordu ya 'anamız, bacımız gibi örterse mesele yok' diye... Şimdi burada çözüm geldi; 'herkes başını açsın, bu iş bitsin' deniyor. Bu çözüm mü, dayatma mı? Hangisi çözüm insaf edin. Biz çözüm arıyoruz. Ayrımcılığı kaldıralım, verilen hakkı kötüye kullanmak isteyen varsa, bunun da müeyyidelerini hukuk içinde koyalım. Bunun hukuka, Anayasaya aykırı bir yanı yok.''
''GİZLİ GÜNDEMİMİZ YOK''
Çiçek, gizli gündemleri bulunmadığını, paranoyalarla toplumu meşgul etmenin kimseye faydası olmayacağını söyledi. Demokratik toplumun açık toplum olduğunu, ne yapılırsa yasalar çerçevesinde, Anayasa teminatı altında yapılacağını ifade eden Çiçek, ayrıca denetim mekanizmaları da olduğunu belirtti.
Sorunu birlikte çözme çağrısını yineleyen Çiçek, ''(Bu ülkede ayrımcılık vardır, yoktur) denilemez. Bu ülkenin insanları gidiyor Avusturya'da, Fransa'da, Almanya'da okuyor. Türkiye'de okuyamıyor... Laikliği, Fransa'dan aldık. Oradan mukayese yapılarak, Türkiye'nin sorunlarına çözüm getirmek beni rahatsız ediyor. Niye bu ülkenin insanları kendi Parlamentosunda bu sorunu çözemiyor. İlla Fransa'dan, Almanya'dan misal gösterecek. Ayıp oluyor. Kendi tarihimize, kendi kültürümüze yakışmıyor'' diye konuştu.
Endişeleri ortadan kaldıracak çalışmayı yarın sabahtan itibaren birlikte yapmayı öneren Çiçek, ''Ortada olan ne var? Diyorsunuz ki bu işi çekelim. 1992 yılında bu konu, TBMM'ye gelmiş ve konuşulmuş. İki büyük partinin koalisyonu... Keşke o zaman çözülebilseydi. Denilmiş ki bu konuyu zamana bırakalım. Sene 1992, sene 2008... 16 senede bir
arpa boyu yol alamamışız. Halen bu konuları konuşuyoruz'' dedi.
CHP'Lİ İNCE'YE:''HER BİLDİĞİNİZ BÖYLEYSE YAZIKLAR OLSUN''
CHP
Yalova Milletvekili
Muharrem İnce, Çiçek'in konuşmasında ''iki yüzlü siyaset'' anlayışından söz ettiğini ifade ederek, ''Siz önce MHP'li sonra ANAP'lı, sonra RP'li, sonra AKP'li oldunuz. Başka parti kaldı mı? İki yüzlü siyasetten anlayışınız nedir?'' diye sordu.
Çiçek, İnce'nin sorusunu yanıtlarken, şöyle konuştu:
''Ben geçmişimi biliyorum. Geçmişim gizli bir tarafı da yoktur. Yasalara aykırı hiçbir iş yapmadım. Sizin partinizin
evet dediği bir yasa tasarısına evet demediğim için partimden
ihraç edildim. Evet demediğim tasarı, Türkiye'yi mesleksizler toplumu haline getirdi. Ondan sonraki sürece bakarsanız, Refah Parti'li olmadım. Her bildiğiniz böyleyse yazıklar olsun... MHP ile organik bağım olmadı. O da Türkiye'nin bir partisidir. MHP ile siyasi ilişkim olmadı. Bunu da böyle bilin. Her bildiğiniz böyleyse, yazıklar olsun size...''
Çiçek,
'yarım hocanın dinden, yarım doktorun candan, yarım hukukçunun da maldan, candan edeceğini'' ifade ederek, ''Yarım siyasetçi de bunların hepsinden eder'' diye sözlerini tamamlarken, konuşması AK Parti'li milletvekilleri tarafından alkışlandı.
İşte bu esnada
Meclis TV kamerasına takılan Başbakan Erdoğan'ın tebessüm anı....