Yeni atanan valileri Başbakanlık Resmi Konutu'nda kabul eden Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, şehirlerin üst düzey mülki amirleri olarak valilerin büyük bir sorumluluk yüklenmiş durumda olduklarını, bu sorumluluğu en iyi şekilde taşıyacak olduklarına gönülden inandığını söyledi. Millete bu seviyede hizmet üretmenin, şehirlerin kalkınmasına, insanların refahına, huzuruna katkı sağlamanın büyük bir heyecan vesilesi olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Esasen son 6,5 yılda devlet-millet kaynaşmasının sağlanmasında valilerimizin çok büyük katkıları oldu. Bizler, valilerimizi devletin temsilcileri olmakla birlikte milletin hizmetkarları olarak gördük ve bu şekilde görmeye de devam ediyoruz. Valilerimiz, soğuk, somurtkan ve katı bir devletin şehirlerimizdeki yansıması değil, tam tersine devletin şefkatini, kucaklayıcı ve kuşatıcı tavrını milletimize yansıtan gönül erleridir. Ben her birinizin bu anlayış doğrultusunda hareket edeceğinize, milletimizin gönlünü kazanmak için yoğun gayret göstereceğinize inanıyorum. Milleti, vatandaşı, halkı kendisine rakip gibi, hasım gibi gören, sadece ve sadece otorite olarak varlık gösteren, sürekli alan, sürekli toplayan bir devlet anlayışı artık çağın gerisinde kalmıştır.'' 'SOĞUK KIŞ GECELERİNDE KÖMÜR DAĞITAN VALİ PORTRESİ' Erdoğan, günümüzün devlet anlayışının sosyal devlet ilkesini hayata geçiren, insanlara imkan oluşturan, refahı ve adaleti tesis etmek için çaba gösteren, yeni fırsatlar sağlayan devlet anlayışı olması gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti: ''Şu hususu her zaman göz önünde bulundurmanızı bilhassa rica ediyorum. Anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanmıştır. Bu dört ilkeden hiçbiri diğerlerinden daha az mühim değildir. Bu dört ilke arasında bir öncelik veya sonralık sıralaması yapılamaz, yapılmamalıdır. Geçmiş dönemlerde anayasamızın 2. maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesinin yeterince hayata geçirilmediğini, ihmal edildiğini, ötelendiğini üzülerek gördük. Bunu telafi etmek için de 6,5 yıldır yoğun bir çaba gösterdik. Süreç içinde gerek hükümetimiz, gerek valilerimiz sosyal devlet ilkesine pratik karşılıklar ürettikleri için zaman zaman haksız şekilde eleştirildi. Valilerimizi milletine kopuk, millete tepeden bakan, tebessümü, şefkati, merhameti milletimizden esirgeyen devlet görevlileri olarak algılayan zihniyet çağın gereklerine uyum sağlayan vali profilini hazmedemedi. İdare ettiği şehirde ihtiyaç sahiplerini tespit eden, yoksullarla dayanışan, kamyonun önüne geçerek soğuk kış gecelerinde ailelere kömür dağıtan vali portresini kimileri kabullenmek istemedi. Valilerimizi tahkir eden, şevklerini kırmayı amaçlayan bu siyasi anlayış karşısında bugüne kadar sarsılmadan durduk. Bundan sonra da valilerimizi özellikle savunmaya devam edeceğiz.'' Dünyanın hızla değiştiğini, Türkiye'nin de bu değişimi yakalamak ve değişime ayak uydurmak zorunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, demokrasinin yerelde başladığına inanan bir Başbakan olarak, Türkiye'nin çağdaşlaşma ve demokratikleşme merkezleri olarak şehirleri gördüklerini ve yerel birimleri değişim yönünde sürekli teşvik ettiklerini kaydetti. Erdoğan, katılım sürecini yürüttükleri AB'ne sadece İstanbul, Ankara, İzmir'in girmeyeceğini ifade ederek, ''81 vilayetimizi eş zamanlı ve adil biçimde kalkındırmak, her birisini AB standartlarına ulaştırmak zorundayız. Daha da önemlisi AB'ne katılım sürecimiz, şehirlerimizin kaydedeceği değişimin ülkemize hakim olmasıyla mümkün olacaktır. Muasır medeniyetler seviyesini kendisine hedef olarak belirlemiş bir ülke olarak, şehirlerimizi çağ dışı bir idare anlayışına mahkum edemeyiz'' diye konuştu. Valilere seslenen Erdoğan, şunları söyledi: ''Ekonomik ve demokratik kalkınmayı güçlendirerek, hukuk devleti zeminini muhafaza ederek, adaleti yaygınlaştırarak, bölgesel farkları en aza indirerek bugüne kadar önemli adımlar attık, atıyoruz. Sizler de şehirlerimizin fiziki kalkınmasından ekonomik potansiyelinin harekete geçirilmesine kadar her alanda sorumluluk üstlenmelisiniz. Zira modern şehir idaresi klasik hizmet alanlarını aşarak şehri bir bütün olarak ele almayı gerektiriyor. Şehirlerin yatırım çekmesi, tanıtımı, ihracat yapması, toplumsal bütünlüğü koruması, sosyal yapısının güçlenmesi gibi her konu bizim hizmet alanımıza dahildir. Şehirlerimizin taşıdıkları bu potansiyeli açığa çıkarmak, görev yaptığınız şehirleri yukarılara taşımak için var gücünüzle çalışmalısınız. Bu çalışmalarda gerek mesai arkadaşlarınızla, gerek vatandaşlarımızla, uyum ve istişare içinde hareket etmelisiniz.'' 'İŞ YAPMADAN GÖSTERİŞ YAPMANIN BİR ÖNEMİ YOK' Başbakan Erdoğan, valilerle bir gözlemini paylaşmak istediğini belirterek, vatandaşların büyük çoğunluğunun, yaşadıkları ilin valisinin ismini bilmediğini, fotoğrafını görse tanımadığını ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Elbette iş yapmadan gösteriş yapmanın, tanınmanın bir önemi yok. Ancak vatandaşımızdan kopuk bir şekilde, vatandaşla kaynaşmadan iş yapmak da yeterli değil. Burada bir denge tutturmanız gerekir diye düşünüyorum. Valilerimiz, sokağa çıkmalı, esnafla, çiftçiyle köylüyle, işçiyle tokalaşmalı, sorunları makamından oturduğu yerden değil, bizzat kaynağından teşhis etmeli, çözüm üretmeli. Şunu unutmayalım ki, bu koltuklar gelip geçicidir, bu makamlar hizmet makamlarıdır. Esas amacımız, milletimizin gönlüne makam kazanmak olmalıdır. Şerefli bir görevi, şerefle insanımızın hayır duasını alarak en büyük idealimiz, en derin arzumuz olmalıdır. Bir şehrin kaderini değiştirmek, yıllar sonra bile o şehirde hatırlanmak, hayırla yad edilmek sizin elinizdedir. Ben başbakan olarak sürekli şehirlerimizi ziyaret ediyor, barajlardan tutunda, köy yollarımıza kadar bütün projelerimizi yerinde inceliyorum. Zira kaybettiğimiz yılları telafi etmek için normalin üzerinde bir mesai ortaya koymak durumundayız. Sizlerin bu anlayışla hareket edeceğinize, fotoğrafın bütününü asla kaybetmeden hiçbir sorunu küçümsemeden, dertlere derman olacağınızı düşünüyorum. Şehir yönetiminde vatandaşlarla iyi ilişkiler kadar, şehirdeki diğer yöneticilerle belediye başkanlarıyla, sivil toplum örgütleriyle meslek kuruluşlarıyla diğer önemli aktörlerle iyi ilişkiler de önem taşıyor. Bu ilişkileri devletimizin saygınlığına ve hassasiyetlerine uygun olarak sürdüreceğinize eminim.'' TERÖRLE İNSAN HAKLARI ARASINDAKİ HASSASİYET KÖYDES, BELDES, duble yol, toplu konut, kentsel dönüşüm, yatırım ve teşvik uygulamaları, sosyal dayanışma ve asayiş konularını çok önemsediklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: ''Yaz aylarını imkanlardan azami derecede istifade ederek ve hizmetler noktasında değerlendiriniz. Yine asayiş konusuna özel ehemmiyet göstermelisiniz. Vatandaşlarımızın huzur ve emniyet içinde günlük yaşamlarını idame ettirmesi için gereken tüm tedbirler alınmalı. Terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Valilerimiz, terörle mücadele ile insan hakları arasındaki ince dengeyi hassasiyetle sürdürmeyi gözetmelidir. Milletimiz sizden hizmet bekliyor, ülkemiz sizden hizmet bekliyor. Biran önce illerinize vasıl olmanızı, kollarınızı sıvayarak şehirlerimize hizmet üretmenizi rica ediyorum. Hükümet olarak milletimizin, şehirlerimizin ülkemizin menfaatine her türlü çabanızın destekçisi olacağımızı bilmenizi isterim. Zorlu fakat bir o kadar da hayırlı yolculuğunuzda sizlere başarılar diliyorum. Şehirlerimize selam ve sevgilerimizi iletmeniz dileğiyle hepinizi muhabbetle selamlıyorum.'' PENDİK'TEKİ YANGIN Öte yandan, Başbakan Erdoğan'ın, Pendik'te meydana gelen yangınla ilgili, İstanbul Valisi Muammer Güler'i arayarak bilgi aldığı öğrenildi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay da yaptığı konuşmada, yeni atanan ve yer değiştiren valilerle birlikte bakanlıkta bir çalışma yaptıklarını, daha sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edildiklerini belirterek, ''Şimdi de sizin huzurunuzdayız. Sizin onayınızla yeni göreve atanan valilerimiz ve İçişleri Bakanlığı olarak talimatlarınızı almak üzere buradayız. Bu yoğunluk içinde bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz'' dedi.