Milliyetçi hareketin içerisinde ve kendilerini MHP’ye yakın olarak konumlandıran yazarlardan bazıları MHP lideri Bahçelinin gitmesi gerektiğini söylüyorlar.
Başbakanın -faşizan’dan- dem vurduğu, mayınların konuşulduğu şu günlerde MHP’yi yazmak istememin sebebi oynanmak istenen önemli bir oyuna işaret etmek içindir.
Eruygur’un 3 kaseti ile diğer ses kayıtlarını iyi incelediğimizde,
siyaset mühendisliğinin sık sık gündeme geldiğini görüyoruz.
Konuya devam etmeden önce
küçük bir ayrıntıda verelim.
Ortaya çıkan ses kayıtlarını,
Ergenekon karşıtlarının yaptığını düşünenler büyük bir yanılgı içerisindeler. Çünkü ses kayıtlarını piyasa süren bizzat içeride yatan derin Ergenekon yapılanmasının dışarıdaki kollarıdır.
Ne diyordu öldürülmek istenen asker ‘“ışığımı karartanın ben de ışığını karartırım’’...
Konuya dönersek;
DP’nin başına
Hüsamettin Cindoruk’un getirilmesi,
Abdüllatif Şener’in
Türkiye Partisi adında
oyuncak bir parti kurması,
Ergenekonculara
destek vereceğinin küçükten işaretlerini veren DSP’nin başına
Masum Türker’in geçmesi,
Ve son olarak da, kurultay öncesi MHP liderine karşı başlatılan saldırı politikası…
Ergenekon ekibinin siyasette zorlanmadan kullanabileceği en uygun parti Ergenekon destekçisi bir hale gelen
Demokrat Parti ama en çok işlerine yarayacak parti
Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Şener’in partisinin çok fazla bir getirisi olmayacaktır.
Yeni başkandan sonra DSP kendini kullandırtmak istese dahi Ecevit’in misyonu gereği buna müsaade edilmesi zor.
Geriye kalan işe yarar tek parti Milliyetçi Hareket Partisi.
Ancak MHP’nin durumu ise diğerlerinden çok farklı…
Yüzde 16’lık oy potansiyeli, Ülkü Ocaklarının
gençlik kapasitesi, yılların vermiş olduğu tecrübe ve oturmuş olan teşkilatçılık anlayışı ile bir hareketle çok iş yaptırabileceğiniz bir konuma sahip.
Böyle hareketli bir partiyi kullanmak için Ergenekoncuların can attığı da kaçınılmaz bir gerçek.
Devlet Bahçeli parti liderliğinde iken böyle büyük bir gücün kullanılamamış olması,
Veli Küçük’ün bir dönem parti liderinin değişmesi için çalışması,
Hurşit
Tolon’un dahi MHP’de bazı oyunlar çevirmeye girişmesi,
İlhan Selçuk’un Bahçeli’ye ve MHP’ye ağır hakaretler yağdırması…
Tabii ki bunlardam sonra belli çevreler tarafından hedefe Devlet Bahçeli oturtulacaktır.
Parti içerisinde de ne yazık ki bizimde aldığımız duyumlara göre bazıları Bahçeli’den rahatsızlık duyduklarını dillendiriyorlarmış.
Peki, Devlet Bahçeli’nin partiden gitmesi MHP için çözüm mü?
Bahçeli gidecekse niçin gitmeli?
Bahçeli gittiğinde yerine gelecek şahsın MHP’ye faydası olacak mı?
Öncelikle şunu söylemek gerek;
Bahçeli’nin gitmesi MHP içim çözüm değildir.
2007’ye göre yükselme varken, gitmesini gerektirecek herhangi bir olumsuz durum gözükmüyor.
Diyelim ki, Devlet Bahçeli gitti. Yerine kimi getirecekler.
Veli Paşanın düşündüğü
Ümit Özdağ’ımı,
yargılanma sürecinde Bahçeli’nin sürekli destek çıktığı
Koray Aydın’ımı,
Ramiz Ongun’umu?
Ülkücü teşkilatların büyük bir kesimi Ümit Özdağ’ı istememektedir.
Koray Aydın’ın parti lideri olması hareket içerisindeki Bahçeli taraftarları tarafından desteklenmeyecektir.
MHP’de tabii ki parti içi
demokrasi vardır. Ancak lidere de tam bir itaat vardır.
Eğer lider, milliyetçi camiayı aynı tebaa da toplayacak güce sahip değilse parti içerisinde ayrışmalara ve çözülmelere sebep olacaktır.
Çok yakinen biliyorum ki, Koray Aydın’ı lider olarak görmek istemeyen büyük bir
ülkücü kesim var.
Bütün bu ayrıntıları göz ardı ederek Devlet Bahçeli’yi MHP liderliğinden etmek, ülkenin hayrına değil aksine toplumun altına
dinamit koymak demektir ki; patladıktan sonra da bu süreci durduracak bir lider bulmakta çok zor olacaktır.
MHP lideri, ülkücü gençleri sokaktan çekerek en büyük icraatlarından birini yapmıştır.
Bahçeli’de çok iyi biliyor ki; sokakta kargaşa makyevalist bir düşüncenin ürünüdür.
Pozitivizmin koyu fikir karanlıklarından yola çıkarak
iktidar olmak hiçbir topluluğa nasip olmamıştır.
Olanlarında ömürleri çok kısa sürmüş ve darağaçlarından sallandırılmışlardır.
Şimdi bu karanlıkların önünde perde olan, teşkilatları sokağa dökmeyip sükunete çağıran bir lideri Ergenekon gibi asırlık bir davanın yaşandığı dönemde parti liderliğinden etmek neye ve kime hizmettir?
Bir diğer problem yapılan konuda;
‘’Bahçeli neden ekranlara çıkmıyor, niçin sürekli konuşmuyor?’’
Belli bir medya grubunun MHP’ye olan duruşu zaten ortadadır. İşlerine geldiklerinde
manşet’e çekiyorlar, işlerine yaramadı mı arka sayfaların arasında kaybediyorlar.
Elinizde sizi destekleyen medya gücünüz ve aynı düşüncede olduğunuz Entelektüel-aydın sayısı bir elin parmaklarını geçmiyorsa, sizin de zorla ekrana çıkma gibi bir lüksünüz yoktur.
Eğer MHP’nin politikalarında bir hata olduğu söyleniyorsa; muhakkak ki lider Devlet Bahçeli’de bu meselenin farkındadır. Ve 2002 öncesine nazaran Milliyetçi hareketin politikalarında büyük değişiklikler olmuştur.
Şiddetten uzak kalmanın yanında, halkın duygu ve düşüncesini de daha fazla dikkate almaya başlamıştır.
Kürt halkına karşı sert bir politikası yoktur.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, Türban gibi konularda demokrasiden yana tavır almıştır.
Genel seçimlere iki yıl kala Devlet Bahçeli’yi liderlikten etmek Milliyetçi camia için büyük bir
tehlike olacağından dolayı MHP’nin akil adamları bu duruma çok dikkat etmesi gerekir.
Yapılacak en mantıklı hareket; 2011 genel seçimlerden sonra ki ilk kurultayda MHP’nin yeni liderini seçmek.
O sürece kadar geçecek zaman diliminde de partiyi karanlık çevrelerden uzak tutacak tek isim; kendi kadrosunu kuran ve pislikleri teşkilatlardan uzaklaştıran Devlet Bahçeli’dir.
RAUF ATİLLA POLAT-HABER X