Türk siyasetinin etkili isimlerinden Arınç, güncel meseleleri değerlendirirken, söze
sınır ötesi operasyonla başlıyor.
Diplomatik ataklardan sonuç alan hükümetin
Meclis'in verdiği yetkiyi yerinde ve zamanında kullandığını, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de operasyonları çok başarılı bir şekilde yürüttüğünü dile getiriyor. Ancak bunun tek başına terörü önlemeye yetmeyeceği görüşünde. Dağa çıkışın önüne geçmeyi ve inişi hızlandırmayı amaçlayan 'eve dönüş' yasasına sıcak bakıyor. Siviller ve askeri otoritelerin bu konuda ortak bir çalışma yaptığına işaret eden Arınç, zemin müsait olduğu için düzenlemenin bu kez karşılık bulacağını düşünüyor. Pişmanlık yasalarının başarısının hep nispi olduğunu hatırlatırken, "Şimdi sonuç alıcı yöntem arayışı var. Dağdakilere yapılan, 'gel ananın
babanın yanına dön' çağrısı karşılık bulacaktır. 22 Temmuz sonuçları bana bu cesareti veriyor." diyor. Arınç,
şehit aileleri ile gazilerin hassasiyetinin de unutulmamasını istiyor. Bütün bunları dengeleyecek, toplumsal barışa
hizmet edecek bir formülün bulunacağına inanıyor.
Bülent Arınç, sözü daha sonra
yabancı basına verdiği demeçte, "İslamcılar kazandı. Onlar yüzde 70, biz yüzde 30." diyerek
Türkiye'den gidebileceğini söyleyen ünlü piyanist
Fazıl Say'a getiriyor. Arınç, bu sözleri "fevri" buluyor. Türkiye'yi terk etme gerekçesi olarak ortaya sürülen iddialara ise tepki gösteriyor.
Kime ve neye kızılırsa kızılsın ülkeyi terk etme düşüncesi içerisine girmenin yanlış olduğunu ifade eden Arınç,
Fazıl Say'ı, hukuk ve
demokrasi içinde mücadeleye çağırıyor: "Biz gidemeyenlerin ülkesinde yaşıyoruz. Fazıl Say bir 28
Şubat görmedi. Çok acı çekip,
mağdur olup, haksızlığa
isyan etmiş insanlar bile ülkeden gitmeyi düşünmedi. Biz ya bu deveyi güdeceğiz, ya bu deveyi güdeceğiz. Bu diyardan gitmek yok. Hatalar, eksikler olabilir. İyinin, doğrunun mücadelesini vermek zorundayız. Bu sözler çare değildir ve ben bu gerekçeleri kabullenemiyorum."
Hayır için deri topladım
Meclis eski başkanı, sohbette
kurbanla ilgili anılarını da anlatıyor. Kurban heyecanının günler öncesinden başladığını belirten Arınç, çocukken yaşadığı heyecanı şöyle anlatıyor: "Pazaryerinden alınan kurbanlıklar at arabası ile eve getirilir; bahçeye bağlanırdı. Eğlencemiz olurdu. Onu sever; otunu, suyunu verirdik. İncitmemeye çalışırdık. Kurbanı amcam keser, biz de yüzmeye
yardım ederdik. Çocuklara asıl görev kurban kesiminden sonra düşüyordu.
Annemin elime tutuşturduğu filedeki etleri fakir fukaraya pay olarak dağıtırdık." diyor. Bülent Arınç, hayır kurumları için kurban derisi topladığını da kaydediyor. Arınç'ın ailesinin de kurban kesemediği dönemler olmuş. Arınç, "Babam
vefat ettiğinde 12 yaşında idim. Babam rahmetli olduktan sonra insanların bize kurban eti getirdiğini hatırlıyorum." ifadelerini kullanıyor.
Beyaz Melek'i izlemek istiyorum
Son dönemin gözde Türk filmi "Beyaz Melek" Bülent Arınç'ın da dikkatinden kaçmamış. Arınç, en kısa sürede sinemaya giderek filmi izlemek istiyor. "Babam ve Oğlum" gibi "Beyaz Melek"in de yoğun ilgi görmesinin altında insani değerler olduğunu belirten Arınç, "
Hekimoğlu İs
mail'in bir sözünü hatırlıyorum: Evlerde huzur kalmayınca huzurevlerine ihtiyaç doğdu. İnsanlar bu filmlerle ağlamayı, gülmeyi hatırlıyorlar. Bu duygusal filmler sahip olduğumuz değerleri ortaya koyuyor." şeklinde konuşuyor. Arınç, filmin yönetmeni
Mahsun Kırmızıgül'ü şu sözlerle övüyor: "Mahsun Bey'i çok severim. Çok saygılı, kibar insan. Meclis başkanlığım dönemimde etkinliklerimize gönülden katılmış birisidir." Arınç, Kırmızıgül'ün AK Parti'nin İzmir'de yapılan "Nesiller Buluşuyor" programında bu filmin ardından huzurevlerine ilginin 600 kat arttığı bilgisini verdiğini aktarıyor.
STV'deki 'Tek Türkiye' ve 'Hakkını Helal Et' dizilerini kaçırmıyor
Bülent Arınç, Meclis başkanı olduğu dönemde en çok sevdiği TV dizinin STV'de yayınlanan "Şubat Soğuğu" olduğunu söylemişti. Yoğun iş temposuna rağmen Arınç yine de birkaç dizi ve programını kaçırmıyor. Bülent ve
Münevver Arınç çiftinin en sevdiği diziler yine STV'den: "Samanyolu TV'den "Tek Türkiye" ve "Hakkını Helal Et" dizilerini kaçırmıyoruz. Münevver Hanım'la birlikte herkese de
tavsiye ediyoruz bu dizileri. Bu dizilerin senaryosu, seçilen karakterler çok güzel. Son iki bölüm çok acı oldu. Bizim kayınvalide izlerken fenalaşınca, onu yan odaya aldık.."
Büyükler yük değil, evin bereketi
TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Kurban
Bayramı'nı Ankara'da eşi, kayınvalidesi ve oğlu ile bir arada geçirdi. Arınç'ın bayramlaştığı ilk kişi kayınvalidesi
Hacı Elmas Hanım oldu. Akrabaları, eşi, dostu bayramlaşmak için Arınç'ın evine
akın etti. Sadece eş, dost değil, yabancı devlet adamlarının da bulunduğu çok sayıda ismi telefonla arayarak bayramını
tebrik etti. Yıllar geçtikçe değişen alışkanlıklardan birisi de bayram
kutlama yöntemi. "Nerede o eski bayramlar" diye çocukluğa özlem duyanlar uzakta bulunanların kınalı koçlu kartpostal ve mektuplu bayramlaşmayı da hatırlamadan edemiyor. Şimdi revaçta olan cep telefonu, SMS ve e-mail ile bayram kutlaması. Arınç'ın cep telefonuna da farklı coğrafyalardan peş peşe mesajlar geliyor. Arınç, bu şekilde bayramlaşmaya karşı. Bu yüzden mesajları cevapsız bırakıyor: "Benim cep telefonuma bin civarında SMS gelir. Ama ben SMS atmam. Nasıl atıldığını da bilmem. Bu şekilde bayramlaşma telefonun, ziyaretin hatta kartpostalın yerini tutmuyor. Çok mekanik, içinde duygu olmayan bir kutlama." Ankara'da kurbanını kesen Bülent Arınç, komşularını da
ihmal etmedi. Arınç'ın evinin olduğu Çukurambar semtinde lüks binalarla gecekondular iç içe. Arınç'ın kurbanı mahallede kurban kesemeyen mağdur, fakir insanlara ulaştı. Arınç,
Kurban Bayramı aracılığı ile insanların anne, baba ve büyüklerini bir kere daha hatırlamalarını ve onlara sahip çıkmalarını istiyor: "Büyükler evin bereketi, huzurudur. Bizler geniş ailelerden geldik. Bereketi, sevgiyi, saygıyı ailede gördük. Anneler, babalar, büyükanne ve babalar hiçbir zaman yük olmadılar."
ÖMER ŞAHİN- ZAMAN