Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, "Uluslararası güç dengesinin Doğu ve Asya'ya kaydığını dikkate alırsak
Türkiye'yi üye olarak almak
AB'nin stratejik zorunluluğudur" dedi.
Gül, İngiltere'nin başkenti Londra'da bulunan düşünce kuruluşu Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü
Chatham House'da, "21. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Uluslararası Sistem,
Avrupa ve Türkiye" konulu konferans verdi.
Chatham House'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Gül, uluslararası toplumun karşı karşıya kaldığı günümüz zorluklarının arkasındaki gerçeklerin karmaşık olduğunu söyledi.
Osmanlı ve
İngiliz imparatorluklarının olduğu dönemdeki uluslararası düzen ile şu anki düzenin çok farklı olduğunu belirten Gül, Soğuk Savaşın bitmesinin yeni bir uluslararası stratejik ortamı
doğurduğunu ifade etti.
Gül, günümüzde
terörle mücadele, iklim değişikliği gibi zorluklarla karşı karşıya olunduğuna işaret ederek, mevcut uluslararası
sistemin üç dengesinin bulunduğunu belirtti ve bunları, siyasi,
ekonomik ve sosyal alanlar olarak sıraladı.
Günümüzde uluslararası sistemin tek kutuplu, çok kutuplu ya da kutupsuz olarak
tarif edilemeyeceğini belirten Gül, küresel ekonomik krizin, uluslararası ekonomi yönetiminin zayıflığını ortaya çıkardığını söyledi.
21. yüzyılın ilk çeyreğindeki düzende, ABD'nin yanında AB,
Rusya, Çin,
Hindistan ve Brezilya'nın da yer aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin artan öneminin farkında olunduğunu belirtti.
Türkiye'nin uluslararası bir düzen için olumlu katkı sağladığına dikkati çeken Gül, Türkiye'nin NATO üyesi olduğunu ve AB ile
müzakereler yürüttüğünü vurguladı.
Gül, AB'nin genişlemesine ilişkin tartışmaların birliğin ilerlemesine olumlu katkı sağlamadığını dile getirerek, "Türkiye'nin üyeliğiyle AB güçsüz değil, siyasi ve ekonomik olarak güçlü olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Bazı AB liderlerinin birliğin geleceğiyle ilgili ileri görüşlü olmadıklarını da belirten Gül, "Uluslararası güç dengesinin Doğu ve Asya'ya kaydığını dikkate alırsak Türkiye'yi üye olarak almak AB'nin stratejik zorunluluğudur" dedi.
-"OSMANLICILIĞI DİRİLTMEK GERÇEKÇİ DEĞİL"-
Konferansa katılanların sorularını da yanıtlayan Gül, AB ile ilgili bir soru üzerine, AB'nin elindeki gücün farkında olmadığını söyleyerek, "Ne yazık ki, Avrupa'da bazı politikalar çok içe dönük, günlük şeylerle meşguller ve bundan dolayı AB'nin gücü uluslararası anlamda hissedilmiyor" diye konuştu.
"Türkiye'nin mevcut dış politikasıyla Osmanlıcılığın diriltilmeye çalışıldığı" yönündeki görüşlerle ilgili soru üzerine de Gül, Türkiye'deki ekonomik gelişmenin övünç kaynağı olduğunu söyleyerek, Türkiye'nin
bölgesiyle olan ilişkisinin
doğal karşılanması gerektiğini bildirdi.
Gül, "Geçmişte bu kadar bölgenin sorumluluğunu taşıyan bir
ülkenin, bugünkü jeopolitik imkanlarını değerlendirmesi gayet normaldir. Yeni Osmanlıcılık veya Osmanlıcılığı diriltmek gibi, bunlar gerçekçi de değil bugün. Geçmişte büyük bir imparatorluğun parçasıydı bütün bölge ama bugünün gerçeği çok farklı. Aynı şey güneş batmayan imparatorluk için de geçerli, Türkler için de geçerli" diye konuştu.
Türkiye'nin bölgenin istikrarına ve güvenliğine çok önem verdiğini belirten Gül, "
Ekonomik, demokratik ve siyasi olarak güçlü bir Türkiye, Avrupa için, bütün müttefiklerimiz için iyi midir, kötü müdür, bunu herkes kendine samimi bir şekilde sormalı. Herhalde iyidir çünkü, her şeyden önce Türkiye demokrasiye, insan haklarına saygıya,
serbest piyasa ekonomisine inanan ve bununla ilgili standartlarını yükselten bir ülke" dedi.
-"ÜMİT EDERİZ Kİ ADADA İKİ LİDER BİR NETİCEYE ULAŞIR"-
Kıbrıs sorunuyla ilgili soruya karşılık da Gül, şunları söyledi:
"Kıbrıs konusu maalesef kronik bir konu. Biz bu meselenin nihai çözümünü görmek istiyoruz ve bunu çok arzu ediyoruz. Eskiden de çok söylerdik biz ama çok inandırıcı gelmezdi, taktik bir
propaganda olarak görülürdü. Bugün herhalde böyle görülmemesi lazım, çünkü biz 2004 yılında bunu ispatladık. O zaman
Annan planı diye bilinen plan, aynı zamanda AB'nin de planıydı."
Türk ve Rum liderlerin yürüttüğü müzakere sürecine değinen Abdullah Gül, "Biz hep şunu söylüyoruz: Bu sene sonuna kadar bir şeye ulaşın. Sizin '
evet' diyeceğiniz bir neticeye biz 'evet' deriz. Ümit ederim bir netice olur ama niçin bu netice kolay çıkmıyor; taraflardan biri AB içine girmiş, orada birçok süreci bloke etme gücüne ulaşmış, diğer üye ülkeler fırsatçılıktan dolayı, kendilerini hiç ilgilendirmese bile bu konunun arkasına sığınabiliyorlar" dedi.
''Doğu Akdeniz'de Türkiye,
Yunanistan ve Kıbrıs'ın tamamının sütun oluşturabileceğini ve ekonomik işbirliğinin sağlanabileceğini'' belirten Gül, "Ümit ederiz ki, adadaki iki lider bir neticeye ulaşır" diye konuştu.