Bu güveni oluşturmak ne kadar zorsa bu güvenin kaybedilmesi de o kadar kolaydır. Bu güven ortamının kıymetini hep beraber bilmeliyiz'' dedi.
Abdullah Gül, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (
DEİK) tarafından düzenlenen ''Türkiye'nin Dış Politika Öncelikleri Çerçevesinde DEİK'in Üsteleneceği Roller'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, dış
politikada ekonominin öneminin her geçen gün arttığına dikkati çekerek, bunun bir tercihin ötesinde, şartların zorunlu kıldığı bir durum olduğunu söyledi.
Artan
ekonomik etkileşimin, dünyanın içinde olduğu değişim sürecinin lokomotifi haline geldiğini belirten Gül, ''Dünya ekonomisi 2004'te yüzde 5,3, 2005 yılında yüzde 4,9 oranında büyümüştür.
Küresel ekonomideki bu genişleme dünya ticaretinde de etkilerini göstermiş ve dünya ticaret hacmi 2004 ve 2005 yıllarında sırasıyla yüzde 10,6 ve yüzde 7,4 artmıştır'' dedi.
Buradaki olumlu noktanın, Türkiye'nin bu gelişmenin içinde, dünya ortalamasının çok üzerinde oranlar yakalamış olması olduğunu ifade eden Gül, Türkiye'nin son 4 yılda yüzde 8'lik
büyüme hızıyla dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasına girdiğini söyledi.
Bunu gerçekleştirirken enflasyonun tek haneli rakamlara düşürülmesinin ise eşine az rastlanır başka bir başarıyı oluşturduğunu kaydeden Abdullah Gül, şöyle devam etti:
''Önemli olan, sağlanan bu atılımların kalıcı, sürdürülebilir bir nitelik taşımasıdır. Kısa dönemler için yüksek büyüme oranlarıyla devam edilir. Ancak, bu tür sıçramalar saman alevi gibi parladığı hızda sönmeye mahkum olmuştur. Oysa Türkiye'de son 4 yılda yakaladığımız büyüme ve ekonomik alanda gerçekleştirdiğimiz atılımlar sürdürülebilir niteliktedir. Çünkü değişim yapısal olmuştur. Özel
sektör yatırımlarına verimlilik artışına ve sıkı mali disipline dayanmaktadır.''
Hükümetin geçen 4 yıl içinde ekonomide tam bir güven ortamı oluşturduğunu kaydeden Gül, ''Bu güveni oluşturmak ne kadar zorsa bu güveninin kaybedilmesi de o kadar kolaydır. Bu güven ortamının kıymetini hep beraber bilmeliyiz'' diye konuştu.
Bakan Gül, siyasetçiler,
iş dünyası ve basın dünyasının, bu güven ortamının sürekliliğine katkıda bulunması gerektiğini ifade etti.