Kültür ve
Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay,
Ankara Masası'nda Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi,
tutuklu milletvekillerinin
tahliye istemlerinin reddine ilişkin konuları değerlendirdi. Günay, yaşananların bir ana
yasa değişikliği ihtiyacını zorunlu olduğunu bir kez daha ortaya çıkardığını söyledi.
12 Eylül'de çıkan birçok yasanın evrensel hukuka aykırı olduğunu belirten Günay, "Bizim anayasamızın bazı hükümleri evrensel hukuka, çağdaş
demokrasi kurallarına, millet egemenliği kurallarına uygun değildir." dedi. Kurgusu böyle olan bir anayasanın,
demokratikleşme yolunda engel çıkarmasının kaçınılmaz olduğunu söyleyen Günay, "Aslında hep birlikte bir ibret olayı yaşıyoruz." diye konuştu.
Meclis'in oluşumunda 'bazı
tartışma ve gölgeler' ortaya çıktığını söyleyen Günay, "Eğer biz o anayasa değişikliğini yapabilseydik zannediyorum ki şimdi bu tartışmalar olmayacaktı. 82
Anayasası
darbe hükümeti mantığı içinde,
soğuk savaş mantığı içinde, demokrasiyi ve
milli iradeyi bir türlü
tehlike sayan bir mantalite içinde yapılmış olduğu için, demokratikleşme yolunda bu tür mayınlarla karşılaşmak kaçınılmaz." diye konuştu.
"ANAYASAMIZ MİLLİ İRADEYE KARŞI YAPILMIŞ BİR ANAYASADIR"
Anayasının temelinde, milli iradenin seçtiğine güvensizlik olduğunu söyleyen Günay, "Çünkü milli iradeye karşı yapılmış bir anayasadır. Devleti kutsar, milleti potansiyel tehlike olarak görür. Bireyin hak ve
özgürlüklerini,
insan haklarını, örgütlenmeyi, özgürlükleri potansiyel tehlike görür bu anayasa. Çünkü bir cunta hükümeti kafasıyla, soğuk savaş mantığıyla 1980 koşullarında yapılmıştır." dedi.
Günay, yaşananlarla çağdaş, katılımcı, özgürlükçü bir anayasa metni yazmanın herkes için ne kadar kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını vurguladı. Buna herkesin ihtiyacı olduğunu söyleyen Günay şöyle devam etti: "Bu hukuk sistemi var oldukça bu hukuk uygulayıcılarının dünyayı geriden takip eden mantalitesi var oldukça hepimize gereklidir. Herkese hatırlatmak isterim ki, yüzde 47 oy almış bir siyasi partiye, ikinci kez millet iradesinden
destek almış bulunan bir siyasi partiye bir
Yargıtay başsavcısı
gazete kupürlerinden derlediği bir
dosya ile
kapatma davası açtı. Şimdi CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin dönüp bu tarihi hatırlaması gerekir. Şimdi de Yüksek Seçim Kurulu'nun
aday olmasında sakınca görmediği, milli iradenin onayına sunulmasına izin verdiği insanların ya parlamentoya girmesine imkan vermiyor ya da milletvekilliğini iptal ediyor. Peki, daha önce neredeydiniz?"
"DARBE DÖNEMLERİNDE YAPILMIŞ HUKUK METİNLERİNİ VERİ SAYAN ZİHNİYET"
Türkiye'deki hukukçuların;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni, Avrupa hukukunun içselleştirilmesini, Avrupa hukuku çerçevesinde uyum yasalarının getirilmesini bir tehlike olarak gördüklerini söyleyen Günay, "Bu çok dehşet verici bir tablodur. Türkiye'nin evrensel hukuka doğru kendini geliştirmesini Türkiye'nin hukuk uygulayıcıları yeterince anlayabilmiş değildir. Zihin altımızda bizim hala darbe dönemlerinde yapılmış hukuk metinlerini veri sayan ve
toplumun bir kesimini, kendisine hatta aydın diyen, sözde aydın bir kesiminde
zihin altında bu tür ipotekler var. Bu önümüzdeki süreçte hukuk
reformu yaparken sadece yasa, anayasa değişikliği değil zihniyet reformu yapmamız ihtiyacının altını çizmek istiyorum." dedi.
"DOKUNULMAZLIKLARIN GELİŞİGÜZEL KALDIRILMASININ MİLLİ İRADE ÖNÜNDE ENGELLER OLUŞTURABİLECEĞİ GÖRÜLMÜŞTÜR"
Dokunulmazlıkların gelişigüzel kaldırılmasının, demokrasi yolunda, milli irade önünde engeller oluşturabileceğinin çarpıcı şekilde görüldüğünü söyleyen Günay, "Umarım ki meydan meydan söyledikleri sözün arkasını düşünmeden dokunulmazlıklar kalksın diye popülizm yapanlar şimdi gerçeği, yani milli iradenin seçtiklerinin zaman zaman dokunulmaz olmasının bir ihtiyaç olduğunu umuyorum anlamışlardır." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE İÇİN BİR TEMEL MUTABAKAT METNİ HAZIRLANMALI"
Anayasa değişikliğinin acil ihtiyaç olduğunu vurgulayan Günay, "Sanıyorum ilk yapmamız gereken şey, parlamentoda bir konsensus sağlamaya çalışarak, mümkün olduğu kadar, parlamento dışında kalmış
siyasi partiler, sendikalar,
sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, bütün bunları da işin içine katmaya çalışarak, içinde herkesin kendisini özgürce ifade edebileceği, kendi düşüncesi çerçevesinde şiddete başvurmaksızın örgütlenebileceği bir yol haritasını, Türkiye için bir temel mutabakat metnini hep beraber hazırlamamız gerekiyor." dedi.
"BİR ULUSAL MUTABAKAT METNİNİ, ÖZGÜRLÜK MANİFESTOSUNU ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞACAĞIZ"
Hukuktan, bugünkü evrensel hukuka aykırı bulunan hükümlerin ayıklaması gerektiğini söyleyen Günay, "Yeni, bir iç
hizmet talimatnamesine benzemeyen, askeri yönergeye benzemeyen, 'ama'larla, "ancak"larla yolu kapanmış, içi boşaltılmış olmayan bir ulusal mutabakat metnini, bir özgürlük manifestosunu ortaya çıkarmaya çalışacağız." diye konuştu.
Gelişmelerden,
AK Parti'nin sorumlu olduğu söylemleri ile ilgili soruya ise Günay, şöyle
cevap verdi: "Anayasa'nın 14. maddesi var. Bazı kişilerin haklarındaki
soruşturma, kovuşturma 14.madde kapsamına giriyorsa milletvekili olamayacağı söyleniyor. Anayasanın bu 14. maddesini kim koydu? 1982'de konsey koydu.
Millette o günkü
baskı altında bunu kabul etti. Bunlarla AK Parti'nin ne ilgisi var? AK Parti yoktu ki o dönemde. O dönemde bugünkü partilerin hepsinin kökleri vardı ama AK Parti 2001 yılında kuruldu."
Günay, sadece anayasa değişikliğine değil, ciddi bir zihniyet reformuna ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Günay, başka bir soru üzerine, sosyal demokrasi sözcüğünün yanlış temsillerle, Türkiye'de hak ettiği değerin altında bir yerde gözüktüğünü kaydetti. Günay, "Ben buna çok üzülüyorum. Ne yazık ki Türkiye'de seçkinci bir zihniyet, halka yukardan
bakan, halkın ekmeğiyle değil, kılığıyla, kıyafetiyle, inancıyla, örfüyle uğraşan bir zihniyet bu sıfatı almış, bu güzelim sıfatı ve bir ölçüde yıpratıyor." şeklinde konuştu.