Sözcü Gazetesi yazarı ve Ankara gazetecisi Enis Berberoğlu, HDP'nin seçime parti olarak girmesini yorumladı. HDP'lilerin Parti olarak %10'luk barajı geçmelerinin mümkün olmadığını örnekleriyle açıklayan Berberoğlu, bölgedeki bütün vekillerin AKP'ye hediye edileceğini, bunun bir anlaşmanın ürünü olduğunu söyledi. Berberoğlu'na göre masada 2 kişinin siyasi geleceği var, biri Erdoğan diğeri ise...
İşte o yazıdan ilgili bölüm
***
(...)
Amma ve lakin en kritik soru sonuncusu…
HDP seçime parti olarak girme eğiliminde.
Neden?
Bu seçimde bu garanti yöntemden vazgeçilebilir.
Neden?
Deniliyor ki, Cumhurbaşkanı seçiminde…
Aday olan Demirtaş yüzde 9.7 oy aldı.
Demek ki biraz çabayla baraj geçilir.
Hakikaten öyle mi, bir bakalım.
Demirtaş 3 milyon 914 bin oy aldı.
HDP-BDP 30 Mart yerel seçiminde…
Yani 4 ay önce 2.8 milyon oyda kaldı.
İlki şahıs ve adaylık oyu, diğeri parti oyu. Demirtaş partisi kadar oy alsaydı…
Yüzde 7’de kalacaktı…
Katılım yerel seçim kadar olsaydı…
Oy oranı yüzde 6’ya kadar düşecekti.
(Erdoğan ve partisi için de aynı oy farkı ortada. Çatı aday CHP-MHP toplamı kadar alamadı.)
O zaman makul şüphe ile soralım:
HDP neden bu siyasi riski alıyor?
Yoksa bu karar müzakerenin bir
parçası mı?
İmralı tutanaklarının mürekkebi kurumadı daha…
Öcalan diyor ki;
- HDP seçime parti olarak girsin.
- Erdoğan’ın başkanlığına karşı değiliz.
Bu iki talimattan ne anlamalı?
Eğer HDP seçime parti olarak katılır.
Ve gerçekten hiç istemesem de…
Baraja takılırsa, bölge vekilleri AKP’ye ikram edilir.
Tayyip Erdoğan başkanlık için anayasal çoğunluğa ulaşır.
Öcalan ya istediğini alır veya korkarım silaha sarılır!
Biz o masada ne var sanıyorduk?
Türklerle Kürtlerin ortak geleceği…
Öyle değil mi?
Oysa galiba o masada…
Sadece iki kişinin siyasi geleceği önemli.
Gerisine sonra bakılacak.
Piyasa bu senaryoyu da hesaba katsın.