Hangi partiye...
Benim “oyunuzu filan partiye vermelisiniz” dememi kimse beklemez; ben de beklenmedik bir sözü söylemem.
Burada diyeceğim, oyumuzu kullanırken göz önünde tutmamız gereken bazı hususlardan ibarettir.
Bazı
itiraz mektupları almış olsam da “zararı asgariye indirmek, faydayı azamiye çıkarmak” için oy kullanmanın gerekli olduğunda ısrar ediyorum.
Siyasette uzlaşma olamayacağı gibi
koalisyon da olmamalıdır. Bir
sivil toplum örgütü, önce koalisyonun aleyhinde bulunurken,
muhalif olduğu partinin tek başına
iktidara gelme ihtimalini görünce “koalisyon da
demokrasilerde meşru ve olağandır, bazı faydaları da vardır” diyerek dümen kırmıştı. Partiler bir programla,
seçim bildirisi ile oy istiyorlar. Tenkit ve
tekliflerinde ısrarlı oluyor, diğer partilerinkilere ise muhalefet ediyor, onların teklif ve tenkitlerinin doğru olmadığını, ülkenin menfaatine de aykırı olduğunu söylüyorlar. Peki koalisyon olunca ne oluyor? Ortak iktidar olan partiler tenkit ve tekliflerinin bir kısmından vazgeçiyorlar; yani yanlış ve zararlı olduğunu iddia ettikleri düşünce ve icraata razı oluyorlar. Bir konuda ihtilafa düştüklerinde ya biri diğerine tabi oluyor veya ikisinin de dediği olmuyor; bu yüzden en olmayacak şeyin gerçekleştiğini de görüyoruz. Birçok acil ve faydalı
düzenleme ve icraatın anlaşmazlık yüzünden rafa kaldırıldığı veya sürüncemede kaldığı da cabası.
Şu halde oy kullanırken koalisyona meydan vermemeyi hedeflemek gerekiyor.
Hesapların ve değerlendirmelerin yalnızca maddeye bağlanması insanlığa aykırıdır. Haklar, özgürlükler, dengeleri gözeten bir demokrasi, din ve düşünce özgürlüğünü, “kamusal alan, ülkenin özel durumu, irtica tehdidi” gibi uydurma, hukuk ve demokrasi dışı bahanelerle daraltma/daraltmama mutlaka göz önünde tutulmalı; oy verilecek partilerin bu konulardaki söylem, tutum ve eylemleri değerlendirilmelidir.
Parti sözcüleri konuşurken bol keseden atarlar, kitlelerin duygu, ihtiyaç ve beklentilerini kullanırlar. Oy verecek olanlar söylenenlere değil, hem kendileri hem de başkaları için -dengeli olarak- en faydalı ve mümkün olana bakmalıdırlar.
Bir mümin, aynı yılan deliğinden iki kere sokulmaz; geçmiş tecrübeler unutulmamalıdır.
Ormanı unutup bir ağaca t
akılan, orada çakılıp kalan, sonunda ağacı da ormanı da kaybedenler olmuştur; bunların peşine düşmek akıl kârı değildir.
Muhalefette arslan, iktidarda tavşan olanlar unutulmamalıdır.
Hakkımızda hayırlısını Allah'tan dilemek kadar, hayırlı bildiğimizin gerçekleşmesine katkıda bulunmak da vazifemizdir.