CHP ve
BDP arasında uzun süre devam eden mesafeli duruş, bayram ziyaretiyle bir anda değişti. Ancak CHP içinden gelen sert tepkiler kısa süren bayram havasını dağıttı. Peki,
ittifak olur mu?
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
seçim ittifakı yapabilir mi? CHP'nin ulusalcı ismi ve sözcüsü Süheyl Batum'un yaktığı yeşil ışık kısa sürede kırmızıya dönse de
Ankara kulislerinde iki partinin seçime doğru işbirliğine gidebileceği konuşuluyor.
Kemal Kılıçdaroğlu operasyonu ile CHP'de başlayan yeni dönemin sadece yönetimle sınırlı kalmayıp politikalara da yansıyacağının işareti veriliyor. Partinin önceki dönemlerde yürüttüğü değişik
siyaset de ittifak için “Neden olmasın?” dedirtiyor. CHP'deki değişim üzerine en kapsamlı analizlerden birini yayımlayan Siyaset
Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETAV) siyaset araştırmaları koordinatörü Hatem Ete, genel sekreter ve parti sözcüsü Batum'un ağzından “BDP ile ittifak olabilir” açıklamasının yapılmasına özellikle dikkat çekiyor: “Batum bir kamuflaj. Ulusalcı Kemalist tabanın kaygılarına su serpiyor. Kasetle başlayan süreçle
Baykal'sız yeni CHP'yi dizayn etmek isteyen irade, tek başına
AK Parti'ye razı değil, CHP'yi
iktidar adayı olarak masaya oturtmak istiyor. Bunun için parti politikalarının değişmesi, CHP'nin siyaset üretmesi lazım. Tabanın endişelerini giderebilmek için ulusalcı Batum'u CHP'ye taşıdıkları gibi onunla değişim mesajları veriliyor.”
BDP ile ittifak tartışmaları da gösterdi ki bu siyasi projeyi hayata geçirecek Kılıçdaroğlu'nun işi hiç de kolay değil. CHP'nin değişimi gerçekleştirip
toplumsal desteğini artırması için, iki zor engeli geçmesi gerekiyor. Bir; hizipçi yapısı ile bilinen CHP'yi bir arada tutabilmek. İki; eski CHP tabanını küstürmeden partiyi yeni toplumsal kesimlerle buluşturabilmek.
Önder Sav'la yollar ayrıldı,
Deniz Baykal ise hâlâ gücünü ve etkisini koruyor. Baykal'la uzlaşma eski CHP'ye dönüş olacak.
Kurultay kararı alan Kılıçdaroğlu, Baykal ekibi ile hesaplaşarak güçlü liderliğini göstermek isteyecek. “İktidar umudu olduğu sürece taban da yeni politikalara ikna edilebilir.” diyor Hatem Ete.
BDP ve bazı CHP'liler bugün 1991'deki gibi yeni bir ittifaka sıcak bakıyor. CHP, çoğu zaman BDP ile birlikte AK Parti'ye karşı hareket ediyor.
Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında ve referandumda iki parti benzer politikalar izledi. BDP içinde CHP geleneğinden gelen isimler var. Kılıçdaroğlu'nun
Kürt Alevi kökenli olması da yakınlaşma için diğer bir sebep. 1991'deki ittifakın siyasi mimarlarından Fehmi
Işıklar yine de CHP ile BDP'nin böyle bir işbirliğine hazır olmadığını savunuyor. Ümit
Fırat gibi pek çok Kürt aydın da aynı görüşte; bunun Baykal'ı
tasfiye süreci ile başlayan dönemde AK Parti'ye karşı daha fazla milletvekili çıkarabilmek için yapılan son bir hamle olduğuna inanıyorlar. BDP ile ittifaka tepki en çok CHP içinden ve tabanından geliyor. Çünkü Baykal genel başkanlıktan ayrılsa da bıraktığı siyasi
miras sürüyor. Canan
Arıtman Aksiyon'a
genel af ve BDP ile ittifak gibi politikaların CHP'ye
batıda faturasının ağır olacağını söylemişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı
Mesut Değer, “Teşkilatlarımız CHP-BDP ittifakına sıcak bakıyor.” dese de
seçim ittifakının geleceğini parti içindeki Baykalcılar ile CHP'nin kıyı şeridinin görüşleri belirleyecek.
İttifak çok tartışılsa da Türk siyasetinde sık sık gündeme gelen ve bazı dönemlerde uygulanan bir yöntem. Yüzde 10 barajının altında kalma tehlikesi olan partiler, anlaştıkları partilerin listesinden adaylar gösteriyor. 1991'de SHP'nin HEP'le yaptığı ittifak gibi. O seçimlerde SHP, Halkın Emek Partisi (HEP) adaylarına Güney
doğu Anadolu illerinin listelerinde yer verdi. Bu
destek sayesinde SHP'nin oyları
Güneydoğu'da yüzde 34'e yükseldi, ama
Türkiye genelinde oy yüzdesi 20,75'te kaldı. İttifaka karşı olan Baykal'ın
Erdal İnönü'ye karşı partide eli güçlendi.
TBMM açılışında Kürt kökenli milletvekillerinin
Kürtçe yemin etmeye kalkışması ise ortalığı karıştırdı. 21
Mart 1992
Nevruz Bayramı'nda çıkan olaylar sonucunda SHP içindeki HEP kökenliler partiden
istifa etti. Baykal'dan sonra CHP'nin Kürt politikası tamamen değişti. Baykal, askerin çizgisinde hareket etti, Kürt partileri ile görüşmedi. Onları
PKK ile aynı çizgide olmakla suçladı. AK Parti'nin Güneydoğu açılımları için BDP ile temasa geçmesini en sert şekilde eleştirdi.
Diğer yandan 1999 seçimlerinden bu yana CHP Güneydoğu'da yok. Batı
Marmara, Ege, Ak
deniz'de varlık gösterebilen parti Doğu
Karadeniz, Kuzeydoğu Anadolu,
Güneydoğu Anadolu'da silinmiş görünüyor. CHP, seçmeninin yerleşim yeri, eğitim durumu,
ekonomik düzeyi ve kültürel eğilimleri de homojen bir karaktere bürünmüş durumda. Büyük
kent merkezlerinde yoğunlaşan CHP seçmeni, eğitim düzeyi yüksek,
yaşlı, hayat tarzı itibariyle
modern bir kitleden oluşuyor. İktidar olabilmesi için CHP'nin sıkıştığı bu bölgesel ve sınıfsal sınırları genişletmesi ve tekrar kitle partisine dönüşmesi gerekiyor. CHP'nin mevcut tabanı ile Kılıçdaroğlu'nun desteğini talep ettiği taban arasında ise ortadan kaldırılamayacak ayrışmalar bulunuyor. Kılıçdaroğlu genel başkan seçildiği kurultaydan bu yana CHP'nin oylarını artırmaya yönelik manevralar yapıyor. Sosyo-ekonomik sorunlar ve sosyal politikalarla sınırlı bir söylemle yetinip ülkenin temel siyasi sorunlarını âdeta teğet geçiyor. Çünkü
demokratikleşme,
Kürt meselesi,
laiklik, asker-
sivil ilişkileri,
azınlıklar gibi sorunlarda farklı bir siyasal pozisyon aldığında tabanını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Bu açmazın üstesinden gelebilmek için CHP lideri sanki popülizmi siyaset olarak benimsemiş gözüküyor. Hatem Ete, “Bir programa dayanmadan, sınırlı bir söylem CHP'deki değişim umutlarını uzun süre diri tutamayabilir.” uyarısında bulunuyor.
CHP'nin BDP veya başka partilerle ittifak arayışlarının arka planında şüphesiz AK Parti'den kurtulma hesapları var. AK Parti'yi siyaset dışı müdahalelerle zayıflatamayan bürokratik oligarşik yapı, karşısındaki bloku şekillendirerek sonuca ulaşmayı deneyecek. CHP ittifaklar ve yeni katılımlarla güçlendirilecek. Hedef AK Parti'yi iktidardan düşürmek, bu mümkün olmayacaksa
koalisyon hükümetine razı etmek. Seçime değin CHP kadar Türk siyasi hayatının diğer aktörleri üzerinde de denenecek operasyonlara hazırlıklı olmak gerekiyor.
Başbakan Erdoğan, BDP ile CHP arasındaki ittifak arayışları hakkında değerlendirmelerde bulunmuştu: