Anayasa'nın 105. maddesinde
cumhurbaşkanının ancak 'vatana
ihanet'le yargılanabileceği hatırlatılırken,
iddianamenin bu kuralı ihlal ettiği vurgulanıyor. Prof. Dr.
Levent Köker, sadece bu hususun bile
Anayasa Mahkemesi'nin
davayı reddetmesi için yeterli olduğunu düşünüyor. Prof. Dr.
Yavuz Atar'a göre de, iddianamede Cumhurbaşkanı'nın olması apaçık Anayasa'ya aykırı bir hukuk garabeti.
AK Parti hakkında açılan
kapatma davasıyla ilgili süreç başladı. İddianame Anayasa Mahkemesi üyelerine dağıtıldı. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Alifeyyaz
Paksüt, talebin kabulüyle ilgili ilk incelemenin en kısa zamanda yapılacağını söyledi. Dava süreci başlarken, Anayasa Mahkemesi'nin iddianameyi reddedebileceği üzerinde duruluyor. Mahkemenin kuruluş kanununa göre,
parti kapatma davaları
Ceza Muhakemeleri Kanunu'ndaki usul hükümlerine göre yürütülüyor. Yüksek Mahkeme, 'iddianamede
delillerin yetersiz olduğu, zorla delil tesis edildiği, Anayasa'nın cumhurbaşkanının yalnızca vatana ihanet suçundan yargılanabileceği maddesine aykırılıktan' dolayı usulen ret kararı verebiliyor. Bu durumda
Başsavcı, iddianamedeki eksiklikleri tamamlayarak yeniden Anayasa Mahkemesi'ne gönderebilir.
Hukukçular, konuşma metinlerinden oluştuğu ve sadece vatana ihanetten yargılanması mümkün olan Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'ün suçlandığı gerekçesiyle iddianamenin geri çevrilebileceğine dikkat çekiyor. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Levent Köker, ret için sadece bu hususun bile yeterli olduğu görüşünde. Prof. Dr. Yavuz Atar, bu durumu 'hukuk garabeti' olarak tanımlıyor. Atar, delillerin, gazetelerde yer alan beyanlardan oluştuğunu hatırlatırken, "Hemen hemen tamamı
ifade özgürlüğü kapsamında düşünülecek şeylerdir. Laikliğe aykırılıktan odak olmak için
eylem gerekir." diyor.
Başkan Vekili Paksüt: İadeyi tartışacağız
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın hazırladığı iddianame tartışılıyor. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Paksüt, dün yaptığı açıklamada, iddianamenin üyelere dağıtıldığını kaydetti. Paksüt, "Zaten içeriği hakkında tüm kamuoyu kadar üyelerimiz de bilgi sahibi olmuştur. Şimdi resmi şekilde incelemeye başlamışlardır. Raportör en kısa zamanda raporunu hazırlayacaktır. Bu süre 10 günü geçmeyecektir. Daha da
erken olabilir." şeklinde konuştu. Paksüt, iddianamenin reddedilmesiyle ilgili soruya ise iade tartışmalarının sürdüğünü, bunun üyelerin yapacağı toplantıda ele alınacağını ifade etti. Paksüt, ''Hem sizler hem de kamuoyu lütfen sansasyonel beklentiler içinde olmasın.'' dedi.
İddianamede, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında, dışişleri bakanlığı döneminde yaptığı açıklamalar ve büyükelçilere gönderdiği yazılar sebebiyle 5 yıl
siyaset yasağı isteniyor. Hukukçulara göre bu 'büyük bir hukuki hata'. Anayasa'nın 105. maddesine göre, cumhurbaşkanı vatana ihanetten TBMM'nin üçte birinin teklifi, dörtte üçünün vereceği kararla suçlanabiliyor. Bunun dışında cumhurbaşkanı yaptığı işlemlerden dolayı yargılanamıyor.
Dışişleri bakanlığı dönemindeki işlemlerden dolayı 5 yıl siyaset yasağı istense de iddianame kabul edilirse Gül, cumhurbaşkanı olarak yargılanacak. Bu da Anayasa'nın 105. maddesinde yer alan yalnızca vatana ihanet suçundan yargılanabileceği hükmüne aykırı. Başsavcı, iddianamesinde Gül'ün yargılanıp yargılanmayacağıyla ilgili değerlendirmede bulunmadı. Yalnızca, "Parti üyeliğinden ayrılanların fiil ve söylemleri de partiye isnat edilebilir. Bu anlamda Gül'ün, parti kurucu üyesi, başbakan, başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olarak eylem ve beyanları da partiye yüklenebilecektir." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Köker, Başsavcı'nın Cumhurbaşkanı Gül'ü iddianameye koymasını şaşırtıcı buluyor. Köker şunları söylüyor: "Cumhurbaşkanları ancak vatana ihanetten yargılanabilir. Ancak Hıyaneti Vataniye Kanunu'nun kaldırılması sonrası, neyin vatana ihanet olduğu bilinemiyor. Kanunsuz suç-ceza olamaz. Türkiye'de artık cumhurbaşkanları vatana ihanetle suçlanamazlar. Zaten bir cumhurbaşkanını vatana ihanetle kim suçlayacak? Bunlar ancak
darbe dönemlerinde olmuş şeyler."
Şemdinli'de kitabevine yapılan saldırıyı soruşturan Van
Cumhuriyet Savcısı Ferhat
Sarıkaya, o dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın adını iddianamesine koymuştu. Sarıkaya, Büyükanıt hakkındaki iddiaları
Genelkurmay Askerî Savcılığı'na göndermişti.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Sarıkaya'nın görev sınırlarını aştığını' savunarak ihracına karar vermişti.
ZAMAN