Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, polise yönelik operasyonla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yargının ve kolluk kuvvetlerinin siyasileştirilmesini ‘korkunç bir hadise’ olarak tanımlayan İhsanoğlu, “Kolluk güçlerine, mahkemelere, hakimlere, savcılara güvenimizi kaybedersek ülke çöker” dedi.
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, geç geç saatlerde Diyarbakır’dan Antalya’ya gelmiş. Antalya’da kendisini yoğun bir program bekliyordu. Kendisine sorularımızı yönelttik, o da dobra dobra cevaplandırdı. İşte Bugün Gazetesinin o röportajı:
Polise yönelik operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Polislerin polisleri kelepçelemesi Türk adaletinin adalet tarihine bir kara leke olarak girecektir. Yargının ve kolluk kuvvetlerinin siyasileştirilmesi korkunç bir hadisedir. Bu ülkede biz kolluk güçlerine, mahkemelere, hakimlere, savcılara güvenimizi kaybedersek bu ülke çöker. Bizim mahkemelerimizdeki asılı levhada “Adalet mülkün temelidir” yazar. Mülk demek, devlet, millet demek. Adalet çökerse, o devletin, milletin temeli çöker, çürürse o devlet, o millet çöker. Biz biliyoruz işte daha önce tutulanların bir kısmı serbest bırakıldı. Allah'tan ki yine kanunu uygulamak isteyen, Allah'tan korkan hakimlerimiz var. Onlara da bir şey olsa hepimiz tehlikedeyiz.
ELHAMDULİLLAH TÜRK OĞLU TÜRK'ÜM
Kahire doğumlusunuz, Türk olmadığınız iddiaları var..
Allah’a şükür, elhamdülillah Türk oğlu Türküm fakat Türk olduğum için bir ırkçılık iddiasında değilim. Bütün Türkiye vatandaşları gibi, anayasada tarifini bulan milletin bir ferdiyim ama eğer soy, sop sorulacak olursa ben yedi sülalemin ismini verebilirim. Hem baba tarafından hem anne tarafından bizim nüfus kaydımızın kökü ortadadır. Benim dedem, Hacı Aziz Avanlıoğlu, Yozgat’ın eşrafındandır. Onun dedesinin de soyu sopu bellidir. Annem Aydın’dan Rodos’a gitmiş bir ailenin kızıdır. Kızlık soyadı Hacıoğlu’dur. Rodos’u bilenler bilir, çarşıda, Mimar Sinan’ın eseri olan Süleymaniye Camii’nin karşısındaki Türk ailelerine ait evlerden bir tanesi anneannemin evidir. Soy, sop iddiasına varım. Allah’a şükürler olsun sicilim ortadadır. Başka millete mensubiyetimiz yoktur.
Çifte vatandaşlık gibi bir durumunuz var mı?
Benim vatandaşlığım Yüksek Seçim Kurulu’nun kararıyla ortada. Türk vatandaşlığı dışında hiçbir ülkenin vatandaşlığı olmamıştır ve inşallah olmayacaktır. Çocuklarım yurtdışında okudukları halde, başka bir ülkenin pasaportunu, yeşil kartını vesaire taşımadılar.
BAŞ ÖRTÜLÜLERİ HİMAYE ETTİM
Başörtüsü ile gençlerin üniversiteye gidememesi karşısında tutumunuz ne olmuştu?
Kızlarımızın başörtüsünü ilk savunanlardan birisiyim. Kürsümü kapattılar çünkü ben başörtülü kızlarımızın üniversitedeki derslerime girmelerine müsaade ettim, himaye ettim. Başörtüsü kızlarımızın hakkıdır. Dini vecibedir ve gelenektir. Bir hak, bu hakkını isteyen herkes kullanabilmeli. Kanunların bu hakkı vermesi lazım. İkincisi, başörtüsü bir dini vecibe olarak telakki ediliyor. O telakkinin gereği yerine getirilirken, kimsenin bunu önlememesi lazım. Üçüncüsü, tarihten gelen geleneği sürdürme hakkı elden alınmamalı.
İSRAİL SAVAŞ SUÇU İŞLİYOR
Gazze’deki gelişmeleri nasıl değerlendiri yorsunuz?
İnsani hizmetlerin verilebilmesi için bir ateşkes sağlandı. Bu iyi bir başlangıç ama yeterli değil. Bunun sürekli hale gelmesi gerekir. Gazzeli kardeşlerimizin maruz kaldıkları gayri insani saldırının boyutları korkunç. Bizim temennimiz ateşkesin sürekli hale gelmesi, ambargonun kaldırılması ve bir an evvel yardımların ulaşması, yaraların sarılması. Ambargo 2006’dan beri devam ediyor, bütün uğraşmalara rağmen maalesef bu ambargo kaldırılamamıştır. İsrail birtakım bahanelerle, orantısız müdahalelerde bulunuyor. Sivillere, kadınlara, hastanelere, okullara saldırıyor. Bir savaş suçu işliyor. Bu senaryo maalesef birkaç senede bir tekrarlanıyor. Uluslararası camia da gereken tedbirleri alamadığı için bu senaryo hep tekrarlanmakta.
YÜZDE 60 ALACAĞIM
Kaybederseniz emeklilik günlerinize mi döneceksiniz, siyasete mi gireceksiniz?
Yüzde 60’la kazanacağımdan eminim.
İFTİRALARLA FİKİR ÇELMEYE ÇALIŞIYORLAR
İftiralardan çok mu çekiyorsunuz?
Bizim seçim kampanyasında, cumhurbaşkanlığıyla ilgili vazettiğimiz politikalar, vizyonumuz halk tarafından benimsendiği için, karşı argümanlarla değil, iftiralarla halkın fikrini çelmek istiyorlar ama halkımız uyanmıştır, aydınlanmıştır. Demokraside, bu seçim sürecinin medeni olarak yürümesi lazım. Bu medeni yarışı, kara iftira yarışı haline getirmenin kimseye bir yararı olmaz. Mağdur olduklarını, haklarının ellerinden alındığını söyleyenler, başkasının hakkını elinden almaya gayret etmesinler.
DEVLETİN ÇARKLARI TERS DÖNMEZ Mİ?
Erdoğan muhalifi misiniz?
Ben bu yarışa bir kimseye karşı muhalif olarak girmedim, bir kimseye karşı muhalif olarak çıkmıyorum. Ben bu yarışa, bir aday olarak çıkıyorum. Belirli politikaları, belirli prensipleri, bir vizyonu savunan, belirli dünya görüşü olan, memleketine hizmet etmek isteyen, devletinin selameti için çalışmak isteyen bir adayım. Bunu, bir üslup içerisinde yapmayı arzuluyorum. Herkesi kucaklayan, devletin kurumları arasında ahenkli çalışmasını sağlayan bir görev anlayışı içinde olacağımı söylüyorum. Düşünebiliyor musunuz, bir ülkede icranın başı bakanlarını azarlıyor. Tayin ettiği Merkez Bankası başkanını, Merkez Bankası’nın politikalarını halka şikâyet ediyor. Bu anlayış devlet başkanlığına geldiği zaman devlet çarkları nasıl çalışır? Ters dönmez mi? O zaman devletin tepesinde bir sıkıntı olacaktır, bu sıkıntılara yol açmamak lazım, bu sıkıntıyı gidermek lazım. Devletin tepesi sorun çözme yeridir, sorun yaratma yeri değil.